İstanbul Barosu başkan adayı Fikret İlkiz: Yargının ve hayatın muhalefet şerhiyiz!

İstanbul Barosu yeni başkanını seçmek için yarın sandık başına gidiyor. 10 aday başkan olmak için yarışacak. Bağımsız aday olarak seçime girecek avukat Fikret İlkiz, neden baroya başkan adayı olduğunu anlattı. İlkiz, "Bizi yargıladıklarını sananlara inat, biz yargının ve hayatın muhalefet şerhiyizdir" dedi.

Abone ol

DUVAR - İstanbul Barosu'nun bugün başlayacak genel kurulunda başkan olmak için yarışacak 10 adaydan biri de avukat Fikret İlkiz. Seçimlere bağımsız olarak katılan iki adaydan biri olan İlkiz, 1982-2004 yıllarında Cumhuriyet gazetesi avukatı ve hukuk danışmanı olarak çalıştı. 1997-2002 arasında da Cumhuriyet'in Sorumlu Yazı İşleri Müdürlüğü görevini yürüttü. Basın Konseyi Dayanışma ve Geliştirme Vakfı ile İnsan Hakları Kurumu Vakfı kurucu üyesi ve Umut Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi olan İlkiz'e, aday olma nedenlerini ve Türkiye'de yargının durumunu sorduk...

'BORCUMU ÖDEMELİYDİM'

İstanbul Barosu’na neden başkan adayı oldunuz, seçilirseniz en çok üzerinde duracağınız konular hangileri olacak?

Bazen yaşadığınız zamanların zor zamanlar olduğunu hissedersiniz ve bu hissin sizde uyanmasına neden olan olaylar sürekli rahatsızlık verir. Giderek gözünüzün önünde olup bitenlere isyan edersiniz… İsyanlarınız umutlarınızı kırmaya ve bazen de çaresizliğe dönüşür. Düşünürsünüz… Bir gün her şey gözünüzün önünde olup biterken 'siz ne yaptınız?' diye sorulursa bir cevabım olmalıydı. Sonuçta bu topraklar üzerinde yaşayan insanlara karşı bir sorumluluğum var. Olmalı zaten… İsterseniz buna 'elini taşın altına koymak' deyin isterseniz 'şimdiye kadar olup bitenler karşısında aklınız neredeydi' diye sorun. Benden önce İstanbul Barosu'nda başkanlık yapmış, yönetim kurullarında ve yönetiminde olan meslektaşlarım tarafından yetiştirilmiş ve meslektaşlarımın gücüne, savunmanın gücünü inanan bir avukat olarak onlara olan borcumu ödemeliydim ve bu ülkenin insanları için elimden gelenleri yapmalıydım. Bunu İstanbul Barosu çatısı altında ve İstanbul Barosu için yapabilmek onurdur…

İstanbul Barosu başkan adayı Yaltı: TBB avukatların yanında durdu mu anketinde 'hayır' yanıtı çıktı

Aday olmanıza karar verdiren en önemli etken ne oldu?

Örgütlü güce olan inancım ve benimle birlikte yola çıkan meslektaşlarımın da aynı duygular içinde olması karar vermemi kolaylaştırdı, cesaretli olmalıydık ve insanlara cesaret ve güven vermeliydik. Bir nebze olsun görevimizi yapmalı, borcumuzu birazcık olsun ödemek için çaba göstermeliydik. Yola çıktık. Birlikte İstanbul Barosu'nu yönetebilmek ve geleceğin hukuku ve adaleti için umut olmalıydık. Umutları gerçeğe dönüştürmeliydik… Dönüştüreceğimize inanıyorum. Arkadaşlarımla birlikte İstanbul Barosu'nu herkesin barosuna dönüştüreceğimize inanıyoruz. Eğer seçilirsek değil ama zaten en çok üzerinde durmamız gereken insan haklarına dayalı hukuktur. İnsan hakları hukuku yaratmalıdır. İnsan temel hak ve özgürlükleri korunmalıdır. Avukatlar olarak görevimiz ve sorumluluğumuz insan haklarıdır. Ortak paydamız insan haklarına dayalı hukuk olmalıdır.

İstanbul Barosu başkan adayı Gökhan Ahi: 3 temel hedefimiz var

'EĞER BU BİR FARKSA...'

Peki kendinizi anlatırken diğer adaylarla farklarınızı nasıl açıklayacaksınız?

