İnsan Hakları Eylem Planı: Kavala ve Demirtaş kararları uygulanacak mı?

İHD Eş Başkanı Öztürk Türkdoğan ve TİHV Başkanı Metin Bakkalcı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıkladığı ‘İnsan Hakları Eylem Planı’nı değerlendirdi. Türkdoğan, “Demirtaş ve Kavala kararları uygulanacak mı uygulanmayacak mı? Bu kararlar uygulanmayacaksa biz bu planın sadece bozulan bazı şeylerin düzeltilmesinden, tadilattan ibaret bir durum olduğunu değerlendiriyoruz” ifadelerini kullanırken Bakkalcı ise, “Bu gece yapılabilecek hamlelerle Türkiye’deki ihlallerin çok büyüğü yarın önlenebilir" dedi.

Abone ol

ANKARA - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 9 amaç, 50 hedef ve 393 faaliyetten oluşan İnsan Hakları Eylem Planı'nı açıkladı. Yargı alanına ilişkin de çok sayıda düzenlemeyi öngören eylem planı tanıtımında Erdoğan ayrıca, "Eylem Planımızın nihai amacı, yeni ve sivil bir anayasadır" ifadelerini kullanarak yeni Anayasa çağrısını tekrar etti.

Türkiye’de insan hakları alanında yaşanan hak ihlallerini hazırladıkları raporlarla tespit eden ve kamuoyuna duyuran İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Başkanı Öztürk Türkdoğan ile Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Başkanı Metin Bakkalcı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıkladığı eylem planının içeriğini değerlendirdi.

‘ÖNCE YAPISAL SORUNLARIN ÇÖZÜLMESİ GEREKİYOR’

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kamuoyuna duyurduğu eylem planının detaylarını öğrenmesinin ardından aklına ilk gelen cümlenin, “Bu söylenen hususlar bugüne kadar niye hayata geçmedi?” cümlesi olduğunu belirten İHD Eş Başkanı Öztürk Türkdoğan, “Bu hususların şimdiye kadar hayata geçmesi gerekiyordu. Demek ki önemli eksiklikler var” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasının en sonunda vurguladığı “yeni ve sivil bir anayasa” vurgusu çağrısında “demokratik anayasa” ifadesinin eksik olduğunu belirten Türkdoğan şunları söyledi:
“Demokratiklik vurgusu anayasa bakımından eksik kaldı. Çünkü bu açıklanan 11 ilke, 9 amaç, 50 hedef, 393 faaliyetin hayata geçebilmesi için önce yapısal sorunların çözülmesi gerekiyor. Bu yapısal sorunların başında da anayasadaki kuvvetler ayrılığına aykırı hükümlerin ortadan kaldırılması geliyor. Anayasada kuvvetler ayrılığının güvence altına alınması, ifade özgürlüğünün, ademi merkeziyetçiliğin, ayrımcılık yasağının tam olarak belirlenmesi gerekiyor. Bir başka nokta da anayasanın başlangıç kısmındaki Türklüğü kutsayan hükümler ve buna paralel milliyetçilik anlayışının demokratik değerlerle yer değiştirmesi gerekiyor.”

‘BAZI KONULARIN İKİ YIL BEKLEYECEK HALİ YOK’

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarına kimsenin itiraz etmeyeceğini ve herkesin destekleyeceğini belirten Türkdoğan, “Bunlar zaten olması gereken şeyler. Ama siz yapısal sorunları çözmediğiniz zaman bu söylediğiniz şeyleri hayata geçirme şansınız olmayacaktır. En son söylediği anayasa vurgusunun en başta yapılması gerekiyor” diye konuştu.

Eylem planında açıklanan sulh ceza hakimlerinin kararlarına dikey itiraz yolunun hemen bugünden hayata geçmesi gerektiğini söyleyen Türkdoğan, “Katalog suçla suçlanma kavramının daraltılması meselesine değinildi. Bunun tamamen kalkması gerekir. Cezaevi izleme komisyonunun çok acil kurulması gerekir. Hasta, engelli, yaşlı mahpusların infazlarının evde çektirilmesi düzenlemesinin hemen yapılması gerekir. Çünkü bu alanda çok ciddi sorunlar var. O kadar çok konu var ki bazılarının iki yıl bekleyecek hali yok” ifadelerini kullandı.

‘İSTANBUL SÖZLEŞMESİ NASIL HAYATA GEÇİRİLECEK?’

