İmamoğlu kazanacağını nereden biliyor?

İktidar partisi ya kendi parti seçmeninin daha çok hatalı oy kullandığından emin, ya da geçersiz oyların sistematik olarak kendi oylarından seçildiğini düşünüyor (Fakat bunu ispatlayacak hiçbir belgeleri de yok!). Yoksa, bundan emin olmadan günlerdir geçersiz oyları saydırmak, bilimsel açıdan kazananı değiştirmeye yetmez. Bu beyhude çaba, acaba mutfakta başka şeyler mi pişiriliyor diye düşünmeme sebep oluyor.

Abone ol

Şu anda gördüklerimiz bir film senaryosu olsa, ‘senarist amma da abartmış bu kadar saçmalık mı olur’ diyeceğimiz günleri yaşıyoruz. Son süreçten dolayı da, artık seçimlerin geri dönülemez şekilde hileli hale getirilebileceğine dair kaygılarımı dile getirmem gerekiyor. Çünkü, karşımızda ‘elektronik imzanın silinmeyeceğini’ iddia eden kişiler var, seçim sonuçlarını tek bir partinin yönettiği tek bir kanaldan yanlı olarak duyuran ve hatta ‘beklenen’ sonuç çıkmayınca duyurmayı kesen, üstelik verileri kimden aldığı belli olmayan bir ajans da var iken çok dikkatli olmak gerekiyor!

Hilelerin dile getirilmesi ilk değil. Mesela ben 2007 senesinde, Baskın Oran kampanyasında aktif görev almış, Çeliktepe’de Baskın Oran için oy kullanmıştım. Baskın Oran için oy kullandığım sandıkta Baskın Oran için hiç oy çıkmamıştı. Seçimde zaten müşahit idim, oy pusulasında Baskın Oran’ın yerini ezbere biliyordum, hata yapmış olamazdım. Bunu o zamanlar Doğan Online grubunda yer alan, Yurtsan Atakan’ın yönettiği ve Ümit Aslanbay’in genel yayın müdürü olduğu Onpunto’da yazmıştım ve Yurtsan Bey bu konuyu kendi sitesine, daha önce yazdığı yazısına da değinerek taşımıştı. Buradaki tartışma, seçimlerde kullanılan teknolojinin ne kadar güvenilir olduğu üzerine idi.

Birazdan gelecekteki teknolojik seçimlerin, hileye ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde nasıl olması gerektiğine değineceğim ancak önce bilimsel olarak İmamoğlu'nun neden kazanması gerektiğini ve itiraz süreci konusunda şüphemi açıklamak istiyorum.

İMAMOĞLU İSTATİSTİKSEL OLARAK BU SAYIMDAN GALİP ÇIKACAK AMA...

Türkiye seçimleri nispeten demokratiktir. Doğuda tam değilse bile batıda öyledir en azından. Böyle olma sebebi de, gizli oy, açık sayımdır. Açık sayım belgelerinin toplanabilmesidir. Şu ana kadar İmamoğlu'nun başkan olma ihtimalini koruyabilmesi de, CHPden beklenmeyecek kadar harika bir organizasyon ile her sandıktan sayım sonuçlarını ispatlayacak belgelerinin olmasıdır. O belgelerinin olduğunu İmamoğlu ilan etmese idi ve misal Yıldırım 3 bin oyla kendini başkan ilan etse, mazbatasını çoktan almış olurdu. Islak imzalı kopyaların hepsi CHP'de olduğu için orada manipülasyon yapılamayacağı anlaşılınca, hiçbir belge olmadan yapılan itirazların çifte standart ile kabul edilmesi ile, tabiri caizse, oy sandıklarını kazıya kazıya her sandıktan oy tırtıklıyorlar!

Peki İmamoğlu neden kazanacağını iddia ediyor? Eğer sandıklarda sistematik bir hile yapılmamış ise, oyları hatalı sayma oranı bilimsel çalışmalara göre yüzde 0.5 ile yüzde 1 arasında bulundu. (Kimi çalışmalar yüzde 2 buldu). Eğer geçersiz oy sayısı 300 bin ise ve hatalı görme/sayma oranı, en büyük ihtimalle yüzde 2 ise, farkın maksimum 6 bin olarak değişmesini bekliyorlar. 6 bin geçerli oyun geçerli oy sayılması ile bu geçerlilerden bir kısmı İmamoğlu'na da geçebilir. İşte bu yüzden İmamoğlu, sistematik bir hile yapılmadığını düşünerek bu inançla konuşuyor. Bu da esasında, bazı AK Parti'lilerin iddiasının aksine CHP örgütünün sistematik bir hile yapmadığını, ortada sistematik bir organizasyon olmadığını gösteriyor. Eğer olsa idi, İmamoğlu istatistik bilimine bu kadar güvenemezdi ( Burada parantez açayım: İlk sayım ile tekrar sayım farklıdır ve hükümetin oluşturduğu suçlayıcı tavırdan dolayı, oyların iktidar partisi lehine daha çok olması da, biraz da bu baskının sonucudur. İnanmayanlar için sandık başkanlarına yapılan sözlü ve fiziksel baskıların videoları internette var! Böylelikle seçimin yönünü değiştirmek için imkan zorlarken, farklı alternatifler için de süre kazanmış oluyorlar. )

