İstanbul Eczacı Odası Başkanı Özcan: İlaçta bıçak kemiğe dayandı
İstanbul Eczacı Odası Başkanı Pınar Özcan, pek çok ilacın bulunamadığını belirterek "Artık gerçekten bıçak kemiğe dayanmış durumda. Bir an önce çözüm bulunması lazım" dedi.
DUVAR -İstanbul Eczacı Odası Başkanı Pınar Özcan, ilaç temininde yaşanan sorunların eylül ayından beri devam ettiğini, şu anda kronik hastalıklarda kullanılan ilaçlar dahil olmak üzere grip ilaçlarının, ağrı kesicilerinin, çocuk şuruplarının temininde zorluk çektiklerini söyledi.
Pınar Özcan, nöbetçi eczaneler önünde oluşan kuyruklarla ilgili şunları söyledi:
"Bunun sebebi, aslında bizim haftalardır, aylardır anlatmaya çalıştığımız durumla alakalı. Bu piyasada bulunamayan ilaçlar konusu gittikçe daha çok sıkıntı olmaya başladı. Hem eczacılarımız hem vatandaşlarımız bu konuda çok mağdur durumda maalesef şu anda. Yaklaşık eylül ayından beri bu sıkıntıyı yaşıyoruz. Çok basit ilaçlar dediğimiz ağrı kesici, ateş düşürücü şuruplar, soğuk algınlığı ilaçlarıyla başlamıştı ve şu anda da kronik hastalıklarda kullanılan ilaçlar ve grip ilaçları da dahil olmak üzere büyük bir sıkıntı yaşıyoruz. Özellikle nöbetlerde bu gördüğünüz kuyrukların sebepleri zaten bu. Bu grup ilaçlarla alakalı hem vaka sayıları çok fazla artmış durumda, influenza salgını var, özellikle çocuklar arasında çok yaygın, acillerde çok fazla çocuk hasta var. Bu çocuklara influenza için yazılan ateş düşürücü şuruplar da maalesef eczanelere yeteri kadar fabrikalardan depolar aracılığıyla gönderilmediği için çabucak tükeniyor ve kuyrukların oluşma sebebi de bu. Bu eczanede bulamayan vatandaşımız diğer eczaneye gidiyor, orada da sıra bekliyor; oradan çıkıyor, diğer eczaneye geçiyor ve haliyle hem vatandaşımız mağdur oluyor hem de eczacımız mağdur oluyor, ilacını da temin edemiyor."
Dövizdeki dalgalanmaların üretici firmalar için ciddi maliyet zararları oluşturduğunu ve bunun ilaç üretiminde yetersizliğe yol açtığını dile getiren Özcan şöyle devam etti:
"Her sene bu zamanlarda biz bu ilaç sıkıntılarını yaşarız. Bu sene farklılık, biraz daha erken başladı ve dövizdeki dalgalanma üretici firmalar anlamında ciddi maliyet zararları oluşturduğu için üretim çok daha kısıtlı olmaya başladı. Yoklar daha erken başladı. Bir yandan da salgın başladı. Şimdi iki durum birbiriyle tamamen zıt. Bir anda ilaç ihtiyacı arttı. Ama bir yandan da ilaç üretimiyle alakalı bir yetersizlik var. Bu da sonuçta şu anda geldiğimiz durumda büyük bir probleme neden olmuş durumda. Yani bizim durumumuzun globaldeki bir sıkıntıyla alakası yok. Ülkemizdeki ilaç fiyatlandırmalarıyla alakalı düzenlemeden kaynaklı bir sıkıntı bizimkisi."
Çocuklar için yaygın olarak kullanılan ateş düşürücü şurupların yanı sıra diyabet, tansiyon, antidepresan, kalp ve kanser ilaçlarıyla ilgili temin sorunlarının bulunduğunu belirten Özcan şu bilgileri verdi:
"Bazı öksürük şuruplarını, o grubun tamamında, eş değerleriyle birlikte dahil olmak üzere maalesef temin edemiyoruz. Çocuk olan her evde bulunan ateş düşürücü şurupları bazen bulamıyoruz. Çok yetersiz derecelerde var, üç beş tane gönderilip, bitiyor. Hiçbirimizde kalmıyor. Onun dışında influenzada kullanılan spesifik bir ilaç vardı, şurup ve tablet formu dediğimiz, yetişkinlerde de kullanılan, onda büyük bir sıkıntı var ve vakayı karşılayacak derecede temin edemiyoruz eczanelerimize. Bunların dışında kronik hastalıklarda kullanılan ilaçlarda sıkıntı var. Diyabette kullanılan ilaçlar özellikle şimdi sıkıntı yaratmaya başladı. Tansiyon ilaçlarında, bazı kalp ilaçlarında, bazı kanser ilaçlarında, antidepresanların bir kısmında maalesef şu anda temin sıkıntımız ciddi boyutlarda."
