Pera Müzesi şu sıralar heyecan verici bir sergiye ev sahipliği
yapıyor. "Parajanov - Sarkis ile" sergisi daha çok filmleriyle
tanıdığımız sanatçı Sergey Parajanov'a kapsamlı bir bakış
niteliğinde. Sergi ayrıca Sarkis'in Parajanov'a saygı duruşu
niteliğindeki işlerini de karşımıza getiriyor.
Parajanov geniş kitlelerce Narın Rengi filmiyle tanınıyor. En
son 2015 yılında yenilenmiş kopyasını !f İstanbul'da izlediğimiz
film Ermeni halk ozanı Sayat Nova'nın hayatından esintiler
taşıyordu. Ancak Parajanov'un sinema üretimi maalesef o kadar geniş
değil. Sanatçının başına gelenler SSCB'deki entelektüeller üzerine
iktidarın baskısının en tipik örneklerinden. Parajanov, Ukraynalı
tarihçi Valentin Moroz'un davası sırasında verdiği ifadede, yazarı
suçlu göstermeyi reddettiği için hapsedilir ve çalışma kampına
gönderilir. Filmleri "anlaşılmaz ve dekadan" bulunur. Bir dönem
film çekmesi dahi yasaklanır. Ancak Parajanov üretmeyi asla
bırakmaz. Eşyalar, oyuncaklar, kolajlar tasarlayarak hem hayatını
geçindirir, hem de sanatsal yaratıcılığını ortaya koymak için bir
çıkış yolu bulur. Pera Müzesi'ndeki sergi sanatçının bir dönem
sanat bile sayılmayan bu üretimlerini karşımıza getiriyor. Müzenin
dördüncü katını bu sergi oluşturuyor.

Serginin Parajanov kısmının küratörlüğünü Erivan'daki Parajanov
Müzesi Müdürü Zaven Sargsyan'ın küratörlüğünde gerçekleşiyor.
Bir tarafta arşiv belgeleri eşliğinde sanatçının hayatındaki dönüm
noktaları aktarılıyor. Eserlerinin yer aldığı bölümde de oyuncak,
kolaj, desen, film sahnesi eskizi gibi sanatçının imge dünyasının
parçalarını görüyoruz.
Müzenin beşinci katında da Sarkis, Parajanov'u selamlıyor.
Birçok yerde Paris'te Narın Rengi filmini izleyerek Parajanov'u
keşfettiğini belirtir Sarkis. Aslında Sarkis'in sanatını gerçek
anlamda anlayabilmek ve hissedebilmek için de Parajanov'u bilmek
gerekir. Sarkis'in bu selamı Parajanov'a bugünden bakmak ve
sanatçıyı yeniden yorumlamak için bir yol açıyor.
Parajanov'un halk masalları, Hıristiyan geleneği gibi köklerden
gelen imge dünyasını tek bir coğrafyaya hapsetmek o kadar kolay
değil. Sanatçı Rus, Gürcü, Osmanlı, Antik Yunan, Ermeni
topraklarına uzanan geniş bir alanın kültürünü oyunbaz bir bakışla
yorumlar. Cinsiyetler, renkler, eşyalar sarmallar halinde birleşir.
İşleri bir yandan nostaljik ve hüzünlüdür, ancak sanatçının her bir
film karesinin, her bir kolajının ya da en basitinden üzerini
boyadığı sandalyesinin bile gören herkesi çarpan bir queer
enerjisi vardır.
"Sayat Nova'yı (Narın Rengi) ne zaman izlesem, çok çok sevdiğim
birinin yüzüne bakıyormuşum gibi geliyor bana. İnsanın bebeğinin,
çocuğunun yüzünü seyredalması gibi bir şey. Görüntülerin tazeliği
çok etkiliyor beni." Sarkis'in, Parajanov'un işleri hakkında
konuşurken vurguladığı bu düşünceler üzerinden devam edelim.
İletişim araçlarından sokağa kadar adım attığımız her yerde
insanlık tarihinde hiç olmadığı kadar görselle karşılaşıyoruz.
Ancak buna rağmen kısır bir imge dünyamız var. Birbirine benzeyen
tasarımlar, benzer görsellikler içine hapsolmuş sanat çalışmaları
da bunun dışına pek kolay çıkamıyor. Parajanov'un çalışmaları bize
bir sanatçının hayal gücünün ne kadar geniş bir imge dünyası
yaratabileceğini gösteriyor.
Son olarak da serginin sorunlarına değinmek gerekli. Parajanov -
Sarkis ile sergisi Parajanov Müzesi'nin kendi müze binası dışında
gerçekleştirdiği en büyük sergi olarak karşımızda. Böyle bir
sergiyi İstanbul'da görmenin kıymetli olduğunu düşünüyorum.
Sarkis'le yapılan işbirliği de Parajanov'un sanatını nostaljik bir
düzlemden çıkarmak için önemli. Ancak Parajanov bölümünün devlet
müzesini hatırlatan (ki Parajanov Müzesi de aslında bir devlet
müzesi) dili sanatçıya haksızlık. Parajanov'un sanatı günümüze
ilham verebilecek, yeni potansiyelleri doğurabilecek bir gücü
barındırıyor. Serginin Parajanov bölümü maalesef ki bu olanağı
yeterince açmıyor. Umarım ki sergi kapsamında yapılan başka
programlarla bu eksik giderilir.