'İnsan hakları savunucularına gözaltı Türkiye'yi geri götürür'
İnsan hakları savunucularının İstanbul Büyükada’da toplantı yaptıkları sırada gözaltına alınmasına tepkiler sürüyor: Böyle gözaltılar Kırgızistan'da, Tacikistan'da, Azerbaycan'da oluyor...
DUVAR - Toplantı için geldikleri İstanbul Büyükada’da dün akşam saatlerinde gözaltına alınan insan hakları savunucularının durumuna ilişkin Gazeteduvar'a açıklama yapan insan hakları savunucuları ve dernek yöneticileri olayın Türkiye'yi dünyada geriye götüreceğini dile getirdi.
Gözaltına alınanlar arasında iki üyeleri bulunan Helsinki Yurttaşlar Derneği Genel Koordinatörü Emel Kurma, “İnsan hakları savunucularını derdest etmek Kırgızistan, Tacikistan, Azerbaycan gibi ülkelerde görülüyor” derken, bir üyeleri gözaltına alınan Eşit Haklar İzleme Derneği'nden Seda Alp ise, “Bu kadar ileri bir durumun yaşandığı ve her hakkın çiğnendiği bir ülke var mıdır sorusunun cevabını bulmak çok zor” dedi.
Mazlum Der Genel Başkanı Ramazan Bayhan, “İnsan hakları savunucuları olarak bu gözaltıları gerekçelerinden azade olarak doğru bulmadığımızı belirtmek istiyorum” derken Mazlum Der Eski Başkanı Ömer Faruk Gergerlioğlu da, “Bu tür uygulamalar tamamen demokrasiden, hukuktan uzaklaşmış 3'ncü dünya ülkelerinde olabilir. Zaten Türkiye bu lige doğru evriliyor” diye konuştu.
Gazeteduvar'a konuşan İnsan Hakları savunucuları ve dernek yöneticileri şunları söyledi:
'BİR REHİN ORTAMI...'
Mazlum Der eski Genel Başkanı Ömer Faruk Gergerlioğlu: Türkiye'de adalet, hukuk artık rafa kaldırıldı. Artık insan hakları alanında, insan haklarını korumak için neler yapılabileceğine dair toplantı yapanlar gözaltına alınıyor. Benim şahsi tahminime göre, bu gözaltılar da 15 Temmuz yaklaşırken hükümetin oluşturmuş olduğu bir rehin ortamının sonucu. Karşımızda 'Yeniden bir darbe geliyor, ajanlar yeniden bize karşı darbe hazırlıyor' vb. yayınlar yapan bir medya var. Daha öncesinde de bu tür senaryolar oluşturuldu. Bu tür olaylar maalesef hazır bir şekilde tezgahlanıyor. Ne yazık ki Türkiye artık insan haklarından uzaklaşmış, insan hakları savunucularını bile tehdit eden bir duruma getirildi.
'NORMAL KARŞILANMAMASI GEREKİYOR'
Eşit Haklar İzleme Derneği'nden Seda Alp: Türkiye'de o kadar olağanüstü hak ihlali görüyoruz ki bu gözaltılara çok şaşırdığımız söylenemez. Ama şu da bir gerçek ki Olağanüstü Hal durumunda da bu kadar hakkın ihlal edilmesinin artık normal karşılanmaması gerekiyor. Anayasa'nın 19. maddesi gereğince Olağanüstü Hal durumunda bile gözaltına alınan kişilerin ailelerine ve avukatlarına bilgi verilme hakkı olması gerektiği ifade ediliyor. Arkadaşlarımızı neden gözaltına aldıklarını söylemedikleri gibi, bu haklarından da faydalandırmadılar. Dolayısıyla bu uygulamalar var olan olağanüstü durumu daha da olağanüstü hale getiriyor. Bu arkadaşlarımız yıllardır insan hakları alanında çalışmış ve çalışmalarını sürdüren, Türkiye'de her koşulda çalışmalarını sürdüren insanlardır. Bu kadar hukuksuzluk bizi çok endişelendirdi. En azından sivil toplum örgütleri olarak bir arada durarak bu süreci nasıl aşabiliriz diye hareket etmeye çalışıyoruz.
'DOĞRU BULMUYORUZ'
Mazlum Der Genel Başkanı Ramazan Bayhan: İşin mahiyetini bilememekle beraber, prensip ve genel bir ilke olarak insan hakları savunucularının gözaltına alınmasını doğru bulmuyoruz. Bununla ilgili daha kesin bilgilere ulaşmak için bir açıklama yapılmasını bekliyoruz. Gözaltılar sırasında bir Mazlum Der üyesinin olduğu da söyleniyor. Bu arkadaş Diyarbakır'da kapatılan eski şubemizin üyesi veya gönüllüsü olabilir. Bu uygulamalar darbelerin yapıldığı ülkelerde oluyor. Bununla ilgili hukuk komitemiz de bir araştırma yapıyor.
'TOPLANTININ TEK FARKI ADADA YAPILIYOR OLMASI'
Helsinki Yurttaşlar Derneği Genel Koordinatörü Emel Kurma: Bu toplantı bir kapasite geliştirme toplantısıydı. Farklı hak örgütlerinden insan hakları ortak platformu çatısı altında buluşan örgütler, geçtiğimiz Nisan ayı yapılan bir toplantıda giderek ağırlaşan şartlar altında etkin ve verimli çalışabilmenin imkanlarını yakalayabilmek için bir eğitim çalışmasına ihtiyaç olduğuna karar verdi. Yapılan bu toplantı kolektif bir çalışmaydı. Bu toplantının tek farkı adada yapılıyor olmasıydı. Bunun sebebi de adada imkanların daha fazla olmasıydı. Şehirde yapıldığında toplantı alanına geliş gidişlerde sorun yaşanıyor ya da koordinasyon eksikliği olabiliyor.