Kimsenin hevesini kursağında bırakmak istemem, daha iyi bir başkan olacağını düşündüğüm Ekrem İmamoğlu'nun kazanmasını istememe rağmen, bu tekrar sayım meselesinde oyların tamamının tekrar sayımını istemek için çabalamak varken ve esasında ancak o zaman istatistiksel olarak başkanın el değiştirme durumu olabilecekken, sadece iptal oylar üzerinden gidilmesi, bir şekilde beni huzursuz ediyor.* İktidar partisi ya kendi parti seçmeninin daha çok hatalı oy kullandığından emin, ya da geçersiz oyların sistematik olarak kendi oylarından seçildiğini düşünüyor (Fakat bunu ispatlayacak hiçbir belgeleri de yok!). Yoksa, bundan emin olmadan günlerdir geçersiz oyları saydırmak, bilimsel açıdan kazananı değiştirmeye yetmez. Bu beyhude çaba, acaba mutfakta başka şeyler mi pişiriliyor diye düşünmeme sebep oluyor ve bu yüzden çok kaygılıyım.

TEKNOLOJİK SEÇİMLER NASIL OLMALI?

İstanbul seçimi, esasında bu tarz hataları azaltmak için, teknolojinin daha çok kullanılmasını gündeme getirebilir. Kaygım da buradan zaten. Teknolojik olsun diye, devreye elektronik oy pusulalarının sokulacağını, böylelikle insanların hem verdikleri partilerin takip edileceğini hem de ekranda insanlar ne görürse görsün, arka planda farklı oy girilebileceğini biliyorum.

Böyle teknolojik bir dayatma geldiği zaman, devletin güvenli kurumları ve teknolojiye güvenme yerine alınması gereken önlemler var. Bunların bir kısmını sıralamak istiyorum:

1. Seçmen kaydı: Seçmen kayıtları ne kadar doğru? Bunu nasıl kontrol edebiliriz? İtirazları partizan olmayacak şekilde hangi tam bağımsız kurum değerlendirecek? Teknolojiyi bu kayıtları şeffaf hale getirmek için kullanmalıyız.

2. Basılan her oy pusulası, blok zincir gibi bir teknoloji ile etiketlenebilir çünkü basılı pusulaların hangisinin kullanılıp hangisinin kullanılmadığını tek tek bilinmelidir. 50 liranın dahi sahtesinin yapılmaması için tonla önlem varken, pusulalar için böyle önlem alınmaması çok düşündürücüdür. İlçelerde oyları topladığınız alanda, önceden yerleştirilmiş çuval dolusu pusulalar olmadığının ispatı nerede?

3. Her oy pusulası, tek tek sayılırken, dijital olarak da taranabilir. Oylar her sayıldığında, sayıma konu olan pusulanın resmi de yanına iliştirilir. Mesela benim Baskın Oran’a verdiğim oyun olduğu pusulaya ne oldu, halen bilemiyorum.

4. Oy pusulaları, insanlara ek olarak makine tarafından da sayılabilir. İnsanlar sayarlar, sonra makineye atarlar, makine de bakar, ancak son kararı, oy sayanlar verir ve kayda onların dediği girer.

5. Teyit: Buradaki esas nokta, sayılan pusulaların dijital kopyasının da internete konması. Böylelikle, herkes bu sayılanın nasıl sayıldığını kontrol edebilir. Şu anda internete aylar sonra konulan, sandık sandık sonuçlar. Eğer kullanıcı ara yüzü düzgün yapılırsa tek tek bakması kolay olur. Üstelik tüm bu veriler açık veri ile herkese açılırsa, birçok uygulama geliştirilerek, oylar kontrol edilebilir

Burada dikkat etmemiz gereken şu: Ne olursa olsun, oy pusulaları analog olmalı yani basılı olmalı. Asla ve asla dijital oy pusulalarına, ekrandan dokunmak kaydı ile oy verilme sistemi kabul edilmemelidir!

Eğer şeffaf ve her aşamada denetlenebilir bir sistem oluşturulmaz ise, kapalı bir sisteme dışarıdan veya içeriden müdahale edilmesi çok mümkün. Dijital imzalı olup olmaması önemli değil, sonuçta sistemi bir insan yönettiği ve maalesef bu sistemleri yönetenler genelde iktidar partisini destekleyenlerden seçildiği için bu mümkün. Eğer bu tarz önlemler almaz isek, seçilmiş sandığımız kişiler esasında, Yurtsan Atakan’ın yazısında da belirttiği gibi ‘demokratik(!)’ olarak atanmış kişiler olabilirler.

Bir sonraki seçimler için teknoloji dile getirilirse, bu bahsettiğim konuların dikkate alınmasının demokrasinin selameti açısından önemli olması gerektiğini düşünüyorum.

Referanslar

Yurtsan Atakan’ın yazısı: http://www.hurriyet.com.tr/secim-bilgisayarina-hollywood-senaryosu-7173873

Seçimlerde hata payı: https://www.insidescience.org/news/even-careful-hand-counts-can-produce-election-errors

Elle sayımda hata payı: https://www.sciencedaily.com/releases/2012/02/120202151713.htm

* Bu yazı yazılırken AK Parti İstanbul'daki bütün oyların yeniden sayılmasına dair YSK'ya başvurmamıştı.