İstanbul’da Newroz ateşini Barış Anneleri yaktı

İstanbul’da düzenlenen 2023 Newroz kutlamaları başladı. Sabah erken saatlerinden itibaren binlerce kişi Yenikapı’ya akın etti. HDP Eş Genel Başkanı Buldan, deprem ve seçim temalı bir konuşma yaptı.

Abone ol

DUVAR - İstanbul’un 39 ilçesinden binlerce kişi sabahın erken saatlerinde Yenikapı’da düzenlenen Newroz kutlamalarına katılmak için akın etti. Yenikapı Metro İstasyonu'ndan Newroz’un kutlanacağı alana kadar güvenlik koridoru oluşturan polis, yoğunluk nedeniyle çift yönlü güzergah oluşturdu. 

Maraş merkezli depremlerde hayatını kaybedenlere adanan 2023 Newroz’unda Yenikapı'daki sahne siyahlarla donatıldı. 

Toplu taşımadan inenler erken saate ve soğuk havaya rağmen gruplar halinde Newroz şarkılarıyla halaylar çekerek sloganlar atıyor, Newroz’un kutlanacağı alana doğru gidiyor.

Yol boyunca kurulan çeşitli kontrol noktalarında yoğunluklar oluşuyor. Bir önceki Newroz kutlamalarında HDP flamaları vardı ancak bu kez HDP yerine yol boyunca Yeşil Sol Parti flamaları asıldı.

İstanbul’da düzenlenen Newroz ateşini Barış Anneleri yaktı. Newroz alanına gelen binlerce kişi alanda yakılan ateşler etrafında halaylar çekmeye başladı. Alanda sık sık ‘Hükümet istifa’ ve ‘Selo’ya özgürlük’ sloganları atıldı.

224 GÖZALTI

Yenikapı’da düzenlenen Newroz kutlamasında 224 kişi gözaltına alındı. Yine arama noktalarında polis ile Newroz'a gelenler arasında bayrak ve flama engeli nedeniyle tartışmalar yaşandı.

Newroz’a HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, HDK Eş Sözcüsü Esengül Demir, Yeşil Sol Parti Eş Sözcüsü İbrahim Akın, EMEP Genel Başkanı Ercüment Akdeniz, TUAD-FED Yöneticisi Salih Tekin ve milletvekilleri de katıldı. 

Alanda İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri, Kürtçe ve Türkçe açıklama yaptı. Mesut Mike'nin yaptığı açıklamadan öne çıkan başlıklar şöyle:

BARBARLIĞA KARŞI HALKLARIN KARDEŞLİĞİ: İstanbul Newroz alanını dolduran kardeşlerimiz, dostlarımız, yoldaşlarımız hepinizi İstanbul Emek Barış Demokrasi Güçleri adına saygıyla selamlıyorum. Bu sene Newroz'u buruk karşılıyoruz. Yasımızı, öfkemizi Newroz ile bütünleştiriyoruz. 6 Şubat'ta Maraş merkezli meydana gelen depremler çok büyük yıkıma sebep oldu. Kentlerimiz, köylerimiz, yaşam alanlarımız yerle bir oldu. On binlerce insanımızı kaybettik. Yaralanan, depremden etkilenen yüz binlerce insanımız sokaklarda kaldı. Bu nedenle acımız ve öfkemiz çok büyük. Halklarımıza başsağlığı yaralılarımıza geçmiş olsun dileklerimizi tekrarlıyoruz. Bu seneki Newroz ateşini yaşamını yitiren yurttaşlarımız için harlıyoruz.

