İstanbul'da HDP mitingi

HDP İstanbul'da bugün hayır mitingi yapıyor.

Abone ol

DUVAR - HDP'nin İstanbul'da bugün düzenleyeceği "Newroz Coşkusuyla Hayır'lara Akıyoruz" mitingi için Kadıköy'de Göztepe'de başladı. Miting HDP Grup Başkanvekili Filiz Kerestecioğlu, Ankara Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı iken yerine kayyım atanan Ahmet Türk ve HDK Eşsözcüsü Gülistan Kılıç Koçyiğit'in katılımı ile yapılıyor.

Miting alanındaki girişlerde hem güvenlik görevlileri hem de parti yetkilileri yoğun önlem aldı. Yurttaşlar detaylı bir üst aramasının ardından alana alındı.

Açılış konuşmasında konuşan HDP İstanbul İl Örgütü'nden Esengül Demir, şunları söyledi: "İstanbul iradesi tekliğe gericiliğe Hayır için buluştu. Kuzey Ormanları'ndan Hevsel Bahçelerini talan ettiler. Kadın katliamları bu hükümetin en karanlık sayfası olarak tarihe geçecektir. Gençler için 18 yaşında milletvekili olacaklar diyorlar. Önce siz şu sınavlardaki hileyi ortadan kaldırın. Gençlerin okudukları üniversitelerdeki güvenlikçilerin şiddetinden kurtarın, gençlerin bir Newroz sabahı polis kurşunuyla karşı karşıya gelmemesini sağlayın. Maden ocaklarında inşaatlarda emekçiler ölüme terk ediliyor. Şakran Cezaevi'nde uygulanan taciz ve işkenceleri de unutmadık. Amed Cezaevi'nde nasıl bir halk hareketi çıkmışsa, Şakran Cezaevi'nde de isyan çıkacaktır. Biz şimdi burada bu iradeyle bu iktidara sesleniyoruz: Duydum ki Yenikapı'da bir ruh dolaşıyor. O ruha şunu söylemek istiyorum: 16 Nisan'da o ruhu sandığa gömeceğiz."

'OTOBÜS KİRALAMAMIZA İZİN VERİLMEDİ'

HDP İstanbul İl Eşbaşkanı Mustafa Avcı ise konuşmasında ise şöyle konuştu, "3 gündür hangi şirkete otobüs kiralamaya gitsek el koymuşlar izin vermiyorlar otobüs kiralayalım. Onlar bu alanın boş olmasını istiyorlar. Parti başkanlarımızı zindana attılar. Partimizi kimsesiz bırakmak istiyorlar. Bunlar AK Parti'nin CHP'nin başına gelseydi kapılarını kilitlemezler miydi?"

'BU ŞEHİR HAYIR DİYECEK'

Mitingde daha sonra kürsüye gelen HDP Grup Başkanvekili Filiz Kerestecioğlu, "Bizim ne hırsla ne de düşmanlıkla, ne de halkın parasıyla doyan bir midemiz var. Bizler 7 Haziran'da halkların barışını gücünü, umudunu örgütleyenleriz. Başta eşgenel başkalarımız Selehattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ başta olmak üzere bütün partililerimiz için özgürlük diyoruz" başladığını konuşmasında, "Bu İstanbul şehri yazarların, şairlerin şehridir. Bu şehir hayır diyecek. Bu şehir işsiz bırakılan ve tutuklanan gazetecileri için hayır diyecek. Bu şehir hakları için on binlercesi sokağa çıkılan kadınların şehri. Yıllarca barış için de şenlikle onur yürüyüşü yapan LGBTİ'ler hayır diyecek. Bu şehir özgür, laik bir eğitim için hayır diyecek. Mem u Zin İstanbul'da da var. Newroz ateşi Cizre'de yandığı gibi İstanbul'da da yanacak. Bu şehir Taybet Ana, Ekin Van, Hacı Lokman Birlik için hayır diyecek. Bu şehir bütün kadim halkların şehri. Bu şehir birlikte yaşamak için hayır diyecek. Bu şehrin insanları daha fazla betona gömülmemek için hayır diyecek. İstanbul seni seçmeyecek, bu şehir seni seçmeyecek ve İstanbul geleceği için bütün gücüyle ve tüm güzelliğiyle hayır diyecek" dedi.

'HER BİR HAYIR TAYBET ANA'NIN CAN BULMASI'

Gülistan Kılıç Koçyiğit ise miting alanına şöyle seslendi, " '16 Nisan'da gelin bize öyle bir mühür verin ki bütün ülkeni tapusunu üzerimize verin' diyorlar. Yoksullar, köylüler bütün halklar olarak onların ne bu ülkenin tapusunu ne de barışını ve demokrasisini üzerlerine geçirmelerine asla izin vermeyeceğiz. 7 Haziran'da nasıl başardıysak yine kaderimizi elimize alacağız. Bizim her bir hayırımız cansız bedeni 7 gün sokakta bekletilen Taybet ananın canının can bulmasıdır."

Ahmet Türk: Eğer evet dersek...

