2019 yılının 5 Eylül gününü 6 Eylül’e bağlayan gece, Türkiye’de
rap kalkışmasının başladığı gece olarak tarihe yazıldı. Şanışer
önderliğinde bir araya gelen gençler, “Susamam” adlı şarkıya ses
verdi, memleket meseleleri hakkında birkaç kelam etti. Aynı gece,
Ezhel, “Olay”la ateşi harladı, Sayedar & Önder Şahin, yanlarına
Ceza’yı alarak “Komedi v Dram”ı yürürlüğe soktu. Üç şarkı bir anda
ortamı hareketlendirdi, gençler 6 Eylül günü, gündemin zirvesine
oturdu. 6 Eylül, Canan Kaftancıoğlu’nun yıllar önce Twitter’da
yaptığı paylaşımlar yüzünden yargılandığı, 9 yıl 8 ay 10 günlük
cezaya çarptırıldığı gün olarak tarihe geçti. Kaftancıoğlu, duruşma
sonrasında yaptığı açıklamada, cevval gençlerin adımını destekler
şekilde şu cümleyi kurdu: “Biz yepyeni bir mevsime girdik artık.
Ayrımsız bir 'biz mevsimi' başladı.”
Memleketin iyiye gittiği söylenemez. Her alanda her anlamda
derin yaralar alıyoruz. Rap camiasını hareketlendiren, biraz da bu.
Aslında var olan ve tekil hamlelerle etkisini gösteren bu
hareketlilik, bir kalkışmaya dönüştü. Olan buydu. Son dönemde
birbirlerine attıkları diss’lerle gündeme gelen camia, memleket
meselelerini diline doladı ve duruma el koydu. Kaftancıoğlu’nun
adını koyduğu “biz mevsimi”ne giriş için bundan daha iyi bir hamle
olamazdı.
Şanışer önderliğinde yan yana gelen isimler, Fuat, Ados Hayki,
Server Uraz, Beta, Tahribad-ı İsyan, Sokrat St, Ozbi, Deniz Tekin,
Sehabe, Yeis Sensura, Aspova, Defkhan, Aga B, Mirac, Mert Şenel ve
Kamufle. Dillerine doladıkları dert bir değil: “Susamam”da doğadan
kadın cinayetlerine, trafikten hayvan haklarına uzanıyorlar.
Baktığımızda, memleketin içinde bulunduğu durumun fotoğrafını
çeken, bütün gerçekleri bize bir bir gösteren, yüzümüze tokat gibi
çarpan bir şarkı bu. “Rap ne ki?” diyenlere verilmiş bir güzel
cevap. Yaptıkları “Bizimle gel…” çağrısı, bu anlamda çok
değerli.
Şarkı için manifesto kelimesini kullanmak, ona bu anlamı
yüklemek yanlış olmayacak. Hepimizin bildiği şeyleri bütün
çıplaklığıyla göstermesi ve buna karşı, bir “duruş”u başlatması,
ona bu niteliği kazandırıyor. Aslında her şey, şarkının
başlangıcındaki konuşmada gizli: “Günler koşuşturmakla geçip
giderken neden var olduğunu unuttun. Neden olduğun sorunlarınsa
farkında değilsin. Gülmek, eğlenmek istiyorsun. Hayat zaten çok
zor. O yüzden, müzik seni eğlendirsin, gerçeklikten uzaklaştırsın
istiyorsun.” Mekanik bir sesle, yeknesak bir ritimle yapılan bu
konuşma, son dönemde ortaya çıkan “genç” profilini özetliyor.
“Susamam”, biraz da buna yönelik bir başkaldırı.
