İşletmelerde stajyer ve çırak ölümleri
21 Ocak'taki mitingde, staj ve çıraklık sigortası mağdurları, iş cinayetlerine, çocuk işçi çalıştırılmasına, emeklilik haklarının gasp edilmesine karşı kitlesel bir katılımla seslerini yükseltmelidir.
Hasan Aydın*
3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanunu'na göre stajyer ve çırak adı altında ucuz işçi olarak çalıştırılıp işletmelerde 'mesleki' eğitim gören, diğer yandan sadece iş kazası ve meslek sigortası yapılıp çalıştığı süreler emeklilikten sayılmayan 14-18 yaş arasındaki öğrencilerin, iş cinayetlerinde yaşamlarını yitirmeleri gündemdeki yerini koruyor.
Mesleki Eğitim Merkezi( MESEM) kapsamında, işletmelerin kazalara davetiye çıkaran riskli bölümlerinde, makine ve tezgah başlarında ve ağır sömürü koşulları altında yeterli iş güvenliği önlemi alınmadan çalıştırılan ve son bir kaç ay içinde iş cinayetleri sonucu aramızdan ayrılan çocuk yaştaki çırak ve stajyerlerden bazıları;
- Manisa'nın Alaşehir ilçesi Sümer Oral Mesleki Eğitim Merkezi 11. sınıf öğrencisi 16 yaşındaki Zekai Dikici elektrik tesisatı döşediği inşaatın 5'inci katından düşerek yaşamını yitirdi. (26 Eylül 2023)
- Konya' nın Ereğli ilçesinde 17 yaşındaki stajyer öğrenci Ulaş Dumlu arıza gidermek için çıktığı elektrik direğinden arıtma havuzuna düşerek can verdi. (6 Aralık 2023)
- Diyarbakır Abdulvahap Çokur Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi 10. sınıf stajyer öğrencisi 17 yaşındaki Ömer Çakır oto galericiler sitesinde klima tesisatı döşerken 2'inci kattan düşerek ağır yaralandı. Hastaneye kaldırılan Çakır, burada 6 gün sonra yaşam mücadelesini kaybetti. (21 Aralık 2023)
- İstanbul Büyükçekmece'de Özkanlar Demir Çelik'te MESEM kapsamında çalıştırılırken 9 Ocak'ta kafası sac büküm makinesine sıkışan ve ağır yaralı olarak hastaneye kaldırılan Arda Tonbul da 7 gün sonra yaşama veda etti.
İş cinayetlerinin ardından genel olarak işyeri sahipleri ve iş güvenliği uzmanlarının tutuklanması, yaşamlarının baharında aramızdan ayrılan bu çocukları geri getirebilecek mi? Devletin denetim sorumluluğunu yerine getirmemesi, caydırıcı cezaları anında uygulamaması ve aşırı kâr hırsı içindeki işletme sahiplerinin gerekli güvenlik önlemlerini almamakta ayak diremesi, daha ne zamana kadar devam edecek?
Ülkemizde kuralsız ve denetimsiz çalışan, tehlikeli kaza riskleri barındıran, bilim ve mühendislik tekniğinden yoksun olan ve iyi yetişmiş iş güvenliği uzmanı bulundurmayan pek çok işletme mevcuttur.
Diğer yandan staj sürecinin iyi planlanıp takip edilmesi, staj yapılacak kurumların iyi seçilmesi ve orada stajyerin haklarının gözetilip gerekli önlemlerin alınması da önem arz etmektedir. İş cinayetlerinde; sırasıyla iş yeri sahiplerinin, iş güvenliği uzmanlarının ve ustaların ihmalleri öne çıkmaktadır. İş yerinde iş güvenliği uzmanı; gerekli tasarım, makine ve diğer teçhizat durumuna, bakımına ve seçimine ilişkin tedbirleri almak zorundadır. MEB de MESEM aracılığıyla çalışan öğrencileri kazalara karşı korumak ve zarar görenleri de hukuki anlamda desteklemek durumundadır.
İşçi Sağlığı ve Güvenliği (İSİG) Meclisinin raporlarındaki verilere göre AKP'nin iktidara geldiği tarihten bu güne dek yaş aralığı 14-17 arasında olan en az 923 çocuk, iş cinayetlerinde yaşamını yitirmiş durumunda. Resmi verilerde gerçek boyutu görmezden gelinen çocuk işçiliği, ülkemizin üretiminde önemli bir yer tutmaktadır.