Avukatlar olarak İstanbul Barosu Genel Kurulu farklılıkların tartışıldığı, farklılıkların çoğaldığı ve tartışmaların birlikte yapıldığı ve sonra da sonuca ulaştırıldığı bir canlı organizma. Avukatların kendilerini anlatmaları zaten geçmişleriyle bütünleşmiş bir gelecektir. Geleceğin avukatları ve geleceğin umudu bizleriz, eğer bu bir farksa…

İstanbul Barosu saygınlığı ile dünyanın en büyük barosu olduğu için yönetimi başkanlık sistemi değildir ve yönetim kurulu diğer kurulların tümüdür, eğer bu bir farklı bakış acısıysa; bu bizlerin farkıdır. Eğer farksa; benim için ben dememek ve biz demektir, hep birlikte ve bir arada insan hakları temelli hukuk yaratmaktır eğer bu bir farksa… Ama her 'farkınız ne' sorusunun yanıtı çoğulculuktur ve demokrasidir. Hukuk devletidir, laik ve sosyal hukuk devletine olan inancımızdır bizlerin farklılığı…Tıpkı bizler gibi bu inançları paylaşan meslektaşlarımızdan ayrı ve farklı olmadığımızı ve birlikte mücadele için meslektaşlarımızın gücüne olan inancımız ve güvenimizdir, eğer bu bir farklılıksa… Farklılıkları bu amaçlar için çoğaltmaktır bizlerin farklılığı…

İstanbul Barosu başkan adayı Çiğdem Koç: Baroya bir kadın başkanın zamanı geldi

'HUKUK YOLUYLA DİRENMEYİ ÖRGÜTLEMELİYİZ'

OHAL dönemi ve sonrasında birçok avukat üstlendikleri davalarla ilgili 'örgüt' suçlaması ile karşılaşarak gözaltına alındı, tutuklandı. Bunlardan yola çıkarak Türkiye'de savunmanın engellendiğini düşünüyor musunuz? Eğer böyle bir sorun tespitiniz varsa bu konuda girişimleriniz olacak mı?

Bu soruya olmaz demek insan haklarının reddidir. Böyle bir soru sorduran tespitiniz gerçektir ve acı bir gerçektir. En yakıcı sorunlardan birisidir. Bu ülkede yıllardır “olağanüstü hâl rejimi” sürüyor. Bir insan ömrünü ortalama 70 yıl kabul ederseniz, Türkiye’de insanların 35 yılı olağanüstü hâl rejiminde geçiyor. Ne yazık ki bu olağanlaştırılmış olağanüstü hal rejimi öncelikle zihinlerde ve sonra hayatlarımızda içselleştirilmekle benimseniyor. Karşı çıkmalıyız. Artık olağanüsü hal rejimi olağan rejime dönüştü ve süreklilik kazandığını biliyorsak, hukuk yoluyla direnmeyi örgütlemeliyiz. Hiçbir ülkede insanlar böyle bir rejim altında yaşamamalıdır.

Karşı çıkmak ve mücadele etmek gerekiyor. Çünkü hiç kimse haklarının sınırlandırıldığı istisnai bir rejimde yaşamayı hak etmiyor. Laik, demokratik sosyal hukukun anlayışı insan haklarıdır. OHAL ise insan haklarına ve temel özgürlüklere aykırı bir yönetim biçimidir. Gerektiğinde hukukun emrettiği ölçüde, gerekirse OHAL ilan edilebilir. Koşulların bir an önce eskiye dönebilmesi için hukuken kabul edilen acil önlem ve sınırlandırmalardır. Hukuku vardır fakat sınırlandırmaları bile amacı aşmayan hukuka uygun sınırlandırmalar olmalı. Anayasa ile kanunla getirilen sınırlandırmalar temel hak ve özgürlüklere karşı olamaz. OHAL sürekliliği kabul edilemez ve aslında istisnadır, geçicidir. İnsan hak ve özgürlüklerinin esas kabul edildiği ülkeler demokratiktir. Aksi, insan haklarının ihlalidir.

İstanbul Barosu Başkan adayı Karatün: Barolar Birliği avukatların yanında durmadı

'SAVUNMAYI ETKİSİZ HALE GETİRMEK VE YOK SAYMAK İÇİN ELLERİNDEN GELENİ YAPABİLİRLER'

Savunma sizce şu an nasıl bir dönemden geçiyor?

İstanbul Barosu dünyanın sadece en büyük barosu değil, aynı zamanda laik demokratik hukuk devleti ilkelerinin sürekliliğini sağlayan ve kendisini bu görevle yükümlü kılmış bir Baro'dur. Temel insan hak ve özgürlüklerinin hukuk yaratabilmesi ve bu hukuk için avukatlık mesleğinin olmazsa olmaz örgütüdür. Meslek örgütü olarak hukuk yoluyla demokratik toplum düzeninin ve daha yaşanılabilir bir hayatın ve siyasetin önünü açar. Tüm siyasal iktidarların hesap verebilir olmasında gerektiğinde hukuk yoluyla hesap sorabilen avukatlar vardır ve hep var olacaklardır ve kamuoyunun vicdanı ve adaletin bekçisidir. Savunmayı etkisiz hale getirmek ve yok saymak için ellerinden geleni yapabilirler ama biz hep varız ve var olacağız. Bu bir mücadele ise; biz bu mücadelede varız ve savunma mesleği kazanır. Zor zamanlardan geçerken avukatların tutuklanması, gazetecilerin tutuklanması ve özgürlüklerin kısıtlanması her zaman bizim karşımıza çakabilir. Ama zorlukları aşmak avukatların ve savunmanın görevidir. Olabilir, davalar açılabilir ve bu ceza davalarında avukatlar sırf avukatlık mesleğini icra ettikleri için haksız davalarla susturulmak istenebilir. Ama herkes bilsin ki; avukatlar yargılandıkları her davada yargılar ve ceza davalarını ilk çare olarak görenlere ceza hukukun neden son çare olması gerektiğini öğretirler. Biz mahkeme salonlarını yargının yargılandığı duruşmalara çevirmesini biliriz. Bizi yargıladıklarını sananlara inat, biz yargının ve hayatın muhalefet şerhiyizdir

