'İkimiz de hayır'cıyız niye bağırıyorsun'
Esenyurt Meydanı'nda stant açan AK Parti, CHP ve HDP yan yana 'evet' ve 'hayır' kampanyası yürütüyor. Ortam gerçek anlamda bir demokrasi meydanına dönmüş durumda. Elbette bazen tartışmalar da yaşanıyor. Üstelik bu tartışmalar sadece 'Evet'çilerle, 'Hayır'cılar arasında da değil...
DUVAR - Anayasa referandumuna 16 gün kaldı. 'Evet-Hayır' çalışmalarını izlemek için İstanbul'un Esenyurt ilçesindeyiz. Esenyurt Meydanı'nda Cumhuriyet Halk Partisi, Halkların Demokratik Partisi ve AK Parti'nin kurdukları 'Evet' ve 'Hayır' stantları bulunuyor. Bu stantların önlerinde her parti kendi propagandasını yaparken, bazen ilginç tartışmalar da yaşanıyor. Meydanda elinde hayır broşürü olan bir yetkilinin etrafına toplanan grupla tartışmasına şahit oluyoruz. Elinde hayır broşürü olan yetkili ve bağırarak, 'Ben hayır diyeceğim' diyen bir yurttaş arasında yaşanan ilginç bir diyalog geçiyor. İşte Esenyurt Meydan'ından kareler...
'BAKIN SADECE ANAYASA DEĞİL...'
Meydana vardığımızda ilk olarak partilerin kurmuş oldukları stantlara gidip parti yetkilileri ile görüşmek istiyoruz. Fakat stantlara 20 metre uzaklıkta bir grubun yüksek sesle tartıştıklarını görünce biz de bu gruba yaklaşıyoruz. Daha sonra hayır oyu vereceğini söyleyen bir yurttaşın hayır broşürü dağıtan kişiyle tartışmasını dinliyoruz:
“Bakın sadece Anayasa taslağı değil. Askerlerimiz El Bab'ta şehit oldu. Kimse bir şey demedi. Bizim ne işimiz var Suriye topraklarında? Bu hayır dememin birinci sebebi. Ben sağ görüşlü bir insanım ama Tayyip Erdoğan'a neden hayır diyeceğimin ikinci sebebini biliyor musun?”
'BİZ DİYALOĞA AÇIĞIZ'
Yetkili de bu soruya "Buyur, anlat" diye karşılık veriyor. Fakat sırada hayırcıların birbiriyle hararetli bir şekilde tartışmaları devam ediyor. Bir yurttaş, 'Aynı fikirdeyiz neden bu kadar bağırıyoruz' demesinin üzerine yetkili; “Biz diyaloğa açığız herkes söylediğini söyleyebilir” diyor.
Bu arada diğer şahıs ikinci nedeni açıklıyor: “Kendi ülkesine hayrı olmayanı bana hayrı olmaz. Benim oğlum üniversite sınavında 3'te birini kaybetti. Sen 50 bin Suriyeli getiriyorsun üniversitelerde okutuyorsun. Ülkeye 4 milyon Suriyeli getiriyorsun. Bunların kendi ülkesine hayrı yoksa buraya da olmaz. Ben bugün Tunceliliye, Şırnaklıya sarılmazsam kime sarılırım. Ben de Karslıyım. İşte bu yüzden diyorum. Su gider, kum kalır.”
'GİDİN ATÖLYELERE BAKIN'
Bu sözlere stanttaki görevli "Lütfen" diyerek kraşı çıkıyor: “Suriyeliler bu ülkenin ayrı bir konusu. Şimdi gidin atölyelere bir bakın. Bu atölyelerde kaç Suriyeli çalışıyor. Bu insanların hangi şartlar da çalıştırıldıklarını ve kendilerine ne kadar ücret verildiğini araştırın.”
Bu arada öteki, “Bu ülke 70 yıldır neler çekti neler, biliyor musunuz?” diyerek araya giriyor. Bu kez yaşlı bir vatandaş, “70 yıldır bu ülke acılar çekiyor. Ama 16-17 yıldır bu acılar dörde, beşe katlandı” diyerek söze başlıyor.