YIKILAN DÜZENİN KENDİSİDİR: Bir deprem ülkesinde yaşadığımızı biliyoruz. Öteden beri meydana gelen depremlerle bu acı deneyi hep yaşıyoruz. Yıkımların büyük olması, ölümlerin katliama dönüşmesi düzenin tercihinin sonucudur. AKP-MHP iktidar bloku ile vücut bulan bu zorba, faşist, gerici kapitalist düzen hayata geçirdiği talancı – rantçı politikalar sonucu bu sona sebep olmuştur. Betonlaşmaya dayalı inşaat rejimi ile, çıkardığı imar aflarıyla kentlerimizi depreme hazır hale getirecek politikaları benimsememesi ile bu yılkımın suçlusu iktidarın ta kendisidir. Bütün bunlar yetmezmiş gibi deprem sonrası ilk üç gün müdahale edilmemesi, yardıma koşan gönüllülerin ve dayanışma çalışmalarının engellenmesi daha da ağır sonuçlara yol açmıştır. Bizler emekten, demokrasiden, barıştan yana bir araya gelen tüm güçler bu katliamın hesabını mutlaka soracağız. Depremler sonucu yaşadığımız acılar, sel baskınları, erozyonlar, orman yangınları, grizu patlamaları kader değil iktidarın bilinçli politikalarının ürünüdür. Siyasi iktidar doğa karşıtı, canlı karşıtı, kapitalist barbarlığı kutsayan politik tercihleri ile doğamızı ve yaşam alanımız talan etmektedir. Bizler antiemperyalist, antikapitalist mücadeleyi yaygınlaştırarak bu saldırıları püskürtebiliriz.

YENİ GÜNDE YENİ YAŞAMI ÖRECEĞİZ: Newroz yeni gündür, yeni yaşamdır. Tek adam rejimine, kapitalist rant düzenine karşı isyan ve mücadele günüdür. Bizler bu ülkede onurlu yurttaşlar olarak yaşamak istiyoruz. Eşit, özgür ve birlikte. Haklarımızı ve özgürlüğümüzü kısıtlayan, bizleri soruşturmalar, cezaevleri, işkenceler ve katliamlarla bastırmak isteyen sisteme karşı hep birlikte kararlılıkla mücadele edeceğiz. Asla geri adım atmayacağız. Kürt sorunun demokratik ve barışçıl çözümü başta olmak üzere halkların özgürlüğünü sağlamak, demokratik bir ülke inşa etmek, sosyal adaleti sağlamak, işsizliğe, sömürüye dur demek için hep birlikte mücadele edeceğiz. Yoksulluk kıskacında olan milyonlar ile birlikte, kölelik koşullarında çalıştırılan emekçiler ile birlikte, açlıkla sınanan işsizler ile birlikte mücadele edeceğiz. Yeni günde yeni yaşamı hep birlikte öreceğiz. AKP-MHP iktidarı uyguladığı tecrit politikaları ile toplumsal birliği, kolektif üretimi, barışı ve kardeşliği hedef almaktadır. İmralı  cezaevi ile başlatılan daha sonra diğer cezaevlerinde  uygulanan tecrit politikaları giderek yaygınlaştırılarak toplumun tamamına hissettirilmektedir. Tecrit politikası ile kendi siyasi ömrünü uzatmayı ülkeyi korku ve baskı ile yönetmeyi arzulamaktadır. Tecride karşı çıkmak yaşamı savunmaktır, toplumsallaşmayı savunmaktır, ülkenin demokratikleşmesine imkân sunmaktır.
 
SAVAŞA KARŞI BARIŞ DİYECEĞİZ: Başta kadim Ortadoğu coğrafyası olmak üzere yeryüzünün üçte birine yayılan savaş ve çatışmaların bedelini kadınlar, çocuklar, ezilenler, mülksüzleştirilenler, yoksul halklar ve emekçiler ödüyor. Emperyalist hegemonya savaşları Ortadoğuda ve Ukrayna’da devam etmektedir. Yaşananlar çıkar ve paylaşım savaşlarının kirli yüzünü apaçık gözler önüne sermektedir. Savaşın nedeni olarak öne sürülen gerekçeler daha fazla silah satma, kaynakları talan etme, jeostratejik üstünlük sağlama, dünyayı kapitalist çıkarlar temelinde yeniden dizayn etme amaçlarını gizlemeye yöneliktir. Ülkemizde ise AKP-MHP iktidarı ekonomik, sosyal, siyasal alanda yaşanan çoklu kriz koşullarında tekçi-şoven-ırkçı politikalara her geçen gün daha fazla sarılıyor. AKP-MHP iktidarı deprem sonrası bile Suriye’nin kuzeyinde, Irak’ın kuzeyinde ve ülke içinde sürekli askeri operasyon yaparak savaşı politik bir hat olarak benimsediğini gösteriyor.

