İkisi de birer vak’a ve vâkıâ. Bir araya gelince iyice kördüğüm oluyorlar.
Elbette “köken araştırması” dangalaklığı yapacak değilim. Ama ikisinin de kökeni fazla vurgulaması dikkat çekici. Behramoğlu, Azerbaycan kökeninden bahseder mesela. Bu şekilde, adeta, “aklınıza bir şey gelmesin” der. İyi de Azerbaycan homojen mi?
Özel’in köken meselesi ise, örteyim derken iyice fâş eden bir şey. Pek çok kitabındaki özgeçmiş bölümünde şu cümle dikkati çeker: “1944 yılında Sökeli bir polis memurunun altıncı çocuğu olarak Kayseri’de doğdu.” Şu demek: “Kayseri’de doğmuşum diye aklınıza Ermenilik, Kürtlük filan gelmesin, epey Batılıyım ben.” Babanın altı çocuğu var ama kendi “polis memuru”. Polislik kanununda “koyu esmer (Roman) ve şiveliler (Kürt) polis olamaz” (parantezler benim) maddesi vardı eskiden. Yani eğer bir kişi polis ise zaten Roman veya Kürt değildir. Ona gönderme, belki de sığınma var.
Türkiye’nin batısı etnik manada katışıksız Türk değil ki. Korkak sosyoloji şöyle kenarda dursun, biz şiir üzerinden bakalım: Türk şiirinde 1940’lı yılların sonuna kadar Boğaziçi dışındaki kıyı ve denizlerden neredeyse hiç bahsedilmez. Bunun nedeni, kıyı bölgelerde Türk olmayan toplulukların yaşaması, hatta çoğunluk teşkil etmesidir. Özel, bir şey saklamasa neden bu kadar vurgulasın? Hem çok da Sökeli gibi durmuyor. Malatya küçük sanayi sitesinde dükkânı olan Muşlulara benziyor!
Behramoğlu’nun ilk iki şiir kitabı: “Bir Ermeni General” ve “Bir Gün Mutlaka.” Gerçekten de harika şiirlerdir. Sonrasında lise düzeyinde şiirler yazar, halen de öyle. Bunun nedeni, Özel’e aşırı hayranlığı gibi görünüyor. Edebî ve entelektüel varlık ve geleceğini ona kurban ede geldi. Gençliğimizi mahveden Akşenergillere aşkı da buradan geliyor. Özel, beyni turşu kıvamına getirip bilinç-altına kaçırdığı sözcüklerle coşuyor ya, Behramoğlu ondan geri kalmamak için kılıç kalkan kuşanmış olmalı.
Özel, MHP’lileri yeterince milliyetçi saymaz, MHP’li belediye başkanları Behramoğlu’nun bilmem kaçıncı sanat yılını bilboardlarda kutlar. Özel, Müslüman olan herkesi Türk sayar, Behramoğlu Rusları sever, ama çevirileri okunaklı değildir. Özel, solcuların hasbelkader açtığı özel üniversitede ders verir, Behramoğlu devlet üniversitesinden unvan üstüne unvan alır. Sonunda birlikte Orhan Şaik Gökyay mertebesine ulaşırlar. Belki de ibret için.
Önce İkinci Yeni’ye meyyal bir tavırları vardı. Cemal Süreya, Papirüs’e katılmak istediklerini yazıyor. Sonra Kartal İşçi Birliği’nin “Şiir ve Gösteri Gecesi”ne katılıp Ali Özgentürk’ün evinde soluğu alıyorlar. Orada bir söyleşi yapılıyor. O söyleşi “Ant” dergisinde çıkıyor. Sonra dergi çıkarma fikri oluşuyor. Bu dergi, “Halkın Dostları” dergisidir. İşte dergi için seçilen bu “yanlış” isim, İsmet Behramoğlu tarihinin özeti gibidir.
