Meta Platformu’nun sosyal medya uygulamaları bir süredir çocuk istismarı endişeleri açısından mercek altında. Dışarıdan “tehlikesiz” görünse de Instagram’ın Reels videoları, pedofillerin cirit attığı tehlikeli bir mecraya dönüşmüş durumda.
Wall Street Journal’da (WSJ) geçtiğimiz günlerde Instagram’daki Reels uygulamaları üzerinden çocuk mahremiyetinin nasıl ihlal edildiğine dair çarpıcı bir saha araştırmasının sonuçları yayımlandı.
Instagram sistemini bilmeyenlere kısaca anlatayım: Reels video hizmetleri, kullanıcının temel tercihlerinin kendi algoritması üzerinden süzülerek belirlendiği ve kullanıcıya spordan modaya, gastronomiden evcil hayvan videolarına, dekorasyondan bahçe düzenlemelerine dek onun ilgisini çeken alanlarda gündelik video akışları sunan bir içerik. Kullanıcıların geçmiş davranışları üzerinden tercihleri belirlenerek, büyük veri çağına uygun olarak kişiye özel video ve reklam akışları hazırlanıyor.
2020 yılından beri uygulamada olan Reel videoları, bir açıdan Instagram’ın Pekin merkezli ByteDance’e ait olan video paylaşım platformu TikTok ile rekabet etmede kullandığı bir araç. Üstelik, Reels uygulaması başlamadan önce de, çocukları içeren cinsellik videolarının kullanıcıların karşısına çıkabileceği bir “sorun” olarak şirket içinde de biliniyordu ve bu konuda hararetli tartışmalar yapıldığı, şirketten ayrılan birçok çalışanın daha sonraki dönemdeki açıklamalarında görülmüştü.
Video paylaşım platformları, sosyal medya şirketlerinin giderek daha çok tercih ettiği bir alan. Çünkü videolar, metin veya fotoğraflara kıyasla kullanıcının dikkatini daha uzun süreliğine çekiyor ve bu da reklam verenleri bu alana doğru cezbediyor.
Başkalarının yüklediği videoların sürekli bir akışı sağlanarak hem kullanıcıların video izleme “açlığı” doyuruluyor, hem de bu videoların içine reklamlar eklenerek birileri para kazanıyor.
Bu Reels ürünlere gömülü reklamlar ise Meta’ya gelir olarak geri dönerken, algoritmaların “çocuk dostu” hale gelmesi gerekiyor.
Peki, WSJ’nin araştırmasının kapsamı nedir?
WSJ, örneklemini, sadece genç jimnastikçileri, amigoları ve Instagram’da aktif paylaşım yapan ergen influencer’ları takip eden yetişkin hesaplar üzerinden almış ve bu hesapları daha önce hiç veri girişi yapılmamış ve yeni satın alınmış cihazlar üzerinden kurmuş. Ardından bu “kobay hesaplar”a ne tür Reel önerileri sunulduğunu incelemiş.
Ne olmuş dersiniz?
Instagram’da kurulan bu test hesapların Reel videolar bölümüne, cinsel içerikli çocuk ve yetişkin videoları gibi rahatsız edici içerikler ve bunların yanı sıra ABD’nin bazı en büyük markalarının –Disney, Walmart gibi- reklamları “düşmeye” başlamış. Örneğin bir vakada, Bumble isimli popüler bir arkadaşlık/buluşma uygulamasına dair bir reklam, bir şişme bebeğin yüzünü okşayan birinin videosu ile göbeğini göstermek için eteğini havaya kaldıran bir kız çocuğunun klibi arasında “sandviç edilmişti”. Bir başka durumda ise, Pizza Hut’ın reklamından hemen sonra, 10 yaşında bir kız çocukla yatakta duran bir adamın videosu Reels akışında beliriyordu.
