'İktidar yerel baronları tasfiye ederek sadık memurlar atıyor'

İstifası beklenen 5 belediye başkanı istifasını sundu. Şimdi gözler son isim Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Edip Uğur'da. İstifaları değerlendiren Küçük "Merkezi iktidar, siyasi ve iktisadi güç biriktirmiş olan yerel baronları tasfiye ederek kendisine sadık yeni memurlar atıyor" yorumunda bulunuyor.

Abone ol

DUVAR - İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'ın görevini bırakması ile başlayan süreç devam ediyor. 22 Eylül tarihinden bu yana İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Düzce Belediye Başkanı Mehmet Keleş, Niğde Belediye Başkanı Faruk Akdoğan, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe ve son olarak Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek istifa etti.  6 kişilik listede geriye bir tek Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Edip Uğur kaldı.

Son bir aydır siyasetin gündemi haline gelen belediye başkanlarının istifasını, Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Bülent Küçük, Evrensel gazetesinden Serpil İlgün'e değerlendirdi.

Küçük’e, Gökçek’in veya Topbaş’ın tasfiye edilmesi Erdoğan’ın karizmatik liderliğine etki etmeyecek. Ama sıkıntısız bir şekilde işleyen bir süreç anlamına da gelmiyor.

Söyleşinin ilgili bölümü şu şekilde;

Sonunda istifalar gelse de, Bursa, Ankara ve Balıkesir belediye başkanlarının Erdoğan’ın talimatını hemen yerine getirmemeleri de bir vaka. Sizce de gitmemek için direndiler mi? Eğer öyleyse bu direnişin dayanakları ne olabilir?

Sözü edildiği kadar bir direnç var mı, o direnç ideolojik bir direnç mi, yoksa oradaki kaynakların dağılımına dair bir çatışma mı var, tam olarak bilmiyoruz. Ama şunları söyleyebiliriz; yerel yönetimler üzerinden siyasi ve iktisadi güç biriktirmiş olan yerel baronları (en azından bir kısmını) merkezi iktidar tasfiye ederek, örgütsel yapıyı fiziksel ve simgesel olarak yenilermiş gibi yaparak kendisine sadık yeni memurlar atıyor.

Gökçek veya Topbaş, Erdoğan’a sadakat göstermedi mi? Ya da diğer isimler, en uyumlu, en “ne istendiyse yapan” başkanlar değil miydi aynı zamanda?

Türk tipi bir başkanlık rejiminde yerel alanlardaki baronların, belediye başkanlarının, çıkar gruplarının üstle, liderle bu denli uyumlu çalışıp, sadece kendisine söyleneni yaptığını varsaymak eksik bir değerlendirme olabilir. 1930’larda tek adam rejimi diye anlatılan Hitler rejiminde bile sonraki araştırmalar gösterdi ki, yerel yöneticilerin aktif ve özerk öznellik alanları var. Şu anda istifaya zorlanan yerel aktörlerin merkezden habersiz ne kadar kendi başına iş yaptıklarını ise zamanla öğreneceğiz.

Liyakatın öne çıktığı bürokratik rejimlerden farklı olarak popülist otoriter rejimlerde sadakat meselesi öne çıkıyor. Yeni rejimde özgül ağırlığı olduğu varsayılan kişilerin de tasfiye edilmesi bu yüzden pek şaşırtıcı değil. Kendi sözü olmayan, özerkliği olmayan, lider dışında herkesin düşük profilli memurlara dönüştüğü bir yapıdan bahsediyoruz.

SÖYLEŞİNİN DEVAMI