Sokakta, kahvede, okulda, iş yerinde herkes 24 Haziran Genel ve Cumhurbaşkanlığı Seçimini konuşuyor. İnsanlar, siyasetteki tekdüzelikten ne kadar bunalmışlar meğer. Bu kadar heyecan bile seçmene şimdiden iyi gelmişe benziyor. En azından parti genel merkezlerindeki hava böyle. Buralara uğrayanlar, genel merkezlerin civarındaki esnaf ya da önündeki kaldırımda durup neler olup bittiğini izleyenler şöyle düşünüyor: siyasete hareket geldi.
Cumhur İttifakının adayı Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan seçim mitinglerine İzmir’den başladı. O mitingden akılda kalan, Erdoğan’ın, “CHP çöplük demektir, aynı zamanda tezek demektir” sözü oldu. 16 yıldır oyun kuruculuk yapan Erdoğan, seçimdeki üslubun çıtasını öyle bir yere koydu ki, kaygılanmamak elde değil. Bunu söylediğim bir HDP milletvekili, 10 Ağustos 2014 Cumhurbaşkanlığı Seçimi ile 7 Haziran 2015 Genel Seçiminde bu üslubu reddederek geniş kitlelerin sempatisini kazanan Selahattin Demirtaş’ı hatırlattı, “Maçı Erdoğan’ın kurallarıyla oynamak zorunda değiliz. Kutuplaştıran, düşmanlaştıran şiddet dilini reddettiğimizde seçmenin ilgisine mazhar olduğumuzu biz gördük. Erdoğan’ı daha önce şaşırttık, yine şaşırtabiliriz, ayarını bozabiliriz” dedi gülerek.
Şaşırtmak demişken… CHP’nin cumhurbaşkanı adayını hâlâ açıklamamış olması birçoklarınca başarısızlık ölçütü sayılıyor. “Bence tam tersi!” diyen bir İYİ Parti yetkilisi dünkü sohbetimizde şunları söyledi, “Görmüyor musunuz, CHP’nin adayını açıklamaması Erdoğan’ı nasıl öfkelendiriyor! İzmir mitinginde konuşmasının insicamı bozuldu çünkü kime saldıracağını bilemiyor. Nasıl hedef almalı, karşısına çıkacak aday kim olacak?.. Bence CHP hemen açıklamamakla iyi yaptı.”
Evet, siyasette hiçbir zaman gördüklerinizle yetinmemelisiniz. Tıpkı CHP-İYİ Parti-Saadet Partisi ittifakının aslında “rakiplerin ittifakı olduğunu göz ardı etmemek gerektiği gibi. Bu partiler aynı zamanda birbirlerinin tabanından oy alacak partiler. Bu nedenle CHP’de ‘kadınların ve kıyı şeridinin oylarını Akşener’e nasıl kaptırmayalım’ telaşı var.
İYİ Partililer, CHP’nin adına “sıfır baraj ittifakı” dediği modelin, Meclis dışındaki tüm partileri kapsaması halinde bu isimle anılabileceğini, şu an üç partinin(CHP-İYİ Parti-SP) yaptığının “üçlü ittifak” olarak adlandırılabileceğini ifade ediyorlar. Bu arada hatırlatalım, DP’nin seçime kendi adıyla değil İYİ Parti çatısı altında girmesi planlanıyor.
