'IŞİD ve Nusra’nın gelmesi korkunç olur…'
Beyrut’ta 1979’dan beri yaşayan gazeteci Timur Göksel, “IŞİD ve Nusra Suriye’den nereye gidecek? Ya Lübnan ya Türkiye” dedi.
DUVAR - Yaklaşık 35 yıldır Lübnan’da yaşayan gazeteci Timur Göksel, Suriye’de durumun devlet tarafından kontrol alınması halinde IŞİD militanlarının Lübnan ve Türkiye için çok büyük tehdit oluşturduğunu dile getirdi. Amerikanın Sesi internet sitesine söyleşi veren Timur Göksel, siteye Arap ayaklanmasının ve Suriye’deki savaşın Lübnan’a yansımalarını anlattı.
İşte o söyleşiden bazı başlıklar:
'TÜRKİYE UYANDI…'
Lübnan’da Arsel civarında Nusra Cephesi gibi radikal örgütlerin daha görünür olduğunu görüyoruz. Lübnan içinde bu örgütleri daha da büyütecek potansiyel görüyor musunuz?
Lübnanlıları devlet, ordu, Hizbullah ve Şii toplumunu en çok ürküten muhtemel gelişme şu; eğer Beşar Esat ve taraftarları duruma çok hakim olurlarsa o zaman ortaya bir sorun çıkıyor. IŞİD ve Nusracılar nereye gidecekler? Ya Türkiye’ye ya Lübnan’a.
Türkiye biraz uyandı, biraz daha zor. Gelebilecekleri tek yer burası. Böyle bir gücün buraya gelmesi korkunç olur. O yüzden Lübnan ordusu, Hizbullah filan Arsel bölgesine çok önem veriyorlar. Çünkü onlar orayı geçip burada yerel işbirlikçileri ile temas kurarlarsa o zaman bu ülkeye bela olacaklar. Lübnan’ın gelecek için en büyük korkusu bu. O yüzden orduyu biraz güçlendirmek istiyorlar. Özellikle o radikallerin gelebilecekleri yerlerde. O yüzden Suudilerin yardımı iptal etmeleri büyük zarar verdi Lübnan ordusuna.
'İNSANLARIN ZİHİNLERİ BÖLÜNMÜŞ'
Peki yeni nesil?
Yeni nesil değil o. Ben AUB’da (Beyrut Amerikan Üniversitesi) master dersi verirken sınıfımda 2 tane çarşaflı, 3-4 tane şort giyen Hristiyan kızlarımız vardı. Gayet iyi geçiniyorlar sınıfta. Zannediyor musunuz ki kampüs dışına çıktıklarında birbirleri ile konuşuyorlar? Hayır. Okuldan çıkınca herkes kendi bölgesine gider.
Mesela iş bulmak ki bu ülkede çok zor, iş bulmak için, evlenmek için kendi bölgesinde kalmaya mecbur. O torpili almadan iş alamaz. Tapusunu alamaz. Bunu bildikleri için o genç nesil büyüyünce, hayatın gerçekleri ile karşı karşıya kalıp ‘biz de bunlara uymaya mecburuz’ deyip kendi yollarına gidiyorlar. Aforoz edilmemek için. Ülkenin yapısı bu.
Bankada arkadaşlarım var. Gidiyorsun bankaya iki tane memuru eksik. ‘Yahu niye almıyorsunuz iki memur?’ dedim. Lübnan’da en kolay bulunacak şey banka memuru. Çünkü başka iş yok. ‘Bende çok Hristiyan çalışan var, Müslüman bulmam lazım’ dedi. Sen özel bankasın. Ona bile dikkat ediyorlar.
Bu özel sektördeki yapı, devlette değil. İnsanların kafasındaki yapı bu.
İnsanların zihinleri bölünmüş.
Tabi. Dolayısıyla bunların birleşip, bir bütün olup, ayaklanmaları, devlete baskı kurmaları hikaye bence.
'LÜBNAN MODELİ SURİYE’DE OLMAZ ÇÜNKÜ…'
Türkiye’deki bazı isimler de dahil, Lübnan modeli üzerinden Suriye’yi değerlendirenler var.
Buradaki model ne? Gidin Beka’ya Sünni köyü, Hristiyan köyü, Şii köyü… Coğrafi bir bölünme yok. Coğrafi bölünme en ağırlıklı Güney Lübnan’da var, ama o da tam değil. Orada dünya kadar Hristiyan yaşıyor, Dürziler var.
Lübnan örneği denen şey yanlış. Gidin İsrail hududu yakınına. Bir sürü Hristiyan köyü var. Bunlar 200-300 yıldır orada yaşıyorlar. Bunlara ‘hadi biz sizi bölüyoruz’ diyelim. Nereye gidecek bu insanlar? Nerede toprak bulacak? Nerede hayat kuracaklar? Sahipsiz arsa var mı Lübnan’da?
(Lübnan modeli) Lübnan’da yapılmamış ki Suriye’de yapılsın.
'(ARAP BAHARINDAN) BAŞIMIZA BELA KALDI'
Arap baharından bize ne kaldı?
Başımıza bela kaldı. Ona (Arap ayaklanmasına) sahip çıkmaya çalıştık, ne olduğunu bilmeden. Mısır’a burnumuzu soktuk ne olduğunu bilmeden, Libya’ya adım attık bütün Türk firmaları, malları soyuldu, milyonlarca dolarlık iş kaybettik. Konuşamıyoruz bile. Niye? Bir tarafı tuttuk, öbür tarafı tutmadık.
Suriye olayları başladığı zaman söyledim. ‘Ben Suriye uzmanı değilim. Tek tavsiyem var, karışmayın çünkü siz bunları çözemezsiniz’ Lübnan’da da aynı şeyleri yaptılar. ‘Burnunuzu sokmayın, siz burada hangi grubun ne olduğunu bilemezsiniz. Buradaki dinamikleri anlamanıza imkan yok.’
Bakın ne oldu? Beşar Esat en yakın dostumuz iken en büyük düşmanımız oldu. Nasıl oldu? Yaz tatillerine gidiyorduk beraber.
Kaç kere dedim ‘Girmeyin, çözemezsiniz bu işi’. Çünkü burada mahalli dinamikleri anlamak çok zor.
Söyleşinin tamamını okumak için: amerikaninsesi.com