BU KARANLIK DAĞITILACAKTIR: Kürt sorunu başta olmak üzere farklı kültür, kimlik ve etnik yapıların yıllardan beri yaşadığı, anayasal eşit yurttaşlık, barış ve diyalog temelinde çözümü mümkün olan her konu şovenizmi körüklemenin, halkları karşı karşıya getirmenin, muhalefeti parçalamanın bir aracı olarak kullanılmak isteniyor. Demokratik ve barışçıl yollar yerine savaşa, kutuplaşmaya dayalı politikalar nedeniyle kaynakların silahlanmaya ayrılması sonucunda ülkemiz büyük bir ekonomik krizin içine sürükleniyor. Ülkemiz ve bölgemiz bir kez daha insanlık değerleri adına zulme, zorbalığa ve gericiliğe karşı görkemli direnişlerle karanlığa karşı aydınlık, düşman hukukuna karşı kardeşlik ve bir arada yaşam için büyük bedellerle faşizan kuşatmaları yarmaya, gericiliği püskürtmeye, sömürü çarkını parçalamaya çalışıyor. Bizler bu ülkenin onurlu yurttaşları olarak umudumuzu asla kaybetmeyeceğiz. 14 Mayıs seçimlerinde tek adam rejimine, faşizme ve kapitalist barbarlığa karşı özgürlüğün, eşitliğin ve kardeşliğin savaşını vereceğiz. Geleceğimiz kuşatmaya çalışan bu karanlığı dağıtacak ve aydınlık yarınları inşa edeceğiz. Newroz ateşi özgürlük için yanacaktır, kardeşlik için yanacaktır. Ezilenler geleceklerini emperyalist müdahalelerle değil kendi özgür iradeleri ile belirleyecektir.  Günümüzün Dehak'larına karşı devrimci Kawa'larla karşı koyacaktır. Özgür ülke, özgür Ortadoğu, özgür dünya Newroz ruhu ile yaratılacaktır. Newroz'un direniş ateşi, kardeşlik ruhu ve özgürlük bilinciyle tüm halkların ve emekçilerin Newrozu kutlu olsun.

HDP Eş Sözcüsü Esengül Demir de Yenikapı'da yaptığı konuşmada şu ifadeleri kullandı:

BU MEYDAN BOYUN EĞMEYENLERİN MEYDANI: Newroz Bayramımız kutlu olsun. Newroz birlik kardeşlik ve dünya halkları için kutlu olsun. Burada toplanan on binler inkara, yok sayılmaya, kayyım ve tutsaklıkla katledilmek istenen kitlelerdir. Bu kitle soğuğa ve engellemelere rağmen alanları doldurdu. Bu medyan Newroz Meydanı, bu meydan Amed Meydanı, bu meydan boyun eğmeyenlerin meydanı. 2023 Newroz’u yaşanan büyük deprem felaketinin gölgesinde karşılıyoruz büyük bir yas ve acı içindeyiz. Depremde yaşamını yitirenlere Allah’tan rahmet, yaralananlara ise geçmiş olsun diliyoruz.  Halkımızın ilk günden beri yanında olduk ve bugünden sonra yanında olacağız. Yastayız aynı zamanda da öfkeliyiz. Halkları depremde yalnız ve kimsesiz bırakan depremin altında insanları ölüme terk eden bu iktidara karşı öfkemiz isyanımız ayaktadır. Öfkeliyiz yerle bir olan binalara onay verenlere öfkeliyiz. Günlerce insanlara ulaşmayan iktidara öfkeliyiz. İktidar hastaneleri, belediye binaları, vergilerimizle yapılan yollar yıkılarak altında kalmıştır halka ilaç ve çadır göndermemiştir. Bütün bunlar olurken mülteci avına çıkanlara seyirci kalmıştır. Bu iktidar ırkçılığı körükleyen tekçi iktidar Alevi, Kürt, Arap halkına kendi başının çaresine bakın demiştir. Bunların hesabını soracağımıza halkımızın önünde söz veriyoruz. Bizler bu meydanı dolduranlar, kadınlar, gençler, sosyalistler, devrimciler, Aleviler, Çerkezler LGBT + bireyler, Ermeniler, Süryaniler, Araplar, 14 mayısta bu iktidarı yeneceğiz. Berkin Elvan’ın, Deniz Poyraz’ın hesabını bunlardan soracağız. Depremde cenazelerini çıkarmak zorunda olan halkımıza hesap verecekler. 

