İmamoğlu: Kimin malını çöp yapıyorsun?

Ekrem İmamoğlu, önceki yönetim döneminde inşaat yapmak üzere alınan arsaların plan ve ruhsatlarının iptal edildiğini belirterek, “Kimin malını çöp yapıyorsun?" sözleriyle tepki gösterdi.

Abone ol

DUVAR - İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) iştiraki KİPTAŞ'ın Tuzla Meydan Evleri projesi için "Hak Sahibi Daire Belirleme Kura Çekilişi"nde konuşan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, önceki yönetim döneminde inşaat yapmak üzere alınan arsaların plan ve ruhsatlarının iptal edildiğini belirterek, “Kimin malını çöp yapıyorsun? Benim değil ki. Hepimizin, milletin malı" sözleriyle tepki gösterdi.

İmamoğlu, "Arsalarımızı, görevimizi aldıktan 2 ay sonra plansız hale getiren, 3-4 ay sonra ruhsatını iptal eden, konut projesi için ben almamışım arsayı, benden önceki yönetim almış, orada inşaat yapmak üzere, orayı yeşil alan haline getiren aklı, vallahi de billahi de benim aklım anlamaya yetmiyor. Bu niçin yapılır mesela? Kimin malını çöp yapıyorsun? Benim değil ki. Hepimizin, milletin malı. Bunu hangi maksatla böyle yapabilirsin? Bu nasıl bir siyasi hırs veya ihtiras?" diye konuştu

 İmamoğlu konuşmasında şunları söyledi:

"İBB ve ilgili kurumlar olarak uygun ödeme koşulları olan, depreme dayanıklı ve tasarım gücü yüksek konutlar üretme hedefindeyiz. Konut sorunu, barınma sorunu, bir ülkede tek başına bir kurumun çözebileceği bir sorun değil. Yani bunu otursun tek başına KİPTAŞ çözsün; çözemez. Şehircilik Bakanlığı çözsün; çözemez, çözemedi zaten, çözemiyor. Bu bir suçlama cephesi değil. Bazı konular vardır ki -biz çok severiz bunu- orada el birliği gerekir. Güç birliği gerekir. Bir arada konuşmak, bir arada çözüm bulmak gerekir. Depremle mücadele gibi. Konut sorununu hep birlikte bir seferberlik halinde çözmek gibi. Çünkü bunu paydaşları var. Ekonomik paydaşları var. Üretici paydaşları var. Sektörel paydaşları var. Bütün bu paydaşlarla bir arada üretmek, önemli bir mesele.

BU NASIL BİR SİYASİ HIRS VEYA İHTİRAS?: Biz ne yapıyoruz kendi organizasyonumuz içerisinde? Elimizdeki bütün imkanlar ile bu anlattığım prensipleri asla bırakmadan, başlangıcından bitişine, yetmedi devam eden sürecinde dahi işletilmesi ve yaşamın orada sürdürülmesinin sürecini de takip ederek, bir bütüncül hizmet ortamı sunuyoruz. Burada ortaya koyduğumuz mesele, bir yandan çağdaş ve örnek sosyal konut üretmek, bir yandan dayanıklı konutlarla İstanbul'u güçlendirmek, bir yandan da insanlarını mutlu etmek. Buradan örnek çıkarttığımız her işi Türkiye'ye anlatıyoruz ve diyoruz ki, işte böyle olmalı. Bizim aslında bu hamleleri, bu şekilde yaparken, aynı şeyi kimden bekliyoruz biliyor musunuz? Biz, bunu bakanlığımızdan ve diğer kurumlarımızdan bekliyoruz. Beraber konuşalım. Beraber üretelim. Yani bizim görevi devralmadan önce imarlı, planlı, hatta projeli, hatta ruhsata alınmış arsalarımızla ilgili, biz orada binlerce daha sosyal konut üretebilirdik, hala davalarıyla uğraşıyoruz. Arsalarımızı, görevimizi aldıktan 2 ay sonra plansız hale getiren, 3-4 ay sonra ruhsatını iptal eden, konut projesi için ben almamışım arsayı, benden önceki yönetim almış, orada inşaat yapmak üzere, orayı yeşil alan haline getiren aklı, vallahi de billahi de benim aklım anlamaya yetmiyor. Bu niçin yapılır mesela? Kimin malını çöp yapıyorsun? Benim değil ki. Hepimizin, milletin malı. Bunu hangi maksatla böyle yapabilirsin? Bu nasıl bir siyasi hırs veya ihtiras?

