İstanbul Barosu: 'Depremle ilgili etkin soruşturma yapılmalı, caydırıcı cezalar verilmeli'
İstanbul Barosu'ndan 6 Şubat depremlerine ilişkin yapılan açıklamada "Sorumluların tamamının tespiti için etkin soruşturma yapılmalı, caydırıcı cezalar verilmelidir" denildi.
DUVAR - İstanbul Barosu'ndan 6 Şubat depremlerinin yıl dönümünde yapılan açıklamada, "17 Ağustos depreminden bugüne halen bina enkazları altında yurttaşlarımız hayatlarını kaybediyorsa, depremde doğabilecek can ve mal kaybını önlemeye yönelik sorunların çözülemediği açıktır" denildi.
"Bir binanın yapımındaki süreç dikkate alındığında; binaların çökmesinde alanın imara açılmasından binanın yıkılmasına kadar olan aşamada sorumlu değil, sorumlular zinciri vardır. Bu nedenle zararın doğmasında sorumluluğun kimde olduğunun tespiti de zararın doğması ve artmasındaki nedenlerin ve sorumlularının araştırılmasını gerektirir. Sorumluların tamamının tespiti için etkin soruşturma yapılmalı, caydırıcı cezalar verilmelidir" ifadelerinin kullanıldığı açıklama şöyle:
"Bir yıl önce 6 Şubat 2023 tarihinde merkez üssü Pazarcık ve Elbistan ilçeleri olan 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremlerde on binlerce yurttaşlarımız vefat etti ve yaralandı. Vefat eden yurttaşlarımızı ve meslektaşlarımızı saygıyla anıyoruz.
Ülkemiz deprem, sel, heyelan, kaya ve çığ düşmeleri, fırtına, hortum, yangın gibi afet halini alabilecek pek çok doğa, insan ve teknoloji kaynaklı riskle karşı karşıyadır. Unutulmamalıdır ki afetlerle mücadele topyekûn bir mücadeledir. Ülkemizde afetin zararlı ve yıkıcı tarihi tekerrür etmemelidir. Afetlere yol açan tehlikeler için önceden önlemler almayan, hazırlıklı olmayan ülkelerin, kurum ve kuruluşların olay meydana geldiğinde hızlı ve etkili mücadele etmesi, afete dönüşmeden tehlikeyi en az kayıp ve zararla atlatması mümkün olamamaktadır.
Afetlerin önlenmesi; insanın doğuştan sahip olduğu temel hakları ile yakından ilgilidir. Yaşam hakkı, AİHS ve Anayasamızda da en temel hak olarak yerini almıştır. Devletlerin tehlike ve riskler karşısında önlem almaya ilişkin pozitif yükümlülükleri vardır. Bu yükümlülükler, vatandaşın sağlıklı çevrede yaşam hakkını da kapsayan yaşam hakkı başta olmak üzere mülkiyet hakkı, özel hayata saygı hakkını korumayı kapsamaktadır.
17 Ağustos depreminden bugüne halen bina enkazları altında yurttaşlarımız hayatlarını kaybediyorsa, depremde doğabilecek can ve mal kaybını önlemeye yönelik sorunların çözülemediği açıktır. Bir binanın yapımındaki süreç dikkate alındığında; binaların çökmesinde alanın imara açılmasından binanın yıkılmasına kadar olan aşamada sorumlu değil, sorumlular zinciri vardır. Bu nedenle zararın doğmasında sorumluluğun kimde olduğunun tespiti de zararın doğması ve artmasındaki nedenlerin ve sorumlularının araştırılmasını gerektirir. Sorumluların tamamının tespiti için etkin soruşturma yapılmalı, caydırıcı cezalar verilmelidir.
Afetlerin önlenmesinde; denetim ve denetimsizlik sonucu doğan zararın sorumlularına karşı tüm denetim mekanizmalarını açık tutmak önemlidir. Kusuru olanların olaydaki ihmallerinin yeterince soruşturulmaması, yargı önüne çıkarılmaması yargılama prosedürüne ilişkin etkili başvuru hakkı ihlalleri, devletin pozitif yükümlülüğünün yerine getirilmemesidir. Bu nedenle “temel haklarının bilincinde bir toplum yaratmak” afetlere karşı dirençli bir ülke yaratmak için önemlidir.
6 Şubat depremlerinde gördük ki 17 Ağustos 1999’dan bugüne geçen süreçte afetin meydana gelmemesi için idare tarafından gerekli önlemler alınmamış, afet anında da yeterli müdahalede bulunulmamıştır. Halen de barınma başta olmak üzere yurttaşların temel ihtiyaçları giderilememiştir. Aksine ülkemizde kaçak yapılaşmayı teşvik eden bireyleri imar affı yasa beklentilerine sokan afet riski taşıyan binaların artmasına ilişkin düzenlemeler yapılmaktadır.
İstanbul Barosu 6 Şubat depreminde depremden etkilenen illerin baroları ile dayanışma içinde çalışmalarını yürütmüştür. 6 Şubat 2023 günü Baromuzda Afet Hukuku ve Koordinasyon Merkezi’ni kurulmuştur. Gelecekte de afetlerin yaşanmaması için Baromuz mücadele ve çalışmalarını sürdürecektir."