Stajyerler işçi sayılmadığından 4857 Sayılı Kanun'un işçilere uygulanan hükümlerine de tabi değildirler. Günümüzde genel olarak ekonomik açıdan fakir olan aileler, çocuklarını hem meslek sahibi hem de kısa sürede iş edinmesi amacıyla mesleki eğitim kurumlarına göndermektedirler.
Üretim ilişkilerinin değişiminde iş gücünün bir program dahilinde eğitilmesi, mesleki eğitimde gerekli olacak düzenlemelerin yapılması ve öğrencilerin kendi yetenekleri doğrultusunda yönlendirilmesi şarttır. Fakat bu yönlendirmeyi, çoğunlukla egemen güçler kendi çıkarlarına göre yapmaktadırlar.
Mesleki eğitimde devlet-sermaye ilişkisi iç içedir Bugün MESEM aracılığıyla 1,5 milyon civarındaki çocuk öğrenci, ucuz emek kaynağı olarak sermayedarların işletmelerinde stajyer ve çırak olarak çalıştırılmaktadır.
Gerçeklerle bağdaşmayan bir dizi vaat ve propaganda ile öğrencilerin kayıt olmasının teşvik edildiği MESEM'de öğrenci 1 gün okula 4 gün de iş yerine giderek mesleki eğitim almaktadır.
MEB, yakın geçmişte Mesleki ve Teknik Anadolu Liselerini (MTAL) gerekli alt yapı ve bazı ön araştırma yapmadan MESEM'e dönüştürmeye çalıştı. Bu arada istenen öğrenci sayısını tutturmak için birçok yönetmelik ihlal edildi. Sonuçta çocuk işçiliğinin devlet eliyle teşviki yapıldı. Bu da kamuoyuna başarı diye sunuldu.
MESEM'ler yaygınlaştıkça, milyonlarca çocuk; çırak ve stajyer adı altında emek sömürüsüne maruz kalmaya devam edecek, yeni iş cinayetleri kaçınılmaz olacaktır.
Bugün stajyer öğrencisi olan işyerlerinde, stajyer ücretlerinin belli bir kısmını devlet ödemektedir. Bu öğrencilerin maaşları da güncel asgari ücrete göre hesaplanmaktadır. İşletmeler, çoğunlukla stajyer öğrenci çalıştırdıklarında mevcut işçilerinin sayısını azaltıp emek maliyetini de düşürmektedirler.
İşverenler kadrolu işçiye daha fazla ücret ve sigorta primi yatırdığından, stajyer öğrenci çalıştırmayı daha kârlı olarak görmektedirler. Çok düşük ücretlerle itaatkâr iş gücü elemanı olarak yetiştirilen öğrenciler, iş piyasasına pazarlanırken iş güvenliğinden de yoksundurlar. Geçen yıl İzmir Ticaret Borsası 2023 Kasım ayı toplantısına katılan İzmir İl Milli Eğitim Müdürü Dr. Ömer Yahşi'nin işverenlere yönelik "meslek liselerini ayağınıza getireceğiz" şeklindeki açıklaması hala akıllardadır. O günlerde eğitim sendikaları, okulu işyerine taşımanın pedagojide yerinin olmadığını, böyle yapılırsa öğrencilerin sosyalleşmekten, insani ve kültürel değerlerden uzaklaşmasının söz konusu olacağı eleştirisini dile getirmişlerdi.
Stajlarda, öğrencilerin temizlik, çay demleme, getir-götür gibi işlerde çalıştırılması yasal değildir. Stajyer ve çırak köle de değildir. İşyerindeki baskılar ve mobbing uygulamalarında sanıldığından da fazladır. MESEM, meslek öğretiyoruz gerekçesiyle öğrencileri okuldan koparıp vahşi kapitalizmin sömürü bataklığına gönderen bir kurum olmaktan çıkarılmalıdır.
Toplum, ihmaller sonucu meydana gelen iş cinayetleriyle çocukların yaşamdan koparılmaması için gerekli önlemlerin alınıp, kuralsızlığa dur denilmesini istiyor. 8 Eylül 1999 öncesinde staj ve çıraklık kaydı olduğu halde emeklilik primleri yatırılmadığı için emekli olamayan binlerce staj ve çıraklık sigortası mağduru, haklı talepleri için 21 Ocak Pazar günü saat 12.00'de Ankara Anıt Park'ta büyük bir miting düzenleyecekler. 21 Ocak günü gerçekleştirilecek mitingde, staj ve çıraklık sigortası mağdurları, işletmelerdeki iş cinayetlerine, çocuk işçi çalıştırılmasına ve çok önemli bir sorun olan emeklilik haklarının gasp edilmesine karşı kitlesel bir katılımla seslerini yükseltmelidirler.
*Eğitimci-Yazar