İktidar destekçisi medyaya akan kamu kaynağı-1: Yazılı basında kamu bankaları reklamları dağılımı
İktidara yakın yayın yapan gazeteler diğerlerinden kat kat fazla kamu reklamı alma yolunun daha iyi gazetecilik yapıp tiraj arttırmaktan geçmediğini biliyorlar. Ve açık ki ödüllendirilmişler.
Kenan Şener kenansener@media4democracy.org
Bu bir yazı dizisi değil de haber olsaydı, en son söyleyeceğimi en başta söylemem gerekirdi ve haberin flaşı şu olurdu: “Gazetelerde ve televizyonlarda yayınlanan kamu reklamlarına ilişkin veriler, tüm kamu reklamlarının tek bir merkezden dağıtıldığını ortaya koyuyor.” Bu cümleyle başlayan bir haberde verileri destekleyen başka kanıtlar da olurdu. Ancak Türkiye medya sermayesi, 'veri gizliliği' perdesinin arkasında saklanıyor. Buna rağmen Turkcell, Ziraat Bankası, Halkbank ya da Bellona (kayyum) gibi kamu idaresindeki onlarca reklamverenin tek bir kişi kontrolündeymiş gibi senkronize ve özel bir denge gözeterek reklam dağıttığını ortaya koymak mümkün. Bu yazı dizisinde kamu reklamlarının dağılımına ilişkin bugüne kadar gizli kalmış verileri bir arada göreceksiniz.
KAMU KAYNAĞININ HORTUMU
Demirören Ailesi’nin kamu bankası kredisiyle Doğan Medya’yı satın alması basın tarihinde en önemli başlıklar arasındaki yerini aldı. Bugün olduğu gibi uzun yıllar farklı yönleriyle gündeme gelmeye devam edecek bu tartışmalı satış. Son adım suç örgütü lideri Sedat Peker’den geldi. Peker’in, iki yıl geri ödemesiz kredi için Demirörenlerin “faizi dahil tek kuruş ödeme yapmadığı” iddiası, kamu kaynaklarının medyaya nasıl akıtıldığına dair tartışmayı daha geniş bir kesimin gündemine soktu.
Kamu bankalarından kaynak çekmek için pek çok farklı yöntem olabilir. Biz şimdilik yasal olanları biliyoruz. Krediler gibi reklamlar da bu yöntemler arasında. Kamu bankaları yöneticileri vergilerimizi kime, nasıl dağıttıkları, bankayı iyi yönetip yönetmedikleri konusunda hesap vermek zorunda. Ve krediler gibi reklamlar da bu sorumluluğa dahil.
Kamu bankalarının iktidar yanlısı medyayı fonlaması sır değil. Biz gazetecilerin kamusal sorumluluğu içinde kimsenin bilmediğini bilinir kılmanın yanında herkesin bildiğini belgelemek, görünür kılıp sorgulanmasını sağlamak da var. Ama Türkiye’de medya sermayesi veri gizliliği kalkanının arkasında, gri alanlarda dolaşıyor. Şimdilik yapabileceğimiz ulaşabildiğimiz verileri bir araya getirmek. Başta da reklamlar geliyor.
Kamu reklamları aracılığıyla kurulan soygun düzeniyle ilgili ilk haberleri TV5’te yayınlanan 4. Güç programı yapımcısı gazeteci Hasan Basri Akdemir yaptı. Onun da katkısıyla, genel reklam tablosuna şöyle bir bakmak bile kamu kaynağı hortumunun nereye bağlandığını görmeye yetiyor. Ama bu yoğun veri bulutunun içinden haberi süzüp sunmak gerek. Bu nedenle adım adım ilerleyip önce gazeteleri, ardından televizyonları mercek altına alacağız.