BÜTÜN SİYASİ VE HASTA TUTSAKLARIN BİR AN ÖNCE ÖZGÜRLÜĞÜNE KAVUŞMASI İÇİN MÜCADELEMİZİ BÜYÜTECEĞİZ: Kürt sorununda benimsenen savaş politikaları toplumu teslim almaya çalışan darbe mekaniğine karşı halkları uyaran Sayın Öcalan 24 yıldır tecrit altındadır. Ölüm evlerine dönüşen zindanlarda hasta tutsaklar başta olmak üzere siyasi tutsaklar ölüme terk edilmiştir. Başta sayın Öcalan olmak üzere bütün siyasi ve hasta tutsakların bir an önce özgürlüğüne kavuşması için mücadelemizi büyüteceğiz. Bu rejimde yaşanan siyasal ekonomik ekolojik sorunların tamamı çözümsüzlüğe mahkum edilmiştir. Kürt düşmanlığı üzerinden içeride ve dışarıda yürütülen politikalar eşitsizlik, adaletsizliğin yokluğun nedeni haline gelmiştir. Ülkenin olanakları savaşa seferber edilmiş durumdadır. Bu savaşın ağır yükü Türkiye halklarının emekçilerinin işçilerinin sırtındadır. Birleşik ve ortak mücadeleyi büyütme günüdür. 

YARIN 1 MAYIS ALANLARINDA OLACAĞIZ: Karşımızda despotik kadın nefretiyle dolu bir iktidar var. Yeni ortaklar arıyor, seçim pazarlıklarını kadınları yok saymak üzerine kuran bu faşist iktidar biz kadınların kazanımlarına göz dikmiş durumda. Onları kayyımlardan Rosa Kadın Derneği'ni kapatmalarından onları katlettikleri Nadira Kadirova’dan tanıyoruz. Bilsinler ki İstanbul Sözleşmesi'ni geri alacağız. Dün Taksim’deydik bugün Newroz alanlarındayız yarın 1 Mayıs alanlarında olacağız. 

Konuşmanın ardından sahneye çıkan HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan ise, "Merhaba gelê me yê hêja, gelê me yê delal ez we hemûyan bi dil û can slav dikim. Hun bixêr hatine serseran serçavan hatine. Sevgili gençler sevgili kadınlar ben de HDP adına hepinizin Newroz'unu kutluyorum. Newroz pîroz be. Newroz zalimlere karşı, kötülüklere, baskılara karşı şiddete karşı hukuksuzluklara karşı Türkiye halklarının Kürtlerin Türklerin Ermenilerin Süryanilerin, Lazların, Boşnakların, Pomakların bu ülkede baskı altında yaşayan şiddet gören haksızlığa ve hukuksuzluğa maruz kalan tüm kimliklerin tüm inançların bir arada sesini yükselttiği gündür. İşte onun için bu meydanı dolduran tüm halklarımıza, renklerimize, kimliklerimize inançlarımıza bir kez daha emeğinize sağlık diyoruz" diyerek başladı.

Buldan'ın konuşmasından şu mesajlar öne çıktı:

NEWROZ DİRENİŞTİR MÜCADELEDİR BARIŞTIR: Newroz bu ülkeyi yönetenlere, Ankara’ya, siyasi iradeye buradan güçlü bir mesajımızın verildiği gündür. Newroz aynı zamanda savaş ve tecrit politikalarına, hukuksuzluklara, Türkiye halkları olarak karşı çıktığımız, gücümüzü bir kez daha gösterdiğimiz bir gündür. Newroz aynı zamanda direniştir mücadeledir barıştır. Savaş politikalarını yürütenlere karşı büyük bir barış istendiğini, çözümün diyalog ve müzakereden geçtiğinin anlatıldığı bir gündür. 

