İspanyolca Konuşan Dünyada Geçen Hafta: Honduras seçiminde şaibe

Orta Amerika ülkesi Honduras'ta elektrik kesintisiyle birlikte seçim sonuçlarında yaşanan değişim halkı sokağa döktü. Sokak eylemlerinde 5 kişinin hayatını kaybettiği Honduras'ta neler oluyor?

Abone ol

DUVAR - Latin Amerika'da geçtiğimiz hafta en çok konuşulan konu Honduras'taki başkanlık seçimlerindeki yolsuzluk skandalı ve muhalefetin sokak eylemleriydi.

Geçtiğimiz pazar günü yapılan ve şaibe iddialarıyla gündeme gelen seçimler sonrası Orta Amerika ülkesi Honduras sokakları kitlesel eylemlere ve polisin gösterilere yönelik saldırılarına sahne oluyor. Yaşanan olaylarda şu ana kadar 5 kişi hayatını kaybetti. Latin Amerika solunun seçime dair yorumunda 'ABD etkisi olduğu' ortak söylem... Pazar günü yapılan seçimlerde tam olarak ne olduğuna ve yapılan yorumlara gelmeden önce yaşanan olayların daha iyi anlaşılması için kısaca yakın dönemde Honduras'ta olup bitenlere değinmek gerekiyor.

DARBELER, YOLSUZLUKLAR VE ZELAYA ETKİSİ

Öncelikle Honduras siyasetinin en önemli ismi şüphesiz Manuel Zelaya. Eskiden Liberal Parti'de siyaset yürüten Zelaya, 2006 yılında düzenlenen seçimlerde oyların yüzde 45'ini alarak başkanlık koltuğuna oturdu. Rakibi Orta Amerika ülkelerinin olmazsa olmazı ABD yanlısı muhafazakar görüşlü Ulusal Parti'dendi. Zelaya'nın ülkesini Küba, Bolivya, Venezuela ve Ekvador gibi sol yönetimli Latin Amerika ülkeleri ve kimi Karayip ada devletlerinden oluşan ekonomik işbirliği örgütü ALBA'ya (Amerika'mızın Halkları İçin Bolivarcı İttifak) dahil etmesi dikkat çeken bir olaydı. Venezuela'nın eski devlet başkanı Hugo Chavez ile dostluk kuran Zelaya, ordu içindeki ABD yanlısı gruplarca yapılan bir darbeyle birlikte 2009 yılında devrildi.

İspanyolca Konuşan Dünyada Geçen Hafta: Honduras'ta Nasralla'nın sürpriz zaferi

Zelaya'nın sürgün edilmesiyle birlikte yönetim kısa süre içinde yeniden Ulusal Parti'ye kaydı ancak ülke gündeminden şaibeli seçimler ve ABD'yle kurulan ilişkiler eksik olmadı. Bu arada Zelaya'nın sürgünden dönüşü de oldukça ilginç: 2009 sonbaharında Zelaya eşiyle birlikte başkent Tegucigalpa'daki Brezilya Konsolosluğunda ortaya çıktı ve kontrollerden kaçarak 15 saatlik yolculuk sonrasında dağlardan ülkesine dönüş yaptığını açıkladı. Zaman içinde Zelaya, eski partisine göre daha 'sol' bir şekilde kendini tanımlayan LIBRE'de siyasete yeniden girdi.

