İlhan Sami Çomak: Umudu ve karamsarlık tedbirini kullanarak yürüdüm
Ömrünün en güzel yıllarını düşünce suçlusu olarak cezaevinde geçiren İlhan Sami Çomak artık şiirleri kadar özgür... Umudu, şiiri ve geleceği konuştuğumuz Çomak, “Ben de hem çok umutluydum hem de Nietzsche’nin belirttiği karamsar olma tedbirini kullanarak iki şekilde yürüdüm. Bu beni dengede tuttu” dedi.
Şair İlhan Sami Çomak, 1994 yılında gözaltına alındı ve
tutuklandı. Çomak kesintisiz 30 yıl cezaevinde kaldı. Türlü hak
ihlaline karşı edebiyatla direndi. Sesi tükenmedi. Türkçe ve
-anadili olan- Kürtçe şiirler yazdı. Sesini ‘dışarı’ taşıdı. Şiiri,
özgürlüğün rüzgârı oldu. Dizeleri, insandan insana kondu.
Çomak bugüne kadar, “Gitmeler Çiçek Kurusu”, “Açık Deniz”,
“Günaydın Yeryüzü”, “Kedilerin Yazdığı İlahi”, “Bir Sabah Yürüdüm”,
“Yağmur Dersleri”, “Dicle’nin Günlüğü”, “Geldim Sana, Hayattayız
Nihayet” ve “Karınca Yuvasını Dağıtmamak” adlı kitapları kaleme
aldı.
Şiiri öyle kuvvetliydi ki, 2019 yılında “Geldim Sana” dosyasıyla
Sennur Sezer Emek-Direniş Şiir ve Öykü Ödülü’ne, “Hayattayız
Nihayet” adlı şiir kitabıyla 2022 yılında Metin Altıok
Ödülü’ne layık görüldü.
Edebiyatla özgürleşti, sınırları aştı: 2022’de Norveç Kültür
Bakanlığı ve Yazarlar Birliği İfade Özgürlüğü ve Halkevleri Özel
Ödülü’nü de aldı.
İlhan Sami Çomak, türlü hak ihlaline maruz kalırken, 2022’de
Açık Şiir tarafından kendisine ithafen yapılan “Anatomy of Freedom”
ve “Not Home Yet” isimli kısa filmlerle Venedik Film Festivali
yarışma dışı kısmında, “Fragmanted Identities” temalı Borders Sanat
Festivali’nde temsil edildi.
Şiirleri İngilizce, Norveççe, Rusça, Almanca ve Galce dillerine
çevrilen Çomak, Türkiye Pen Yazarlar Derneği ve Türkiye Yazarlar
Sendikası üyesi olmasının yanı sıra, Norveç Pen, Avusturya Pen,
Galler Pen Cymru, İrlanda Pen ve Kürt Pen (PENa Kurd) yaşam boyu
onur üyesi oldu. Çomak’ın İngilizce seçme şiirlerinden oluşan
Seperated From the Sun isimli kitabı Eylül 2022’de Smokestack Books
UK tarafından yayımlandı.
Ömrünün en güzel yıllarını düşünce suçlusu olarak cezaevinde
geçiren İlhan Sami Çomak artık şiirleri kadar özgür...
“Şair ve yazar olmasaydım bugün hem sizin karşınızda olmazdım
hem de daha büyük sorunlar yaşardım. Bu noktada şiirin benim
yaşadıklarıma dair söylediği pek çok şey var. Büyük, onanmaz,
geri döndürülemez haksızlıklarla sınandım ama şiir her zaman
yanımda oldu. Bana güç verdi. Yaşadıklarımı kamuoyuna duyurma
noktasında bana imkan verdi. Bu imkanla bugünlere geldim” diyen
Çomak’la, özgürlüğünün 8. gününde ‘dışarı’yı, umudu ve şiiri
konuştuk.
30 yıllık cezaevi sürecinin ardından yeni bir hayata
başladınız. ‘Dışarı’sı nasıl?
‘Dışarı’sı her açıdan güzel. Bunca yıllık mahpusluktan sonra
adapte olmak konusunda daha büyük bir zorluk yaşayacağımı
düşünüyordum. Oysa öyle olmadı: Hayatın renkleri ve çeşitliliği
bana hücum etme konusunda zorluk çıkarabilirdi ama geride
bıraktığım 8 günde gayet iyi davrandı. Keşke hayat bana bütün
ömrümde iyi, dengeli ve adaletli yaklaşabilmiş olsaydı…
‘DİL VE KELİMELERİN YARATTIĞI BAĞ OLMASA İNSAN OLAMAZDIK’
Siyasi bir mahkum olarak girdiğiniz cezaevinden şair
olarak çıktınız. Kelimelerin gücüne dair ne
söylersiniz?
