Artık IŞİD’in defteri dürülüyor. İddiası El Kaide’den farklı
olarak alan denetimi olan örgüt Suriye ve Irak’ın çok az yerleşim
birimini elinde tutabiliyor. Özünde Irak’tan doğma bir canavar olan
IŞİD, Musul’un eski kentinde boğulmak üzere. Üstelik, koalisyonun
sürekli desteğiyle de olsa, başarının sahibi daha birkaç yıl önce
rezil olan Irak silahlı kuvvetleri. Yardımcı oyuncu ise Haşd-i
Şabi. Ancak son perde kapanırken, maç sonu kavgasının emareleri
görülüyor.
IŞİD’le mücadelenin başat aktörlerinden olan Irak Kürdistan
Bölgesi (IKB) bağımsızlık hazırlığında. IKB Başkanı Mesut Barzani,
iki Haşd olduğundan söz ediyor. Haşd’in Şengal’de olmasının
uzlaşıyı bozduğunu vurguluyor. Başkaları, kağıt üzerinde tümüyle
Haşd’in Irak ordusu çatısı altına alınmasına rağmen, bir bölümünün
doğrudan İran Devrim Muhafızları Ordusu’na (DMO) bağlı çalıştığına
dikkat çekiyor. Şengal’de PKK varlığı da bir başka etmen.
ABD’nin bir Kürt siyaseti veya bir bağımsız Kürdistan tasarısı
olduğunu ileri sürmek temelsiz. İstanbul Politikalar Merkezi’nin
düzenlediği toplantıda konuşan Yezid Sayegh’in belirttiği üzere
Trump döneminde “ABD’nin Irak/Suriye siyaseti yok, siyasal
sonuçları olan bir askeri siyaseti” var. ABD, doğrudan alan
denetiminde ziyade, Irak ve Suriye’nin kuzey bölgelerinin IŞİD’den
temizlenmesinde katkısı olan İran’ı buraya sokmamayı, girdiği
yerlerde de kalıcı olmamasını sağlamayı hedefliyor.
Bundan dolayı, Rakka’ya ve Suriye’nin Irak ve Ürdün’le olan
sınırlarının yalıtılmasına yönelik bir yarış var. Sınır geçiş
noktalarının Irak tarafını Haşd almaya çalışıyor. Suriye ordusu da
batıdan doğuya, Deyrezor’a doğru uzanarak Haşd (veya İran) ile
buluşmaya. ABD de desteklediği SDG ve ÖSO unsurlarıyla Suriye’nin
Irak sınır boyunu yalıtmak için hem doğrudan ileri üslerini
çoğaltıyor hem havadan kendi birliklerine ve desteklediği unsurlara
yaklaşan Suriye kuvvetlerini vurmaktan çekinmiyor.
Deyrezor’u Rusya’nın Akdeniz’deki denizaltı ve savaş
gemilerinden, İran’ın Kermanşah’daki DMO üssünden ateşlenen
füzelerle vurması bu nedenden. Pek çokları IŞİD’in Deyrezor’u
Rakka’ya oranla en az altı ay gibi bir süre boyunca daha güçlü
biçimde savunacağını düşünüyor. Görünüş o yönde, zira coğrafi
konumu daha uygun ve Rakka’yı boşaltan güçler buraya çekildi.
Deyrezor’daki cebin IŞİD muhasarasına direnişini de ekleyelim.
Sınırda hareketlenen bir başkası da İsrail. O da Golan
Tepeleri’nin Kuneytra tarafında 20 kilometre boyunca 10 kilometre
derinliğinde bir alanı dolaylı yoldan denetleme telaşında. Keza
Ürdün’ü de ABD Suriye keşmekeşinden kendi eğitip-donattığı ÖSO
unsurlarıyla yalıtma peşinde. Esasen sayılara bakınca çok da
etkileyici değil: İsrail bağlantılı olanlar 500, SDG hariç ABD
bağlantılı ÖSO’nun 5 bin gibi bir mevcudundan söz ediliyor. SDG ise
malum 50 bini buldu.
Suriye’nin de gücü ülkenin her yerine güç projeksiyonu yapmaya
elverişli değil. Suriye silahlı kuvvetleri ile Şam destekli silahlı
grupların ilişkisi de sorunsuz veya her zaman disiplinli gitmiyor.
RF, çıkardığı ateşkes anlaşmasıyla Şam’a sınırlarına ve Deyrezor’a
yönelme olanağı tanıdı. ABD’nin Suriye uçağı düşürmesinden sonra da
kaçıncı kez sorun çözme için kurulan iletişim hattının askıya
alındığını ve Fırat’ın batısının ABD uçuşlarına yasak olduğunu
duyurdu.
Defteri dürülüyor dedim ama IŞİD berhava olacak değil. Toplumun
çatlaklarında, gölgelerde, biçim değiştirerek yaşamayı sürdürür.
Alan denetimi iddiası ortadan kalkar. Suriye/Irak çöllerinde de
girecek kovuklar bulur. Suriye’nin Irak ve Ürdün sınırlarının
denetimini sağlamakta ABD’nin güç kullanmaktan çekinmeyeceği de
ortada. Ancak kendi bu işi doğrudan yapmayacaksa onda da insan gücü
eksik. Nasıl Şam’ın ne RF ve İran desteği olmadan ayakta kalması,
ne iktidarını ülke sathına yayması aynı nedenden mümkün
değilse.
Bir de bizim Fırat Kalkanı cebimiz var bin 900 kilometrekare.
Onun idaresi, KKTC misali en az bir çeyrek asır bizdedir kuşkunuz
olmasın. Sırtımıza bu diplomatik yükü derdimiz yokmuş gibi neden
aldık onu bilemem. Kürtlerin de mutasavver özerk bölgesi, Rojava-RF
(Afrin) ve Rojava-ABD olarak fiilen ikiye bölünmüş gözüküyor.
Gerçekten “yerli ve milli” bir hamle yapabilsek, Kürtlerle
ilişkimiz dönüştürür, o işi aradaki Fırat Kalkanı cebini de katık
eder biz çözeriz ama o akla dair bir emare ufukta yok ve ülkemiz
demokratikleşmetikçe olmayacağa benzer.
Meşhur “büyük resme” iki adım geri atıp bakalım. Yanılmama
güvencesi adına şunu diyecek zaman: her an her şey olabilir. Zira,
sıra artık IŞİD’i birlikte tepelemekten, beş benzemezin alan
paylaşımına geldi. Hani futbol antrenmanlarında top denetimini
artırmak amacıyla farklı boyutlarda, nizami olandan daha küçük
toplar verilir oyunculara. Bazen de tüm oyuncular santra
yuvarlağının içine toplanır. Onun gibi düşünün. Burada fark, o
topların en küçük yanlış harekette patlayabilecek ve oyuncuların
tamamı silahlı. Levant ve Mezopotamya alanlarında şimdi bu aşamaya
geldik.