Ayrı dünyaların insanlarıyız. Seçim sonrası zihnimde dönüp duran bu Yeşilçam repliği, yurttaş gözlemci olarak sayımı takip edişimden kaynaklanıyor. Sadece oy kullandığım sandık değil okuldaki sandıkların hepsinde Kemal Kılıçdaroğlu, en az ikiye katlayarak Recep Tayyip Erdoğan’a fark atmıştı. Genel seçim sonuçları da farklı değildi. CHP, AKP’nin iki katı kadar ve İYİ Parti az farkla üçüncü sıradayken MHP pek yakın olmayan oy sayısıyla onu takip ediyordu. YSP ve TİP ise neredeyse gördüğüm bütün sandıklarda bir iki oy farkıyla bazen biri bazen diğeri önde olarak birbirlerini ezmiş, ortak oy alabilseler MHP’nin önüne geçebilecekken her ikisi de arkasında kalmışlardı. Üstelik burası Ankara 3’üncü bölgede, başlı başına bağımsız mahalle olarak tapuya kayıtlı bir TOKİ yapılanması. Çankaya’dan söz etmiyorum yani. Sayım tamamlanıp çuvallar mühürlendikten sonra okuldan ayrıldığımda haberleri görüp, paralel evrene geçmiş gibi oldum. Asıl anlayamadığım şeyse bizim sandıkta işlemler tamamlanmadan neredeyse bir saat önce sonuçların açıklanmasıydı. Biz cumhurbaşkanlığı oy pusulası sayımını bitirmiş genel seçim oy sayımına henüz başlamışken duyduk ki sonuçlar yayınlanmaya başlamış.
Tuhaf şey. Bulunduğum sandıkta hiçbir gecikme olmadı. Bütün işlemler usulüyle ve olması gereken sıralamayla, zaman kaybedilmeden gerçekleştirildi. İtiraz olmadığı için yeniden sayım gerekmedi. Çünkü iki pusulanın sayım aşamasında çetele tutan sandık kurulu görevlileriyle çetele tutan sandık müşahitlerinin sayıları, her on oyda bir sözlü olarak karşılaştırıldı ve uyumlu sonuçlandı. Cumhur İttifakı müşahidi de hiç itiraz etmedi çünkü itiraz edilecek bir sorun yaşanmadı. Tüm aşamalar göz önünde ve karşılıklı uyum haliyle tamamlandı. Buna rağmen biz sayım işlemlerini bitirdiğimizde Anadolu Ajansı tarafından sandıkların yüzde 10’undan fazlasının açıkladığını gördük. 339 oy kullanılmıştı sandıkta ve oyalanmadan ancak tamamlanmıştı bizde. Çok daha düşük sayıda oy kullanılan sandıklardı belki gelenler ya da zarf sayımı, pusula sayımı gibi işlemlerin usulünce gerçekleştirilmeden oy yazımına geçilip, tamamlandığı düşünülebilir. Her neyse okuldan çıkınca başka bir dünyaya giriş yapmış gibiydim. Bu duyguda yalnız olmadığım da açık çünkü benim gibi izleyen pek çok sade vatandaş vardı.
SEÇMEN UCUBE SİSTEME ONAY VERMEDİ AMA…
Ucube sistemin tek karar vericisi, hepimizin cebinden ve geleceğinden çalınan kamu kaynaklarını bonkörce seçime yatırdığı halde kazanmasına yetmedi. Zerrece tereddüt etmeden kamu otoritesinin tüm gücünü sahaya sürdü ama kazanmasına yetmedi. Manipülasyonun dibine vuruldu, o da yetmedi. Ucube sistemle parlamenter sistem arasında bir nevi referandum gözüyle bakılan bu seçimde ucube sisteme güven oyu çıkmadı.
…ama parlamenter sistemi güçlendirme girişimine de güvenilmemiş.
…ama seçmen, ucube sistemin zorbalığını pekiştirecek bir meclis aritmetiği çıkardı.
…ama ne olursa olsun bu sonuçlara güven duymak mümkün değil.
… ama çoğumuzun gördüğü sandık sonuçlarından bu denli farklı seçim sonucunun düşündürdüğü tek şey büyük hile, büyük oyun döndüğü.
…ama ikinci turda Erdoğan öndeyken ve meclis aritmetiği onun lehine şekillenmişken tablonun değişmesi imkansız demeyelim ama çok zor olduğunu da kabul etmek gerek.