BU YILKİ NEWROZ ACILIDIR, ÖFKELİDİR: Evet bu Newroz bir bayram havasında karşılayamadık. Bu Newroz’u acılarımızın, yasımızın, öfkemizin, depremden dolayı mağduriyetin gölgesinde kalan insanlarımızın yaşamını yitirdiği, deprem felaketiyle sel felaketiyle büyük acıların yaşandığı bir dönemde karşılıyoruz. Onun için belki bir bayram havasında değil ama iktidara karşı depremde ölenlerin yaşamını yitirenlerin, enkazın altında kalanların öfkesinin olduğu bir dönemde geçiriyoruz. Bu yılki Newroz biraz buruktur, acılıdır, öfkelidir. Bu yılki Newroz depremde yaşamını yitirenlere adanmıştır. Bir kez daha can veren enkazın altında kalan bütün insanlarımıza allahtan diliyorum. Yaralılara acil şifalara diliyorum. 

AKP VE MHP İTTİFAKI BU ÜLKENİN KADERİ OLMAKTAN ÇIKACAK: Depremin üzerinden bir aydan fazla zaman geçmesine rağmen acıların dinmediğini, yaraların sarılmadığını hep birlikte gördük tanık olduk. Ama bir şey daha ortaya çıktı. İnsanlık dayanışma, birlik ve beraberlik ortaya çıktı. Herkes bu dayanışma ile yaralarını sarmaya çalıştı acılarını dindirmeye çalıştı. Bizler bu ülkeyi yönetenlerin depremdeki duyarsızlığını gördük, bu ülkeyi yönetenlerin depremi bir kader olarak ifade ettiklerinde, depremdeki yaraları sarmadığını gördük. İnsanları açlıkla soğukla terbiye etmeye çalıştıklarını gördük. Ama şunu bilsinler deprem de AKP ve MHP ittifakı da bu ülkenin kaderi olmaktan çıkacaktır. 

İKİ AYDAN AZ BİR ZAMAN VAR: AKP’nin ve küçük ortağının bu ülkeyi son kez yönettiğini herkes bilmelidir. Çok az zaman kaldı. Önümüzde iki aydan az bir zaman var. 14 Mayıs bizler açısından önemli bir fırsattır aynı zamanda milat olacaktır. AKP ve MHP’nin bu seçimlerde Türkiye halklarının ne kadar büyük olduğunu Kürtlerin ne kadar iradeli olduğunu kadınların gençlerin bu ülkeyi değiştirme ve dönüştürme yeteneğinin nasıl ortaya çıkaracağını göstereceğimiz bir tarihtir 14 Mayıs.

BARIŞI DA ÖZGÜRLÜĞÜ DE SANDIKLARDA İLAN EDECEĞİZ: Bu meydanı dolduranlar şunu bilsin ki demokrasi meydanlarda yazılır, barış meydanlarda ilan edilir. Ama barışı da adaletti de demokrasiyi de özgürlüğü de bizler 14 Mayıs’ta sandıklarda ilan edeceğiz bundan kimsenin şüphesi olmasın. Bu ülkeyi yönetenler şunu bilsin ki Kürtlere hakaret ederek, Türkiye halklarına parmak sallayarak, her gün tehdit ederek bu süreci yönetemezsiniz, biz buna müsaade etmeyeceğiz. Hakaretlerinize de parmak sallamanıza da tehditlerinize de boyun eğecek bir halk yok karşınızda. Kürtler de Türkler de Ermeniler de Süryaniler de bu ülkenin bütün inançları, kimlikleri, mezhepleri, renkleri bu ülkeyi değiştirmek için, yaşamı inşa etmek için kadınların özgürlüğü için gençlerin geleceği için el ele omuz omuza 14 Mayıs’ta seçimlerde sandıkları da koruyacağız, seçimleri de kazanacağız. Kendi geleceğimizi mutlaka inşa edeceğiz. Bu ülkeyi nasıl yönettiklerini biliyoruz. Bu ülkenin kaynaklarını nereye akıttıklarını biliyoruz bu ülkenin kaynakları her bir depremzedenin sel felaketinden mağdur olanın da her türlü doğal afetlere karşı kendisini koruyacak kaynaklara sahip olmasına rağmen bu ülkenin yöneticileri kaynakları savaşa yandaşlarına koltuklarını beşli çetelerine aktarıyor. Bu ülkenin savaşa ihtiyacı yok bu ülkenin toplumsal barışa ihtiyacı var. Kürtlerin kendi anadilinde eğitime özgürlüğe ihtiyacı var. Bunun için akılcı bir politika ile bütün bunlar sağlanabilir iken onlar kaynaklarımızı savaşa ve başka yerlere aktarıyor bunu kabul etmiyoruz. 

