'İslâm ordusu' İD ise 'Rum ordusu' kim?
Cihatçılar şöyle tartışıyordu: Rum diyarı Anadolu olduğuna, şu anda oraya Türkiye Cumhuriyeti hakim olduğuna göre, Dabık’ta 'İslâm ordusu'nun karşısına çıkacak ordu da TC ordusu olamaz mı?
Dabık (Dabik), Halep’in 40 km kadar kuzeyinde, Türkiye sınırına 10 km mesafede, Halep vilayeti Azez ilçesi Ahtarin nahiyesine bağlı, (iç savaştan önce) yaklaşık 3500 nüfuslu bir köy. Osmanlı hükümdarı Yavuz 1516’da Memlükleri burada yenmese, destanlar kolajı şeklindeki tarihimize Mercidabık Savaşı diye bir kalem eklenmese, muhtemelen Türkiye’de kimse oranın adını duymamış olacaktı. Mazhar-Fuat-Özkan’ın Özkan’ıyla Uğur’u Ferhan Şensoy’un Şahları da Vururlar oyununda, “Mercidabık, Ridaniye, Çaldıran / Yok bir avuç baldıran” diye şarkı söyleyemeyeceklerdi.
Oysa şimdi pek çok ülkede pek çok siyasetçi, gazeteci, akademisyen Dabık’ın adını biliyor. Bilmeyen herkes de yavaş yavaş öğrenecek.
Birkaç yıldır dünyanın dört bir tarafından Suriye ve Irak’a akan on binlerce Müslüman genç için veya halihazırda yaşadığı yerde bol kanlı sansasyonel eylemler yapmaya hazırlananlar için bu ufak köyün adının ifade ettiği şeyler, merakla, güncel olayları takip etmekle, gündelik siyasetle ilgili değil. “İslâm Devleti” örgütüne katılmaya koşan Avrupalı, Asyalı, Afrikalı gençler üzerine araştırmalar yürüten herkesin vardığı ortak kanı şuydu: Bu gençlerin Ortadoğu’ya, savaş meydanlarına bu kadar istekle koşmasındaki en büyük etken, kendilerine vaat edilen en yüksek şahadet mertebesinin hayatlarına kazandıracağını umdukları anlamdır.
Peygambere dayandırılan rivayet kabaca şöyle: “Rum orduları” Amik Ovası ve/veya Dabık’a geldiklerinde onlarla bir 'nihaî savaş' yapılacak, Mehdi’nin komuta edeceği Müslüman ordusu daha önce yenildiği kâfirleri yenecek ve bu, artık çok yaklaşmış olan Kıyamet’in kesin alâmeti sayılacak.
(Rivayetin ve yorumlarının çeşitlemeleri bol. Ben sadece, önce IŞİD, bilahare İD olan örgütün benimsediği, yaydığı motifleri esas alarak aktarıyorum.) Hernekadar Amik Ovası ve/veya Dabık’ta yapılacak savaş Melhame-i Kübra (muazzam-büyük kıyım) olarak adlandırılsa da, İD, Kıyamet’ten önce üç büyük savaş olacağı inancında: Dabık-Amik’te “Rum ordusu”nun yenilmesi, Konstaniyye’nin (İstanbul) fethi, son olarak da Rumiyye’nin (Roma) fethi. Sonuncusunun tam neresi olduğu kesin değil. Vatikan’ın varlığı yüzünden, bugünkü Roma şehri olduğu, genel olarak kabul görüyor. Libya kıyısında zavallı Mısırlı Hıristiyan göçmen işçileri katleden İD militanı bıçağını Akdeniz’e, İtalya’ya doğru uzatmış, “Bekle bizi, Roma!” diye seslenmişti.
Birkaç gün önce cephedeki askerlerinin moralini yükseltmek üzere gittiği El-Bab yakınlarında öldürülen örgüt sözcüsü el-Adnani, İD’in elektronik dergisi Dabiq’ten, “Haçlılar”a şöyle sesleniyordu: “Size sözümüzdür, Allah’ın izniyle bu son saldırınız olacak. Önceki saldırılarınız nasıl dağıtıldı ve savuşturulduysa bu da dağıtılacak ve savuşturulacak, fakat bu defa ardından biz size saldıracağız ve siz bize bir daha saldıramayacaksınız. Yüce Allah’ın izniyle, Roma’yı fethedeceğiz, haçlarınızı kıracağız, kadınlarınızı köle edeceğiz. Bu, O’nun bize vaadidir.”
