İstanbul’u geziyorum, trafik açık: Bizans'tan Osmanlı'ya
Bırakın bayramda Bodrum'da trafik sıkışsın, iki dakikalık yol 1 saat sürsün... İstanbul'da tarihi yerleri gezmenin tam zamanı!
DUVAR – Uzun bayram tatillerinin başlangıcında, biz İstanbul’da kalanlar bazı haberleri hınzır bir gülümsemeyle okuruz: ‘Bodrum’da trafik felç’, ‘Çeşme’de park yeri kavgası’, ‘Avşa Adası’nda stoklar tükendi’ gibi…
Zira aşırı sıkışık bir trafik fotoğrafının üzerine atılan ‘Gidiyorlar!’ başlığı, biz İstanbul’dakiler için şu anlama gelir: Köprüleri ‘iki dakikada’ geçebilir, Beylikdüzü’nden Kanlıca’ya kahvaltıya (neredeyse) 10 dakikada gidebilir, aynı gün içinde hem Caddebostan’da bisiklete binip, hem Ayasofya’yı gezip, hem de akşam yemeğini Samatya’da yiyebilir, hatta de üstüne Moda veya Beyoğlu'na eğlenmeye gidebiliriz.
Duvar, ‘boş’ İstanbul’da bir güne ‘rahat rahat’ sıkıştırabileceğiniz gezileri derledi. İşte hazır şehir boşken kültürel bir geziye çıkmak isteyenler için alternatif bir rota:
MÜZELER AÇIK, KAÇAMAZSINIZ!
- Spor ayakkabılarınızı giyin; en son okul gezisinde gördüğünüz her yeri gezmeye gidiyoruz! Kurban Bayramı tatilinde bütün müzeler ikinci gün (12 Eylül 2016) saat 13.00’ten itibaren açık; yani kaçış yok!
- Gün içinde artacak Eyüp Sultan trafiğini atlatmak için ters köşe yapın; geziye Sultanahmet Meydanı’ndan değil, mimarisi ve göz alıcı mozaikleriyle tipik bir Bizans yapısı olan, Edirnekapı'daki Kariye Müzesi'nden başlayın.
- Kırmızı tuğlalı Fener Rum Erkek Lisesi’nin etkileyici binasının önünden Sancaklar Yokuşu boyunca inin; Patrikhane çevresindeki ara sokaklarda kaybola kaybola sahile çıkın.
- Ortodoks Rum Patrikhanesi’ne karşı kendi kiliselerini kurmak isteyen Bulgar cemaatinin, Abdülaziz’in ‘üç ayda yaparsanız ancak’ restini görüp Viyana’dan ‘getirttiği’ çelik Sveti Stefan Kilisesi’ni görün.
- Eminönü’ne yaklaşırken 'Süpürgeciler Kahvesi’nde soluklanın.
- Tekrar ‘yukarı’ tırmanın; bu kez istikamet Süleymaniye. Mimar Sinan’ın son rötuşlarını 465 yıl önce yaptığı Süleymaniye Camii’yi ve çevresindeki dar sokakları gezip; 1939’da kurulan Kurucu Ali Baba Kanaat Lokantası’nda kuru fasülye yiyin.
- Tahtakale’de çok vakit kaybetmeden Eminönü’ne inin, tramvaya atlayıp Sultanahmet’e varın. Ayasofya Müzesi’ne eğer 2010’dan bu yana gitmiyorsanız, restorasyon için kurulan 17 yıllık iskelenin gölgelemediği bir kubbeyi ve Serafim Meleği mozaiğini de hiç görmemişsiniz demektir; ilk istikametiniz Ayasofya olsun.
- Topkapı Sarayı Müzesi’nde bir avludan ötekine geçin, Yerebatan Sarnıcı’nda sütunların arasında yürürken su sesiyle dinlenin, Arkeoloji Müzesi’nde müzenin kendisi kadar bahçesinde de vakit geçirin.
- Sultanahmet Köftecisi’ne karşı koymayı başarabiliyorsanız eğer, sırada önce 1500 yıllık Küçük Ayasofya var. 1500 yıllık bu kilise/cami, İstanbul’un en eski Bizans yapısı.
- Akşam yemeğini nerede mi yiyeceğiz? Tabii ki buralara kadar gelmişken, hep ertelediğimiz Samatya sofrasını kuracağız ya da Kumkapı’da ‘felekten’ bir gece çalacağız.