1977 seçimlerini kullanılan iki şarkı üzerinden okuduğumuzda kazanan bizi şaşırtmıyor. Özgürlük, barış, adalet, sevgi ve emek, düşmanlığa karşı mutlak bir zafer kazanmış. Bunun bugün olmaması için bir sebep yok. Bu kez (çok partiye rağmen) iki cephe yarışıyor: İktidar ve muhalefet. İktidar (ve ona yanaşan Bahçeli, Perinçek gibi isimler) düşmanlığı savunurken karşısında duranlar barıştan, huzurdan, birlikten söz ediyor.
Seçim şarkıları, ‘70’li yılların ilk yarısında gündemimize girdi. Bir dönem seçimlerde gündemimizi işgal ederdi ama artık öyle acayip şeyler yaşıyoruz ki, şarkıları konuşmaya fırsat kalmıyor. Şarkılar da öyle albenili değil zaten. Çok zamandır güzelliğinde birleştiğimiz bir şarkımız olmadı. Bilhassa son birkaç seçimdir meydanlarda patlak hoparlörlerden son ses körüklenen “gürültü”ler olarak giriyorlar hayatımıza. Tartışılıyorlar ama gündemi belirlemiyorlar.
Oysa bir dönem seçimlerin yıldızı şarkılar… Bülent Ecevit’in hamlesiyle başlayan hareket, 2000’li yıllara kadar renkli sahneler yaşamamıza sebep. AKP iktidarından sonra siyaset gibi şarkılar da kirlendi. Şüphesiz başarılı çalışmalara imza atılıyor ama yetmiyor. Tatsız şarkılar tatsız seçimlerde çalınıyor, unutuluyor.
Önümüzde bir baskın seçim var. Saflar belirlendi. Herkes 24 Haziran’a kitlenmiş durumda. Aralarında olduğum bir güruh o tarihe umutla bakıyor. Kimileri bir şeyin değişmeyeceğini savunuyor ama içlerinden “Acaba?” dediklerine eminim. Seçimlerle ilgilenmeyen ya da onları boykot edenler, konu dışı. Aralarında arkadaşlarım varsa muhabbetimi azaltıyorum. Şüphesiz boykot da bir hak ama kimi zamanlarda alternatifini düşünmek daha değerli.
Bu yazının konusu önümüzdeki seçimler ya da seçim şarkılarının tarihi değil. Onları nasılsa yazarım. Bambaşka bir şey yapıp 41 yıl öncesine odaklanmak istiyorum: 1977 yılında yapılan genel seçimlere. 14 Ekim 1973 tarihli seçim sonrasında yapılan ilk genel seçim bu. Kazananı, Ecevit’in CHP’si. Önceki seçimin de galibi o ancak aldığı yüzde 33’lük oy hükümet kurmak için yeterli değildi. Bu yüzden Necmettin Erbakan’ın başkanlığını yaptığı Millî Selamet Partisi (MSP) ile bir koalisyon kurdu ancak bu koalisyon Kıbrıs Harekâtı sonrasında çatladı ve Ecevit, 18 Eylül 1974’te başbakanlıktan istifa etti. Sonrasında, Sadi Irmak başkanlığında kurulan “partilerüstü” bir hükümet var. Beş ay süreyle görevde kalan bu geçiş hükümeti sonrasında Türkiye yeni bir koalisyonla tanıştı: Adalet Partisi (AP), Milliyetçi Hareket Partisi (MHP), Cumhuriyetçi Güven Partisi (CGP) ve yine MSP’nin katılımıyla kurulan 1. MC (Miliyetçi Cephe). İki yıl süren bu hükümet döneminde çatışmaların artması Ekim 1977’de yapılacak seçimlerin erkene alınmasına sebep. 5 Haziran 1977, TBMM’nin 16. dönem milletvekillerini belirlemek için yapılan seçimin tarihi.
Bu seçim, geçtiğimiz günlerde duvaR’da bir yazıya konu oldu. Murat Sevinç, perşembe günü yayımlanan yazısında Bülent Ecevit’in seçim öncesinde yaptığı kampanyaya değindi ve zaferinin ipuçlarını bize gösterdi. CHP’nin yüzde 40 oy oranını geçtiği tek seçim bu. Bunda yapılan propagandanın ve bu çalışmayı desteklemek üzere alanlarda çalınan şarkıların da payı büyük.