İstanbul Barosu Başkan adayı Kılıç: Kamuoyunda yanlış bir algı var

'TARAFSIZLIK, BAĞIMSIZLIK, GÜVENSİZLİK'

Sizce Türkiye'de yargının en büyük sorunu şu an nedir?

Yargının tarafsızlığı ve bağımsızlığı ve yargıya olan güvensizlik en büyük sorun. Yargıya erişimin mümkün olmadığı bir düzen içinde bu düzenin yarattığı cezasızlık sorununu çözemezsiniz. Yargı bağımsızlığını ve tarafsızlığını sağlamak adına getirilen her düzenleme bambaşka sorunlar üretmektedir. O halde yargının sorunlarını sürekli çoğaltan ve düzene uygun hukuk düzeni yerine insan haklarına dayalı bir hukuk yaratmaktır. Bunu istemeyenlerin hakim olduğu zihniyet yargıda en büyük sorunlardan sadece birisidir ayrıca.

Avukatların adliyelerde kolluk güçleri tarafından tartaklandığı hatta dövüldüğü bir adli yılı geride bıraktık. Sizin bu konudaki görüşünüz nedir?

Asla kabul edilemez ve aslında savunmanın avukatların kolluk güçleri tarafından tartaklanması değil; kolluk güçlerinin yargı üzerinde ve toplum üzerinde kurmaya çalıştığı baskıdır. Sonuçta yargı çökerse hepimiz altında kalırız.

'SAĞIR SULTAN DUYDU... DUYMUYORLAR'

Türkiye Barolar Birliği sizce bu süreçte yeteri kadar avukatların yanında durdu mu? Bu konuda bir çağrınız var mı?

Ses istiyor avukatlar, ses duymak istiyor ve kendi örgütlerini, barolarını yanında görmek istiyor. TBB hepimiz için en üst örgütümüz… Avukatlara yapılan baskıları, tutuklanmalarını, duruşma salonundan atılmalarını derler ya; sağır sultan duydu… Duymuyorlar… Üzüntü verici bir durum ve ayrıca endişe verici. Ama mutlaka giderilmeli ve yetersizlikler yerine gücümüzü göstermeliyiz. Eksiklik varsa bu eksiklikteki bizlerin payını da düşünmeliyiz. Hesap verebilirlik ve gün ışığında yönetimdir bizlerin amacı.

Stajyer ve mesleğe yeni başlayan avukatlarla ilgili projeleriniz neler?

Proje çok uygun bir söz değil… Bizim mesleğimizin kendisi stajyerlikle başladığına göre en çok üzerinde durarak ve genç arkadaşlarımızı dinleyerek birlikte çözüm üretmek hedefimizdir.

İstanbul Barosu başkan adayları

Mehmet Durakoğlu (İstanbul Barosu Başkanı, Önce İlke Çağdaş Avukatlar Grubu), Kaptan Yılmaz (Milliyetçi Avukatlar Grubu), Başar Yaltı (Avukat Harekatı), Fikret İlkiz (Bağımsız), Hasan Kılıç (Önce İlke Çağdaş Avukatlar Yükseliş Grubu) Çiğdem Koç (Bağımsız), Gökhan Ahi (Avukat Hakları Grubu), Talat Canbolat (Baroda Değişim ve Gelişim Harekatı), Eren Keskin (Özgürlükçü Demokrat Avukatlar), Cem Kaya Karatün (Ortak Hedef Platformu).

AÇIKLAMA: 'İstanbul Barosu'nda seçim adaylar konuşuyor' dizimizde 10 adayın tamamına yer vermek istedik. Ancak Mehmet Durakoğlu ve Talat Canpolat başvurumuza yanıt vermediği dizimizde görüşlerine yer veremedik.

İstanbul Barosu başkan adayı Eren Keskin: Mahmut Esat Bozkurt hukuku değişmeli

İstanbul Barosu Başkan adayı Kaptan Yılmaz: TBB enerjisini siyasete harcıyor