Üç ayrı profesyonel medya takip-izleme şirketi verilerinden derlediğimiz sonuçlara göre, bakalım 2020’de vergilerimiz hangi gazetelere akmış, reklam pastasının dev dilimi kime servis edilmiş…
İKTİDARI ELEŞTİREN GAZETEYE TEK SANTİM REKLAM YOK
Yazılı basında 2020 yılı reklam kullanım verilerine göre, kamu bankaları bazı gazeteleri reklama boğdu, bazılarına ise hiç reklam vermedi. Kamu bankaları 2020 yılında Korkusuz, Birgün, Evrensel, Karar, Cumhuriyet, Millî Gazete, Sözcü, Yeniçağ, Yeni Asya ve Yeni Mesaj gazetelerine tek bir santim reklam vermedi.
İktidar yanlısı yayın yapan gazetelere görülmemiş düzeyde reklam verip, eleştiren gazetelere reklam vermemek kamu yöneticilerinin siyasi saiklerle hareket ettiğini, politik yandaşlarından yana davrandıklarını gösteriyor. Onlar gibi, onları siyasi tarafsızlıktan uzaklaştıran talimatları verenler de bu sonuçtan sorumludur ve suçludur.
Yazılı basında reklam alanı birimi sütun-santim (stXcm – kısaca santim) olarak ifade edilir. Tablo 1’de üç dev kamu bankasının yanı sıra “diğer” kategorisinde Emlak Katılım Bankası, Ziraat Katılım Bankası gibi kamu idaresindeki diğer bankaların verdiği reklamların kapladığı toplam alan var.
TÜRKGÜN’ÜN FARKI NE?
Kamu bankalarının en çok reklam verdiği gazetenin MHP’nin yayın organı olarak bilinen Türkgün gazetesi olması dikkat çekici bir sonuç. Bu sonuçla birlikte Türkgün’ün diğer gazetelerden daha fazla gelir elde ettiğini söyleyemeyiz. Her gazetenin reklam tarifesinin farklı olduğu akıldan çıkarılmamalı. Ayrıca, süreklilik arz eden reklamlarda birim santime düşen reklam maliyetinin daha düşük olduğu biliniyor. Yani Türkgün’e reklam vermenin daha az maliyetli olduğu, ancak birim toplamının yüksek göründüğü savunulabilir. Buna karşın reklamın reklamverene maliyeti ve gazetenin o reklamverenden elde ettiği gelir açıklanmadıkça aktarılan kamu kaynağı için tek belirleyen sütun-santim verisidir. Elimizdeki bu kısıtlı veriyle bile açıkça görülüyor ki kamu bankaları 2020 tiraj raporunda son sıralarda olmasına karşın Türkgün gazetesine reklam yağdırmış, ölçülebildiği kadarıyla 43 bin 102 santim reklam vermiş.
Diyelim ki Türkgün banka reklamı hedef kitlesi açısından ülkedeki en doğru adres ve kamu bankaları bunun için oluk oluk reklam akıtıyor. O halde özel bankaların da bu gazeteyi tercih etmiş olması gerekir. Ama 2020 yılında reklam vermek için Türkgün’ü tercih eden özel banka sayısı sadece üç. Satın aldıkları reklam alanı ise toplam bin 747 santim. Özel bankalar bin 747 santim reklam verirken kamu bankalarının 43 bin 102 santim reklam vermesi neyle açıklanabilir?
DÖRTTE BİRDEN FAZLASI TURKUVAZ’IN ÜÇLÜSÜNE
Listede ikinci sırada Sabah’ın yer alması şaşırtıcı değil. Sabah, doğruluğu tartışmalı da olsa, mevcut tiraj verilerine göre en çok satan üç gazeteden biri. Ancak bu gerekçeyle bankaların rekor düzeyde, 42 bin sütun-santim reklam vermesi, diğer çok satan gazetelere verilen reklama bakınca, doğal karşılanamaz. Hele hele 2020’de Hazine ve Maliye Bakanı’nın Berat Albayrak olduğu ve kamu bankalarının reklama boğduğu Sabah, Takvim ve Yeni Asır gazetelerine sahip Turkuvaz Grubu'nu bakan Albayrak’ın kardeşi Serhat Albayrak’ın yönettiği akıldan çıkarılmazsa.