İlaç firmalarının döviz kurundaki artış nedeniyle kar etmediklerini ve bu nedenle zarar ettikleri ilaçları üretmemeyi tercih etmediğini belirten Özcan, devletin bir an önce önlem alması gerektiğini belirtti:
"Burada yapılması gereken aslında şu; sektörün tüm bileşenleriyle devletin de ilacı bulunabilir olma noktasında bir anlaşmaya varması şart. İlaç ucuz olmalı ama aynı zamanda ulaşılabilir, bulunabilir olmalı. Burada dengeyi kuracak kurum da tabii ki devlet. İlaç firmaları açısından baktığınız zaman onlar da kar etmedikleri ya da zarar ettikleri ilacı üretmemeyi tercih ediyor. Ama bunun sonuçlarını biz hep beraber vatandaşlar olarak çekiyoruz. İlaca ulaşımla alakalı bir sıkıntı, asla olmaması gereken, olamayacak bir durum. Bu başka bir tüketim malzemesine benzeyen bir şey değil. Hayati bir durum. O nedenle bunun önlemini bir an önce devletimiz almak durumunda."
Eczacıların ilaç stokladıkları iddialarına da yanıt veren İstanbul Eczacı Odası Başkanı Özcan, şunları söyledi:
"Böyle bir durumun sistemsel olarak da mesleki anlamda da asla söz konusu olma ihtimali yok. Bir eczacı, elindeki ilacı ihtiyacı olan bir hastaya vermemek gibi bir durumu asla yapmaz. Kaldı ki sistemsel olarak da zaten bunun yapılması mümkün değildir. Çünkü bizim elimizdeki ilaçlar, depoların elindeki ilaçlar İTS dediğimiz İlaç Takip Sistemi’ne kayıtlıdır ve bakanlık tarafından görülebilir. Yani kimde ne var ne kadar var, adetleri, hepsi bellidir. Bu ilaçların üretim aşamasındaki kısmından takip edilmesi ve üretilmesini sağlamak gerekli. En önemli nokta bu."
Eczacılar olarak ciddi bir savaş verdiklerini, piyasada olmayan ilaçlarla alakalı bir reçete geldiğinde çözüm için canhıraş bir şekilde uğraştıklarını belirten Özcan şöyle devam etti:
"Eşdeğerini bulmaya çalışıyoruz. Eşdeğerini bulamadığımız durumlar çok fazla var. O zaman doktorla irtibata geçiyoruz. Karşılıklı istişare ederek ilacı değiştirmeye, farklı bir yöntemle, farklı bir ilaçla tedavi yöntemini doktorla birlikte karar verip düzenlemeye çalışıyoruz. Bu bile zaten nöbetlerde hastanın mağduriyetini gidermek için yaptığımız, hizmet süresini de uzatan bir durum haline geldi. 'Biz ilaç yok' diyoruz, doktora ulaşıyoruz, doktorla beraber tedaviyi değiştirmeye çalışıyoruz. Bunu hemen hemen her 5 hastadan 4'ünde yapmaya çalışırsak tabii ki süreler uzuyor. İllaki o ilacı kullanması gerekiyorsa bir hastanın, o ilacın bulunması şart. O zaman da hasta eczane eczane dolaşmak durumunda kalıyor. Yani bir an önce bu işin çözüme kavuşturulması şart. Şubat ayının ortalarında ilaca bir defa güncelleme yapılır. Ama artık gerçekten bıçak kemiğe dayanmış durumda ve şiddet olayları da başlıyor bir noktadan sonra. Kavgalar, tartışmalar, şiddet olaylarına dönüyor. Bu hastanedeki doktorlara karşı da olabiliyor. Eczanelerimizde, eczacılarımızda ve eczane çalışanlarımıza karşı da olabiliyor. Çünkü karşınızdaki insan ya hasta ya da bir hasta yakını. Dolayısıyla onun için o ilacı bulmak hayati önemde. Çok anlaşılabilir bir psikoloji tabii ki. Biz mümkün olduğu kadar yardımcı olmaya çalışsak da sonra elimizden bir şey gelmiyor. O yüzden bunun devletimizce bir an önce çözülmesi lazım." (ANKA)