Kelimeler ve daha genel olarak dilin kendisi bizi biz yapan asıl
şey. Dil ve kelimelerin yarattığı bağ olmasaydı insan olamazdık.
Bizler ancak dille, kelimelerin şeylerle aramızda yarattığı
bağlarla bir dünya kurabiliyoruz. Kelimelerin güzellik yaratan,
hayata dair düşünce ve duygularımızı dile getiren bir gücü
var. Ben de bu güce tutunarak bugüne vardım.
‘ZİHNİMİ ŞİİRLE KORUDUM’
30 yıllık mahpusluk, dile kolay… Zihninizi nasıl
korudunuz?
Zihnimi korumamdaki temel dayanak noktası şiir oldu. Şayet şiir
yazma kapasitem ve gücüm olmasaydı sadece zihinsel değil, bedensel
bir çöküntü de yaşayabilirdim. Şiirin zamana karşı; zamanın insan
ruhu ve bedeni üzerindeki etkilerine karşı kişiye direnç katan bir
yönü var. Ben de şiirin bu gücünden destek aldım.
Şair ve yazar olmasaydım bugün hem sizin karşınızda olmazdım hem
de daha büyük sorunlar yaşardım. Bu noktada şiirin benim
yaşadıklarıma dair söylediği pek çok şey var. Büyük, onanmaz,
geri döndürülemez haksızlıklarla sınandım ama şiir her zaman
yanımda oldu. Bana güç verdi. Yaşadıklarımı kamuoyuna duyurma
noktasında bana imkan verdi. Bu imkanla bugünlere geldim.
30 YILLIK MAHPUSLUK: ŞİİRİN YARATTIĞI BİLİNÇLE DAYANMA
GÜCÜ
Sanatın toplumları değiştirme gücünün birçok örneği var.
Bu noktada sizin şiiriniz toplumu ve insan olarak sizi nasıl
değiştirdi?
Şiirimin toplumu nasıl değiştirdiğine dair bir kanım yok ve bunu
ölçebilecek bir deneyime sahip değilim. Böyle bir iddia sahibi
olduğumu da söyleyemem. Ben şiiri ilkin yaşadıklarımı, duygularımı
başkaları bilsin diye yazdım. Toplumu değiştirme iddiam olmadı.
Yazdıklarımdan kendisine dair bir şey bulan biri varsa, bu bana
apaçık mutluluk verir.
Hayattayız Nihayet, İlhan Sami Çomak, 96 syf., Manos
Kitap, 2021
Bunun dışında şiirin beni kesin şekilde değiştirdiğine
inanıyorum. Ben sıradan bir insan olarak cezaevine girdim,
edebiyatla çok yakın ilişkim yoktu. Çok az okuyan biriydim. Fakat
şiir yolunda yürümeye başlayınca kendimi değiştirdiğimi açık
şekilde söyleyebilirim. Şiirin bende yarattığı bilinç, zamana,
insana, insanın yükümlülüklerine dair pek çok şey öğretti. Doğrusu
insanın iyiliğine ve kötülüğüne dair söz söyleyebiliyorsam, şiirin
bende yarattığı güçle mümkün olmuştur. Elbette bütün kişiliğimi
şiirin oluşturduğunu söylemiyorum ama şiir bunu kesin, kararlı bir
şekilde desteklemiştir. Bunun bilincindeyim.
‘ŞİİRİM MAHPUSLUKTAN ÇOK FAZLA ETKİLENMEDİ’
Şiiriniz, bireysel yolculuğunuz kadar toplumsal
meselelerden de etkileniyor. Merak ettiğim şu: Mahpusluktan nasıl
etkilendi?
Şiirimin geneline baktığımızda mahpusluktan çok fazla
etkilenmediği söylenebilir. En nihayetinde şiir yazarken fiziki
olarak cezaevinde olsam da ruhen bulunmamaya çalıştım. Hücremin
penceresi her zaman açıktı: Dışarının havasını, suyunu, kuşların
sesini, alemin güzelliğini penceremden içeriye davet ettim. Birkaçı
dışında şiirimde zindanın, mahpusluğunun yerinin olmadığını
söyleyebilirim.
