İmamoğlu'ndan canlı yayına bağlanmak isteyen TOKİ Başkanı'na: İşine baksın

Ekrem İmamoğlu katıldığı canlı yayında hükümetin imar politikalarını ve TOKİ'yi eleştirdi. Canlı yayına bağlanmak isteyen TOKİ Başkanı'na tepki göstererek "İşine baksın" ifadelerini kullandı.

Abone ol

DUVAR - İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, SÖZCÜ TV'de Senem Toluay Ilgaz moderatörlüğünde uzman konukların sorularını yanıtladı. 

Programın sonlarına doğru Ekrem İmamoğlu, Ilgaz'ın, TOKİ Başkanı Ömer Bulut'un yayına katılmak istediğini ancak kendisini başka bir programda söz hakkı verebilecekleri şeklindeki anonsuna ve Bulut'a tepki gösterdi.    

İmamoğlu hükümetin İstanbul'daki sosyal konut ve kentsel dönüşüm çalışmalarını eleştirirken, "Deprem kapıda, acele etmemiz lazım. 30'un üstünde dosyamız var. 50 bin konut kampanyası yapılıyor. Bu kampanyanın bir noktası da Tuzla. Tuzla'da ilana çıkılıyor. 2+1 dairenin fiyatı 195 bin TL aradan 5 sene geçti. Dairenin fiyatı 2.685.000 oldu. 180 ay taksitle verilecek toplamda ödenecek rakam 34.000.000 lira. Bir başka vaat. Yine ilk evim ilk iş yerim kampanyası iktidarın kampanyası. Kampanya tarihinde daire bedeli 850 bin 240 ay vadeli. 240 ay sonunda bu dairenin fiyatı 52.000.000 lira. Sosyal konut için 80 bin TL maaş lazım" dedi.

Programın moderatörü Senem Toluay Ilgaz, TOKİ Başkanı Ömer Bulut'un yayına bağlanmak istediğini belirterek, "Şimdi bir yayıncı notunu düşmem lazım. Bu özel yayınlarda formatımız buna müsait değildi. TOKİ Başkanı Sayın Ömer Bulut yayına katılmak istedi. Fakat bu yayında değil ama Sözcü TV'nin kapısı ona her zaman açık. Az önce Deniz Zeyrek ve İsmail Saymaz'a mesajlarını iletti. Sayın İmamoğlu'nun bu yayında soruları vardı. Eğer kendisi gelir bir yayınımıza katılırsan çok da memnun oluruz. Hem Sayın İmamoğlu'nun eleştirerek gündeme getirdiği sorular hem de TOKİ'yle ilgili soruları ve deprem gerçekleriyle ilgili sorunları konuşuruz" ifadelerini kullandı.

Bunun üzerine İmamoğlu, "Senem hanım kusura bakmayın. TOKİ Başkanı sizin için neyi ifade ediyor bilmiyorum ama, bir gün isterse KİPTAŞ Genel Müdürüyle oturur konuşur. İkidir tekrar ediyorsunuz. Yarın bir gün İstanbul Belediye Başkanı ya da İstanbul Belediye Başkan Adayı'yla konuşacak kişi o değildir. Sizin üzerinizden prim yapmaya gayret ediyor. İşine baksın. Yarın bir yerde cevabını verir. İşini görsün, işine baksın. Bence yanlış bir anons yaptınız onu da söyleyeyim" dedi.   

İmamoğlu sözlerini şu şekilde sürdürdü: "Burada bir bakan oturabilir Başbakan oturabilir. KİPTAŞ'ın Genel Müdür onu arayıp bir şey derse anons eder misiniz? Etmezsiniz. Doğru bir yayıncılık politikası değil. Ben eleştirimi yapıyorum. O zaman bir sürü insan daha yazabilir yani. Benim muhatabım TOKİ değil. İkidir açıklama yapıyorsunuz. Ben İstanbul Belediye Başkanı'yım. Ben kendisini tanımam. Programdan sonra ararsınız Senem Hanım. Teşekkür ediyorum."

'TERÖRÜN ARTMASINDA SORUMLU HÜKÜMETTİR'

İmamoğlu, Kuzey Irak'ta hayatını kaybeden askerler ve CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in Manisa’da katıldığı cenazede yaşanan provokasyon ile ilgili değerlendirmelerde bulundu.

