İnsan türü Afrika’da değil, Avrupa’da mı ortaya çıktı?

Doksanlı yıllarda, Yunanistan’daki Nikiti şehrinde, bir maymun türünden kalma 8 milyon yıllık çene kemikleri keşfedildi. Şimdi kimi araştırmacılar, bunun daha önce bilinmeyen bir tür ve insanlığın en eski evrimsel kökenlerinden biri olabileceğini öne sürüyorlar. Bu kalıntılar, türümüzün evrimine bakış açımızı değiştirebilecek niteliğe sahip olabilir.

Abone ol

Kevin Dickinson

Homo sapiens türü, birkaç on bin yıllık esneme payıyla 200 bin yıldan beridir dünya üzerinde mevcudiyetini sürdürüyor. Bu dönemin büyük kısmı, tarih öncesinin pusu altında örtülü halde. Bildiğimiz şeylerse, evrim kuramı ilkelerinden hareketle, fosil kayıtlarının çözümlenmesi sonucunda bir araya getirildi. Buna karşın, yeni keşifler bu bilgileri yeniden biçimlendirme ve bilim insanlarını daha önce düşünülmemiş neticelere götürme potansiyeli taşıyor.

Bulunan 8 milyon yıllık dişler tam olarak bunu gerçekleştirecek olabilir. Araştırmacılar, yakın zamanda, Avrupa’da yaşamış eski bir maymun türünün üst ve alt çenesini incelediler. Ulaştıkları sonuçlar, Darwin’den günümüze dek sürmekte olan bilimsel fikir birliğini alt üst ederek, insan türünün atalarının Afrika’ya göç etmeden önceki bir dönemde Avrupa’da ortaya çıkmış olabileceğini öne sürüyor.

KÖKENLERİ YENİDEN DÜŞÜNMEK

New Scientist dergisinde yer alan habere göre, 90’lı yıllarda, Yunanistan’ın kuzeyindeki Nikiti bölgesinde 8-9 milyon yıllık hominin (insanımsı) çene kemikleri bulundu. Bilim insanları, ilk başta dişlerin soyu tükenmiş Avrasya maymunlarının bir türü olan Ouranopithecus’a ait olduğunu düşündü.

Yakın dönemde, Toronto Üniversitesi’nde antropolog olan David Begun ve araştırma grubu çene kemiklerini tekrar inceledi ve şimdi, ilk tanımlamanın hatalı olduğunu öne sürüyorlar. Fosilin insanımsılarınkine benzeyen küçük azı ve köpek dişlerinin köklerine dayanarak, bu maymunların daha önce bilinmeyen bir proto-hominin (erken-insanımsı) türü olduğunu tespit ettiler.

Araştırmacılar, bu proto-homininlerin, aynı araştırma grubunun 2017 yılında erken döneme ait bir hominin olarak tanımladığı diğer bir Avrupa büyük maymun türü olan Graecopithecus’un evrimsel ataları olduğunu varsayıyorlar. Graecopithecus türü, 7.2 milyon yıl önce güneydoğu Avrupa’da yaşamıştı. Şayet bu ön kabul doğru ise, bu homininler 7 milyon yıl önce Avrupa’daki evrimsel gelişiminin büyük kısmını tamamladıktan sonra Afrika’ya göç etmiş olmalıydılar.

Begun, bir zamanlar güneydoğu Avrupa’nın zürafa ve gergedan gibi hayvanların atalarınca işgal edildiğine de vurgu yapıyor. ‘New Scientist’ dergisine yaptığı açıklamada, “Günümüzde Afrika’da gördüklerimizin çoğunun, burada bulunan fauna* ile aynı olduğu konusunda geniş çapta fikir birliği var,” diyor. “Antiloplar ve zürafalar 7 milyon yıl önce Afrika’ya gidebilmişse, maymunlar neden aynısını yapmış olmasın?”

Begun, kısa süre önce, Amerikan Fiziksel Antropologlar Birliği konferansında da bu düşüncesini ana hatlarıyla paylaşmıştı.

Daha önce de Begun’ın benzer varsayımlarda bulunduğunu belirtmekte fayda var. Stuttgart Doğal Tarih Müzesi’nden Begun ve Elmar Heizmann, 2002 yılında ‘Journal of Human Evolution’ (İnsan Evrimi Bülteni) adlı dergi için kaleme aldıkları yazıda, Almanya’da bulunan ve (geniş bağlamda) yaşayan tüm büyük maymunların ve insanların öncülü olabileceğini iddia ettikleri büyük bir maymun fosili hakkında bir tartışma yürütmüşlerdi.

