İstanbul Newroz'u: Alandan çıkan cumhurbaşkanı adayı...

İstanbul'daki Newroz parti kapatma, gözaltı, tutuklama, İstanbul Sözleşmesi, kayyım gündemleriyle geçti. Newroz'a katılanlar arasında umutlu olan da vardı umutsuz da... 'İttifaklara' kızgınlar da vardı şimdiden "HDP'nin Cumhurbaşkanı adayı kim olacak" diye tartışan da... Ancak etkinlik alanında altı çizilen mesaj netti: Umut her zaman vardır! 

Abone ol

DUVAR - HDP'nin kapatılması meselesi, Kürt siyasetçilerin gözaltına alınması, Kürtlerin legal siyaset yapma alanlarının giderek daralması, İstanbul Sözleşmesi'nden çıkılması, Kürt belediyelerine atanan kayyımlar... 

Bu yıl İstanbul'da kutlanan Newroz bu gündemlerin gölgesinde geçti. Newroz alanına girdiğimiz ilk andan beri etkinlik alanı ülkemizdeki bütün gündemlerin konuşulduğu yer olmuş durumdaydı. Umutlu olanlar da vardı karamsarlar da... 'İttifaklar'a kırgınlık da vardı, destekleyen de... Ancak hemen herkesin kendi arasında konuştuğu bir cümle netti: "HDP'yi kapatsalar ne değişecek! Bugünler de geçecek..." 

SLOGANLAR BİLE DEĞİŞMİŞ

Her Newroz'da yakılan ateşin ardından 'barış ve özgürlük' sloganları dillerden düşmezdi ve yine en çok atılan sloganlar ise 'Direneceğiz' olurdu. Ancak iktidarın politikaları Newroz'a akın eden kitlelerdeki sloganları bile değiştirmişti. Etkinlik alanına giriş yapanları karşılayan HDP'li gençler, neredeyse yarım saat boyunca aynı sloganları atıyordu: "Ne Millet İttifakı ne Cumhur..."

'ÜÇÜNCÜ' YOL... 

HDP'nin '3'ncü yol' dediği 'Demokrasi İttifakı' ve Demirtaş'ın çoğu kez bu konuda çağrı yaptığı açıklamalar gençlerde karşılık buluyordu. Konuştuğumuz insanlar, "HDP'ye vebalı muamelesi" yapıldığı düşüncesinde. Bir genç bu durumu şu sözlerle anlattı: "Hep tutuk davranıyorlar. Millet İttifakı baskılar karşısında susuyor. Kürtler olmasa AKP muhalefet partisi bile olamaz. Yerel seçimlerde bunu gördüler. MHP istedi diye HDP'yi yok etmeye çalışıyorlar. HDP'nin illa Meclis'te olması mı gerekiyor? Meclis'te olmasak bile bu dengeleri biz değiştiririz. Biz bu yüzden ne Millet ne Cumhur ittifakı diyoruz. İttifaklara gerek duymadan HDP bu ülkenin kaderini aklıyla değiştirecek. Öfkeliyiz ama öfkeli olduğumuz kadar da umutluyuz. Onlar televizyon kanallarında, 'HDP oyları CHP'ye, AKP'ye gidecek' diye hesaplar yapmaya devam etsinler. Bizim yolumuz akıl yoludur."

'GERGERLİOĞLU CUMHURBAŞKANI ADAYIMIZ OLUR MU?'

HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu'nun milletvekilliğinin düşürülmesi de alanda en çok konuşulan konular arasındaydı. Konuştuğumuz isimlerin çoğu Gergerlioğlu için, 'Partiler üstü' tanımını yaptı. Ancak HDP hakkında kapatma iddianamesi ve siyasi yasak listesinde ismi geçen partinin siyasi akılları da en çok dile getirilen konular arasında yerini aldı. 

Belki HDP'nin eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın da yasaklı listede yer almasının da etkisiyle bir Cumhurbaşkanlığı seçiminde, "Adayımız kim olur?" sorusuna da cevap aranıyordu. Bu soruya ise sıkça 'Gergerlioğlu' yanıtı veriliyordu. Kürsüden Gergerlioğlu'nun milletvekilliğinin haksız yere düşürüldüğü okunduğunda da meydanı dolduran kitleden alkış ve zılgıtlar yükseldi. Sohbet ettiğimiz isimlerin çoğu, "Gergerlioğlu bizim değerimizdir, kendisi bir sonraki seçimde Cumhurbaşkanı adayımız olacak" diyerek umudunun bu yönde olduğunu söyledi. 

ÖĞRENCİLER DE MİTİNG ALANINDA... 

