Kapadokya Alan Başkanlığı gibi tuhaf isme sahip yasanın kimler için çıkarıldığını iyi izleyin. Zira, ‘güzel atlar diyarı’nın bir ‘yandaş derebeyliğine’ dönüşmesinin önünde Cumhurbaşkanı’nın imzası dışında hiçbir engel kalmadı artık. Ne de olsa krizle birlikte inşaat kurudu, sırada yüksek kurla coşacak turizm var!
Eğer AKP bir yasanın adına ‘koruma’ kelimesini koymuşsa ‘eyvah!’ demek lazım. Çevre koruma kanunu, doğal ve SİT alanlarını koruma kanunu, kıyı koruma kanunu ya da kişisel verileri koruma kanunu… ‘Koruma’ sözünün gerçekte bir ‘kollama’ faaliyeti olduğunu söz konusu kanunların uygulamalarından biliyoruz. Kişisel verilerin nasıl korunduğunu da 31 Mart seçimlerine itiraz döneminde bakanlıkların bilgileri AKP’ye vermesiyle öğrendik. İşte yeni bir ‘koruma’ yasası daha çıktı. Bu sefer konu Kapadokya… İki kere eyvah eyvah!
Kapadokya Alanı Kanunu, 24 Mayıs günü hızla Meclis’te kabul edildi. Peşine turizm teşviklerini düzenleyen kanunda yapılan değişiklikler de eklenerek.
Kanunla Kapadokya İdaresi adlı bir yapının kurulması düşünülüyor. Kamu kurumu mu özel nitelikli mi belli değil. Ama yetkileri inanılmaz geniş. İmar planlarının, her türlü inşaat ve yenileme izinlerinin tek adresi olacak. Esas mesele ise bölgedeki sınırları değiştirme yetkisinin Cumhurbaşkanı’na verilmesi. Yani Recep Tayyip Erdoğan tek imzayla Kapadokya’da SİT statüsünü, koruma alanlarını değiştirebilecek.
Kanundaki belirsizlikler, muğlak ifadeler bir yana; bakın Mimarlar Odası Ankara Şubesi Başkanı Tezcan Karakuş Candan ne diyor: “2863 sayılı kanun, 3194 sayılı imar kanunu ve yerel yönetimler bypass edilmiştir. Otelleşmenin önü açılacak ve Kapadokya'daki alan kanunu talan kanununa dönüşecek.” Karakuş Candan’ın ayrıntılı değerlendirmesini buradan okuyabilirsiniz.
‘Kapadokya korumaya alındı’ başlığıyla havuz medyasında haber olan bu düzenlemenin amacı ne peki?
Bodrum'un cennet koyu Kissebükü'ne kuracağı otel için imar değişikliği yaptığı belirtilen ETS Tur’un sahibi Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un açıklaması bu sorunun yanıtını da içeriyor aslında: “Sorun kaçak yapıları yıkmak değil, nedeni ortadan kaldırmak. Kapadokya’da ruhsat ve iskan verme yetkileri belediyede, Orman Bakanlığı’nda, Çevre Bakanlığı’nda, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nda var. Bazı yerlerde bu yetkiler çakışıyor. Ruhsat ve izin almanın sekiz yıla kadar çıktığı bazı noktalarda süreçler gerekiyor. Biz bunları kısaltabilmek, normal hale getirmek için alan başkanlığı sistemini geliştirdik. Böylece sekiz yıl süren izin süreci birkaç ay içinde halledilmiş olacak.”
Yani diyor ki, maksat fazlasıyla uzayan ruhsat işlerini jet hızıyla halletmek! Haklı da, ruhsatı seriye bağlarsanız yasal açıdan ortada kaçak yapı kalmaz. Nitekim imar affı ile tüm memleket kaçak yapılardan kurtulmadı mı? Aynı mantık Kapadokya için getiriliyor.