Fuat’ın doğa meselesinde söyledikleriyle başlayan şarkı, Ados’un
kuraklık hakkında kurduğu cümlelerle sürüyor: “Gün gelir o
pisliğini attığın denize hasret kalırsın, bakamazsın!” Sonrası, ilk
çarpıcı bölüm… Şanışer’in hukuk hakkında dizeler dizdiği bölüm
öncesinde kimi itiraflar dinliyoruz: “Ben bir ‘beyaz Türk’üm /
Yasalarım Anglosakson ama kafam Orta Doğulu / Apolitik büyüdüm /
Hiç oy vermedim / Kafamı tatile, gezmeye, borca yordum / Adalet
öldü / Ucu bana dokunana dek sustum ve ortak oldum / Şimdi tweet
atmaya bile çekiniyorum / Kendi ülkemin polisinden korkar oldum…”
Sonrası, sahiden çarpıcı: “Üzgünüm ama senin eserin ülkedeki
umutsuz nesil / Senin eserin bu mutsuz kesim ve bu kurşun sesi! /
Sebebi nedir bilmeden hapiste çürüyen o suçsuz sefil senin, senin
eserin / Senin eserin bu korkunç resim, bu yorgun sesim / Fakirin
vergisiyle yatını katına katan asalak, haşere, geri, yolsuz vekil
senin, senin eserin! // Sen hiç yıkanmadın ölümle, bi kez bile
tıkanmadın / Elinde üçüncü dalga karton bardak kahve / Tek derdin o
özenti “Startup”ın / Şimdi / Kapını kollaması gereken adalet gelir,
acımaz / Vurur, kırar kapın’! // Çünkü çocuk öldü, vuran memurdu
diye ‘Haklıdır’ dedin / Sesini çıkarmadın yani suçlusun! / Çünkü
iki gün üzülüp sonra gözündeki nehri kuruttun / Tuğçe ve Büşra’nın
katilini serbest bırakan hâkimin adı neydi unuttun / Şimdi başına
bir şey gelse şehrin hukuk mu? / Bir gece haksızca alsalar içeri
seni / bunu haber yapacak gazeteci bile bulamazsın / Hepsi
tutuklu!” Memlekete dair gerçekleri bir bir haykıran Şanışer, bu
bölümün sonunda, boğazımıza bir düğüm oturmasına sebep sözleri de
söylüyor: “Salınan katillerin aldığı canlar / Geri gelmeyecekler /
Haksız yere hapiste geçen yıllar / Geri gelmeyecekler / Sen sustun
/ Ses etmediğinden bindiler tepene / Haklarını elinden aldılar ve
güzellikle geri vermeyecekler…”
Hayki’nin adalet kavramından yola çıkarak söyledikleri, şarkının
bir diğer çarpıcı kısmı ama gerçeği en çok gözümüze sokan, (başta
Ethem Sarısülük) polis kurşunuyla ölenlere, öldürülenlere selam
çakan şu dize: “Sizin polisiniz silahını çekip güpegündüz ortalıkta
vuramaz dilediğini!” Server Uraz, “Ben sesiyim kayıp neslin /
Sansürü olamam ayıp resmin” dizeleriyle başladığı sözü sırasında
hukukla alakalı bir şeyler söylüyor; Beta, “Yaşamaya çalışıyoruz
hasbelkader gitmeden katakulliye” dizesiyle Türkiye’yi anlatıyor,
Tahribad-ı İsyan ise İstanbul’u: “Paranız olmalı / Ya da
birileriyle aranız olmalı / Kodamanlarda numaranız olmalı /
Aksaray’da bir adamınız olmalı…” O hepimizin bildiği slogan
[“[Susma] sustukça sıra sana gelecek”] bu bölümde dillendiriliyor
ve nokta “Aydın beyinleri bekliyor karanlık gelecek!” dizesiyle
konuluyor. Sokrat St, hemen sonrasında, memleketin en büyük
meselelerinden biri olan eğitimden söz ediyor; Ozbi ise sorguluyor:
“Bir sürü cevap var, koş git yanıt ara! / Peşine düş, mutlaka kanıt
ara!”

Şarkının en çarpıcı yeri, bu noktada başlıyor ve genç neslin
önemli seslerinden Deniz Tekin, kadın haklarından söz ederken
empati kurmaya çalışıyor ve çuvaldızı kendine batırıyor: “Ben
bilmem / Hiç kendimi korumak zorunda kalmadım / Bilmem, ben bir
çocuğu düşünmek zorunda olmadım / Hiç evlendirilmedim / Evde dayak
görmedim / Kendi evimde kendi odama zorla hapsedilmedim //
Sözlerinizi kusmadım / Yurdumdan edilmedim / Nefretinizle yanmadım
/ Yakılarak can vermedim / Hiç kardeşim olmadı / Hiç abimden
korkmadım / Okuldan alınmadım / Ben hiç öldürülmedim!” Sonrasında
gelen çığlıklar, son dönemde bizi yakan, canımıza okuyan sesler:
Emine Bulut hepimizin gözü önünde öldürülürken kızının yüreğimize
işleyen çığlıkları… Sehabe ve Yeis Sensura, Deniz Tekin’in
söylediklerine tersten bakıyor, bunu yapanları eleştiriyor. Bu
noktada, kendi adıma şarkıya dair tek itirazım devreye giriyor:
Keşke (başta Ayben ve Kolera) rap söyleyen kadınlar yan yana gelse,
bu bölümü daha güçlü kılsaydı. Hoş, bunu hâlâ yapabilirler. Kim
bilir, belki onlar da toplanır, yeni bir şarkıyla “Susamam”ın
yanına ilişir…
Aspova’nın dünya hakkında söyledikleri, Defkhan’ın gurbet
meselesinde kurduğu cümleler, Şanışer’in hayvan hakları konusunda
dizdiği dizeler, Sokrat St’nin çarpıcı intihar bölümüyle
tamamlanıyor. Sonrasında Aga B devreye giriyor, faşizmden söz
ediyor ve yapılması gerekeni şöyle dile getiriyor: “Biz façası pis
de eli temiz bir nesiliz / Bu işin selesi siz de tekeri gidonu biz
/ Tabi biz de biz gibi bir neslin peşindeyiz.”
