İspanyol gazeteci 1 yıldır 'Rus ajanlığı' suçlamasıyla Polonya’da tutuklu
Pablo Gonzalez, savaşın başlamasından hemen sonra Polonya sınırında haber yaparken tutuklandı. ‘Rus ajanı olmakla’ suçlanan İspanyol gazetecinin eşi Oihana Goiriena, bir yıldır yaşadıklarını anlattı.
Ukrayna’daki savaşın başlamasıyla birlikte Avrupa Birliği (AB) ve bazıları ‘sosyal demokrat’ olmak üzere üye ülkelerin hükümetleri savaş gündemini öne sürerek sistematik bir çifte standart siyaseti güdüyor. Hayatında spor yapmaktan başka bir amacı olmayan insanları ‘işgal’ bahanesiyle, sadece Rusya pasaportu var diye spor müsabakalarının dışına itmek bunlardan bir tanesi. Ya da ‘propaganda’ bahanesiyle kimi Rusya menşeili yayınları engelleyip, diğer propaganda yapan işgalci -ama müttefik- bazı devletlerin yayınlarına dair tek kelime etmemek gibi. Bir savaşa dair çözümü daha fazla tank göndermekte gören ‘sosyal demokratların’ dünyasına hoş geldiniz…
AB’nin iki yüzlü politikalarını daha fazla tekrarlamaya gerek yok. Bir yılı aşkın bir süredir benzer haberlerle karşılaşıyoruz. Kamuoyuna pek yansımayan bir olaya değinelim. İspanyol gazeteci Pablo Gonzalez, savaşın başlamasından hemen sonra Polonya sınırında haber yaparken tutuklandı. İspanya’nın popüler kanallarından biri olan La Sexta’ya içerik üreten Gonzalez, ‘Rus ajanı olmakla’ suçlanıyor. İspanya hükümeti ise bu gündeme ya kayıtsız kalıyor ya da dolaylı yollardan şüpheleri arttıran bazı açıklamalar yapıyor. Üstelik bu hükümet sosyal demokratların, sol/sosyalist güçlerle kurduğu koalisyon hükümeti! AB ise tamamıyla sessiz. Bu sırada Gonzalez ‘tehlikeli mahkum’ olarak değerlendiriliyor ve günde sadece 1 saat havalandıramaya çıkabiliyor. Ailesi ile görüşmesi ise 2 ay gecikmeli giden bir posta mektubu aracılığıyla sağlanıyor.
Pablo Gonzalez’e Özgürlük Derneği ile bu davayı ve İspanyol gazetecinin durumunu konuştuk. Hem dernek üyesi hem de Gonzalez’in eşi Oihana Goiriena, bize bir yıldır yaşadıklarını anlattı.
‘10 YILA KADAR HAPİS CEZASINA ÇARPTIRILABİLİR’
Pablo’nun Polonya’da tutuklanmasının üzerinden bir ayı aşkın süre geçti. Bize nasıl tutuklandığını ve geride bıraktığımız bir yılı anlatabilir misiniz? Tecrit durumu söz konusu mu? Kendisi ile iletişim halinde misiniz?
Pablo, İspanyol televizyon kanalı La Sexta da dahil olmak üzere çeşitli medya kuruluşları için Ukraynalı mültecilerin gelişini haber yapmak üzere Polonya’nın sınır kasabası Premyzsl’deydi. 24 Şubat’ta Polonya'ya giden Pablo’yu, 28 Şubat sabahı tutukladılar. Haber vermek için beni aradı ve durumu avukatına ve annesine haber vermemi istedi.
İlk 48 saati bir avukatın yardımı olmadan, tamamen tecrit edilmiş bir şekilde geçirdi. 3 ya da 4 günün ardından, Polonya makamları tutukluluğunu resmen bildirdikten sonra konsolosluk yardımı almaya başladı. Birkaç gün sonra İspanya’nın Varşova Konsolosluğu aracılığıyla Polonya Ceza Kanunu’nun 130/1. Maddesi’ne göre ‘casuslukla’ suçlandığını öğrendik. Bu suç kapsamında 10 yıla kadar hapis cezasına çarptırılabilir. Bize verilen bilgilendirmede 3 ay boyunca (29 Mayıs’a kadar) geçici cezaevinde kalması gerektiği söylendi.
‘TEHLİKELİ MAHKUM’ DEĞERLENDİRMESİ
Tutukluluğunun ilk ayını Rzsézow Cezaevi’nde geçirdi. Nisanda daha kuzeyde, hem Varşova’ya hem de davaya bakan savcılığın bulunduğu Lubin’e daha yakın olan Radom Cezaevi’ne nakledildi. ‘Tehlikeli mahkum’ olarak sınıflandırıldı. Bu da, Pablo’nun tarifiyle 'hapishane içerisindeki hapishanede’, yani hücre hapsinde ve kısmi iletişim halinde bulunmak anlamına geliyor.
Nisandan mayısa bir ay boyunca, hücreyi paylaştığı süre dışında bütün bir yılı tamamen yalnız geçirdi, günde 23 saat kapalı kaldı. Sadece küçük bir avluya bir saatliğine çıkabiliyor, o da yalnız bir şekilde. Diğer tutuklularla iletişim kuramıyor ve hücre-avlu arasında gidip gelirken daima kelepçe takmak zorunda.
Dış dünyayla, ailesiyle ve arkadaşlarıyla iletişimi, mektuplara müdahale edildiği, çevrildiği ve sansürlendiği için iki ay gecikmeli gelen posta ile sınırlı. Tüm bu süre boyunca, yalnızca bir ziyaret gerçekleştirilebildi. 21 Kasım’da benim gerçekleştirdiğim ziyaret. Bu ziyaret dışında, sevdikleriyle başka teması yok. Babalarıyla bir yılı aşkın bir süredir konuşamayan üç çocuğunun (15, 10 ve 7 yaşlarında) telefon görüşmesine dahi izin verilmedi.