İkili bu makalede, “20 yıl önce Almanya’da bulunan bu örnek (fosil) yaklaşık 16.5 milyon yaşında; yani Doğu Afrika’da bulunan benzerlerinden neredeyse 1.5 milyon yıl daha eski. Bu örnek, büyük maymun ve insanların kökeninin başlangıçta Afrika’da değil Avrasya’da ortaya çıktığını gösteriyor,” diyorlardı.

AFRİKA DIŞINA GÖÇ

Charles Darwin, İnsanın Türeyişi adlı eserinde, homininlerin Afrika’da ortaya çıktığını savunuyordu. O yıllarda mevcut fosillerin çok az sayıda olduğu hesaba katıldığında, Darwin’in ardında bıraktığı varsayımın önde gelen bir kuram olmaya devam ettiği ortada.

Darwin’in zamanından beri çok sayıda fosil gün yüzüne çıkarıldı ve genetik alanında yeni kanıtlar keşfedildi. Dolayısıyla, Afrika çıkışlı öykümüz hakkında, 1871’den günümüze dek birçok güncelleme ve gözden geçirme yapıldı. Şimdiyse elimizde iki ayrı model mevcut: “Afrika’dan çıkış” ve “çok bölgelilik” kuramları.

Afrika’dan çıkış kuramı, tüm insanlığın beşiğinin Afrika olduğunu öne sürüyor. Bu kurama göre, Homo sapiens yalnızca ve son dönemlerde bu kıtada gelişmişti. Tarih öncesi bir noktada, öncüllerimiz Afrika’dan Avrasya’ya göç etmiş ve Homo familyasının Neandertaller gibi diğer alt türlerinin yerini almıştı. İkinci model hâlihazırda bilim insanları arasında rağbet gören kuram ve eldeki kanıtlar bunu sağlam biçimde destekliyor gibi görünüyor; buna karşın, son açıklamaların ardından kimi bilimsel çevrelerde ve dost meclislerinde uzun tartışmaların yaşanması muhtemel görünüyor.

Çok bölgelilik kuramıysa, insanların farklı bölgelerde birbirine paralel olarak geliştiğini gösteriyor. Bu kurama göre, insansı ‘Homo erectus’lar Afrika’yı terk ederek Avrasya ve (belki de) Avustralya’ya göç etti. Bu farklı nüfus grupları, neticede, gen akışına yardımcı olan çok az miktardaki (genetik) birikim vasıtasıyla modern insanlar haline gelecekti.

Elbette, çok sayıda dala ayrılmış modellerin genel hatları mevcut ve buna dair birçok tartışmayı dışarıda bırakıyoruz. Mesela, Afrikalı ‘Homo erectus’ fosilleri hakkında Asyalılarla birlikte mi düşünüleceği ya da farklı bir alt tür, yani ‘Homo ergaster’ olarak mı tanımlanması gerektiği hakkında yürüyen bir tartışma var.

Afrika’dan çıkış modelini savunanlar, Afrikalı olmayan insanların, bu kıtadan başlayan tek bir göç sonucu mu, yoksa en az iki büyük göç dalgasından sonra yaşanan birçok melezlenme sonucu mu ortaya çıktığından emin değiller.

CENNETİN DOĞUSUNA MI YOKSA GÜNEYİNE Mİ GİTTİK?

Öte yandan, antropologların tamamı Begun ve araştırma grubunun ulaştığı sonuçlar hakkında hemfikir değil. New Scientist dergisinde vurgulandığı üzere, Nikiti maymununun insansılarla hiçbir ilişkisinin olmaması mümkün. Bağımsız biçimde benzer özellikler geliştirmiş olabilir; ayrıca çenesinde, erken dönem homininlerle benzer yiyecekleri yiyebildiği ya da aynı şekilde çiğneyebildiği dişler geliştirmiş olabilir.

Netice itibariyle, tek başına Nikiti maymunu, daha sağlam bir fosil birikimi ve DNA kanıtlarınca desteklenen Afrika’dan çıkış modelinin ötesine geçebilecek yeterli kanıtları sunmuyor. Yine de, gelecekte, Begun’ın varsayımına daha fazla güven sağlayacak ya da insanlığın evrimiyle ilişkili şimdilik akla gelmemiş fikirlerin önünü açacak ek kanıtlar ortaya çıkarılabilir.

*Fauna: Bir bölge ya da dönem içerisinde yaşayan hayvanların bütünü için kullanılan terim.

** Yazının aslı Big Think sitesinden alınmıştır. (Çeviren: Tarkan Tufan)