Malum, Latin Amerika siyasetinde ister sağda ister solda yer alsın, akrabalık ilişkileri önemli rol oynuyor. Siyasi figürlerin eşleri, kardeşleri, göz önünde olan isimler kadar siyasette yer alıyor. 2013 seçimlerinde de Zelaya'nın eşi Xiomara Castro başkanlık seçimlerine LIBRE adına katıldı ancak sonuç pek parlak değildi. Seçimlerinde de gördüğümüz Ulusal Parti'nin adayı Juan Orlando Hernández oyların yüzde 36'sını alarak başkan seçildi, Castro'ysa yüzde 28 civarı oy aldı. Bu seçimlerin adaylarına baktığımızda önemli bir nokta göze çarpıyor: Son seçimlerde Zelaya'nın da desteklediği Salvador Nasralla'nın, Yolsuzluk Karşıtı Parti (PAC) adıyla başkanlık yarışına katıldığı ve yüzde 13 civarı oy aldığı görülüyor. Söylemeden geçmeyelim, Castro ve Nasralla seçim sonuçlarına 'hileli oy sayımını' öne sürerek itiraz etti ve bugün Honduras sokaklarında olduğu gibi muhalefet kitleleri sokağa döküldü.

SOLUN, SAĞDAN ÇATI ADAYI

Honduras'ın seçim yolsuzlukları karnesi üzerinde daha fazla durmadan, seçimlerdeki adaylardan başlayarak güncele geçelim. Ulusal Parti'nin adayında bir değişiklik yok, 2013 seçimlerinin şaibeli galibi Hernández yeniden adaydı. Muhalefetin oluşturduğu 'Diktatörlüğe Karşı Muhalefet İttifakı' çatısının adayı Salvador Nasralla ve bu ittifak, ülke tarihi açısından oldukça önemli. Spor yorumcusu, televizyon sunucusu ve iş adamı olan Nasralla, 2013 seçimlerini anlatırken değindiğimiz gibi PAC'ın kurucusu olmasına rağmen Zelaya LIBRE'sinin ve sosyal demokrat PINU-SD'nin ortak adayı olarak seçimlere girdi. Yani Nasralla için 'solun adayı' yorumundansa 'sağ ve solun adayı' yorumu daha doğru olacak.

Hoş, ülkedeki solun tamamı bu ittifaktan memnun değil. Latin Amerika'daki sol ya da sol tandanslı partilerin oluşturduğu Sao Paulo Forumu'na LIBRE gibi Demokratik Birlik Partisi (UD) de üye ve bu seçimlerde ayrı adayla yarışa girdi. Kendini sosyalist olarak tanımlayan UD, bu seçimlerde yüzde birin altında kaldı. Bir önceki seçimlerde aldığı oylara göre UD'nin yaşadığı düşüşe bakıldığında, LIBRE haricindeki sol içinden pek çok seçmenin Nasralla'nın adaylığını desteklediğini söylemek mümkün.

SEÇİM GÜNÜ VE OHAL

Adayları ve siyasi ortamın kısaca üzerinde durduktan sonra gelelim seçim günü yaşananlara ve sonrasına... Seçimlerde Nasralla'yı destekleyen partilerin yüksek oy almasının beklenmesi, 'hile yapılacağı' öngörülerini de beraberinde getirdi. Nitekim oy sayım işleminin başlamasından sonra Honduras Seçim Kurulu'nun (TSE) seçim sonuçlarını geç açıklaması, her iki adayın da seçim zaferi ilan etmesine neden oldu. Pazartesi günü TSE'den yapılan açıklamayla birlikte Nasralla'nın seçim yarışında ciddi bir farkla önde olduğu anlaşılınca Hernández'in zafer ilanı boşa düşmüş göründü. Oyların yaklaşık yüzde 60'ı sayıldığını açıklayan TSE, Nasralla'nın oyların yüzde 45'ini, Ulusal Parti'den Juan Hernandez'inse yüzde 40 civarı oyla ikinci sırada yer aldığını ifade eden görseller paylaştı. Sonuçlar değişmesi güç görüldüğü için çeşitli Latin Amerika liderleri Nasralla'ya tebrik mesajları dahi attı, Honduras'ın yaşaması olası değişim süreci konuşulmaya başladı.

Ne olduysa TSE'nin 5 puan farklı açıkladığı seçim sonuçlarından sonra oldu. Sayımın devam ettiği sırada elektriklerin kesilmesinin ardından TSE'ye saatlerce ulaşılamaması ve sonrasında yapılan açıklamalarda Hernandez'in küçük bir farkla (yüzde 42.6'ya yüzde 41.6) öne geçtiğinin yer alması, haliyle Nasralla destekçilerini öfkelendirdi.