‘İSPANYA HÜKÜMETİ DOLAYLI OLARAK ŞÜPHELERİN ARTMASINA NEDEN OLDU’
Konsolosluğun aracılığından bahsettiniz. Peki İspanya’daki resmi makamların bu soruna yönelik cevabı ne oldu? Biraz daha açabilir misiniz?
İspanyol yetkililerin tepkisi tatmin edici değildi. Polonya adaleti, Avrupa İnsan Hakları Bildirgesi’nin en az 18 maddesinin ihlal edilmiş olmasına karşın ‘Polonya yargı sistemine saygı’ adı altında Polonyalı yetkililerin hareketlerini desteklemek ve haklı çıkartmaya çabalamakla yetindi. Dahası, İspanyol hükümeti, bugüne kadar kamuoyuna açıklanmasa da ‘kendisine karşı çok ciddi suçlamaların olduğunu’ öne sürerek Pablo hakkında şüphelerin yayılmasına dolaylı olarak katkıda bulundu. Görünüşe göre, Dışişleri Bakanlığı masumiyet karinesi yerine 'suçluluk karinesini' savunarak tarafsızlığını yitiriyor.
İspanya hükümeti, bu olayda kendisini Pablo’ya bir İspanya vatandaşı olarak konsolosluk yardımı sağlamakla sınırladı. Bunun haricinde bir diplomatik çaba varsa eğer, oldukça zayıf olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü bir yıldır herhangi bir sonuç vermedi. Başka bir deyişle Pablo, dört peşi sıra uzatma kararından sonra hâlâ duruşma öncesi ‘gözaltında’. Hiçbir duruşma tarihi olmadan, en haksız suçlamalarla, çocuklarıyla konuşamadan hala ‘gözaltında’… İspanya hükümeti, kamuoyuna yaptığı açıklamaların her birinde bu gerçeği göz ardı etmiştir.
AB’NİN ÜYE ÜLKEDEKİ TUTUKLU GAZETECİYE DAİR SESSİZLİĞİ
AB ve bazı üye ülkelerin, kendi sınırları dışındaki ‘tutuklu gazetecilerin durumuna’ dair çeşitli ‘hassasiyetlerini’ dile getirdiklerini görüyoruz. Mesela Türkiye’de tutuklu bulunan Almanya medyası için çalışan Deniz Yücel’in davasında böyle bir tutumdan bahsedildi. Şimdi ise bir gazeteci siyasi gerekçelerle bir AB üyesi ülkede, Polonya’da tutuklu bulunuyor. Hem de oldukça kötü koşullar altında. Sizin AB’nin tutumuna dair hissettiğiniz bir ‘çifte standart’ var mı?
Henüz konuya dair bir şey söylemedikleri için AB’nin pozisyonunun ne olduğunu biliyorum. Sadece Avrupa parlamenterlerine sorulan bazı sorulara verdikleri cevaplar var, onda da sadece ‘Pablo’nun durumundan haberdar olduklarını’ söylediler. Dahası yok.
Gerçek şu ki, Avrupa kurumlarından Polonya’ya herhangi bir dikkat çekici çağrı yapılmadı. Polonya makamlarının kendi anayasalarını, imzacısı olduğu AB anlaşmalarının üzerine koymasına rağmen! Bir çifte standartla mı karşı karşıyayız? Yoksa sadece Ukrayna’daki savaşta mültecilerin geldiği bir ülke olduğu için mi Polonya’nın insan hakları ihlalleri affediliyor? Bunun cevabını söyleyemem.
‘HAKLI ÇIKMAK İÇİN BAHANE ARIYORLAR’
Peki sizce bu casusluk suçlamasının ardında ne olabilir?
Pablo’yu casuslukla suçluyorlar ama henüz bazı suçlamaları resmileştirmediler. Dolayısıyla bu suça dair hangi argümanlara sahip olduklarını bilmiyoruz. Tutuklanmasından kısa süre sonra Polonyalı bir medya kuruluşu, Pablo'nun ‘yanında birden fazla sahte pasaport taşıdığını’ ve ‘gazeteci kimliğinden yararlanarak dünyayı ve çatışma alanlarını dolaştığını’ iddia etti. Bahsi geçen konulardan ilki, Pablo, Rusya ve İspanya’dan çifte vatandaşlığa sahip olduğu için açıklığa kavuşturuldu ve kanıtlandı. Bir gazeteci olarak mesleki kimliğin çatışma bölgelerinden haber yapmak için kullanılmasıyla ilgili olarak az şey söyleyebiliriz.
Pablo’nun geçici veya tedbir amaçlı her 3 ayda bir olmak üzere tutukluluğu 4 kez uzatıldığı için bir yılı aşkın süredir cezaevinde. Bu şekilde tutulmalarının dört nedeni var: Kaçma tehlikesi, soruşturmaya engel olma riski, mahkumiyet halinde cezanın yüksek olması (10 yıla kadar) ve bir suç işlemiş olma şüphesi.
Şubat ayının ortalarında davayı yürüten Polonyalı savcılık makamı, ‘Pablo'nun gerçekten İspanyol vatandaşlığına sahip olup olmadığını’ ve ‘ne zamandan beri İspanyol vatandaşlığına sahip olduğunu’ netleştirmek için İspanya Ulusal Mahkemesi'ne bir talep mektubu gönderdi. Soruşturmanın gecikmesini ve tedbir amaçlı gözaltının art arda uzatılmasını haklı çıkarmak için bir bahane olduğuna inanıyoruz.