Eylül geldi... Romantikler için bu ay, sonbaharın başladığı, devrik cümlelerin arttığı, bakışların buğulandığı, hüzün esintili zamanlar demek.
Romantik olmayanlar için de eylül, iş görüşmesi ayıdır. İş bulma ya da bir iş görüşmesine gidecek kadar şanslı olma ya da görüşmeye çağrılma umuduyla yaşama ya da büyüklerden “eh, havalar da soğudu, artık bir iş bulsan!” cümlesini duyma zamanıdır.
İş görüşmesi, zor bir şey...
Nitekim, bir koltuğa (ya da rahatsız sandalyeye) oturup, yüzünüzde hep asılı duran yalan (ama yalan olduğunun hiç anlaşılmaması gereken) bir gülümsemeyle tüm sorulara cevap vermeniz lazım. Yarım saat içinde, işe başvurduğunuz alana hakimiyetinizi, azminizi, heyecanınızı, ekip çalışmasına aşırı uyumlu kişiliğinizi, inanılmaz kriz çözme yeteneğinizi, dillerden düşmeyen soğukkanlılığınızı, olgunluğunuzu, doğuştan gelen liderlik vasıflarınızı, kendine güven konusunda bir dünya markası olduğunuzu, bu işi ne kadar da çok istediğinizi ve işe alınmazsanız öleceğinizi anlatabilmeniz lazım.
Bütün bunları yaparken, gözlerinizin hep parlaması; bir yandan parlarken, bir yandan da zeka ve pozitif enerji fışkırtması lazım.
Erkekseniz, sizin için bu yazı burada bitti. İş görüşmenizde başarılar...
Kadınsanız, gitmeden önce cevaplamanız gereken birkaç soru daha var. Lütfen, aşağıdaki kategorilerden size en uygun olanı seçip, sorularınızı iyice öğrenin.
Evli ve çocuklu:
Evli misiniz? Eşiniz ne iş yapıyor? Kaç yıldır evlisiniz? Çocuk var mı? Kaç tane? Kaç yaşında? Hangi okula gidiyor? Siz çalışırken çocuğa kim bakacak? Çocukla çalışmak zor olmayacak mı? Emin misiniz? Mesaiye kalmanız gerektiğinde ne olacak? Çocuk hasta olursa, işe gelmeme durumunuz olacak mı? Niçin aniden sinirlendiniz?
Evli ve çocuksuz:
Evli misiniz? Eşiniz ne iş yapıyor? Kaç yıldır evlisiniz? Çocuk var mı? Hiç mi yok? Neden? Çocuk düşünmüyor musunuz yoksa olmuyor mu? Neden? Eşiniz de düşünmüyor mu? Ya sonra düşünürseniz? Şimdi öyle diyorsunuz da yaş ilerledikçe hormonlar mormonlar ne olacak? Soruyorum canım, niye öyle baktınız?
Boşanmış ve çocuklu:
Evli misiniz? Aaa, niye boşandınız? Ne zaman boşandınız? Çocuk var mı? Çocukla yalnız mı yaşıyorsunuz? Siz yokken çocuğa kim bakıyor? Babasıyla ne zamanlar görüşüyor? Eski eşiniz sorun çıkarıyor mu? Aranız iyi mi? Barışmayı düşünmüyor musunuz? Çocuk için? Aaa, sandalyeyi niye fırlattınız yahu?
Boşanmış ve çocuksuz:
Evli misiniz? Yazık, niye boşandınız? Ne zaman boşandınız? Çocuk? Niye yok? Haa, çocuk olmadı diye mi boşandınız? Zor değil mi? Yalnız mı yaşıyorsunuz? Sevgiliniz var mı? Niye yok, daha gençsiniz? Bir daha evlenmeyi düşünüyor musunuz? Tövbe mi ettiniz, olur mu öyle şey ya?
Bekar ve sevgilili:
Evli misiniz? Nişanlısınız o zaman? Peki sevgiliniz var mı? Sevgiliniz ne iş yapıyor? Kaç yaşında? Ne kadar zamandır birliktesiniz, çok oldu mu? Evlilik konuşmaları başladı mı? Ne zaman evlenirsiniz? Canım, tahmini olarak? Evlenirseniz işi bırakır mısınız? Yalnız mı yaşıyorsunuz? (Burada “sevgilimle birlikte yaşıyorum” dediyseniz, mekanı sessizce terk edebilirsiniz.)
Bekar ve sevgilisiz:
Evli misiniz? Nişanlı mısınız? Hmm, sevgilin var mı? Niye yok? Yeni mi ayrıldın? Neden? Yalnız mı yaşıyorsun, ailenle mi? Baba ne iş yapıyor? Annemiz çalışıyor mu? Evlilikle ilgili ne düşünüyorsun? Niye burada çalışmak istiyorsun, mankenlik filan düşünmez misin? Nereye gidiyorsun yahu, konuşuyorduk?
Bu sorular, başka memleketlerde yasal değil. Soramıyorlar. Soran olursa, cevaplamama, onlara dava açma, ortalığı ayağa kaldırma ve o şirketi rezil etme hakkınız var. Bizim memlekette yok çünkü “gayet doğal” kabul ediliyor.
Sonuçta adam sizi işe alacak. Elemanını tanımak için soru soruyor; ne var bunda bu kadar rahatsız olacak? Ne kadar fesatsınız ve her şeyi ne kadar abartıyorsunuz. Tipik kadınsınız yani.