Kürt halkı her yer de her gün özgürlük sesini yükseltiyor. Uzun yıllardan beri siyasetin içerisindeyiz. 12 Eylülleri, 1999'ları yaşadık. Zaman zaman Kürt halkının mücadelesini susturmak isteyenlere rağmen gün geçtikçe Kürt halkının özgürlük, barış talebi daha güçlü bir şekilde dünyadaki yerini aldı. İktidarları gördük. İktidarlar Kürt halkını yalnızlaştırmak için çok kirli siyasetler yaptı. Bugün yürütmek istedikleri siyasetle tüm halkların, muhaliflerin susturulması isteniyor. Bugün yeni bir dönemece giriyoruz. Şu andaki referandum, özgürlüğü yok sayan halkların taleplerini yok sayan bir politika olarak karşımıza çıkıyor. Bunu yasallaştırarak toplumu, bireyi, herkesi susturmaya çalışan bir referandum olarak görüyorlar. Bu referandum herkes için önemli ama Kürtler için ayrıca önemli. Eğer evet dersek, Cizre'deki vahşeti inkar etmiş oluruz. Eğer evet dersek Şırnak'ta Silopi'de, Nusaybin'de, Gecer'de, Sur'da yaşanan vahşete onay vermiş oluruz. Partimizin genel başkanları belediye başkanları zindanlarda. Kürdistan'da eğer güçlü bir şekilde hayır demezse yarın Cumhurbaşkanı, 'Bakın yürüttüğüm siyasete Kürtler de onay verdi' diyecek ve bunu uluslararası zeminde çok rahatça kullanacak. Bugün Ortadoğu'da şiddetin pençesine düşmüş halklarımız var. Türkiye orada Kürtler bir statüye sahip olmasın diye bir saldırı yapıyor. Eğer bugünü çok doğru yorumlayamazsak çok büyük yanlışlara düşeriz. 16 Nisan her şeyin sonu değildir ama 16 Nisan'dan sonra yapacağımız çok şey vardır. Faşizmin, diktatörlüğün önünü kapatmak için geleceği örgütleyeceğiz. Tekçiliği,  diktatörleri gördük. İşte biz evet dersek çocuklarımızın ülkemizin geleceğini karartmış olacağız. İnanıyorum ki bütün bu zorlukları aşacağız. Halklarımızın demokratik,  özgür geleceğini en kısa sürede gerçekleştireceğiz.

Mitinge katılan siyasetçiler alandakileri böyle selamladı.

Önder: Gelen gideni arattı

Mitingte Kerestecioğlu'nun ardından söz alan Ankara Sırrı Süreyya Önder'in konuşmasından satırbaşları ise şöyle:

BU MAZLUMLARA BORÇLU: Bu ülke İstanbul'daki Kürtlere, mazlumlara çok şey borçlu. Egemenler İstanbul'u daima dikkatle takip ediyorlar. Çözüm süreci devam ederken bile İstanbul mitinglerimiz hep fezleke konusu oldu. Sokakların, kaldırımların dili yok. Neler çektiğimizi biz söyleyeceğiz. Biz söylediğimiz için bu korku var. Milletvekillerimiz, belediye başbakanlarımız, dostlarımız, gençler tarihin en büyük zorluğuyla tutsak edildiği gün bu referandum kaybedildi. Ama zulümleri artıyor zevalleri yakındır. Demokratik yollarla ayın 16'sında hep birlikte cevap vereceğiz. Önce 1 Mayıs alanımıza Taksim'i yasakladılar. Bu betonu da yasakladılar Yenikapı'da kendilerine bir yer yaptılar. Kuşların denizlerin, balıkların hakkını yedikleri için beddua etmeden oraya gitmeyeceğiz.

OYLANAN EVET-HAYIR DEĞİL: Şantiyelerin ortasında bize bir yer verdiler ama yanyana duranlara tarihte hiçbir engel yetmemiştir. Bugün bayraklarımızla giysilerimizle, flamalarımız ve her türlü rengimizle bir arada durabiliyorsak zindanlara tutsak edilen yoldaşlarımıza çok büyük bir borcumuz var onların bayrağını yere düşürmeyeceğiz. Bu ülkede hükümetler gider gelir. Ama iktidarda olan bir tek yapı vardı, savaş koalisyonu. Gelen gideni arattı, giden geleni arattı. Birbirlerinin benzerleri bu ülkede hep iktidar oldular. En çok bu zulme maruz kalanlar barış bayrağını hiç yere düşürmediler. Bu barış iradesine hapsedilmeye çalışıldığı bütün Türkiye halklarına bir bayrak gibi kavramsallaştıran, gündemleştiren sayın Öcalan'a selam gönderiyoruz. Barış hedefine ulaşana kadar bu irademizden asla vazgeçmeyeceğiz. Özgürlük, eşitlik bu topraklara gelene kadar geri adım atmayacağız. Oylanan evet hayır oylaması değildir. Oylanan savaş mı barış mı meselesidir. Bu ülkede Kürtte yoktur, çözüm de yoktur diyenler hesap verilemez, hesap sorulamaz bir yere götürmek istiyor.

3. BİR YOL VAR: Siyasetsizliği siyaset sayanların bu hatalarının farkına varmaları gerekiyor. Bu ülke yeryüzünün en cömert kara parçalarından birisidir. Bu topraklar Mehter Marşı'yla İzmir Marşı aralığına mahkum değildir 3. bir yol vardır o da çok halklı ve bütün dünyaya örnek olmasıdır. Derdimiz de budur.

Mitinge katılanlardan bazıları üzerlerindeki kıyafetleri çıkararak Diyarbakır'daki Newroz kutlamalarında arama noktasında üzeri soyulduktan sonra polis kurşunuyla vurularak hayatını kaybeden Kemal Korkut için protesto yaptı.