İnsan Hakları İzleme Örgütü: Türkiye destekli gruplar güvenli bölgede yargısız infaz yapılıyor
İnsan Hakları İzleme Örgütü, Türkiye'nin desteklediği Suriye Milli Ordusu'na ilişkin bir rapor hazırladı. Raporda SMO, Suriye'nin kuzeydoğusunda yargısız infazlar yapmak ve Kürt ailelerin evlerine dönüşüne engel olmakla suçlanıyor.
DUVAR - İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW), Türkiye'nin desteklediği Suriye Milli Ordusu'nun (SMO - eski ÖSO), 'Suriye'nin kuzeydoğusundaki güvenli bölgede sivillere yönelik yargısız infazlar yaptığı' yönünde bir rapor hazırladı. Raporda, SMO çatısı altında faaliyet gösteren fraksiyonlar yargısız infaz yapmak ve Türkiye'nin düzenlediği operasyonların ardından Kürt ailelerin evlerine dönüşüne engel olmakla suçlandı.
TÜRKİYE'YE SORUŞTURMA ÇAĞRISI
Raporda, "SMO bu ailelerin mülklerini yağmaladı ve hukuksuz olarak müsadere veya işgal etti" ifadeleri yer alıyor. Türkiye'ye çağrıda bulunulan İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün raporunda, şöyle deniliyor:
"Türkiye, fiilen kontrolü altındaki bölgelerde yaşanan ve birçok hadisede savaş suçu olma potansiyeli taşıyan insan hakları ihlallerini soruşturmalı, Suriye Milli Ordusu’na bağlı güçlere, bu ihlallere son vermeleri için baskı uygulamalı ve ihlallerin sorumlularından hesap sorulmasını temin etmelidir."
'GÜVENLİ BÖLGE, GÜVENLİ OLAMAZ'
İnsan Hakları İzleme Örgütü Orta Doğu Direktörü Sarah Leah Whitson, rapora ilişkin açıklamasında, "İnsanların infaz edilmesi, mülklerinin yağmalanması ve yerlerinden olmuş kişilerin evlerine geri dönmelerinin engellenmesi, Türkiye'nin 'güvenli bölge' önerisinin neden güvenli olmayacağının kanıtıdır" dedi.
Whitson, "Türkiye'nin düzenlediği askeri harekatın güvenli bir bölge oluşturacağına ilişkin açıklamalarının tam aksine, söz konusu bölgeyi yönetmek için kullandığı grupların bizzat kendileri, sivillere yönelik hak ihlalleri ve etnik ayırımcılık yapıyorlar" ifadelerini de kullandı.
'EN AZ YEDİ YARGISIZ İNFAZ' İDDİASI
Türkiye'nin düzenlediği Barış Pınarı Harekatı'na atıfta bulunulan raporda, "Türkiye ve desteklediği gruplar, askeri harekatın başladığı andan itibaren sivillerin yaşadığı bölgelere ayırım gözetmeksizin topçu ateşi açtı, en az yedi yargısız infaz gerçekleştirdi, sivillerin özel mülkleri olan ev ve dükkanlarını hukuksuz olarak işgal etti ve kontrolleri altındaki bölgelerde faaliyet gösterirken zorla kaybedilmiş olmasından endişe duyulan insani yardım çalışanlarının akibetleri konusunda da açıklama yapmadılar" denildi.
İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün iddia edilen ihlalleri belgelemek amacıyla aralarında iki doktor ve üç mağdur yakınının da bulunduğu 10 kişi ile görüştüğüne yer verilirken, HRW'nin aktivistlerin ve mağdur yakınlarının sunduğu, söz konusu ihlalleri teyit edici video ve fotoğrafları da mercek altına aldığı belirtildi.
HRW'nin bir başka suçlaması da 'güvenli bölge'de kaybolan yardım görevlilerinin akıbetlerinin bilinmediği yönünde oldu. Öte yandan, Kürt kadın siyasetçi Hevrin Halef'in infaz edilişinin belgelendiği aktarıldı.
'ULUSLARARASI HUKUKA GÖRE SAVAŞ SUÇU'
"Hem Uluslararası İnsani Hukuk hem de insan hakları hukuku, bireylerin hukuksuz olarak öldürülmelerini ve yaşam haklarından herhangi bir şekilde keyfi olarak mahrum edilmelerini yasaklar" denilen raporda, "Uluslararası İnsani Hukuk yaralanmış, teslim olmuş veya yakalanmış savaşçıların kasten öldürülmelerini kesin olarak yasaklar ve savaş suçu olarak kabul eder" ifadelerine yer verildi.
'TÜRKİYE ASKERİ YARDIMI KESMELİ'
Operasyon nedeniyle 200 bin kişinin evlerinden ayrıldığı ancak bunlardan 100 binin geri döndüğü belirtilen İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün raporunda şöyle denildi:
"Çatışmanın tüm tarafları, kendi mensupları tarafından işlendiği iddia edilen savaş suçlarını soruşturmakla ve sorumluları en uygun şekilde cezalandırmakla yükümlüdür. Astlarının işlediği savaş suçlarından haberdar olan veya olması gereken ancak bu suçların işlenmesini engellemek veya işlenmiş suçlarla ilgili hukuki işlem başlatmak amacıyla harekete geçmeyen askeri yetkililer de ceza hukuku açısından sorumlu tutulabilir.
Bu bölgelerdeki mevcut yetkililer, geri dönmek isteyen insanların güvenliklerini ve insanların geri dönme haklarını kullanmalarının etnik kökenleri veya kimlikleri yüzünden engellenmemesini temin etmelidirler. Türkiye hükümeti de Suriye Milli Ordusu'nun bu ihlallerden sorumlu fraksiyonlara askeri yardımı kesmelidir."
Raporda, örgütün Ortadoğu Direktörü Sarah Leah Whitson'ın "Türkiye, silahlandırdığı fraksiyonların gösterdiği menfur davranışlara göz yumuyor. Bu bölgeler Türkiye'nin kontrolü altında kaldığı sürece, bu ihlalleri soruşturmak ve onları sonlandırmak, Türkiye'nin sorumluluğundadır" sözlerine yer verildi. (HRW