Sık sık Karslı olduğunu dile getiren 'hayır'ın gerekçelerini açıklayan yurttaş tartışmalardan bıkmış gibi, “Biz Türkiye'de 80 milyon insanız, hepimiz biriz. İşte bu yüzden su gider, kum kalır diyorum. 16 Nisan'da siyasetçiler alacağını alır, 17 Nisan'da biz kalırız. O zaman biz birbirimize sarılalım” diyor.
'İSTANBUL'A YANSIMASI OLUYOR'
Biz de buradan ayrılıp stantlarda bulunan yetkililerle görüşüyoruz. İlk olarak görüştüğümüz HDP Esenyurt İlçe Eş Başkanı İlyas Demir, çalışmalarını şöyle anlatıyor: “Esenyurt Meydanı'na kurduğumuz Hayır standımıza çok büyük bir ilgi var. Bu ülkenin birlikte yaşama arzusu vardı. Bu da bütün halkların ortak bir görüşüydü. HDP kadar halkın içerisinde olan bir parti yok. Halkımız HDP'nin bir rant partisi olmadığını biliyor. Ayrıca insanlar üzerindeki baskılar, kentlerin yıkılması Kürt halkına yapılanların İstanbul'a da ciddi bir yansıması oluyor. Çünkü orada yaşayan insanlar burada yaşayan insanlarla bir bütünlük içerisinde. Kars'tan Edirne'ye kadar bütün insanlar bunun farkında. Hayırın ne kadar güçlü olduğunu görmek için çadırlara bakmak yeterli. Her şeyin 16 Nisanla bitmeyeceği asıl olarak 16 Nisan'dan sonra yapılması gerekenler nelerdir, şimdiye kadar arkamızda bıraktığımız tahribatları ve acıları 16 Nisan'dan sonra önüze koyup doğru bir perspektifle yolumuza devam edeceğimiz.”
'YÜZDE 15'E YAKIN KARARSIZ VAR'
Demir'in yanından ayrılıp diğer stantlarla da görüşmek istiyoruz. CHP'nin standına gittiğimiz de burada iki görevli görüş veremeyeceklerini söyleyince AK Parti Standına yürüyoruz. Stantta bulunan AK Parti Esenyurt Meclis Üyesi Togay Çoban'ın yanına yaklaşıyorum. Kendisine gazeteci olduğumu ve referandum çalışmalarını yazmak istediğimi söylüyorum. Memnuniyetle konuşabileceğini söyleyerek şunları anlatıyor:
“Burada halkımızın yüzde 60'ı Evet diyor. Yüzde 10 ve 15'e yakın kararsız bir kitle de var. Biz yüzde 60'ı daha yukarıya çekmek için çalışıyoruz. Burada halkımıza başkanlık sisteminde yer alan 18 maddeyi anlatıyoruz. Halkımızın ilgi ve alakası çok iyi. Bunun bir parti seçimi olmadığını ülkemizin geleceği için elimizden ne gelirse yapıyoruz. 16 Nisan'dan sonra güçlü bir Türkiye, Avrupa'da da olsun dünyada olsun söz sahibi olacak. Bunu da sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığında ve başkanlığında gerçekleştireceğiz.”
'CUMHURBAŞKANIMIZ GÖRÜLMEMİŞ BİR ŞEY YAPTI'
Çoban'a burada Evet ve Hayır çadırların kurulduğunu, bunun bir sorun oluşturup oluşturmadığını soruyorum. Çoban, bir sorun olmadığını burada her şeyin normal olduğunu söyleyerek şöyle devam ediyor:
“Cumhurbaşkanımız cumhuriyet tarihi boyunca görülmemiş bir şeyi yaptı. Hayır standına girip yarım saat boyunca sohbet etti. Bunu hiçbir zaman görmedik. Bizler hiç kimseyi düşman olarak görmüyoruz. Biz doğru olan şeyleri de anlatmakla hükümlüyüz. Bu bakımdan herkes burada fikirlerini söyleyebiliyor. Yeter ki herkes bu konularda gerçeğe göre hareket etsin. Türkiye'nin önünün açılması açısından bu tıkanıklığın giderilmesi lazım. Kardeşlik, dostluk anlamında hiçbir şekilde bir sıkıntımızın olmadığını da belirtmek istiyorum.”