Hazırlanan eylem planı öncesinde Adalet Bakanlığı’na görüşlerini belirttiklerini ve bu görüşler içerisinde yer alan bazı noktaların açıklanan planda yer almadığını belirten Türkdoğan, eylem planında yer almayan ve insan hakları alanında acilen atılması gereken adımlara dair ise şunları kaydetti:
“Kolluğun silah ve güç kullanma yetkisinin daraltılması gerekiyor. Kolluğu denetleyeceksiniz tamam ama bu yetkinin daraltılması gerekli. Silahlı çatışmalarda uygulanacak insancıl hukuk uygulamasıyla ilgili hiçbir şey reform paketinde yok. Türkiye’de hala zorla kaçırılma yaşanıyor. Zorla kaçırma vakalarının hâlâ sürdüğü bir ülkede etkili iç denetim nasıl yapılacak? Askerde ve poliste intihar meselesine, iş kazalarının iş cinayetlerine vardığı noktada alınacak tedbirlerin nasıl alınacağına değinilmedi. Kadının yaşam hakkının korunması noktasında İstanbul Sözleşmesi nasıl hayata geçirilecek? Bunlar boş kaldı.”

‘SORUNLARI DEMOKRATİK YOLLA ÇÖZECEK İRADE ORTAYA KOYMANIZ GEREKİYOR’

“İşkence ve onur kırıcı davranış konusunda cumhurbaşkanı daha önceki şeyleri hatırlattı. Bazı yeni hususlardan bahsetti. Zaman aşımını kaldırıldığını söyledi ki çok doğru. Fakat etkili soruşturma yöntemlerinin, gözaltı merkezlerinin, toplumsal olaylara müdahalede güç kullanılması meselelerinin gözden geçirilmesi gerekiyor. Türkiye çatışma çözümü yaşamamış bir ülkedir. Bu ülke çatışma çözümü yaşayacak yani Kürt meselesini demokratik ve barışçıl bir iradeyi yeniden ortaya koyacak ki birçok şeyi önleyebilsin. Devletin bu kadar katı diyalog politikaları izlediği bir noktada bu iyi niyetli sözler nasıl hayata geçirilecek? Sizin önce çatışma ortamını sona erdirmek ve sorunları demokratik yolla çözecek irade ortaya koymanız gerekiyor. “

‘TADİLATTAN İBARET’

OHAL döneminin ardından bozulan mevzuatın tamamen gözden geçirilip düzenlenmesi gerektiğini belirten Türkdoğan, “Bu açıklanan eylem planının da özü OHAL sonrası bozulanların düzeltilmesinden ibarettir. Türkiye, Avrupa Konseyi tarafından siyasi denetim altında. Siyasi denetim komitesinin tavsiyelerinin hayata geçmesi noktasında hususlar var. Onların ele alınması lazım” dedi.

Yeni eylem planında söylenmeyen çok sayıda nokta olduğunu ve bunlara ilişkin bir an önce adım atılması gerektiğini belirten Türkdoğan, “Bu açıklanan eylem planının hayata geçmesi konusunda hem insan hakları örgütlerinin hem de demokratik kamuoyunun etkili bir izleme yapıp, bunların hayata geçmesini takip etmesi gerekiyor” dedi ve sözlerini şöyle sürdürdü:

“Söylenmeyen çok şey var. Toplantı ve gösteri hakkının hayata geçmesi konusunda valilere tanınan yetkiler geri alınacak mı alınmayacak mı? Şu anda Türkiye’deki valiler OHAL dönemindeki gibi yetkilerle donatılmış durumda. 12 günlük gözaltı sona erecek mi ermeyecek mi belli değil. OHAL KHK’leriyle işinden olmuş insanlara ne olacak? Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala kararları uygulanacak mı uygulanmayacak mı? Demirtaş ve Kavala kararları uygulanmak zorundadır. Bu örnekler uygulanacaksa zaten bir reform iradesi vardır. Bu kararlar uygulanmayacaksa biz bu planın sadece bozulan bazı şeylerin düzeltilmesinden, tadilattan ibaret bir durum olduğunu değerlendiriyoruz.”