CHP, o yıl iki şarkıyla yarışa katıldı: Ünol Büyükgönenç’in bestelediği “Yeni Bir Türkiye” ve parti içinden yapılan bir son dakika hamlesiyle alanlara çıkan “Uyum”. İkincisi, Bülent Ecevit’in bir şiirinden bestelenmiş. Şiir, “halk ozanı Levnî’ye özen”le yazılmış. Şöyle şahane dizeleri var: “boşluğa bulut buluta yağmur / yağmura toprak ne güzel uymuş // gündüze güneş güneşe tarla / tarlaya başak ne güzel uymuş // başağa buğday buğdaya insan / insana emek ne güzel uymuş // emeğe eylem eyleme yürek / yüreğe sevgi ne güzel uymuş”.
Bu dizeler, Ecevit’in o yıl söylediklerinden bağımsız değil. Son dakikada resmî seçim şarkısı ilan edilme sebebi, parti içindeki “kraldan çok kralcı” tavır gösterenler. Hikâyeyi, yıllar önce yaptığımız bir sohbet sırasında bizzat Ünol Büyükgönenç’ten dinlemiştim. Mealen şöyle:
Büyükgönenç, seçimlerde Ecevit’i desteklemiş ve bu desteğini göstermek için onun seçim sloganlarından yola çıkarak bir şarkı yapmış. Adını az önce zikrettiğim şarkı bir 45’lik plak üzerine basılmış ve masraflarını kendi karşılamış. Sonra da bu plağı kolunun altına alarak CHP’ye gitmiş, yetkililerle görüşmüş. Dinleyenler şarkıyı çok sevmiş ve seçim şarkısı olarak kullanılmasında bir mahzur görmemiş. Ancak seçim günü yaklaşırken CHP içinden bir hareket bir anda ortaya yeni bir seçim şarkısı çıkartmış. “Uyum”dan bestelenen ve bir koro tarafından seslendirilen bu şarkı, alanlara çıkan şarkı olmuş. Şüphesiz Ünol Büyükgönenç şarkısı da çalınmış ama şarkısına yapılan bu darbe sanatçıyı üzmüş… Sohbetin bu noktasında üzüntüsünü gizleyemeyen Ünol Büyükgönenç, olayı öğrendiğinde elinde ne kadar plak varsa kırdığını söylüyor. Bu yüzden “Yeni Bir Türkiye” kolay bulunan bir plak değildir. Üstelik bir de güzelliği var: İçinden katlanmış bir poster çıkıyor! İsmail Gülgeç tarafından çizilen bir Bülent Ecevit portesi.
Şarkının, CHP’nin o seçimlerde kullandığı sloganlardan yola çıkarak yazıldığını söylemiştim. Sözlerini birlikte okuyalım: “Müjdemiz var dostlar gözümüz aydın / Yeni bir Türkiye doğacak bizden / Kalkınan, bağımsız, güçlü ve saygın / Yeni bir Türkiye doğacak bizden” O dönem seçimlerde kullanılan sloganlardan biri “yeni Türkiye”. Tıpkı bugün gibi! Daha da eğlenceli bir çakışma var: Kullanılan ikinci slogan, “ak günlere”. Bunların yanına çok sevdiğim “halk iktidarına doğru” sloganını da ekleyeyim. Şimdi, bu bilgiler ışığında şarkının kalanına göz atalım: “Kardeşi kardeşe düşman olmayan / Ana yüreğine acı dolmayan / Zulmün işkencenin yeri olmayan / Yeni bir Türkiye doğacak bizden // Ak günlere doğru hepsi umutlu / Kırk milyon el ele her biri mutlu / Özgürlük soluklu, barış soluklu / Yeni bir Türkiye doğacak bizden // Öyle ki ne ezen ne de ezilen / İnsancasına ve hakça bir düzen / Halk iktidarını kurup yükselen / Yeni bir Türkiye doğacak bizden…”
Sözler ve vaatler muazzam. Ecevit’in seçim konuşmalarının güzelliği de buradan. Murat Sevinç yazısında uzun uzun anlattığı için onlara girmiyorum. Bir seçim şarkısında özgürlük, barış, adalet gibi kavramları duymanın bugün ne kadar şaşırtıcı geldiğini konusunda da sizlerle hemfikir olduğumuzu düşünüyorum. Dahası da var üstelik: Zulüm ve işkenceden söz eden, onları uzaklaştıracağını vaat eden bir şarkı bu. Ecevit’in o seçimde söylediği “bir şey” tam da bu işte. Kazanma sebebi de bu.