Bu öfkenin sokağa taşması da gecikmedi. Sokaklar günlerce polis ve Nasralla destekçilerinin protesto gösterilerine sahne oldu. Seçim sonrası ülkede OHAL ilan edilip sokağa çıkma yasağı getirilirken sokaklardaki gösterilere evlerindeki Honduraslıların tencere tavalarla destek vermesi, her ne kadar süreç anlamında çok farklı yönleri olsa da, akıllara Gezi Parkı'nı getiriyor. Bu arada şaibeli resmi sonuçlara göre yaklaşık yüzde 14 oy alan Liberal Parti'den Luis Zelaya da seçim sonuçlarına itiraz etti. Böylece Hernandez, halkın büyük bir çoğunluğunu kendi karşısına almış oldu.

Sokak gösterileri alevlenirken LIBRE ve Zelaya seçimlerin şeffaf bir şekilde tekrarlanmasını talep ettiklerini açıkladı. Kimi sandıklarda oylar tekrar sayılıyor ve Nasralla'nın oylarında ufak yükselmeler yaşansa da 'şeffaf' sonuçlara ulaşılıp ulaşılamayacağı oldukça şüpheli.

Chavezciler seçimi nasıl kazandı?

ORTA AMERİKA'DA ABD HAYALETİ

Honduras'taki seçimler Latin Amerika'nın özellikle sol yönetimlerin yakın takibindeydi. Bolivya Devlet Başkanı Evo Morales, 'her geçen saatin Honduras'taki seçim sahtekarlığını arttırdığını' söylerken seçimdeki şaibelerde payı olayı olanlarının ABD ajanı olup, diktatörlüğün mirasçısı olduğunu söyledi. Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro da benzer açıklamalar yaptı, 'Honduras halkının inanılmaz bir seferberlikle sokakta olduğunu, emperyalistlerden yana olan sağa karşı olduklarını' söyledi ve Orta Amerika ülkesinde yaşananların ardasında 'emperyalist ABD yönetimi' olduğunu söyledi.

Geride bıraktığımız adeta karikatürü andıran seçimlerdeki ABD etkisi ve 'ajanlık' suçlamaları bir kenara, bölge tarihine kısaca bakıldığında iddiaların olasılığı da ortaya çıkıyor. Orta Amerika, Latin Amerika'nın diğer bölgelerine göre ABD nüfuz alanının en geniş olduğu yerlerden. Panama, Nikaragua, El Salvador, Guatemala... Bütün bu ülkeler, ABD'nin çıkarlarına göre ne denli hareketlere kalkışabildiğini yakından tanıyan ülkeler. Zira bu bölgenin darbe, işgal ve iç savaşlarla dolu tarihinde hiç bir nokta yok ki ABD müdahil olmasın. Hal böyle olunca ABD'yle yan yana gelmekten çekinmeyen Ulusal Parti'nin şaibeli bir zaferinde Washington'un ne denli etkili olduğu akıllara ilk gelen şey.

Honduras'ta seçimlerde sürpriz gelişmeler olmazsa 2013 seçimlerine benzer bir süreç yaşanacak gibi görünüyor. Latin Amerika'da ABD'nin kötü yöndeki namının sandıktan geri döndüğünü Venezuela'da yapılan son eyalet seçimlerinde görüldü. Venezuela sağ muhafazakar muhalefetin sokak eylemleri sırasında ABD'yle söylem ortaklığı, Chavezci yönetime olan desteği olduğundan daha yüksek seviyelere çekmişti. Benzer bir durumu Honduras'ta ilerleyen süreçte bir ölçüde de olsa görebilmek mümkün olabilir.

İspanyolca Konuşan Dünyada Geçen Hafta: Venezuela'ya baskılar, Maduro'ya küskünleri birleştirdi