İttifak görüşmelerinde enteresan olaylar yaşandı. Ankara kulislerine AK Parti’nin SP’ye cumhur ittifakına katılması halinde 30 milletvekili vermeyi önerdiği ancak Temel Karamollaoğlu’nun bu teklifi reddettiği hâlâ konuşuluyor siyasi kulislerde. SP’nin sandıktaki oyu en fazla yüzde 2 civarında çıksa da siyaseti yönlendirme gücü var ve bunu iyi kullanan Karamollaoğlu, “CHP ile ittifak bize oy kaybettirir” diyen İYİ Parti’yi “CHP’siz ittifakta ben de yokum” restiyle ikna etti. Çünkü ittifak ne kadar geniş olursa her birinin Meclise sokacağı milletvekili sayısı o kadar artıyor. Ana muhalefet partisi, CHP-İYİ Parti ittifakının oy kaybettireceği iddiasının gerçeği yansıtmadığını savunuyor. “Öyle olsaydı, toplum, biz İYİ Parti’ye 15 milletvekili verdiğimizde bu kadar heyecanlanmazdı” diyorlar. İşin aslı elbette İYİ Parti’nin, CHP seçmeninden de oy alma beklentisi…
Hem müttefik hem rakip siyasi partiler seçim yarışında nasıl bir pozisyon alacaklar sorusunun yanıtı epey karmaşık. Benzer durum cumhur ittifakı için de geçerli. AK Parti-MHP ittifakına oy verecek ama ittifakın cumhurbaşkanı adayı Erdoğan’a oy vermeyecek yüzde 2-3 civarında bir MHP seçmeninden söz ediliyor. Erdoğan’la yarışacak diğer adaylar için bu kesimin oyunu almak önemli. Birinci turun sonucunu bu oyların nereye gittiği belirleyecek deniyor. Bu nedenle Demirtaş hariç, adayların milliyetçi söyleme sarılmaları kaçınılmaz görünüyor. Seçimin ikinci tura kalması halinde ise bu kez belirleyici olan, ilk turda SP’nin kendi adayına gidecek küskün muhafazakâr seçmenin oyu ile HDP’nin kendi adayına gidecek Kürt seçmenin oyunun toplamı… İlk turda milliyetçi söyleme sarılıp 15 gün sonra gerçekleşecek ikinci turda Kürt seçmeni nasıl kucaklayacak adaylar, onu kimse bilmiyor. O nedenle HDP’den yapılan, “Bizim seçmenimiz politik, bilinçli bir seçmen. Milliyetçi, kutuplaştırıcı söylemlere sarılan bir aday için ikinci turda sandığa gitmez. Biz de onları götürmeye ikna edemeyiz” minvalindeki açıklamalar boşuna değil. Özetle CHP’nin göstereceği adayın hem küskün MHP’lilere hem muhafazakâr kesime hem de Kürt seçmene hitap edebilmesi gerekiyor.
Ne dedi Kemal Kılıçdaroğlu geçen hafta milletvekilleriyle yaptığı kapalı grup toplantısında? “Ekonomi bilecek. Başarı hikâyesi olacak. Herkesi kucaklayacak. Polemikçi olmayacak.” Tüm tartışmalardan geriye bu tarife uyan iki isim kaldı. Biri Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen, diğeri ise CHP İstanbul Milletvekili İlhan Kesici.
Yılmaz Büyükerşen’in aday gösterilme ihtimali çok zayıf. 81 yaşındaki Büyükerşen’in, Erdoğan’ın 55 ili kapsayan seçim programı düşünülürse bu tempoya ayak uydurması çok zor. Ama bundan daha önemli bir sebep var. O da CHP’nin Eskişehir’i kaybetmek istememesi.
AK Parti’nin, metropoller ve kıyılardaki CHP oylarını azaltmak için 2012 yılında çıkardığı Büyükşehir Yasası ile getirilen “bütünşehir” düzenlemesi sonucu CHP, Eskişehir ve Hatay’da belediye başkanlığını kazanmasına rağmen belediye meclisinde azınlığa düşmüştü. Eskişehir’de belediye meclis üyelerinin 29’u AK Partili, 16’sı CHP’li, 1’i MHP’li. Boşalan belediye başkanlığı için belediye meclisi seçim yapıyor. Yani Yılmaz Büyükerşen cumhurbaşkanı adayı olmak için koltuğunu bıraktığında yerine bir AK Partili oturacak. Bu nedenle CHP, Eskişehir gibi önemli bir belediyeyi kaybetmek istemiyor.