Gelelim en yakın rakibinin şarkısına… AP tarafından hazırlatılan plağın adı, o dönemde Esin Afşar’ın sesinden çok meşhur olan “Zühtü”den tornistan sözlerle yapılmış “Milliyetçi Zühtü”. Faul, adından başlıyor. Sözleri dinlediğimizde daha da acayip şeylerle karşılaşıyoruz: “Gariban bir vatandaşsın / Senin adın Zühtü / Kendini tanı Zühtü // Türklüğünü unutturanlara kanma Zühtü / Aklını topla Zühtü / Kafayı vurursun Zühtü / Uyuma sakın Zühtü / Sonra yanarsın Zühtü / Komüniste kanma Zühtü…” AKP ve MHP’nin bugünkü söylemine ne kadar benziyor… “Komünist”ten kasıt, kullandığı şarkıda ya da yazdığı şiirde özgürlükten ve barıştan söz eden Bülent Ecevit. Tıpkı bugün gibi karşı tarafa düşmanlık belleyen söylemlerden.
Devam edelim: “Ecdadının kemikleri sızlıyor be Zühtü / Aklını topla Zühtü / O şehitler olmasaydı sen var mıydın Zühtü? /…/ Galiçya’da, Kafkasya’da, Kore’lerde Zühtü / Dökülen kanın Zühtü…” Şehitleri kutsamak o gün de revaçta. Sağ iktidarların vazgeçemediği şeylerden biri. Diğeri, komünizm korkusu –ki “Milliyetçi Zühtü”de şu dizelerle kendini gösteriyor: “Moskof cennet ise niye kaçıyorlar Zühtü? / Uyuma sakın Zühtü / Gerçek budur Zühtü…” Dahası, “ar namus gider”, “din iman kalmaz” gibi “klasikler”i de şarkının içine sokuşturmuşlar…
Şarkının sonunda, bugünkü iktidarın da övündüğü şeylere rastlıyoruz: “Sen oyunu kime ver’cen seçimlerde Zühtü? / Aklını topla Zühtü / Adalet Partisi Süleyman’dır yolun Zühtü / Unutma sakın / Barajları, fabrikaları, asfaltları, televizyonu, köprüleri…” Adnan Menderes devrinden beri süregelen beton aşkının şarkıya dökülmüş hâli bu. Üstelik arada Demirel iktidarında yayına geçen televizyon unutulmamış! Hatırlarsınız, yakın zamanda “bu ülkeye interneti biz getirdik” cümlesini de duyduk.
1977 seçimlerini kullanılan iki şarkı üzerinden okuduğumuzda kazanan bizi şaşırtmıyor. Özgürlük, barış, adalet, sevgi ve emek, düşmanlığa karşı mutlak bir zafer kazanmış. Bunun bugün olmaması için bir sebep yok. Bu kez (çok partiye rağmen) iki cephe yarışıyor: İktidar ve muhalefet. İktidar (ve ona yanaşan Bahçeli, Perinçek gibi isimler) düşmanlığı savunurken karşısında duranlar barıştan, huzurdan, birlikten söz ediyor. CHP’nin adayı Muharrem İnce, “çılgın proje”sini Edirne’de yaptığı konuşmada şöyle açıkladı: “Huzur içinde beraber yaşamak, bu milleti barıştırmak.” Daha güzel bir temenni olabilir mi?
Tekrar edeyim: 1977’de iki cephe yarıştı. Doğru olan cephe (her şeye rağmen) kazandı. Yapmamız gereken doğru cephede “bir”leşmek. Şuna dikkat çekeyim: Buradan CHP propagandası yaptığım sonucu çıkmasın. Bilen biliyor: Gönlümdeki başkan hâlâ hapishanede. Açık etmekte bir mahzur yok, ilk turda ve milletvekili seçimlerinde oyum Demirtaş’a ve HDP’ye. İkinci turu sorarsanız kime oy vermeyeceğimi çok iyi biliyorum. Hem kim bilir, belki ikinci tur sahiden iki gerçek aday arasında yapılır? Öyle ya, birisinin (kendine güvenmesine rağmen) ilk turu geçememe ihtimali her zaman var. Belki yaz güzel gelir, söylediğimiz T A M A M dikkate alınır ve bunu görürüz. İşte o zaman çiçekler açar, şarkılar güzelleşir. Hem yeknesak şarkılardan fena halde S I K I L D I K. O hâlde, hadi şarkıları güzelleştirmeye!