‘YEDİ YILDA DAHA OLUMSUZ BİR YERE GİDİLMİŞ’

Eylem planında yer alan her bir ifadenin kendi içerisinde kıymetli olduğunu belirten Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Başkanı Metin Bakkalcı, 1 Mart 2014’de Resmi Gazete’de Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ihlallerinin önlenmesine ilişkin yayımlanan eylem planını hatırlattı. Bu eylem planının üzerinden geçen yedi yıla rağmen birçok amacın hayata geçirilemediğine dikkat çeken Bakkalcı şunları kaydetti:

“Örneğin 2014 yılındaki eylem planının sunuşunda AİHM istatistiklerine atıf yapmışlar. AİHM önündeki toplam dosyaların yüzde 11.3’lük birimi ülkemiz aleyhine yapılan başvurularmış. Bu dosyalar bakımından da Türkiye, Rusya, İtalya, Ukrayna ve Sırbistan’dan sonra beşinci sıradaymış. En çok ihlal kararı verilen ülke konumundaymışız ve hedef bunları azaltmakmış. 2020 yılı AİHM yıllık raporu geçen ay yayınlandı ve bu raporda Türkiye’ye ait dosyaların sayısı yüzde 18’e çıkmış. Türkiye en çok ceza alan ülkeler arasındaki birinciliğini ne yazık ki ve üzgünüz ki korumuş vaziyette. Bu örnekten görüleceği gibi demek ki bu yedi yıl içerisinde bırakın hedeflere ulaşmayı daha da olumsuz bir yere gidilmiş.”

'YÜZLEŞME OLMADAN ADIM ATMAK GEÇMİŞİN DAHA DA KÖTÜ BİR TEKRARI OLABİLİR’

İnsan haklarının ihlallerinin yaygın olduğu bir ortamın yaşandığını, yedi yıl önce hazırlanan plana ilişkin tablonun ortada olduğunu, “yedi yılda nasıl oldu da bu hale geldik” sorusuyla yüzleşilmesi gerektiğini belirten Bakkalcı sözlerini şu şekilde sürdürdü:

“Bununla yüzleşemezsek bugün ve yarın için sözümüzü dayandıracağımız bir zemin kalmaz. Çünkü bu rastlantı olmadı. Bu yedi yıl AİHM verileriyle böyle yaşandıysa, insanların yaşadığı günlük ihlaller söz konusuysa burada içtenlikle bir yüzleşme gereklidir. Bununla uğraştıktan sonra ancak bir zihniyet değişikliğinin, buna dayalı olarak söylem değişikliğinin, buna dayalı da gündelik pratik uygulamalar konusunda değişiklik şansını elde edebiliriz. Bu yüzleşme olmadan herhangi bir adım atmak geçmişin daha da kötü bir tekrarı olabilir.“

‘TÜRKİYE’DEKİ İHLALLERİN ÇOĞU BU GECE YAPILACAK HAMLELERLE YARIN ENGELLENEBİLİR'

Türkiye’nin özel bir eylem planına ihtiyaç duymadan insan hakları alanında yaşanan sorunları bir an önce giderebilecek yasal mevzuatlara sahip olduğunu ve bunların uygulanmaya başlamasıyla ihlallerin engellenebileceğini ifade eden Bakkalcı şunları kaydetti:

“İnsanları keyfi olarak özgürlüğünden alıkoymanın, insanları uzun süreli tutukluluklara maruz bırakmanın, insanların toplantı ve gösteri yapma haklarından mahrum bırakmanın mevcut ortam içerisinde herhangi bir engeli bulunmamaktadır. Bunun için bırakın bir eylem planını bir yasal düzenlemeye bile gerek yoktur. Bu gece yapılabilecek hamlelerle Türkiye’deki ihlallerin çok büyüğü yarın önlenebilir. Gösteri ve toplantı özgürlüğüne ilişkin ya da kolluk kuvvetlerinin güç kullanımına ilişkin pek çok problem var. Bunlara ilişkin de çok özel eylem planlarına ihtiyaç yok. İçtenlik varsa çok kısa sürede yasal düzenlemeler gündeme getirilip bu yasalar insan haklarına hürmet eder bir şekilde düzenlenebilir. Mesele bir zihniyetin köklü dönüşümü ile gündeme gelebilecek bir şeydir. Bu dediğimden olumsuz bir durum ortaya çıkmasın zira Türkiye’de insan hakları ihlallerinin önlenmesine, korunup geliştirilmesine dair bir umut taşıyoruz. Bütün bunlar insan eliyle gerçekleşiyorsa bunlara son vermek de mümkündür.”