TÜM TÜRKİYE’Yİ TECRİT ALANINA SIKIŞTIRMAK İSTİYORLAR: Türkiye halkları savaş istemiyor, tecrit istemiyor. Sayın Öcalan üzerindeki ağırlaştırılmış tecridin bir an önce kaldırılmasını istiyor. Biliyoruz ki tecritle sadece İmralı’yı da değil tüm Türkiye’yi tecrit alanına sıkıştırmak istiyorlar. Her ağzını açanı, cezaevine koyuyorlar, dava açıyorlar. Tweet atan gençleri cezalandırıyorlar. Ama biz 14 Mayıs’tan sonra öyle bir ülkeyle gözümüzü açacağız ki tweetlerinizi de atacaksınız, halaylarınızı da çekeceksiniz, özgür bir yaşama uyanacaksınız. Bundan hiç kimsenin kuşkusu olmasın. Sevgili kadınlar bu ülkede en fazla baskı gören şiddete maruz kalan, katliamlara maruz kalan biz kadınlarız. Size de söz veriyoruz. Sevgili kadınlara söz veriyoruz. 14 Mayıs’tan sonra kadınları ilgilendiren bütün yasaları yaşama geçireceğiz. Başta İstanbul sözleşmesi olmak üzere, şiddetin olmadığı, baskının olmadığı kadınları koruyan yasaların çıkarıldığı bir düzeni mutlaka inşa edeceğiz. Sevgili gençler gelecek sizindir geleceği hep birlikte inşa edeceğiz. Ama sizlere bir görev vermek istiyorum. 14 Mayıs’ta bütün sandıklarımızı gençlerimize emanet ediyorum. O sandıklarda tek bir hilelinin, usulsüzlüğün yapılmasına müsaade etmeyeceksiniz. İşte biz böyle kazanacağız. Gençlerimizle kadınlarımızla geleceği Türkiye halklarıyla kazanacağız. 

BİR DAHAKİ NEWROZ’DA BÜTÜN ARKADAŞLARIMIZLA EL ELE BURADA NEWROZ KUTLAYACAĞIZ: Cezaevindeki arkadaşlarıma özel selamlarımı göndermek istiyorum. Edirne Cezaevine Selahattin Demirtaş’a, Selçuk Mızraklı’ya selamlarımı gönderiyorum. Kandıra Cezaevi'ne sevgili Figen Yüksekdağ’a, Gülten Kışanak’a sevgilerimi gönderiyorum. Sincan Cezaevi'ne sevgili İdris Baluken’e, Sabahat Tuncel’e sevgilerimi gönderiyorum. Cezaevlerinde de olsalar biliyoruz ki onlar buradalar bizlerle birlikte Newroz’u kutluyorlar. Bir dahaki Newroz’da bütün arkadaşlarımızla el ele burada Newroz kutlayacağız. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Hava soğuk konuşmamı uzatmak istemiyorum. Üşümenizi istemiyorum. Hep birlikte bu iki ayda uzun çalışacağız gece demeden gündüz demeden her eli tutacağız her kapıyı çalacağız herkesin yüreğine dokunacağız hep birlikte. Hepimizin yolu açık olsun. Hepimize başarılar diliyorum. Gelecek bizimdir yarınlar bizimdir. 14 Mayıs sonrası hepimizindir. Newroz pîroz be. An azadî an azadî.