İD’in halifesi Ebubekir el-Bağdadi, 2015 Aralık ayında Suudi Arabistan’ın İslâm İttifakı girişimi vesilesiyle konuşurken, Batılıların niye doğrudan kendi ordularıyla karşılarına çıkamadığını şöyle açıklıyordu: “Onları Dabik’te veya el-Guta’da neyin beklediğini biliyorlar…” Bağdadi, “Bunun son savaş olduğunu biliyorlar!” diye kükrüyordu. “Onları yeneceğiz ve İslâm yeniden bütün dünyada hüküm sürecek.”
DABIK, AMİK, KONSTANİYYE, RUMİYYE
Dabık’tan bahsedeceksek, lafa belki de şu soruyu sorarak başlamalıydık: İD gibi bir örgüt, 1400 yıllık İslâm tarihinden, dergi adı yapmak üzere seçe seçe niye küçücük bir köyün adını (Dabiq, Dabık) seçti? Örgütün “resmî” ajansı için seçtiği ad da Amaq (Amak); yani Amik. Çıkardıkları bir elektronik derginin adı Konstantiniyye’ydi, şimdi de Rumiyye’yi (Roma) çıkardılar.
Niye? Çünkü meseleye akılcı, gerçekçi yaklaşımlarla eğilenlere abartılı görünebilir, lâkin -yukarıda da değindiğim üzre- Kıyamet motifinin çağırıcılığı ve Kıyamet’ten önceki son büyük savaşta şehit düşme “vaadi”, İD’in dünya çapında bir hareket haline gelmesinde çok etkili oldu. Örgüt bunu sürekli işledi.
IŞİD metinlerinde Dabık, 2014’e kadar fazla geçmedi. Ne zaman ki, örgüt dünyanın her tarafından savaşçı toplayabileceğini öngörüp buna meyletti ve Türkiye’nin “yardımsever” sınır politikası sayesinde İD’in savaşının bir tür uluslararası cihada dönebileceği görüldü, örgütün günümüzün “İslâm ordusu” olduğunu pompalayan, Kıyamet temalı propaganda geliştirildi. 2014 Nisan’ında örgütün sözcülerinden biri Dabık köyünün adını koskoca şehirlerle (Bağdat, Şam, Kudüs, Mekke, Medine) birlikte andı. Müslümanların ordusu Şam’da (Guta) toplanacak, Dabık’ta savaşacak, nihaî olarak Roma’ya yürüyecekti.
Örgütün yayımladığı ilk kafa kesme videosunda kurban ile cellat Dabık’taydılar. Cellat, köyü arkasına almış, “İşte,” diyordu, “Dabık’ta ilk Amerikalı Haçlı savaşçısını gömüyoruz ve geri kalan ordularınızın gelmesini bekliyoruz.”
2014 Kasım’ında, yirmi iki Suriye askeri ile rehine Peter Kassig’in infaz edilişini gösteren video da Dabık’ta çekilmişti.
İD (o sırada henüz IŞİD’di), Dabık’ı rejimle savaşan silahlı Sünni grupların elinden almak için çok kararlı ve şiddetli savaş yürüttü. Gerçi Dabık’ın bulunduğu bölge, Türkiye sınırı ve onun üzerinden geri kalan dünya ile irtibat anlamına geldiğinden örgüt için zaten hayatîydi, ama Dabık’ın simgesel önemi bunu kat kat pekiştiriyordu. İD Dabık’ı alıp köye nazır tepeye makineliler, keskin nişancılar yerleştirdikten sonra Batı’den gelen cihatçılar, Kıyamet’ten önce şehit olacakları büyük savaş meydanından fotoğraflar paylaşmaya başladılar. Bu güvenle, Batılı kâfirlere, “Gelin de bütün askerlerinizi öldürelim!” tehditleri savurdukları bir video yayımladılar. Bir militan, “Seksen bayrak altında gelin!” diye meydan okuyordu, rivayete atıfla. Cennete bu kadar yaklaşmış “kardeşlerini” kıskananlar da sırt çantalarını yüklenip havalimanlarına doğru harekete geçti.