İmamoğlu, şunları söyledi:

"Terörün sona ermesi, ülkede terörle ilgili sürecin manipüle edilerek bir siyasi mekanizma haline getirilmemesi hepimizin temennisi. Bunun acısını bu memleket özellikle son zamanlarda daha çok çekiyor ve çok üzücü süreçler yaşıyoruz. Bu ülkede bir hükümet var. Hükümet bu ülkenin her alanını yönetiyor. Güvenlikten ekonomiye, eğitim politikalarından sanayi politikalarına aklınıza gelen her unsuru bu ülkenin hükümeti yönetiyor. 

Böylesi vahim olaylar yaşandığında öyle enteresan bir dünya var ediyorlar ki yani sanırsınız ki hükümet yok bu ülkede, hükümet bir anda muhalefete dönüşüyor ve bir anda muhalefet suçlu duruma geliyor. Vatan haini ilan ediliyor birileri. Linç girişimlerine varıncaya kadar bir şeyler organize ediliyor. Bu da sanki normalmiş gibi ama hükümetin fertleri ama hükümetin paydaşları çıkıp muhalefete laf etmeyi kendilerine marifet görüyorlar. Ama bu milletin vicdanında karşılık görmeyecek.

Terörün artmasının ya da terörle ilgili tedbir alınmamasının sorumlusu hükümettir. Hükümetin sorumlusu da sayın Cumhurbaşkanı'dır. Hesap vermesi gereken kişi odur.

MECLİS'TEKİ BİLDİRİ TARTIŞMASI

Bir metne imza atılmadı. Sayın Genel Başkanı'mızın bakışıyla oradaki partimizin yetkili kurullarının aldığı karar üzerine yayınladıkları metnin içeriğine baksınlar. Ne yayınlanmış burada? Yayınladıkları metinde bir sıkıntı mı var? Ama şunu yapma isteğinde bulunmadılar. Hükümetin bilgi paylaşmadığı bir ortama dönüşmüş. Meclis'te buna dönük bir talep var. Bunun hesabını sormak, bu konuda bilgi istemek ve bu detayları almak bir vatandaş olarak söylüyorum benim de hakkım. Memlekette birçok şeyin üstü kapandı.

'CAN ATALAY'IN YERİ MECLİS'TİR, DÜNYAYA REZİL OLUYORUZ'

Can Atalay'ın yeri TBMM'dir. Eğer şu anda ülkemizde Can Atalay, TBMM'de değilse büyük bir hukuki suç işleniyor. Can Atalay acilen TBMM'deki koltuğuna oturmalıdır. Türkiye'de yargı sistemini sınıfta bırakıyorsunuz. Türkiye'deki demokrasiyi, anayasal hakları sınıfta bırakıyorsunuz. Dünyaya karşı rezil oluyoruz. Sırası geldiğinde bir başka ülkenin talimatıyla hapisten birini serbest bırakıp uçağa bindirip ülkesine yollayabiliyorsunuz.

'ABLA-KARDEŞ KARŞILIKLI OTURUR HALLEDERİZ'

(Meral Akşener'in sözleri) Hiçbir şekilde üstüme alınmadım. Dolayısıyla beni ilgilendiren bir tarafı yok sözlerin. Bazen diyorlar ki 'seni hedef alıyor'. Evet, bazı hedef aldığını ya da hissettiğim belki 1-2 parçası olabilir. Üzülüyorum. Sözler söylenebilir ama bazı hukukları önemsiyorum. Buradaki bazı sokakta söylenen abla, kardeş hukukundan bahsederler. Meselenin daha da geçmişi vardır, o abla kardeş hukukunu inşa eden. Hiç üzerime alındığım tarafı yok. Üzüldüğüm tarafları var ama gün gelir abla kardeşi ile oturur, karşılıklı oturulur halledilir bu meseleler diye düşünüyorum. 

Sert ifadeler, sert söylemler, bir rota değişimi bir parti için doğaldır. Ama bunun muhattabı biz değiliz. Kumpas, şu bu vs... Bizi hiç ilgilendirmez bile. Nereye kadar ilgilendirir? Çok basit. Bir mesele var, bu meselenin üç aşaması var. Genel İdare Kurulu, karar alıyor. Diyor ki 'Biz kendi adayımızı çıkaracağız'. Benim için nokta. Ama bazen sordular bana. 'Ümit bitmiş midir?' Siyasette bitmez. 

'SÖYLENEN SÖZLERİN HİÇBİRİ BANA DEĞMİYOR'

İYİ Parti'nin İBB Grup Başkanvekili, Ekrem İmamoğlu'na geliyor diyor ki 'Başkanım bir başka yol bulamaz mıyız?' İYİ Parti'nin İBB Grup Başkanvekili nedir, daimi olarak Ekrem İmamoğlu ile muhattap olan kişidir. Gelip bu kadar iyi niyetle söyleyen bir insana ne dedim: 'Olabilir ama kabul görür mü?' Detaylarını anlatmıyorum.