Sabah, Takvim ve Yeni Asır’da bir yıl içinde yayınlanan kamu bankası reklamı 79 bin 933 santime ulaşmış. 26 ulusal gazeteye kamu bankalarının verdiği toplam 299 bin 481 santim reklamın yüzde 26,6’sı neden Turkuvaz gazetelerine gitmiş olabilir?
ÖZEL BANKALARIN VERDİĞİNİN 5 KATI REKLAM TURKUVAZ’A
Kamu bankası yöneticilerinin vergilerimizi reklam yoluyla Turkuvaz grubu gazetelerine aktarırken hangi iyi yönetim ilkelerine, hangi harcama prensiplerine bağlı kaldıklarını bilmiyoruz. Yaptıklarını rakamlarla ifade etmek zor ama imkânsız değil.
Turkuvaz gazetelerinin çok sattığını ve sayfalarını bankalara çok ucuza açtığını varsayalım. Böyle olduğunda sadece kamu bankalarının değil özel bankaların da rakipleri gibi bu mecraları tercih etmesi beklenirdi. Öyle mi peki?
2020 yılında Sabah gazetesine 12 özel banka reklam vermiş ama toplam reklam alanları 9 bin 388 santimde kalmış. Tek başına Ziraat Bankası’nın Sabah’tan satın aldığı alan, özel bankaların toplam reklamının iki katını aşıyor. Faaliyet raporlarına göre üç dev kamu bankası arasında yıllık reklam gideri en yüksek olan Ziraat. 2020’de harcadığı 279 milyon liralık reklam giderinin ne kadarını Sabah’a aktardığı ise bilinmiyor. Yukarıda belirttiğim gibi, şimdilik parayı konuşamıyoruz sadece izleyebiliyoruz.
Takvim’e sekiz özel banka toplam 5 bin 261 santim reklam vermiş, kamu bankaları 23,4 bin. Yeni Asır ise sadece üç özel bankadan bin 564 santim reklam alabilmiş buna karşın kamu bankaları, İzmir merkezli gazeteye özellerin dokuz katından fazla, 14 bin 407 santimlik reklam parası akıtmış. Yani üç Turkuvaz gazetesine kamu bankaları 79,9 bin santim reklam parası öderken, özel bankaların toplamı 16,2 binde kalmış. Kamu bankaları neden rakiplerinden 5 kat daha fazla reklam alanı satın almışlar bu üç gazeteden, diğer reklamverenlerin göremediği ne görmüş olabilirler?
TAKVİM VE YENİ ASIR ÜST SIRAYA FIRLADI
Basın İlan Kurumu’nun (BİK), resmi ilan dağıtımı sıralamasında önemli kriter tiraj. BİK bu dağıtım verilerini açıklamadığı için bizler bilemiyorduk ama iyi ki gazeteciler var. Kurumun kamuoyundan gizlediği ve Alican Uludağ’ın haberiyle öğrendiğimiz resmi ilan dağıtım sıralaması dikkate alındığında Takvim gazetesi sekizinci sırada, tirajda ise dokuzuncu. Ancak kamu bankası reklamı sıralamasında beşinciliğe tırmanıyor. Tirajda 14’üncü sıradaki Yeni Asır da sekizinciliğe yerleşiveriyor.
BİK resmi ilanları adil dağıtmak zorunda. Kamu bankası yöneticileri ise bu zorunluluğun kendilerini bağlamadığını söyleyebilirler. Ama bu, tiraj sıralamasında geride kalan gazeteye daha fazla reklam verip daha çok satan başka gazetelere boykot uygulamanın nedeni olamaz. Piyasada rekabeti bozucu etki yaptıkları iddiasıyla karşılaşabilirler.
DEMİRÖREN GAZETELERİNİN ÇABASI SONUÇ VERMİYOR
Bir dönemin en çok reklam alan gazeteleri Hürriyet, Posta ve Milliyet’in durumu ise içler acısı. Demirören yönetiminin bu grubu “yandaş medya ileri cephesi”ne taşıması da ezeli öfkeyi ortadan kaldırmamış. Tablo, Demirören’in kamu bankası reklamlarında aradığını bulamadığını göstermekle birlikte “emanetçi” olduğu iddiasını da doğrular nitelikte. Hürriyet tirajda üçüncü, resmi ilan gelirinde ise ikinci ancak kamu bankası reklamları pastasından pek pay verilmemiş, 10’uncu sıraya kovalanmış. Posta da tirajda dördüncü en çok satan gazete ama kamu bankalarının reklam verdiği 16 gazete arasında 11’inciliğin ötesine geçirilmemiş. Milliyet de ancak 12’inci olabilmiş.
