İnsani yardımda yerel örgütler güçleniyor

İnsani yardımda yerelleşme savunuculuğu meyvelerini vermeye başladı. ABD Kalkınma Ajansı, fonlarının en az dörtte birini yerel örgütlere aktaracak. On sene içinde bu oranı yarıya çıkarmayı hedefliyor.

Abone ol

Ceren Can* 

Doğal ve insan eliyle afetler ve etkileriyle mücadelede yerelleşme savunuculuğu, bütün dünyada gündemde, hatta yavaş yavaş meyvelerini veriyor. Amerika Birleşik Devletleri Kalkınma Ajansı (United States Agency for International Development- USAID) 4 Kasım’da bir açıklama yaparak, önümüzdeki 4 yıl içinde Amerikan insani yardım fonlarının en az %25’inin yerel örgütlere aktarılacağını; 2030’a kadar da fonların %50’sini hedeflediklerini duyurdu

DÖŞENEN TAŞLAR

Tabii sektörü bu noktaya taşıyan yollar, bir süredir döşeniyor. İnsani yardım alanında yerelleşme tartışmaları, 2016’da o yılın mayıs ayında İstanbul’da düzenlenen ‘Dünya İnsani Yardım’ zirvesiyle harlanmıştı. Üst düzey devlet liderlerinin, Birleşmiş Milletler ajanslarının, sivil toplum örgütlerinin, özel sektör kuruluşlarının ve akademik çevrelerin ve afetten etkilenmiş bireylerin katıldığı bu büyük Zirve’de yerel örgütler ilk kez var olan sorunlarını konuşmuşlardı. Dertleri kabaca şöyleydi: mevcut insani yardım sisteminde yerel örgütler görünür değil, sistemin işleyişine dair söz sahibi değil, fonlara erişmelerindin önünde ciddi engeller mevcut, insani yardım uygulamalarında yerel kapasite dikkate alınmıyor, yerel örgütlerin sürdürülebilirlikleri önceliklendirilmiyor ve yeterli kaynak aktarılmıyordu. O dönemde dünyada yaklaşık 24 milyar dolar toplam insani yardım fonunun sadece yüzde 1,7’si doğrudan yerel ve ulusal STÖ’lere aktarılıyordu. Bu problemlerin ‘yerelleşme’ çözümü eşliğinde ifade edilmesinin akabinde BM ajansları, donörler ve uluslararası sivil toplum kuruluşları, Türkçeye ‘Büyük Uzlaşı’ olarak çevrilen ‘Grand Bargain’ anlaşması ile hizalanmış ve konunun takipçisi olacağını belirtmişti. 2016’dan günümüze kadar hem küresel hem de yerel düzeyde yerelleşme gündemini takip eden pek çok ağ kuruldu. İnsani yardımda yereli güçlendirmeye dair verilen taahhütlerin yerine getirilmesi için küresel ve yerel savunuculuk kampanyaları yürütüldü. Ne var ki, yerelleşme anlayışının, 2016’daki Dünya İnsani Yardım Zirvesi ile gündeme alınışından bu yana doğrudan yerel ve ulusal STÖ’lere aktarılan fon oranı sadece yüzde 3’e yükselebilmişti. 

NE ANLAMA GELİYOR?

Bugünse, ABD Kalkınma Ajansı’nın fonlarının çeyreğini yerel örgütlere aktaracağını, hatta bunun aslında yarıya çıkması gereğini teslim etmesi; yerelleşme çabalarının sonuçsuz kalmadığını, insani yardım alanında çalışan bütün paydaşların ortak bir zeminde hizalanabileceğini göstererek umut kaynağı oluyor. Ayrıca, savunuculuk alanında çalışan platformlara, aktivistlere ve uzmanlara; var olan ve değişmesi zor kabul edilen bir sistemin, takibi ciddiye alınan bir savunuculuk ile değiştirilebileceğini hatırlatıyor, umut veriyor.