Ve şimdiye kadar seçim kampanyasında yapılan çarpıtmaların, karalamaların ikinci tur için de süreceği hatta önümüzdeki iki hafta zirveye tırmanacağı balkon konuşmasından belli. Ve ikinci tur sonrası da sandıktan çıkan oyun gerçekten sandığa giren oy olduğundan emin olmanın mümkünatı yok. Bunun için elindeki yargı, seçim sistemi, seçim kanunu, YSK, il ve ilçe seçim kurulları gibi aparatları bu defa çok daha pervasız kullanacağına da şüphe yok. Yine de muhalif seçmenin çok kesin kararlılıkla sandığa gitmesinden başka yol da yok. Umarım bu defa CHP de seçim işlerini Canan Kaftancıoğlu, İmamoğlu ve Yavaş’ın yetki alanı olarak belirler. İstanbul ve Ankara onlar sayesinde kaptırılmamıştı, şimdi de ihtiyaç var onlara. Otokrasinin teokrasiye dönüşmesini önleyip demokrasinin yolunu açmanın şafağındayız diyorduk ya şimdi girmeyeceğim birçok başka olumsuzluk nedeniyle bugün teokrasinin eşiğinden dönmek için elimizde ikinci tur var sadece. Sonra keşke dememek için şimdi bu ikinci tura mutlaka iyi hazırlanılmalı ve oylar korunmalı. Tabii bir de Sinan Oğan faktörü var, demokrasiye mi teokrasiye mi hizmet edeceğini düşünmesi gerekiyor.
CEHENNEMİN KAPI BEKÇİLİĞİ: SİNAN OĞAN AÇAR MI, KAPAR MI?
En büyük başarısı kendisine biçtiği misyonu gerçekleştirmiş olmak. Seçim gecesi yapılan açıklamalarda ondan mutlusu yoktu. Gerçekten çok sevinilecek bir konumda mı şüpheliyim. Cehennemin kapılarını açma ya da kapama sorumluluğu şu an onun sırtında. Ancak bu yükün ağılığını ve sonuçlarını müdrik olduğundan da, seçmenini kendi tercihi yönüne kanalize edebileceğinden de emin olmanın imkanı yok. Cumhurbaşkanlığı seçimini ikinci tura bıraktırıp kendisi ve Ata İttifakı için pazarlık yapmak niyetini defalarca dile getirdi Sinan Oğan. Milliyetçilik ve Atatürkçülük söylemleriyle, göçmen karşıtlığıyla birbirinden farklı toplumsal kesimden ve siyasal eğilimden oy aldı. İkinci turda nasıl bir tutum takınacak sorusu gündemin ilk sırasında olacak iki hafta. Asıl soru şu ki ikinci tura bıraktırması Erdoğan’ın lehine mi oldu aleyhine mi? Bir başka şekilde sorarsak Oğan’ın oyları içinde Cumhurdan kopanlar mı çoktur, Milletten kopanlar mı?
ZOR KASIM'DA GÜNDEM MEDENİ YASA OLACAK
Erdoğan yorgunları, AKP küskünleri, İYİ Parti’den kopanlar ve belki biraz da Millet İttifakı'nda “İslamcı partiler var” tepkisiyle CHP küskünleri var Oğan oylarında. MHP’den oy almış gibi görünmüyor pek. Muharrem İnce’nin çekilmesiyle yükselen Sinan Oğan, pazarlıkta hangi adayla anlaşırsa anlaşsın aldığı oyu blok olarak tek tarafa kanalize etmesi mümkün değil. Ancak yine de milliyetçilik ve Atatürkçülük iddialarına dayanarak hatırlatmak isterim ki Medeni Yasa tehlikede. Detaylara bir sonraki yazıda yer vermek üzere Sinan Oğan ve seçmenlerine önümüzdeki Ekim ayı ve en geç Kasım ortasına kadar Medeni Yasa'da değişiklik, düzenleme yapılması zorunluluğunu hatırlatmak gerekir. Evli kadının soyadını düzenleyen m. 187 dokuz ay sonra yürürlüğe girmek üzere Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmişti. Aralık sonunda süre doluyor. Bir de Aralık'ta bütçe maratonu başlamadan önce bu düzenleme yapılmak istenecektir. Meclis aritmetiğini düşünüp, Cumhur İttifakı protokolünde yer alan o “aileye zarar veren yasa hükümlerinin ayıklanması” üzerine anlaştıklarını hatırlamaları yerinde olur. Laik devlet niteliğinin kilit taşı konumundaki Medeni Yasa değişikliği bu meclisten nasıl çıkar? Erdoğan ikinci turda kazanırsa Medeni Yasa'da dini hukuk dedikleri ve gerçekte dini olmayıp, Ortaçağ Ortadoğu geleneklerinden ibaret kuralları yasaya yerleştirmeleri önünde hiçbir engel kalmayacak. Seçmenlerine verdikleri sözü yerine getirmiş olacaklar. Bu sözler nedeniyle AKP’den kaçan oyların çoğunlukta olduğunu tahmin ettiğim Sinan Oğan seçmeni neye hizmet edeceğinin farkında mı, merak ediyorum.