Gelelim İlhan Kesici’ye… Şu an tüm oklar İlhan Kesici’yi gösteriyor. En güçlü adayın kendisi olduğu bir süredir partide konuşuluyor zaten. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, iki gün önce, cezaevinde hükümlü bulunan Yozgat Boğazlıyan CHP İlçe Başkanı Ahmet Peker’i ziyarete İlhan Kesici ile birlikte gitmesi, kararını kesinleştirdiği yorumuna neden oldu. Kılıçdaroğlu o ziyarette, dışarıda bekleyenlerden birinin, “İlhan Kesici yanınızda. CHP’nin cumhurbaşkanı adayı İlhan Bey mi? Ekonomiyi ancak onun gibi bir ekonomist düzeltebilir” sorusuna, tebessümle karşılık vermişti.
CHP Parti Sözcüsü Bülent Tezcan, ana muhalefetin adayını hafta ortasında açıklayacağını söyledi. Çok az kaldı. CHP parti grubunu toplayıp adayını kamuoyuna ilan edecek.
5 Nisan 2018’de Gazete Duvar’daki bu köşede, İlhan Kesici ile Meclis restoranında yaptığımız söyleşiyi yayınlamıştık. “Bizim Kürtlerimiz, Alevilerimiz dertli” diyen Kesici, Kirmancî ve Zazaca ağıt öğrendiğini anlatmıştı. Bakarsınız, CHP’nin Diyarbakır mitinginde kendisinden halka üç dilli bir hitap duyarız, kim bilir.
İlhan Kesici: Bu kadar yetki evliyayı bile azdırır
İŞÇİNİN EMEKÇİNİN BAYRAMI KUTLU OLSUN!
Partisinin son Meclis grup toplantısında Erdoğan şöyle dedi, “Bu ülkenin OHAL ile idare edildiği dönemler, şimdi bizim OHAL kararlarını uyguladığımız gibi cereyan etmiş dönemler değildi. Fabrikalar sürekli greve giderler, çalışamaz hale gelirlerdi. Tüm sanayi kesimine seslenmek istiyorum. Acaba şu anda bu yedinci OHAL dâhil bir tane fabrikada böyle bir grev söz konusu mu? Böyle bir şey olduğu anda zaten en büyük bizim tutanağımız ne? OHAL. Anında müdahalemizi yapıyoruz. OHAL çok ciddi bir çözüm kaynağımız oluyor ve şu süreç içerisinde Türkiye’de sanayi durmamıştır. Yoğun bir şekilde çalışmalar devam etmiştir. Hiçbir zaman da bunları durdurmaları söz konusu değildir.” İşçilerin anayasal hakkı olan grevi OHAL sayesinde engellediklerini anlatan Erdoğan dün yayınladığı mesajda ise “İşçi ve emekçi kardeşlerimizle sonuna kadar kol kola, omuz omuza yürüyeceğiz” dedi.
Dün, Bakanlar Kurulu toplantısının ardından kameraların karşısına Hükümet Sözcüsünün değil bizzat Başbakan Binali Yıldırım’ın geçmesiyle önemli bir paketin açıklanacağını anlamıştık, Nitekim açıklaması doğrudan “seçim rüşveti” olarak adlandırıldı. Vergi ve prim borçlarının yeniden yapılandırılmasından öğrenci affına, imar affından emeklilere önümüzdeki iki bayram, biner liradan toplam 2 bin lira bayram ikramiyesi verilmesine kadar, yok yok pakette. Üst üste yapılan ve birbiriyle çelişen açıklamalar ve ardından açıklanan bu paket siyasi iktidarın işçiyi, emekçiyi nasıl gördüğünün açık kanıtı. Anayasal hakları OHAL bahanesiyle gasp edilen bu kesim onlar için sadece oy deposu.
1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü kutlu olsun!