İngiliz ordusunda LSD deneyi: Yoksa Sovyet icadı olmasın?
'Asit' olarak da bilinen LSD kullanımı, 1960'lı yıllarda artıyor. Psikolojik sorunları tetikleyebildiği de bilinen LSD kullanımındaki artışın, Soğuk Savaş dönemine denk gelmesi ise ABD müttefiki Batı ülkelerinin aklına tek bir soru getiriyor: Yoksa 'kızıl icadı' olmasın?
Ağır bir halüsinojen uyuşturucu olan LSD (Liserjik asit dietila/Liserjik asit dietilamid), özellike 1960'larda popülerlik kazandı. Kullananların saatler boyunca renkler ve şekillerle dolu halüsinasyonlar görmesi, bir devrin 'psychedelic' (psikedelik/saykodelik) kültürünü ciddi anlamda etkiledi. Elbette çoğu uyuşturucu gibi, 'asit' olarak da bilinen bu maddenin anksiyete gibi psikolojik sorunları tetikleyebildiği biliniyor. LSD'nin popülerleşmesi, toplumsal olarak anksiyete dolu bir dönem olan Soğuk Savaş ile kesişince ortaya oldukça garip sonuçlar çıkar. Mesela varını yoğunu Sovyetler Birliği'yle mücadeleye adamış ABD müttefiki Batı ülkeleri, LSD'nin ciddi ciddi bir 'kızıl icadı' olabileceğinden şüphelenerek kendi askerlerine bazı testler uygular...
Söze küçük bir parantezle başlayalım: Bugüne kadar 'Dünyanın en korkunç deneyleri', 'Bilmem hangi istihbarat örgütünün gizli laboratuvarları' gibi asılsız komplo haberlerine çokça maruz kaldığımızı varsayıyoruz. Bu nedenle havada kalan bilgileri elden geldiğince elemeye ve kaynaklarımızı mümkün mertebe belirtmeye çalıştığımızı belirttik. Umarız bu, kafalarda oluşan haklı tedirginliklere cevap olabilir.
Soğuk Savaş'ın başlamasıyla birlikte Sovyetler Birliği'ne dair komplolar, yalnızca kamuoyuna yansıtılan bir şeytanlaştırma politikasında kendine yer bulmaz. Sovyetler'in 'neler karıştırdığı' istihbaratın da gündemidir. LSD'nin, yaygınlaşmasıyla birlikte bu maddenin, sırları bilinçdışı bir şekilde açıklatan bir 'gerçeklik silahı' olup olmadığı da tartışılmaya başlar. İşin daha da garibi, bunun 'Sovyetlerin bir silahı' olup olmadığı ciddi ciddi Batı'daki istihbarat servislerinin gündemindedir. 2006 yılında BBC'de yer alan bir haberde şu ifadelere yer verilmiş: “Bu deneyler, Soğuk Savaş yıllarının en gerilimli günlerine rastlıyor. (...) Bir ara hem Washington hem de Londra, Sovyetlerin beyin yıkamayı sağlayan bir ilaç keşfettiğine inanıyor. İngiliz Dış İstihbarat Servisi MI6, buna en yakın maddenin LSD türevi bir şey olduğundan neredeyse emin. ”
Şimdi İngiliz ordusunun bir deneyine ait görüntülerle başlayalım. 1964 yılında 17 Kraliyet denizcisi ve üç subay gönüllü olarak bu deneye katılır. Üç gün boyunca tatbikat yapılacaktır. Fakat bu günlerden birinde, haber verilmeden askerlere LSD verilir. İkinci gün içtikleri suyun içinde bulunan maddenin farkına varmayan askerler için tatbikatın başı oldukça normaldir. Hatta tatbikat gereği askerler, temsili bazı 'teröristleri' bile yakalamıştır. Fakat uyuşturucu etkisini göstermeye başlar, askerler yavaşa yavaş saklanmaktan vazgeçer. Özellikle biri tüm gerçekle bağını yitirir ve silahını bırakarak olduğu yerde sallanmaya başlar. Asker daha sonra ambulans eşliğinde alandan çıkarılır.
Subaylar, deneyin bir parçası olarak LSD'yi vücutlarında hissetseler de göreve devam etmeye çabalar. Ancak tek sıra halinde mevzilerinden ayrılan askerlerin büyük bir çoğunluğu kahkahalarla ilerlemekte, arkadaşlarına etraflarını çevreleyen doğadaki değişimleri göstermektedir. İlerleyen ekip karargah yapılan bölgeyle iletişime geçerek 'roket saldırısı' talep eder. Roket ekibi bu sırada ellerindeki silahları bir oraya bir buraya sallamakta, gülmekten nişan almayı başaramamaktadır (Bu deneyde gerçek cephaneler kullanılmadığı belirtiliyor).