“Halkın Dostları”, aslında Lenin’e muhalefet eden bir grubun adıdır. Bu süper devrimci elemanlar seçe seçe bu karşı devrimcilerin adını seçmişlerdir. Bilen biri uyarınca, derginin adını “Halkın Yumrukları” şeklinde değiştirme fikri ortaya atılır. Özel, dergi ile anıları olduğunu söyleyerek ad değiştirmeye karşı çıkar. İsmet Behramoğlu yaklaşımı böyle bir şey işte: Yanlıştan dönmek değil, yanlışı en uca götürmek.
“Halkın Dostları” dergisine bakıldığında Behramoğlu’nun Özel’den birkaç gömlek üstün olduğu görülür. Özel’den daha iyi bir şair ve entelektüel. Tanpınarvarî bir cümle ile şöyle demek de mümkündür: “Gerçi Özel’den daha iyi şair olmak kişiyi pek de iyi şair yapmaz!”
Özel, bir yerde İkinci Yeni’nin “nedensiz biçimde ortaya çıktığını” yazar. Hem Marksist bir genç hem bir olguya nedensiz diyor! Hemen ardından Halkın Dostları’nın çıkmasının İkinci Yeni’yi etkilediğini söylüyor. İkinci Yeni’nin belirmesinden 15 yıl sonra diyor bunu. Böylece daha sonra gerçekleşen bir olay daha önce gerçekleşen bir olayı etkiliyor! Tekrar etmeli; Behramoğlu daha donanımlı, ama edebî yeteneğini işte böyle bir Özel’in koyu gölgesine atıyor.
Özel’in hidayet meselesi de çok karışık. Hidayetin ilan edildiği “Amentü” (1974) şiiri, bana Türk şiirindeki en Hıristiyanî, en Yunanî, en pagan, en müşrik şiir gibi gelir. “Hani tövbe etmişti” diyesi geliyor insanın.
“Kafamda yasak düşünceler, Gide meselâ” dizesi, eşcinsellik ilanı olarak okunabilir. “Ağır bir haç taşımak,” Hıristiyanî bir imajdır. “Çıkınımda güneşler halka dağıtmak için” ve hemen ardından gelen “halkı suvarmak için saçlarımda bin ırmak” dizeleri ise Yunanîdir ve Tanrılık imâsı barındırır. “Suvarmak” ne? “(Hayvana) su içirmek, (hayvanı) sulamak.” Kim suvarılıyor? Halk. Suvaran kim? “Saçlarında bin ırmak” olan bir tanrı!
Behramoğlu, Özel safları terk edip de bir türlü ölmeyen nefsini öldürmeye girişirken onunla ilgili ilk yazıyı yazar. Militan dergisi, sayı iki. Şubat 1975 tarihli “İsmet Özel Üzerine” adlı bu yazı tam 35 sayfadır. Akademik dergiye bile fazla gelir. Gölgenin nedeni ve sonucunu bu yazıda aramak gerekir.
Halkın Dostları, Kürt şiirinden ilk çevirileri yayınlayan bir dergi aynı zamanda. Kürtçülük cereyanına sayfalarını açan mecmua! Aralık 1970 sayısı. Genel Yayın Yönetmeni: İsmet Özel. Behramoğlu, Kürtçe şiirleri Rusça bir seçkiden Türkçeye çeviriyor. Kısa bölümler. Sömürü karşıtı parçalar. Yıllar sonra ikilinin mektupları yayımlandı. Orada Behramoğlu, Özel’e Kürt şiirindeki ulusal bilinci yadırgamadan anlatıyor. Adam devrimci sonuçta. Ama Özel’in verdiği cevapları göremiyoruz. O mektupları kitaba koymuyor. İster misin bir gün o mektuplar ortaya çıksın ve Özel şöyle demiş olsun: “Çevirileri aldım Ataol yoldaş. Çok beğendim. Ruhum aydınlandı. Biliyorsun ki köken olarak ben de senin gibi Kürdüm!”