Miting alanını gezerken Boğaziçi Üniversitesi'ne rektör atanan Melih Bulu'yu istifaya çağıran eylemler yapan öğrencilerle de sohbet ediyoruz: "Kayyumlar ve işgalci zihniyetle üniversiteleri baskı altına almaya çalışanlar bugün halkın en demokratik taleplerine amansızca saldırıdan geri durmuyor. Üniversitelerine sahip çıkmak isteyen biz öğrencileri hedef gösterenler bugün HDP'yi kapatmaya, halkın taleplerini yok saymaya çalışıyor. Ben de bir üniversite öğrencisi olarak kayyumcu, baskıcı zihniyete karşı direniş için Newroz'a geldim. Tekçi zihniyetle baskıyı her gün artıranlar bugün Newroz meydanlarından cevaplarını alıyorlar. Bugün buraya katılan halkların heyecanı ve direnci bunu gösteriyor."
Konuştuğumuz birçok öğrenci Newroz alanından şu mesajı verdi: "Bu baskıdan kurtulmanın yolu direnmekten ve mücadeleden geçer." 

 

BARIŞ ANNELERİ NE DEDİ? 

Newroz'daki anneler ise şu mesajı verdi: Kimsenin çocuğu ölmesin. Biz barış ve özgürlük istiyoruz. Barış Anneleri'nin gündeminde de HDP'yi kapatma meselesi vardı. Barış Annesi Bahiye Duman'la sohbet ediyoruz: "Partimizi kapatıyorlar ama daha güçlü ve büyük bir parti gelecek. Halkımız öfkelenip daha da kenetleniyor. Kürtlerde çare tükenmez. Herkes Kürtlere zulmediyor. Kürtlerin vekillerini Meclis'ten atıyorlar. Meclis kimsenin babasının evi değildir. Kimsenin babasının hakkı değildir. Kimse Kürtlerin önünü kesemez. Demirtaş bütün kötülüklerini açığa çıkıyor o yüzden içeri attılar. Bu yüzden diyorlar 'Demirtaş elimizi kolumuzu bağlıyor' diye. Bu yüzden cezaevine koydular. Demirtaş suçsuzdur. MHP ve AKP dünyanın en büyük suçlarını işliyor. Onlar cezaevinde olmalı. Onlar korkuyorlar. 'HDP'yi kapatmazsak iktidar elimizden gider' diye korkuyorlar."

Bu sözlerin üzerine Barış Annesi Güler Buğday araya giriyor: "HDP'ye yaptıkları  darbedir. Herkesi karşılarına almışlar terörist diyorlar. Sadece Kürtler için değil, toplumun durumuna baktığın zaman bütün hukuksuzluklar var. HDP buna karşı mücadele ettiği için kapatılıyor. Kürtlerin yaşadığı sorunlar yıllardır devam ediyor. Kürtler eskisi gibi değil. Hak ve hukuk istiyorlar. Türkiye'de yaşayan herkes iyi düşünmeli. Kötü olan kimdir? Hukuktan söz ediyorlar ama her yerde hukuksuzluk var. Toplumu susturmaya kontrol altına almaya çalışıyorlar. Benim dediklerim olsun istiyorlar. Kim hak ve hukuktan bahsediyorsa terörist ilan ediliyor."

SIRRI SÜREYYA ÖNDER SAHNEYE GEÇTİĞİNDE... 

Newroz bayramlarında protokoldekilerin kürsülerde verdiği mesajlar pür dikkat dinlenir. Bu mesajları sık verenlerden biri de Çözüm Süreci heyetinde yer alan ve Abdullah Öcalan'ın mesajlarını kamuoyuyla paylaşan HDP eski milletvekili Sırrı Süreyya Önder olur. Önder, kürsüye çıktığında miting alanı sessizliğe büründü. O da yine esprili sözleriyle kitleyi güldürdü. Ancak kitlenin beklediği 'mesaj' bir türlü verilmedi. Ta ki Demirtaş'ın cezaevinden gönderdiği 'umutlu' mesaja kadar... Demirtaş'ın 'direniş' mesajından sonra arkamızda bulunan bir kişi, "Çaremiz kalmadı ki direnmekten başka" diye bağırdı. 

Son olarak ilgimizi çeken bir detayı da buraya ekleyelim: Bu yıl dahil olmak üzere son 10 yıldır İstanbul ve çeşitli illerde Newroz etkinliklerini izliyoruz. Ancak bu Newroz'da vazgeçilmez olan halaylar daha az çekildi, renkli yöresel kıyafetli olanlar daha azdı. Yanımdaki gazeteci arkadaşıma bunun nedenini sorduğumda, "Umutsuzluk... Korona virüsü... Yalnız bırakılmışlık hissi..." diye saydı. Ancak gelenlerin hemen hepsi emindi: "Umutluyuz, bugünler de geçecek..."