Üstelik, sadece genç kızları takip etmek bile, Instagram’ın algoritmaları açısından bu yeni hesaplara, yetişkin cinsel içeriğini teşvik eden hesaplardan videolar gelmesine ve hemen ardından da büyük tüketici markalarının reklamlarının içeriklere gömülmesine yol açmış. Çünkü “davranışsal hedefleme” (behavioral targeting) denen dijital pazarlama yöntemiyle çalışan sistemde, kullanıcıların davranışları incelenerek bu davranışlara uygun içerik sunuluyor.
Aynı gençlerin hesaplarını takip eden başka kullanıcıları takip edince ise, çok daha “rahatsız edici” pornografi ve çocuk cinselliği barındıran videolar ekrana düşmeye başlamış. Zira, belli bir konuyla ilgilendiği tespit edilen kullanıcıya sunulan tavsiye sistemlerinde o konuya dair daha fazla içerik sunulmaya başlıyor. Ve bu içerik giderek toksikleşiyor.
O kadar ki, tatilde Disneyland’e gidilmesini öneren reklamlardan hemen sonra babasıyla cinsellik yaşayan bir çocuğun videosu Reels akışına düşüyor ve bunu durduran –sağduyu ve çocukların üstün yararına dair farkındalık haricinde- herhangi bir filtre yok.
Yani, özellikle çocukların kontrolsüz bir şekilde hesaplar açabildiği ve içerik paylaşabildiği, bunun da “modern ebeveynlik” kisvesi altından sevimlileştirildiği günümüz dünyasında, Instagram üzerinden pedofili içeriğiyle ilgilenen kişilerden oluşan geniş topluluklar, Reel videolar üzerinden birbirleriyle bu şekilde bağlantı kurabiliyorlar. Üstelik, çocuk videoları ile uygunsuz içerikler birbirine “zincirlenmiş halde” diğer kullanıcıların ekranlarına düşerek kontrolsüz şekilde yayılıyor. Ve bunu tespit eden herhangi bir güvenlik denetimi de henüz yok.
Böyle testler yapan sadece WSJ de değil. Bir süre önce Kanada Çocuk Koruma Merkezi (Canadian Centre for Child Protection) de benzer testler yürütmüş ve benzer sonuçlara ulaşmıştı. Merkez’in açtığı “kobay hesaplar”ın önüne düzenli olarak düşen reklamlar arasında, “flört” uygulamaları, sanal seks için kurulmuş yapay zeka sohbet robotları ve çıplaklığı içeren canlı yayın platformları ön sıradaydı.
Oysa bu tür reklamların Meta kuralları gereği yasaklanması gerekiyordu. Bu testin sonuçlarından Ağustos ayında Meta şirketi bilgilendirilse ve Meta sözcüsü, “şüpheli” içeriklerin tespit edilip kaldırılmasına yönelik sistemleri yaygınlaştırdıklarını söylese de, çocukların yer aldığı cinsellik içeren materyaller ve bunlara dair reklamlar kontrolden çıkmış bir algoritma eşliğinde görülmeye devam etti.
Sorunun ne zaman “net” ve “kesin” bir şekilde çözüleceğine dair ise bir mühlet verilmedi. Çünkü Instagram’da çocukların cinsel sömürüsüne dair videoların sayısı milyonlarca.
Ayrıca hashtag’ler kullanarak ve algoritma üzerinden “sizin için önerilenler” arasına girerek yaygınlıkları da artıyor. Sadece 2022 yılının son çeyreğinde, Meta tarafından Facebook ve Instagram üzerinden bu şekilde 34 milyon içerik kaldırıldı.
Anımsarsanız, kısa süre önce ABD’de 33 eyalet savcısı Instagram ve Facebook platformlarına karşı çok çarpıcı iddialar eşliğinde dava açmış, şirketin çocuk yaşta kullanıcıları İnstagram üzerindeki zararlı içeriklerden koruyamadığı iddia edilmişti.