Bir gün sonra yine gelip, 'İl Başkanı'na da bilgi verdim. Başkanım biz buna çalışalım'. 'Hay hay' dedim. Mevkidaşı olarak kabul ettiğim arkadaşlarımı da görevlendirdim CHP Meclis Grubu'ndan. Bir araya geldiler, çalıştılar. 

Benimle muhattap olan İYİ Parti'nin Grup Başkanvekili. Bilgi verdi ve iyi niyetle çözüm arıyor o arkadaşımız. Çalışma yapıldı, bana iletildi. Beni aradı, 'Müsaade ederseniz ben bunu Genel Başkanı'mızla paylaşmak istiyorum' dedi. Dedim, 'İbrahim Bey, şimdi paylaşmayın, doğru olmaz. Salı günü Genel Başkanı'mla toplantım var, görüşeyim, ondan sonra sizi bilgi sahibi yapayım, sonra sayın Genel Başkanı'nızı arayın' dedim.

Salı günü sayın Özgür Özel ile buluştuk. Çayımızı içerken arkadaşlarım geldi. Dediler ki: 'İYİ Parti Grup Başkanvekili görevden alındı.' O dönemde bizim ilişkimiz bu kadar. Bir tane milletvekili istifa ediyor, bir başka İYİ Parti milletvekili 'İmamoğlu satın aldı' diye tweet atıyor. Şaka gibi. 

Bunlara elbette canım sıkılıyor ama benim baktığım pencerede İYİ Parti Genel Başkanı sayın Meral Akşener hanımefendi, evet bir abla kardeş ilişkisiyle yönettiğimiz bir süreç var. 2019'da seçildiğim ve beraber mücadele ettiğimiz süreç 2024 Mart ayında bitiyor. Biz oraya kadar müttefikiz ve onların müttefik oldukları bir belediye başkanı Ekrem İmamoğlu olarak onların asla yüzünü aşağıya eğdirmeyecek, gururla anlatacakları belediye başkanlığı yaptığımı düşünüyorum. Bugün söylenen sözlerin hiçbiri bana değmiyor. 

'KENDİSİYLE EN SON SAMİMİ BİR SOHBETİMİZ OLDU'

(Akşener ile aranız bozuk mu?) Benim böyle bir bilgim yok. Kendisiyle en son çok samimi bir sohbetimiz oldu. Sayın Özgür Özel'in kendisini ziyaret etmeden önce Genel Başkanı'mın da bilgisiyle kendisini arayıp yarım saate yakın bir telefon sohbetimiz oldu. 'Her zaman buradayım' dedim. Nezakette, saygıda asla kusur etmem. Bazı sözler beni incitmiştir. Abla kardeş bir gün çözeriz onu.

Bir siyasi partinin kendi yol yürüyüşündeki eksen değişikliği ya da farklı bir strateji çizmesi ancak saygı duyabileceğimiz bir husustur.

'İSTANBUL İTTİFAKI'NDA İDDİALIYIM'

İstanbul İttifakı meselesinde çok çok iddialıyım. Bir siyasi iddia varsa en iddialı siyasi iddia sahibiyim. İstanbul İttifakı, İstanbul'da yanlışlara 'dur' diyecek, doğrulara geçer not verecek. Biz o doğrulara sahip heyet olduğunu düşünüyoruz. 2024 seçimlerini, 2019'dan... Neyse...

'MEMLEKETİ KİM MAFYA CENNETİNE DÖNÜŞTÜRDÜYSE ONDAN HESAP SOR'

Bugün 'Bir terör örgütünden 500-600 kişinin görevine son verildi' denildi. Peki, bize 1 sene boyunca basına açıklamaları, soruşturmalar... Büyükşehir Belediyesi'nin neredeyse 90 bin insanını zan altında bıraktılar. 'Terörist' dediler çalışanlarımıza. Şimdi Emniyet içinden 'FETÖ'cü...' açıklamaları yapılıyor. Bir soruşturma açmaz mı? Bizim canımızı yaktınız, bir sürü bizi meşgul ettiniz her gün, her saat milletin huzurunda çalışanımızla... Ayıp değil mi? Buradan vatandaş olarak soruyorum: Arkadaş bu memleketi kim mafya cennetine dönüştürdüyse git ondan hesap sor. Sınırdan nasıl girdi? Vatandaşlık aldıysa nasıl aldı? Hiç mi arkası soruşturulmadı?" (HABER MERKEZİ)