KELEBEK ETKİSİ 

ABD Kalkınma Ajansı’nın açıklaması sadece memnuniyete değil, yapıcı bir reaksiyon zincirine de yol açtı. İnsani yardım sisteminin yerelleşmesi ve iyileşmesi hedefiyle 2016’dan bu yana faaliyet gösteren küresel sivil toplum ağı Network for Empowered Aid Response (NEAR- Güçlendirilmiş Yardım Müdahale Ağı) ve paydaşları, ABD Kalkınma Ajansı yöneticisi Samantha Power’a bir teşekkür ve öneriler mektubu gönderdi. 2016’nın ‘Büyük Uzlaşı’sı sonrasında yerelleşme savunuculuğunun küresel takibini üstlenen NEAR ve diğer imzacılar, açıklamayı memnuniyetle karşıladıklarını belirtip, birtakım önerilerde bulundular.

Mektubun orijinaline linkten ulaşabilirsiniz. Türkçe çevirisini ekten indirebilirsiniz.

MEKTUP VE ÖTESİ

ABD Kalkınma Ajansı’na teşekkür eden mektupta, öncelikle ‘yerel örgüt’ tanımının doğru yapılmasının öneminden bahsedildi. Bu talep, insani ardım alanında bazı uluslararası kurumların ulusal şubelerinin kendilerini yerel olarak tanımlayarak statükonun devam etmesine sebep olduğu vurgulanarak açıklandı. Aynı zamanda insani yardım operasyonlarına fon aktarırken yerel kapasite ve koordinasyon mekanizmalarına da yatırım yapılması gerektiğini hatırlatıldı.  Buna donör kurallarının basitleştirmesi çağrısı eklendi. Son olarak, ayrılan fonun kolay ve yerel kaynaklardan aktarılabilmesi için yerel fon havuzlarının oluşturulması yönünde öneriler paylaşıldı. NEAR ve yerel ağlar üzerinden imzaya açılan mektup, 120 ülkeden 1.289 yerel örgütün sesi oldu. 

Türkiye’de Hayata Destek Derneği, İnsan Kaynağını Geliştirme Vakfı (İKGV) ve Sivil Toplum Geliştirme Merkezi’nin (STGM) inisiyatifiyle ilerleyen Yerelleşme Savunuculuk Grubu da bu gelişmeyi sevinçle karşıladı. Grubun kurucu üyelerinden Hayata Destek Derneği, mektubun yazımına destek verdi. Grup üyelerinden Uluslararası Mavi Hilal Vakfı, Küresel Akıl Derneği, İnsani Yardım Vakfı (IHH), Mülteci-Der ve Kalkınma için İnovasyon Derneği (I4D) de mektuba imzalarını attı. 

ŞİMDİ NE OLACAK?

ABD Kalkınma Ajansı’nın kararı ve bu kararın akabinde gönderilen öneri mektubu, ‘yerelleşme’ meselesinin, donör kuruluşlarının da gündemine girdiğini gösteriyor. Yerelleşme, dünya insani yardım sisteminde bir öncelik olarak kendine yer buluyor ve önündeki engelleri kaldırılabiliyor. Yerelin gücünü insani yardım alanının merkezine alabileceğine inanan girişimler ve ağlar olarak, yeni bir dönemde buluşuyoruz. Mutlu ve umutluyuz. İnsani yardım alanına emek veren ve yerelleşmenin takipçisi uzmanlar, aktivistler ve destekçiler olarak, torunlarımıza biz de oradaydık, takipçiydik, heyecanlıydık diyeceğimiz bir dönemin içinden geçiyoruz. İtici gücü ve şahidi olduğumuz bu gelişmeler insani yardım literatürüne geçecek insani yardımın yapılış şeklini ve etkisini çok temel bir yerden değiştirecek. Tıpkı kadın hareketinin öncülerini literatüre bakarak hayranlıkla okuduğumuz ve iyi ki yapmışlar dediğimiz gibi. Yerel sorunların, yerel kapasite üzerine inşa edilerek yerel aktörler marifetiyle ve yerel çözümler eşliğinde kalıcı olarak iyileştirilebildiği bir sistem için dayanışmak ve ortak hareket etmek güzel…

* Yerelleşme Koordinatörü

MEKTUBUN TÜRKÇESİ