İsimleri, pedofili hesapların veri akışında reklam olarak gözüken bazı sorumluluk sahibi markalar ise, Meta’nın marka güvenilirliği konusunda tatmin edici bir şekilde harekete geçmediğini söyleyerek, Reels üzerindeki reklamlarını durdurma kararı aldı. Bazıları da, reklamlarının cinsellik ve pedofili içerikleriyle birlikte yer almaması gerektiği konusunda şirketle anlaşmalar imzaladı.
Çocuk güvenliği konusunda çalışan ve kâr amacı gütmeyen bir kuruluş olan Kanada Çocuk Koruma Merkezi, yaptığı araştırmalarda önemli bir detayı daha ortaya çıkarmış: Instagram’da söz konusu yetişkin hesapların Reel videolar kısmına düşen çocuk videosu ve fotoğrafları arasında, her ne kadar giyinik olsalar da, çocuk istismarına dair “cinsel materyal” olduğu ulusal dijital veri tabanında belirlenmiş olanlar da vardı.
Dolayısıyla, çocuk istismarcıları, darkweb forumlarda –yani kişilerin kimliklerini ve konumlarını herkesten gizleyebildikleri bir alanda- satmak üzere bu tür yasadışı içeriklerin reklamını yapıp küçük çocukların görüntülerini de sık sık kullandılar. Buradan da, çocukların fotoğraflarının sosyal medya hesapları üzerinden kontrolsüzce paylaşmanın nasıl sonuçlar doğurabileceği görülüyor.
“Şirazeden çıkmak” deyimini bu tür durumlarda çok kullanırım. Sert kapaklı ciltli kitapların sırt bölümünde bulunan dikişin bozulması sonucu sayfaların dağılması anlamına gelir aslında “şirazeden çıkmak”... Sosyal medyanın kontrolsüz şekilde çocukların hayatlarının her alanına yayılması, bu konuda gerek çocuklara gerek ebeveynlere / bakım verenlere etkin bir okuryazarlık eğitimi veril(e)memesi, çocukların mahremiyeti başta olmak üzere düzensizliğin hakimiyetine ve işin çığırından çıkmasına yol açıyor. Tehlike ise oldukça ciddi ve yanı başımızda...
Bireysel çevremizden başlayarak suya atılan bir taşın yaptığı halkalar misali, dijital teknolojinin doğru şekilde kullanımını öğretmek ve bu konuda çocukların üstün yararını gözetecek şekilde bir gözetim ve bilinçlendirme kampanyasını dalga dalga yaygınlaştırmakla mükellefiz.
Ülke gündeminde kimin kimin elini öpüp öpmediğini, kimin hangi dilde şarkı söyleyip hangi dilde söyleyemeyeceğini haftalardır o kadar obsesif şekilde tartıştık ki, asıl gündemin burada, tam da çocukların hayatını ciddi anlamda riske atan bir noktada geliştiğini görmüyoruz bile...
Sosyal medya kullanımının en yoğun olduğu 15 ülke arasında yer almamıza rağmen, bu konu hiçbir şekilde tartışma başlıklarımızın arasında bile yer almadı; ilgili kamu kurumlarının bu konuda nasıl tedbirler aldığı ve ebeveynlere/bakım verenlere bu konu özelinde nasıl eğitimler verileceği gibi çözüm önerileri masaya yatırılmadı bile... Çocukların gündemin çalkantıları arasında önceliklendirilmemesi ne kadar acı bir tercih!
“Ne zaman kendi küçük dünyamızdan çıkıp, sorunları çağdaş ve tüm dünya doğrultusunda değerlendireceğiz?” diye sorar Tezer Özlü, “Yeryüzüne Dayanabilmek İçin” (Yapı Kredi Yayınları) isimli yazılarından oluşan derleme kitabında.
Sahi, ne zaman kendi kısır döngülerimizden ve ilerleme enerjimizi sömüren türlü dezenformasyon bataklıklarından kurtulup çağdaş ve tüm dünya doğrultusunda sorunları değerlendirip çocukların “yeryüzüne dayanabilme çabalarına” katkıda bulunacağız?