İklim adaleti ve yerelde yetişen karalahana
İklim adaletini sağlamak için vaktimiz çok hızlı azalırken dayanışma, yöntem çeşitliliği ve örgütlenmemiz de hızla arttı. Bu mücadeleyi iklim krizine karşı adil bir çözüme dönüştürmek için, hükümetlerin de bizimle birlikte ve gerçekçi yöntemlerle mücadele etmelerini sağlamak zorundayız. Yerelde yetişen karalahananın önem sırası ise en sevdiğimiz tartışma konularından olmaya devam eder sanırım.
Elif Cansu İlhan
Yirmi dördüncü taraflar konferansı COP24, 3 Aralık’ta Polonya’nın Katowice kentinde başladı. Polonya, kömüre dayalı enerji politikalarıyla AB’nin en büyük kömür üreticilerinden. Her yıl mayıs ayında, Bonn’da düzenlenen, taraflar konferansının ara konferansı olan UNFCCC’de, geçtiğimiz yıl utanç ödülü olan “günün fosili” ikincilik ödülünü aldı.
Yapısı, fosil yakıt şirketlerinin içeri sızmasına zaten açık olan konferansın bu yılki sponsorları arasında kömür şirketleri de var. Arjantin’de düzenlenen G20 Zirvesi’nin sonuç bildirgesinde Paris İklim Anlaşması’nın uygulanmasına vurgu yapılmasına rağmen, Polonya hükümetinin kömür taraftarı tavrının konferansı etkilemesi olası.
Konferansta, Paris Anlaşması’nın uygulanma şartlarını belirleyecek “kurallar kitabının” tamamlanması beklenirken, halkların iklim adaleti talebi her yıl daha acil ve görünür hale geliyor. İklim adaleti için dünyanın her yerinde, özellikle gençlerin eylemleri dikkat çekiyor. Bireysel ve kitlesel eylemlerin yanında, Portekiz, Almanya, Fransa, İtalya, Romanya, Kenya, Fiji ve Sami toplumundan on ailenin Avrupa Birliği’ne karşı açtığı dava, Halkların İklim Davası (People’s Climate Case) ve açılan benzer davalarla iklim değişikliğinin eşitsiz ve yıkıcı etkileri yasal zeminde de tartışılıyor.
2007 yılından beri “İklim adaleti, hemen şimdi” sloganı ile talep edilen iklim adaletinden kastımız, kural koyuculardan iklim adaleti adına talebimiz ne peki?
İklim adaleti, en geniş hali ile iklim krizine adil çözümler bulmak olarak tanımlanabilir. Mary Robinson Vakfı tarafından yapılan bir tanımda ise “iklim adaleti, ademi merkeziyetçi bir yaklaşım kurabilmek, en kırılganların haklarını koruma altına almak, iklim değişikliğinin yüklerini, çıkarlarını ve bu krizin çözümünü eşit ve adil bir şekilde paylaşmak için, insan haklarını ve gelişimi birlikte değerlendirir.” deniyor.
2002 yılında, Rio’da yapılan ilk “Dünya Zirvesi’nden” on yıl sonra, Rio+10 olarak da anılan görüşmeler sırasında, Uluslararası İklim Adaleti Ağı tarafından, “İklim Adaletinin Bali Prensipleri” tanımlandı. İklim değişikliğine insani bir biçim vermek amacıyla açıklanan prensipler, iklim değişikliğini insan hakları ve çevre bakış açısı üzerinden yeniden tanımladı.
2007’de Bali’de gerçekleşen COP8 görüşmelerinde ise küresel iklim adaleti grubu “Climate Justice Now!” (İklim Adaleti Şimdi!) grubu kuruldu.
Taraflar konferansının üzerine kurulduğu sözleşme olan Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nde (UNFCCC) ise iklim adaletine en yakın madde, “Taraflar, insanlığın bugün ve gelecekteki çıkarları doğrultusunda, eşitlik temelinde ve insanların ortak fakat özelleştirilmiş sorumlulukları ve özel yeterliliklerine uyumlu olarak iklim sistemini korumalıdır.” maddesi.