SOSYAL ALANLAR BİRİLERİNİN AİLE VAKIFLARINA, ŞAHSİ KULLANIMINA TAHSİS EDİLDİ: Vatandaşlar, devlet kurumlarından, farklı düşüncede insanlar tarafından yönetilseler de birlikte iş üretmesini bekliyor. Bu kavramla konut meselesine de bakabilsek. Bugün ülkemizde konut sorunu var. İnsanlar konut alamıyor. Bırakın almayı, kirasını ödeyip o evde yaşayamıyoruz, konuşmazdık. Şu anda konuşuyoruz. Geldiğimiz durum bu. Ama bunları aşacağız. Bunları aşmak için çok düzenli çalışmalarımız var. Bizim sosyal alan ürettiğimiz yerler, başka projelerde, başka konumda yerler üretilerek birilerinin aile vakıflarına, birilerinin şahsi kullanımlarına tahsis edildi. Sadece Başakşehir'de 10-15 beş yerde mahkemelerimiz sürüyor, onları tekrar geri alabilmek adına, millet adına. Biz öyle yapmıyoruz. Ne yapıyoruz? Belediyemize alan kazandırıyoruz. Kimi yerde kreş yapıyoruz, kimi yerde Aile Sağlığı Destek Merkezi yapıyoruz, kimi yerde Psikolojik Danışma Merkezi yapıyoruz, kimi yerde kütüphane yapıyoruz. Sadece şu kısacık dönemde, ‘150 Günde 150 Proje’ döneminde 20 kütüphaneyi katıyoruz. Bir o kadar kreş katıyoruz. Bunlar yoktu. Yapıyoruz. Yok olanı yapıyorsak, herhalde biraz da ‘Marifet iltifata tabidir’ diyerek sizlerin bunu bilmesi lazım. Dün, 3 tane daha üniversite öğrenci yurdumuzu açtık. Ve 10’a çıkarttık yurt sayımızı. Seneye 16 olur. Şu an 3 bin bin yatak kapasitemiz var. Seneye 5 bini geçeceğiz. Bir tane yatağımız yoktu bir öğrenciye, ‘Git şurada kal’ diyebileceğimiz. Koca İstanbul Büyükşehir Belediyesi. Peki yurt yapılmasına destek olunmadı mı? Olundu. Ama gene yapıldı, anahtar teslimi birilerinin aile vakıflarına teslim edildi. Arkadaş belediye kurum; hepimizin yani. Böyle bir şeye ihtiyacı yok.

BİR ÖĞRENCİNİN İBB’YE MALİYETİ 5500 TL: İBB yurtlarında kalan bir öğrencinin kuruma maliyeti 5 bin 500 TL. Gençler bu imkandan aylık 950 liraya faydalanıyor. Ve bunu gururla yapıyoruz, vicdanen yapıyoruz. Çünkü tespit ettiğimiz aileler, kendileri hiçbir aracısız o yurtlara kaydoldular. Gelir durumlarına bakarak, ihtiyaçlı hallerine bakarak bunları yaptık.

FARKLI ŞEHİRLERDE KONUTLAR YAPACAĞIZ: Farklı şehirlerde yapacağımız konutlarda, o bölgenin coğrafi, demografik, kültürel ve geleneksel özelliklerinden yola çıkacak tasarımlar üreteceğiz. Türkiye'nin her yerinde, aynı yükseklikte, aynı betonarme kıvrımlarıyla, aynı kesitlerle. Arkadaş bu, -atıyorum- İstanbul'un X ilçesine yakışabilir ama Ardahan'a yakışmaz, Hakkari'ye yakışmaz, Diyarbakır'a yakışmaz, Kastamonu'ya yakışmaz. Oraya başka bir şey tasarlarsınız. Öne çıkan taşı vardır, öne çıkan rengi vardır, öne çıkan yaşamsal kültürü vardır. Örneğin Gaziantep'te balkon farklı kullanılır, ama Kastamonu'da o evin içinde başka kullanılır. Her yerin yemek kültürü var. Her yerin bir yaşam biçimi var. Burada bile kültürlerin bir araya geldiği bir biçimsel süreç var. O bakımdan biz bunu da ispat eden değerli bir çalışmayı Türkiye'ye hediye edeceğiz." (HABER MERKEZİ)