AYDINLIK GAZETESİNİN LİSTEYE HIZLI GİRİŞİ
Aydınlık gazetesinin durumu da reklamverenin siyasi tavrını gösteriyor. Kamu bankalarından reklam alabilen gazeteler arasına nihayet 2020’de girebilmiş Aydınlık. 2018 ve 2019 verilerine göre tek bir santim kamu bankası reklamı yok. Doğu Perinçek’in Cumhur İttifakı’na tam desteği ve 2020’de başlayan kamu reklamları patlaması arasında hiç ilişki olmadığı savunulabilir mi? 2020’de sadece iki özel bankadan 574 santim reklam alabilen Aydınlık, üç kamu bankasına 4 bin 522 santim reklam alanı satmış, Turkcell ve Türk Telekom’dan da 3 bin 500 santimin üzerinde reklam almaya başlamış. Bu başarı grafiği 2021’de de istikrarını koruyor.
KAMU BANKALARININ GÖZDEN ÇIKARDIĞI OKURLAR
BİK’in resmi ilan listesinde en çok gelir elde eden gazete sıralamasında ilk 10 şöyle: Sabah, Hürriyet, Posta, Milliyet, Yeni Şafak, Sözcü, Akşam, Takvim, Türkiye, Yeni Akit. Sözcü’ye 34 günü bulan resmi ilan yayınını kesme cezası verilmese, o da en çok satan üçlü içinde olduğu için üst sıralarda olacaktı şüphesiz. Sözcü’nün BİK’te uğradığı haksızlığın benzerine kamu bankaları reklam dağıtımında da uğradığı görülüyor. Özel bankalar Sözcü okurunu potansiyel müşterileri arasında görüp onlara ulaşmaya çalışırken kamu bankaları bu okur kitlesini gözden çıkarmış. 16 özel bankanın 2020’de Sözcü’ye verdiği reklam alanı toplam 8 bin 916 stXcm. Doğal olarak neredeyse Sabah’ın özel bankalardan aldığı reklam kadar. Buna karşın kamu bankaları tek bir santim reklam vermeyerek Sözcü’ye fiilen reklam cezası kesmiş.
TİRAJDA GERİDELER AMA REKLAMDA ZİRVEDELER
Kamu bankaları Sözcü gibi Yeniçağ, Korkusuz, Cumhuriyet, Karar, Evrensel, Birgün, Yeni Mesaj, Yeni Asya ve Millî Gazete’ye de ambargo uyguladı, hiç reklam vermedi. Buna karşın tiraj sıralamasında gerilerdeki gazeteler kamu bankası reklam sırasında aynı Takvim ve Yeni Asır gibi uçuşa geçerek baş köşelere oturdu. En çok kamu bankası reklamı alan gazeteler arasında birinci Türkgün, üçüncü Akşam ile birlikte Yeni Birlik, Milat, Diriliş Postası ve Yeni Akit de tirajda yanına yaklaşamadıkları gazeteleri bile kamu bankaları reklamları sıralamasında geride bıraktı. Kat kat fazla kamu reklamı alma yolunun rakiplerinden daha iyi gazetecilik yapıp tiraj arttırmaktan geçmediğini biliyorlar. Çok açık ki ödüllendirilmişler.
Yazıyı daha fazla uzatmamak için gazetelerin bölgesel ve özel gün eklerini çalışmanın dışında tuttum. Belirtmek gerekir ki eklerde de durum ana gazetelerdekinden hiç farklı değil. Örneğin Yeni Şafak Pazar eki dikkatimi çekti. İki haftada bir Halkbank’tan 4 tam sayfa reklam almaya başladı. 9 Mayıs’ta, 30 Mayıs’ta, 6 Haziran’da ve 20 Haziran’da ekin dış sayfaları, 16 tam sayfa Halkbank reklamıyla kaplandı.