Bu madde üzerinden bakılınca COP görüşmeleri ve sonuçları adalet üzerine yoğunlaşıyor; çevresel adalet, kuşaklar arası adalet, sosyal adalet. Taraflar (devletler) ve taraf olmayanların (sivil toplum temsilcileri) sürdürdüğü görüşmelerde kural koyucu ve uygulayıcı olan devletlerin harekete geçme eğilimi mecburiyetten artsa da yeterli ve güvenilir değil.
Son yayınlanan Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) raporuna göre, küresel sıcaklık artışının 1.5 dereceyi geçmemesi için fosil yakıt yakmayı 12 yıl içinde bitirmemiz gerekiyor. Türkiye dahil dünyanın her yerinden iklim adaleti talepleri yükselirken, pek çok iklim hareketi, örgüt ve birey bir araya gelerek, adil bir uluslararası iklim politikasını tanımlamak ve yapılanların yeterli olmadığını söylemek için “Halkların Talepleri” isimli yeni bir hareket oluşturdu.
Halkların Talepleri, adil bir iklim eylemi için devletlerden şunları talep ediyor:
-Fosil yakıtları yer altında tutun.
-Odak kaydıran çözümleri reddedin, insan merkezli çözümlere yönelin.
-Gerekli, adil ve uygulanabilir çözümlere yönelin.
-Gelişmekte olan ülkelere çözüme katılabilmeleri için finansal destek verin.
-Şirketlerin görüşmelere karışmasını ve yönlendirmesini durdurun.
-Gelişmiş ülkelerin bu krizin ana sebebi olarak, çözüm için paylarına düşeni yaptıklarına emin olun.
Taleplerin ayrıntılı yol haritasına ulaşmak, birey veya örgüt olarak imzacı olmak için hareketin web sitesine buradan ulaşabilirsiniz.
Halkların İklim Zirvesi, Ende Gelande gibi hareketlerden sonra Halkların Talepleri de şirketlerin gölgesinde geçen iklim müzakerelerinde gerçekçi olmayan, odak kaydıran geçiştirmeler yerine, uygulanabilir ve acil çözüm talepleri için küresel, güçlü ve görünür bir dayanışma oluşturdu.
Adalet eksikliği sarmallarının hepsi gibi iklim krizi de en güçsüzü ve krize katkısı en az olanı en çok etkiliyor. Hukuk sistemleri ve devletler bazen paylarına düşeni yapmakta yetersiz kalsa, bazen yapmamakta ısrarcı olsa da tüm hak talepleri gibi iklim adaleti talebi de gelişen bir dayanışmayla artıyor.
İklim adaleti talebimizin çözümü de tüm insani taleplerimizle aynı yerde, 350.org kurucusu Bill McKibben’ın çözüm önerisine bir daha bakarsak: Örgütlenmek.
McKibben: “Hareketler mensuplarını yalnız bırakmaz: Kefaletlerini öder, birbirlerinin fikirlerini internette yaygınlaştırırlar. Farklı konular arasında köprüler kurup güç birliği ederler. ... Eğer yaşadığınız yerde bir mücadele yoksa, Standing Rock’tan Pasifik adalarına, destekleyecek birilerini bulun. Birinci görevimiz örgütlenmek ve ikincisiyle üçüncüsü de.”
“Bunu yaptıktan sonra geriye vaktiniz kalıyorsa, tabii, lütfen, o zaman tüm ampullerinizin LED olduğundan ve karalahananızın yerelde yetiştirilmiş olduğundan emin olun.”
İklim adaletini sağlamak için vaktimiz çok hızlı azalırken dayanışma, yöntem çeşitliliği ve örgütlenmemiz de hızla arttı, renklendi, gençleşti. Sürdürdüğümüz bu mücadeleyi iklim krizine karşı adil bir çözüme dönüştürmek için, hükümetlerin de bizimle birlikte ve gerçekçi yöntemlerle mücadele etmelerini sağlamak zorundayız. Yerelde yetişen karalahananın önem sırası ise en sevdiğimiz tartışma konularından olmaya devam eder sanırım.
https://corpwatch.org/article/bali-principles-climate-justice
https://www.peoplesdemands.org/#fulldemands
https://www.gazeteduvar.com.tr/yazarlar/2018/11/30/cop24-iklim-zirvesi-butun-krallar-ciplakti/