Mirac, Mert Şenel ve Kamufle, sokaktan trafiğe uzanırken şarkı
tamamlanıyor. Dile kolay, on beş dakikalık bir “şarkı” bu. Aslında
bunu, müzikli bir kısa film olarak algılamak da mümkün –ki klibin
yönetmenliğini yapan Sarp Palaur’u bu noktada ayrıca alkışlamak
gerekiyor: Sözleri, çarpıcı görüntülerle güçlendirdiği için.
Birazdan bu görüntü meselesinden Ezhel bahsine geçeceğim ama
öncesinde, Kamufle’nin trafik bahsinde Cartel’e çaktığı selamın
altını çizeyim: “Yirmi beş yaşında yüz binlik arabaya binen
gençlerin yok korkusu.” Mânâsız bir şekilde, gündemdeki bir diğer
hadiseye, Yenikapı’da sergilenen kiralık otomobillere de
bağlayabiliriz bunu. Orada, Cartel şarkısındaki şu dizeleri
muhakkak anmak gerekir ama: “Nereden geldi bu para? / En iyisi
sorma!”
Ezhel, belki kendinden bir hamleyle belki de Şanışer ve
arkadaşlarıyla anlaşmalı olarak “Olay” adını taşıyan son şarkısını,
“Susamam”la hemen hemen aynı anda sosyal medya üzerinden
dinleyicilerine ulaştırdı. Şarkı, bildik Ezhel şarkılarının yanında
çok güçlü değil belki ama şarkının klibi çarpıcı: Artık
yayımlanmayan, yayımlanamayan görüntüler art arda getirilmiş. Bir
dönem, televizyonlar sahiden haber yaparken ekranlara yansıyan
görüntüler bunlar. Bu anlamda, “Olay” bir hayli çarpıcı. Bize, hiç
olmazsa bir dönem bu ülkede bir şeyler olduğunu hatırlatıyor,
hafızamızı güncelliyor, bugüne, bugünkü Türkiye’ye başka bir
noktadan bakmamızı sağlıyor. Bir yandan da “sokakta tayfalarla”
yürüyeceğimiz günlerin özlemini dile getiriyor.
Yazının sonuna doğru, aynı gece yayımlanan üçüncü şarkıyı anmak
elzem: Sayedar & Önder Şahin, Ceza’yla birlikte “Komedi v Dram”ı
yaptı ve şarkı, Esen Müzik etiketiyle, diğerleriyle aynı anda
yayımlandı. Mevzu üzerine lakırdı ettiğimiz bir arkadaşımın dediği
gibi: Üçü anlaşmalı yayımlandıysa ayrı güzel, tesadüfse ayrı
güzel…

2019 yılının 5 Eylül gününü 6 Eylül’e bağlayan gece, bu ülkede
bir şeyler yaşandı. Rap camiasının cevval çocukları, önümüzdeki
günlerde belli ki daha çok konuşulacak bir hamleyle, gündeme dair
akıllarında olanı dile getirdi. “Susamam”, bütün çıplaklığıyla
memleketin bugününü tarihe işlerken, Şanışer’in yan yana getirdiği
gençler, cesurca sözlerini haykırdı. Ezhel, aynı gece kendinden
beklenen, bizi şaşırtmayan hamleyi yaptı; Sayedar & Önder Şahin,
yanlarına Ceza’yı alarak bu hamleyi güçlendirdi. Bütün bunların
yaşandığı bu gece, ilerleyen yıllarda, rap kalkışmasının başladığı
gece olarak tarihe geçecek. “Cesaret bulaşıcıdır” sözünden yola
çıkarak, bunun burada kalmayacağını söylemek, yanlış bir kehanet
değil. Sonrasında olacaklar, yarına güvenle bakmamızı sağlıyor. En
son 2013 yılının Haziran ayında, Gezi direnişiyle bu kadar
umutlanmıştık. Bu kez, dipten ve derinden gelen bir dalganın
görünür olması, umudumuzu artırıyor.
Bu noktada, aklımıza gelen “Peki ya şunlar bu klipte niye yok?”
sorusunu bir süre ertelemek, “Susamam”a katılacak yeni sesleri
beklemek durumundayız. Elbet bu ses güçlenecek, daha da yükselecek.
Kim bilir, belki başka camialar da bu sese karşılık ses verecek. Ne
diyordu “Susamam”ın girişindeki mekanik konuşmanın sonunda: “…ama
biz müziğin bir şeyler değiştirebileceğine inanıyoruz / Bizimle
gel.”
İşaret fişeğini rap yaktı. Çok zamandır beklenen bir olaydı.
Bizi mutlu etti, umutlu kıldı. Sloganı, Sayedar’dan alayım:
“Işıkları yakın çünkü zafer yakın!”
Hep söylüyorum: Umut her dem baki. Bugün, biraz daha umutluysak,
bu gençler sayesinde. Yolları açık olsun demek yetmiyor. Kendi
adıma, bu gençlerin attığı her adımda onları destekleyeceğimi
buradan deklare ediyorum. Elimden ne gelirse…