‘İstanbul Barosu tarihindeki en itibarsız zamanı geçiyor’

İstanbul Barosu Genel Kurulu başlamadan önce İstiklal Marşı krizi çıktı. Bir grup avukat kürsüye yürüdü, Divan Kurulu üyesi “Kimse bizi vatanseverlikle imtihan etmeye kalkmasın” dedi.

Fotoğraf: Gazete Duvar
Google Haberlere Abone ol

İSTANBUL - Dünyanın en büyük baroları arasında yer alan İstanbul Barosu'nda seçim maratonu Haliç Kongre Merkezi'nde başladı.

65 bin üyesi olan baronun başkanlık koltuğu için 11 aday yarışırken, başkan adayları destekçileriyle birlikte Haliç Kongre Merkezi’ne giriş yaptı. Değişim için Avukatlar Grubu’nun adayı Prof. İbrahim Kaboğlu ve İstanbul Milliyetçi Avukatlar Grubu (İMAG) adayı Hakan Çatak, giriş yaptıkları sırada en çok ilgi gören başkan adaylarıydı.

İSTİKLAL MARŞI KRİZİ YAŞANDI

İstanbul Barosu üyelerine mesaj göndererek, “Kamu hizmetini bölücülüğe perde edenlere bir cevap yetecek” ifadelerini kullandı. İMAG üyesi avukatlar, yüzde 10’luk imza şartı tamamlandıktan sonra başlayan Genel Kurul’da İstiklal Marşı’nın gereği gibi okunmadığını iddia ederek kürsüye yürüdü. Bu sırada çıkan tartışmada, Divan Kurulu üyelerinden Bahri Belen, “Kimse bizi vatanseverlikle imtihan etmeye kalkışmasın” dedi. Belen’in bu ifadeleri Genel Kurul salonunda büyük destek gördü. Yeniden okunan İstiklal Marşı’nın ardından İstanbul Barosu Genel Kurulu başladı.

‘SELÇUK KOZAĞAÇLI’NIN DA, GEZİ’NİN KAHRAMANI CAN ATALAY’IN DA YANINDAYIZ'

Tartışmalar ve gerginlikle başlayan İstanbul Barosu Genel Kurulu, İstanbul Avukatlar Birliği adayı Metin Uraçin’in ve Avukat Hakları Grubu adayı Turgay Bilge’nin konuşmalarıyla devam etti. Uraçin, esprilerle ve anılarla süslediği avukatlara “Birbirimize saygılı olmalıyız. Bu mazlum halkın kimsesi yok” diyerek birlik ve beraberlik çağrısı yaptı. Alkışlarla kürsüden inen Uraçin’in ardından söz alan Bilge ise, Avukat Hakları Grubu’nun siyasetsiz olduğuna yönelik eleştirilere yanıt vererek, “Bu bizim özgünlüğümüzün göstergesidir. Bize, hiçbir siyasi partiden açık veya gizli destek almaz. Atatürk ilke ve devrimlerine, hukukun üstünlüğünü savunuruz” dedi.

Bilge, “Anayasayı fiilen askıya alan bir iktidara karşı mücadele eden bir baro, yasal görevini yerine getirmiş olacaktır. Avukat Hakları Grubu tarafından yönetilen İstanbul Barosu, hukukun üstünlüğü mücadelesinin öncüsü olacaktır” ifadelerini de kullandı. “Avukat Hakları Grubu, yiğit Selçuk Kozağaçlı’nın da, Gezi’nin kahramanı Can Atalay’ın da yanındadır. Anayasa Mahkemesi kararını uygulamayan Yargıtay üyeleri hakkında suç duyurusunu da Avukat Hakları Grubu yapmıştır” diyen Bilge, seçim sonuçları her ne olursa olsun Avukat Hakları Grubu’nun çalışmaya devam edeceğini de belirtti.

İSTANBUL BAROSU SEÇİMLERİNDE ADAYLAR

Bugün ve yarın yapılacak seçimlerde, 3 aday öne çıkıyor. Baronun 146 yıllık tarihinde seçilen ilk kadın başkan olan Filiz Saraç, Önce İlke Çağdaş Avukatlar Grubu'nun adayı olarak bir dönem daha seçilmek için yarışıyor. Saraç'ın yönetim kurulunda yer alan ve aynı grup içinde geçen dönem birlikte hareket ettiği Ali Gürbüz de iddialı adaylar arasında.

KABOĞLU DA ADAYLIĞINI AÇIKLADI

Bir diğer iddialı isim ise, birçok kesimin desteklediği Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu. Anayasa hukukçusu Kabaoğlu, yaklaşık 1200 imza ile yapılan çağrı sonucunda İstanbul Barosu başkanlığı için adaylığını açıkladı.

Hasan Kılıç, Mert Er Karagülle, Turgay Bilge, Türkan Kara, Metin Uraçin, Abdülhalim Yılmaz, Hakan Çatak ve Yasin Şen de, baro seçimlerinde adaylığını açıklayan isimler arasında yer aldı.

Seçim süreci, adayların konuşmalarıyla devam ediyor.

‘PARAMIZ BU KADAR ÇOKSA NİYE AÇLIK SINIRINDA AVUKAT VAR’

Bilge’den sonra Genç Hukuk Hareketi’nin adayı Türkan Kara söz aldı. Bilge’nin İstanbul’a Konya’dan geldiğini belirterek söz başlayan Kara, “Burası Konya değil. Burası İstanbul” diyen Kara, kendisinin ve ekibinin aktif çalışan avukatlar olduğuna değindi. “Yiğit muhtaç olmuş kuru soğana” diyen Kara, “85 bin dolar harcanmış. Paramız bu kadar çoksa niye yoksulluk sınırında açlık sınırında avukatlar var” ifadelerini kullandı.

Baro başkanının açılış konuşmasını eleştiren Kara, “Ne zaman onları eleştirsek iktidarı eleştirdiler. Sürekli Atatürk’e sarıldılar. Ne Narin’den, ne Sıla’dan ne de kadın cinayetlerinden bahsetmediler. Çünkü bunlar politik meseleler. İstanbul Barosu en itibarsız dönemini yaşıyor” dedi.