İşçiler Katar'dan seslendi: 'Mağduruz, lütfen sesimizi duyun'

Mavi Hilal İnşaat bünyesinde Katar'da çalışan işçiler, ücret alamadıkları için iş bıraktı. Yaşam koşullarının kötü olduğunu ve yemeklerden zehirlendiklerini anlatan işçiler yardım istiyor.

Abone ol

Cihan Başakçıoğlu

DUVAR - Türkiye'den Katar'a şirketler aracılığı ile çalışmak için giden inşaat işçileri daha önce çeşitli hak gaspları hatta ölümlerle gündeme gelmişti. Son olarak Katar'da Türkiye kökenli Mavi Hilal isimli inşaat şirketinde çalışan işçilerin ücretlerini alamadıkları ortaya çıktı. Şirket yetkililerinin, işçileri ilk 45 gün çalıştırdıktan sonra ücretlerini vermediği öğrenilirken, işçiler yaşanan duruma iş durdurma ve alkışlı protesto eylemi yaparak tepki gösterdi. Sorunların çözülmemesi üzerine konsolosluğa başvuran işçiler çaresiz.

''İSTERSENİZ ALLAH'A ŞİKAYET EDİN' DİYORLAR'

Şirket tarafından verilen vaatlerin yerine getirilmediğini ifade eden işçiler, mutfakta aşçı bulunmadığını ve sağlıksız koşullarda yemek çıkarıldığını, bunun sonucunda da bazı arkadaşlarının zehirlenerek hastaneye kaldırıldığını söyledi. Gazeteduvar'a ulaşan görüntülerde de mutfağın hijyenden uzak olduğu, yerlerde ve duvarlarda böceklerin bulunduğu görüldü. Gazete Duvar'a ulaşan görüntülerde de mutfağın hijyenden uzak olduğu, yerlerde ve duvarlarda böceklerin bulunduğu görüldü. 

Bir işçi yaşananları şu sözlerle anlattı:

“Muzaffer Yalçın, Hakan Boyacıoğlu ve Gökhan Boyacıoğlu bizi Türkiye'den Katar'a getirdiler. Özellikle 'Sizin yeriniz çok mükemmel, güzel bir mutfağınız olacak, sizlere bir aşçı tutacağız' dediler. Etrafı görüntülerde görüyorsunuz. Bu mutfağın halini görüyorsunuz. Birkaç arkadaşımız zehirlendi. Şikayetlerimizi dile getiriyoruz. 'İsterseniz gidin Allah'a şikayet edin, isterseniz Türkiye Cumhurbaşkanı'na şikayet edin' diyorlar. Lütfen sesimizi duyun. Biz burada çok mağduruz. Zehirlenen birkaç arkadaşımız hastaneye gittiler. Hastane paralarını dahi ödemediler”

'ÇALIŞTIKLARINA DAİR HERHANGİ BİR SÖZLEŞME YOK'

İşçi yakınları ise tedirgin. Bir işçi yakını, işçilerin haklarının gasp edildiğini ifade ederek, babasının durumundan endişeli olduklarını söyledi. İşçi yakını, babasının Katar'a gittiği günden bu yana yaşanan gelişmeleri şöyle anlattı:

“Babam 3 ay önce arkadaşlarıyla beraber Katar’a çalışmak için yola çıktı. Şirket İstanbul’da olduğundan dolayı pasaport işlemleri için Katar'a gitmeden önce İstanbul’a gittiler. Bildiğim kadarıyla çalıştıklarına dair herhangi bir sözleşme yok. Verdikleri tek şey bir pasaport onda da iki senelik bir ikametgâh göstergesi var. İki yıl boyunca çalışacaklardı. Her 6 ayda,15 gün izinlerinin olacağını söylediler. Oraya çalışmaya gittiklerinde 15 gün çalıştıktan sonra çalıştıkları 15 günün içeride kalacağını, onun dışında 30 gün çalıştıktan sonra paralarını vereceklerini söylediler. 30 gün çalıştıktan sonra ise paralarını vermediler”

''ŞİKAYETİNİZDEN VAZGEÇİN 4 KİŞİ BURADA KALSIN' DEMİŞLER'

İşçilerin geçen süre zarfında yedikleri yemeklerden iki defa zehirlendiklerini söyleyen işçi yakını, “İş yerinde doktor yok, babamla yaptığımız telefon görüşmelerinde sadece ishal hapı bulunduğunu söyledi” dedi. İşçilerin Mavi Hilal Şirketi bünyesinde iki ay çalışmalarına rağmen haklarını alamadıkları için çalışmamaya karar verip durumu protesto ettiklerini söyleyen işçi yakını, son çare olarak konsolosluğa başvurduklarını aktardı.

İşçi yakını, “Bir hafta iş bıraktıktan sonra hiçbir sonuç elde edemeyince konsolosluğa gitmeye karar verdiler. Bu arada şirket sabah kahvaltısını kesti. İnternet paketini aralarında para toplayıp alıyorlar. Bir haber bekleyip konsolosluktan yanıt alamayınca, tekrar dilekçe verdiler. Bu 2 haftanın sonunda da şirketin patronları çalışanların yanlarına gelip 'Şikâyetinizden vazgeçin, 4 kişi burada kalsın. Gerisi ülkelerine geri dönsün paralarını döndükten sonra vereceğiz' demişler. Oradakiler de kabul etmeyeceklerini paralarını almadan gitmeyeceklerini belirtmişler” diye konuştu.

'SİNİRDEN KALP KRİZİ GEÇİRENLER, ÇARESİZLİKTEN AĞLAYANLAR VAR'

Duyarlı kamuoyuna ve yetkililere seslendiğini belirten işçi yakını, sorunların bir an önce çözülmesini istediklerini vurgulayarak, “Babamla her konuştuğumda kendisi dâhil bütün iş arkadaşlarının psikolojilerini iyi olmadıklarınınhepsinin çaresizlik için de olduğunu görüyordum. Sinirden kalp krizi geçirenler, çaresizlikten oturup ağlayanlar vardı. Bizler burada, onlar da orada çok zor durumdalar. Hala oradalar, hakları için verdikleri mücadeleye devam ediyorlar. Bir yandan da çok endişeliyiz. İyiler mi sağlıkları nasıl, ne durumdalar bilmiyoruz. Babam ve arkadaşları durumları daha da kötüleşir diye gazetelere konuşamıyorlar. Ailelerimize ulaşılıp yaşadıkları sorunların çözülmesini istiyoruz” dedi.

Söz konusu iddialara ilişkin şirkete ulaşmaya çalıştığımızda ise şirketin internet adresinde bulunan iletişim bilgilerindeki İstanbul Avrupa ve Anadolu yakasındaki iki telefon numarasına da mesai saatleri içerisinde cevap verilmedi.