“Kapadokya talan edilmedi mi? Peri bacaları oyulup otel yapılmadı mı?” diye soranlar haklıdır. Lakin sadece turizm yatırımları açısından bakıldığında 30’a yakın lüks otelin yarısına yakını ‘tasarım ve butik’ otel olarak geçiyor. Mesela Fransız mimar Jacques Avizou’nun restore ettiği taş evler de var, Nevşehir Müzesi’ne kayıtlı antika ve arkeolojik eserlerle döşenmiş mağaralar da. Feci şekilde peri bacası oyulup yapılanların yanında ünlü zincir oteller de bulunuyor. Kalanların çoğu konaklar, taş villalar şeklinde. Hepsi bir şekilde yasalar delinerek, imar izinleri esnetilerek yapıldı. Yine de SİT alanları, koruma bölgeleri o kadar kolay yapılaşmaya açılamıyor. Belediye açsa, koruma kurulları itiraz ediyor; onlar izin verse mimarlar UNESCO kararına dayanarak dava açıyor; Turizm Bakanlığı devreye girse Orman Bakanlığı engel çıkarabiliyor vs… Bakan Ersoy’un şikayeti tam da buydu. Buna karşın Karakuş Candan’ın farklı denetim mekanizmalarının ağır aksak işlese bile denge unsuru olmayı sürdürdüğünü vurgulaması önemli.
Dolaysıyla mis gibi araziler göz alabildiğine uzanırken iktidar öylece durur mu? Nasıl ki inşaatçılar otoyollar, köprüler, havalimanları sayesinde milyarlarca liralık rantla semirdiyse, Kapadokya da ‘turizm yandaşları’ için hazırlanıyor şimdi. Çünkü krizle beraber inşaat kurudu, sırada yüksek kurla coşacak turizm var!
AKP döneminde öğrendiğimiz en önemli şey, yasaların adrese teslim çıkarıldığı. Öyleyse soru malum: Kim için yapılıyor?
Yasayla ilgili düzenlediği basın toplantısında Tezcan Karakuş Candan, “Bir Kapadokya beyliği mi kuruluyor?” diye soruyordu. Çok yakında isimlerini en az Cengiz, Kolin, Kalyon kadar ezberleyeceğimizden emin olabilirsiniz. Önümüzdeki dönemde daha çok isim sayacağız ancak şimdilik yeni yeni oralara gözünü dikmiş bir tanesini analım yeter. Zira onun yapacağı proje, Kapadokya’yı bekleyen tehlikenin işareti gibi...
Geçen yıl Euronewsport’a verdiği röportajda, “Türkiye’nin bir gün yeniden Osmanlı’nın gücüne kavuşmaması için ya da geç kavuşması için engellemeler yapılmıştır. Bence burada milli seferberlik ilan edilmelidir” diyen Niziplioğlu Holding’in Başkanı Ömer Niziplioğlu, ocak ayında Kapadokya’da devasa bir otel için yatırıma başlayacaklarını açıklamıştı. Araziyi aldıklarını, izinleri beklediklerini söylüyordu. Yapacağı otel kocaman bir balon şeklinde olacakmış. Basına dağıttığı görseller yazının sonunda. Yasanın anlamını gayet güzel açıklamıyor mu?
Baba mesleği kuyumculuktan başlayıp akaryakıt istasyonu işletmeciliğine geçerken, 2010’dan rotayı aniden turizme çeviren Niziplioğlu Holding’in adını kamuoyu ilk kez İstanbul’daki Topkapı Mercure Otel’le duydu. 85 metre yükseklik izni çok tartışıldı. Erdoğan’ın Sultanahmet Camisi’ni gölgede bırakan 16/9 gökdelenleri konusundaki çıkışından sonra belediye utana sıkıla yüksekliği düşürdü. Bu arada Bodrum’un Yahşi Koyu’na Elite Lotus adıyla kondurduğu 46 villayı ve yakın zamanda ikisi altın beş maden sahası satın aldığını ve altın rafinerisi için başvurduğunu da ekleyelim.
Japon otel deviyle ortak olan inşaatçı, arazi kapatan müteahhitler, AKP’den belediye başkanlığı yapmış ismin kardeşinin kurduğu balon tekeli, tur ve restoran zinciri… ‘Güzel atlar diyarı’nın yakın gelecekte ‘yandaş diyarı’na dönüşmesinin önünde yegane engel Saray’daki tek bir imza artık. O imzanın kimler için ne kadar kolay atıldığını da biliyoruz zaten. Kapadokya’ya geçmiş olsun…