'KAÇKIN KÖLE'NİN ASKERLERİ Mİ, RUM DİYARINDAN GELENLER Mİ?
Melhame-i Kübra, Mehdi’nin komutasında yapılacak savaş, Dabık, Haçlılar vs. konuşulurken elbette öncelikle cevaplanması gereken soru şu: Amik Ovası’na, Dabık’a gelecek olan “Rum ordusu” kimlerdir?
Dabık hakkında atıp tutan cihatçı din âlimlerinden biri, “Yaradan,” diyordu, “sevgili peygamberin kehanetini doğrulamak ve bütün yaratılmışlara ders vermek için, kaçkın köleyi ve onun kötü yaratıklardan meydana gelen iç karartıcı kafilesini Dabık ovasına sürüklüyor.”
“Kaçkın köle”den kasıt, ABD’nin Afrika kökenli başkanı Barack Hüseyin Obama. Bu durumda Haçlı veya Rum ordusunu Amerikalılar diye düşünmek mümkün. Fakat gördüğümüz üzre, Amerikalılar, özel kuvvetlerinden pek az uzmanla savaşa fiilen katılıyor. Bir de uçaklarıyla. Rivayette Rusların kastediliyor olabileceğine dair emare bulmak pek kolay değil. Suriye ordusu da, İD ve Selefilerin Aleviler hakkındaki korkunç fikirleri ne olursa olsun, o tanıma sokulabilecek bir unsur değil. Ve şu anda Dabık üzerine ilerleyen kuvvette Sünniler dışında kimse yok.
“Seksen bayrak”, gerçi var. Çünkü burada bize “Özgür Suriye Ordusu” (ÖSO) adı altında, komuta merkezi, düzeni, disiplini olan tek bir kuvvet gibi yutturulmaya çalışılan silahlı güç, çok, pek çok örgütten oluşuyor. Bir kısmı Arap, bir kısmı Türkmen. Bazıları cihatçı, şeriat devleti için mücadele ediyor, bazıları şu anda geçer akçe bu diye olduklarından fazla İslâmcı gözüküyor, bazıları rejimi devirme, bazıları çıkar temin etme peşinde. Neresinden bakarsanız bakın, rivayetteki “Rum ordusu” tabirine karşılık düşmek için pek yetersiz ve uygunsuzlar.
Oysa Amik Ovası’na zaten her zaman “inmiş” bulunan, Dabık’a doğru ilerleyen, ordu adını vermenin yanlış kaçmayacağı bir düzenli ordu var.
Melhame-i Kübra’daki düşman ordusunun kimliği üzerine tartışılırken, birileri de ortaya şöyle bir fikir atmıştı: Gelecek ordu “Rum” ordusu denirken, “Rum diyarı”nın ordusu kastediliyor olamaz mı? Rum diyarı Anadolu olduğuna, şu anda oraya Türkiye Cumhuriyeti hakim olduğuna göre, Dabık’ta “İslâm ordusu”nun karşısına çıkacak ordu da TC ordusu olamaz mı?
Bu tartışma yürütülürken, İD (o sırada IŞİD’di), Ankara’nın sağladığı sınır kolaylıklarından yararlanıyor, onu karşısına almamaya özen gösteriyordu. Bu yüzden mevzu kurcalanmadı.
Peki şimdi, İD’in tanksavar mermileriyle iki TC tankı Suriye topraklarında havaya uçurulmuş, dört asker can vermişken, Türk ordusu desteğindeki silahlı gruplar İD ile savaşa savaşa ilerlemeye başlamışken ve bu iş Dabık’ın dibinde olup bitiyorken?..
Rumiyye dergisinin arka kapağında yer alan rivayet şöyleydi: Güya peygambere sorulmuş, “İstanbul mu Roma mı daha önce fethedilecek?” denmiş, o da, “İstanbul,” demiş.