İlhan Sami Çomak
Cezaevinde olduğunuz dönemde yaşadığınız hak ihlallerine
karşı ciddi bir kamuoyu oluştu. Sesiniz ‘içeri’den ‘dışarı’ya
taşındı. Bu durum sizi nasıl etkiledi?
Yaşadığım büyük mağduriyete dair ‘dışarı’dan yükselen sesin
üzerimde olumlu etkisi oldu. Yalnız olmadığımı bilmek bana güç
kattı. Öte yandan zaman zaman yükselen sesin yeterince gür olmadığı
duygusu da vardı.
Buna karşın şunu da belirtmeliyim: Yaşadığım büyük mağduriyet ve
hayatımdan çalınan yıllara bakıldığında, dostlarımın ve benim
çabalarımıza rağmen büyük kötülüğü değiştiremedik. Bunu düşünmek
bende zaman zaman hayal kırıklıklarına yol açabiliyordu. Kötülüğün
büyüklüğüne elbette bir söz söylüyor, taş atıyorduk ama yine de
bunu değiştirememek yaralı bir bilince sebep oluyordu. Ama en
nihayetinde dostlarımın yanımda olmasının tarif edilemez bir
güzelliği olduğunu da söylemek isterim. Şimdi dışarıdayım ve bana
destek olan dostlarımın yüzünü görmek, sesini duymak bir imkana
dönüştü. Bunu mümkün olduğunca gerçekleştireceğim.
UMUT, RUHU KARARTMAYACAK TEDBİR, DENGE…
Umut kavramı sizin için ne anlama geliyor?
Umut kavramının benim açımdan iki yönü var: Vazgeçilmez, çünkü
umutsuz olunmadığının bilincindeyim. Umut, geleceğe dair olsa da
bugünü, bugünün yönelimlerini, insanın moralini ve davranışlarını
etkiliyor. Öte yandan mahpusluğun yarattığı deneyimle söylersem,
hapisteyken çok büyük umutlar pek de iyi değil…
Geldim Sana, İlhan Sami Çomak, 80 syf., Manos Kitap,
2023
Tedbir esas olan şeydir. Ruhu karartmayacak bir tedbir, her
zaman kişinin bulunduğu ortama daha dirençle katılmasını sağlıyor.
Aşırı umut, zamana, zamanın yarattığı koşullara ve cezaevinin
olumsuz koşullarına adapte olma konusunda kişiyi zorlayabiliyor.
Nietzsche’nin söylediği gibi, “Umut kötüdür çünkü acıyı uzatır”
düsturunu esas almak gerekiyor. Ben de hem çok umutluydum hem de
Nietzsche’nin belirttiği karamsar olma tedbirini kullanarak iki
şekilde yürüdüm. Bu beni dengede tuttu.
Özgürlüğü nasıl tanımlarsınız?
Benim gibi çok uzun zaman cezaevinde olan birisi için özgürlük,
elbette sevdiklerinin yanında olmak, onlara dokunabilmektir. Şu an
kendimi özgür hissediyorum. Çünkü annem, babam ve kardeşlerim
yanımda, sevdiklerime dokunabiliyorum. Onlara -45 dakikalık bir
açık görüşten ziyade- sınırsız dokunabiliyor ve sıcaklıklarını
hissedebiliyorum. Bu tarif belki zamanla değişir ama hali hazırda
benim için özgürlük sevdiklerimle olabilmek, göğün, alemin
genişliğine, yanı başımdaki kuşlara, kedilere bakabilmek, ağacın
gövdesine dokunabilmektir.
Artık özgür bir şair ve oyun yazarısınız. Okurlarınızı
bekleyen yeni çalışmalarınız neler olacak?
Yakın dönemde, dünyadan pek çok şairle yazdığımız şiirler ABD’de
ve İngiltere’de kitap olarak yayımlanacak. Bu çalışma için
özellikle Norveç PEN’e teşekkür etmek istiyorum. Norveç PEN
ailesinin bir üyesi olmaktan mutluluk duyuyorum ve büyük bir
aidiyet hissediyorum. Bunun dışında, şiirlerimin çevirisi bir kitap
olarak Norveç’te yayımlanacak. Ayrıca halihazırda çalıştığım
dosyalarım var. Bu çalışmaları yayımlamayı düşünüyorum. Şiir her
zaman hayatımın odağında olacak. Şiirin bana verdiği değeri bir üst
evreye taşıma çabam sürecek.