Saatler geçtikçe askerler yeniden silahlarını bırakmaya başlar, durmadan gülmesine karşın bir tek radyo görevlisi diğerlerinden daha sadık bir şekilde görevini yapmaktadır. Fakat bir süre sonra o da teslim olur, iki ekip arasındaki iletişim kaybolur. Çünkü radyocu telsizi ağacın etrafına dolamaya başlamıştır. Uyuşturucunun tam olarak etkisini gösterdiği zaman bütün askerler yerlere yatıp kahkaha atmaya ve ağaçlara sarılmaya başlar. Her asker doğaya karşı aynı şekilde yaklaşmaz tabi, bir tanesi sadece küreğini kullanarak bir ağacı neredeyse kökünden söker. Komutanlar da sonunda artık devam edemeyeceklerini fark eder. Çünkü bir asker 'kuşlara yem vermek üzere' ağaca tırmanmaya başlamıştır. Askerler hastaneye götürülecektir ancak çoğu ambulansta kapalı bir alana sıkışmak istemez, ormanda kalmayı tercih eder. Deneyi organize edenlerin zorlu çabaları sonucunda hastaneye gözlem için götürülürler. Kimileri uyur, kimileri gördüğü geometrik şekillerden bahseder, kimileriyse gülmeye devam eder.
Resmi videoda söz konusu deneyin 'Kıbrıs'daki EOKA görevi sırasında iç güvenlik sorununa yönelik' yapıldığı belirtiliyor. Ancak gerçekten tek neden bu mu? İngiltere'de daha öncesinde de benzeri deneyler 1950'li yıllarda yapılmıştır. Yine aynı BBC kaynağına göre, 'grip virüsüne karşı tedavi' bahanesiyle kimyasal savaş laboratuvarında askerlere LSD verilir. İngiliz Dış İstihbarat Servisi MI-6, yürüttüğü bu gizli deneyler sırasında üç eski askere izinlerini almadan LSD verdiği için on yıllar sonra tazminat ödemek zorunda kalacaktır. Bir asker kendisiyle birlikte bir başka ere 'berrak bir sıvı içirme' deneyinde hissettiklerini şöyle açıklıyor: ''İlk etki olarak kahkahalarımızı kontrol edemez duruma geldik. Aslında korkunç bir yanı vardı. Neye güldüğümüzü bilmiyorduk ve kendimizi durdurmamız imkansızdı. Bunun ardından arkadaşımın gözlerine bakınca sanki her ikisinin de kanlı birer pamuk parçası olduğunu sandım.''
The New Yorker'da yer alan habere göre, ABD'de de benzeri çalışmalar yapılıyordu. Kimi deneyler, bir Sovyet ajanının onlara gizlice belli bir dozda LSD verildiği takdirde askerlerin nasıl tepkiler vereceğini görmek üzere tasarlanır. Tahmin edilebileceği üzere ordunun ve istihbaratın açısından çok verimli sonuçlar veren deneyler değildir bunlar, ancak hem İngiltere hem de ABD'deki çalışmaların devamlılığını sağlayan tek neden 'muhtemelen Sovyetler de böyle şeyler üzerine çalışıyor' düşüncesidir.
The New York Times'ın 1977 yılındaki bir sayısında, eski bir asker olan James R. Thornwell'in, bilgisi olmadan LSD deneyine dahil edildiğine dair bir haber yer alıyor. Thornwell, deneye dair hatırladıklarını aktarıyor: Kendisine bir istihbarat yetkilisi tarafından 'dosyaları ne yaptığı' sorulur. O sırada Thornwell 'kafasının uçtuğunu, yıldızların yükselmeye başladığını' söyler. Soru sorulmasının kesilmesini ister ancak deney devam eder. Asker masaya yığılır ve ağzından salyalar akmaya başlar. Metinde 1955-1962 yılları arasında halüsinojen uyuşturucularla yapılan deneylere binin üzerinde askerin kendi rızasıyla katıldığı belirtiliyor. Yine bu haberde de deneylerin 'Sovyetlerin bir şeyler keşfetmesi sonrası yapıldığı' yer alıyor.
Soğuk Savaş yıllarının özellikle ilk dönemlerinde Sovyet karşıtı paranoya tüm topluma empoze edilmeye çalışılır. Bu anlamda Ekim Devrimi'nden sonraki on yıllarla kıyaslanamayacak bir karalama politikası yürütülür. Elbette 'kızıl tehlikeye' karşı kollarını sıvayan bu propagandistler ne yaptıklarının farkındadır. İşin daha ilginç yanı bu paranoya halinin 'devletlere' de nüfuz edebilmiş olmasıdır.
Günümüzde bunca istihbarat örgütü arasından Demokratik Almanya Cumhuriyeti'nin (DAC/ya da yaygın bilinen ismiyle 'Doğu' Almanya'nın) istihbaratı Stasi, düzenli olarak kurdukları sistemle yargılanır. Belki de kafalarda en 'şeytani' ve 'paranoyak' görünümlü istihbarat teşkilatı haline gelmiştir. Kendi orduları üzerinde böylesi deneyler yapan ülkeler ve istihbarat servisleri ise nedense bu denli 'medyatik' olamaz!
Elbette Stasi'nin her yaptığına alkış tutacak değiliz, fakat şunu da gözardı edemeyiz: Bu ülke sosyalist ülkeler için bir 'sınır' ülkesidir ve var olan tehditler dolayısıyla ister istemez bir paranoya oluşmuştur. Bunu başka ülkeler için de söyleyebiliriz. Ancak DAC'da oluşan tepkilerin ne sebepleri ne de düzeyi, elini dünyanın her köşesinde kana bulamış diğer yakadaki istihbarat teşkilatlarıyla kıyaslanamaz. Görünen o ki yalnız uyuşturucu kullanıcıları değil; devletler de anksiyete sorunları yaşayabiliyor...
Kaynaklar ve daha detaylı bilgilerin yer aldığı adresler
http://www.bbc.co.uk/turkish/europe/story/2006/02/printable/060224_lsd.shtml