AYDIN DOĞAN’IN 'REKLAM PAZARINA MÜDAHALE EDİYORLAR' SÖZLERİ
Bugüne kadar hiçbir yerde yayınlanmayan tüm bu veriler sadece 2020 yılına odaklanıyor. Ama kamu kaynaklarının reklamlar yoluyla yağmalanması uzun yıllardır sürüyor. Medya Ombudsmanı Faruk Bildirici “Hürriyet’teki Etik Kavgasının Bilinmeyenleri, Medyanın Ombudsmanı Saray’ın Medyası” kitabında Doğan grubuna ekonomik-siyasi baskılara işaret ederken reklamlara da değiniyor. Aydın Doğan’ın 2015’te grubun önde gelen isimleriyle yaptığı kriz yönetim toplantısındaki şu sözlerini aktarıyor:
“Benim başladığım yıllarda Hürriyet her zaman reklamda baskındı. Giderek Hürriyet’in reklam gelirleri gazeteler içinde yüzde 47-48’lere kadar çıktı. Onun üzerine oynamaya başladı rakipler. Kamu ilanlarını kestiler, TOKİ, Ziraat Bankası vs… Turkcell havuz gazetelerinin bankası gibi oldu. Biz bunlarla ne kadar rekabet edebiliriz bilemiyorum.”
Edemedi ve sattı grubunu. Aynı bölümde Bildirici, Aydın Doğan’ın sadece kamuda değil tüm reklam sisteminde işleyen düzene ilişkin sözlerine de yer veriyor:
“Dünyanın hiçbir yerinde her gün para kaybeden yayın organı olmaz… Hükümet yanlısı medya her gün para kaybediyor ama devam ediyor. Nereden bu değirmenin suyu? Bizim ekonomik kaynaklarımıza göz diktiler. Onun dokuzunu aldılar elimden, kalan biri de almak istiyorlar. Şimdi reklam pazarına müdahale ediyorlar. Bizde reklamı çıkan şirkete açıp, neden orada reklamınız çıktı, bize de vereceksiniz diye baskı yapıyorlar.”
Doğan’ın 6 yıl önceki bu sözlerindeki tepkisel ton kaynağın el değiştiriyor olmasından. Yine de bu alandaki adaletsizliği ve haksızlığı en çok yaşayanların başta reklamverenler ve bazı medya sahipleri olduğu da gerçek. Reklam alanının demokratik toplumda olması gerektiği düzeye ulaşması için medya sahiplerinin de reklamverenlerin de üzerlerindeki baskıya isyan etmeleri, yağma sistemini faş etmeleri gerekirdi. Ama bunu onlardan beklemek anlamsız olur.
Bir sonraki yazıda televizyon reklamlarının analizi yer alacak. Yine çok çarpıcı sonuçlar ve tablolarla kamu kaynağı hortumunun nereye bağlandığını anlatmaya çalışacağız.
Açıklama: Özel yazılımlarla takip edilen reklamlardaki toplam alan yüzde 100 kesinlikte doğru santimi vermeyebilir. Bununla birlikte yazılımların yanılma payları genel dağılım tablosunu etkilemez. Kendi reklam süresinin tablodakinden farklı olduğunu iddia edecek reklamveren ya da gazete olursa resmi rakamlarını tabloya işlemekten memnuniyet duyarız.
Kenan Şener kimdir?
Gazeteci. Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi mezunu. Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesinde yüksek lisansını TV haberciliğinde hızlanmanın sonuçlarıyla ilgili teziyle tamamladı. Anka Ajansı, Kanal B, Star TV, Kanal D, CNN Türk ve kapanan Olay TV'de çalıştı. Basın meslek örgütlerinde görev alıyor. Gazeteciler Cemiyeti'nin Demokrasi İçin Medya, Medya İçin Demokrasi projesinde üç aylık basın özgürlüğü raporlarını hazırlıyor.