İstanbul'un tek Japon avukatı!

İstanbul Barosu'na kayıtlı tek Japon Keiko Torigoe, İstanbul'da dolandırılan bir Japon kadının davasına girmiş ve kazanmış.

Abone ol

DUVAR - Keiko Torigoe İstanbul Barosu'na kayıtlı tek Japon avukat... Yıllar önce 18 yaşını doldurur doldurmaz kendi deyimiyle Japonya'ya 'Elveda' diyerek yola çıktı. Önce Almanya'da 5 yıl süren bir yaşam mücadelesinin ardından televizyonda izlediği İstanbul Boğazı'nı görmek için turist olarak geldiği Türkiye'de yaşamaya karar verdi.

Bir gün para tahsil etmek için gittiği emlakçının kendisine bıçak çekerek tehdit etmesi nedeniyle davalık oldu. Yaşadıklarının ardından hukukçu olmaya karar veren Torigoe, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi.  İşte 4 yıldır İstanbul'daki adliyelerde davadan davaya koşarak avukatlık yapan Torigoe'nun Japonya'dan Türkiye'ye uzanan hikayesi...

'1 AY ŞANS VERDİLER...'

44 yaşındaki Torigoe, Japonya'da dünyaya geldiğini, ilk ve orta öğreniminin ardından, uçağa tek başına binebileceği yaşa geldikten sonra Almanya'ya taşındığını söylüyor. Torigoe, "Babam ve annem benim Japonya'da yaşamamı istiyordu. Kesinlikle yurtdışında yaşamama izin vermek istemiyorlardı. Zorla tutulabilecek çocuk da olmadığım için bir aylık şans verdiler. Bir ay içinde iş ve ev bulabilirsem artık Japonya'ya dönmeden istediğim hayatı yaşayabileceğimi söylediler. Ama sadece iş ya da sadece ev bulursam Japonya'ya hatta kasabaya dönüp komşudaki kızlar gibi normal hayat yaşamamı istediler" dedi.

'JAPONYA'YA ELVEDA DEDİM'

Japonya'dan ayrılırken sadece gidiş bileti aldığını dönüş bileti almadığını söyleyen Torigoe, "Türkçe'de 'güle güle' var 'elveda' var. Japonya'da uçağa binerken 'Elveda' dedim. Benim için artık dönülmeyecek bir ülke. 'Benim kendim gibi hissedebileceğim bir yer bu yerüstünde mutlaka olmalı' düşüncesiyle Japonya'dan çıktım" ifadelerini kullandı. Almanya'da bir odada 8 kişinin kaldığı hostelde bir ay kaldığını, ardından da asgari maaşla iş bulduğunu belirten Torigoe şunları söyledi: "İki haftanın sonunda maaşımı aldım. Maaşımın yarısını dil kursuna yatırdım. Gündüz çalışarak, akşam konuşma tekniğini öğrenmek için haftada birkaç gün kursa gitmeye başladım. Anne ve babamı aradım; 'İş buldum, ev de buldum, dönmeyeceğim' dedim ve telefonu kapattım."

Her zaman ruhunun nefes almak istediği yerde yaşamak istediğini söyleyen Torigoe, şöyle devam ediyor: "Yıllar içinde başka ülke arayışı içerisine girdim. Bir gün televizyon Galata Kulesi'nin üstünden Boğaz manzarasını gösteriyordu. O kadar masmavi, o kadar güzel bir şehirdi ki... İstanbul'a kışın kısa süreliğine geldim, yazın da geldim. 'Yaşayabilirim' dedim. Yiyebileceğim şeyler de vardı. Bir ay içinde taşındım. İlk gittiğim yer tabi ki dil kursuydu. Türkçe hiç bilmiyordum. 'Benim adım Keiko Torigoe'den' başka hiçbir şey bilmediğim için kursa gittim, 5 ayda kursu tamamladım" diye konuştu.

'EMLAKÇI BIÇAKLA TEHDİT EDİNCE...'

Parası kalmadığı için iş arayışına girdiğini söyleyen Torigoe, Japon Havayolları'nın kendisini işe aldığını böylece Atatürk Havalimanı'nda personel olarak başlangıçta Fransız Hava Yolları ve Türk Hava Yolları'yla çalışmak üzere iş hayatı başladığını söylüyor. Avukat olma hayali ya da isteği içinde olmadığını söyleyen Torigoe, "Bir gün arkadaşıma yardımcı olmak amacıyla emlakçıya gittim. Senet karşılığında para tahsil edecektim. Gittim. Adam bıçak çıkarttı. Benim elimden senedi aldı. Beni de yere iterek bıçakla tehdit etti. Ben de zar zor o binadan çıkıp emniyete gittim. Orada anlattım anlattım ama zaptı okudum. 'Söylediğin şeyler yazıyor mu?' Okuyamıyorum ki... Nasıl okuyacağım. Benim anlattıklarımı anlamışlar adamı yakalamaya gittiler. O günlerde kanun bilseydim çok üzülmezdim ama ancak 24 saat tutulabileceğini sonradan öğrendim. Adam ertesi gün dışarıdaydı" dedi. Torigoe dava için avukat tuttuğunu, sanığın da söz konusu senetlere ilişkin parayı ödediğini ve davanın düştüğünü anlatarak şunları söyledi: "Japon Konsolosluğu da ceza konusunda yardımcı olamayacağını söyledi. Eğer Japonca'yı bilen herhangi biri avukat, konsolosluğun yapabileceği şey ile o avukatın yapabileceği şeyler birleşse Japon vatandaşı ya da o yabancıyı koruyamayacak şey kalmayacağını öğrendim."

Torigoe: Hakim Türkçe bilip bilmediğimi soruyor...

'KAZANINCA BURAYA GELECEĞİM DEDİM'

Yaşadığı bu hukuki sürecin ardından hukuk fakültesi okumaya karar veren Torigoe, "Hukuk fakültesini okuyacak kadar kendimce Türkçe biliyordum. Sınava girdim. Galatasaray Üniversitesi'nden Fransızca bilmediğim için vazgeçtim. İstanbul Üniversitesi de Sultanahmet'in göbeğinde olduğu için, bu yabancı görünümümle oraya her gün gidince hanutçuların teması her gün kaçınılmaz olacağını düşününce korkudan oraya gidemedim. Orayı tercih edemedim. Sonunda seçtiğim yer Marmara Hukuk Fakültesi... Motive olsun diye binaya bakmaya gittim. Çok güzel bina... Tarihi, çok güzel bina... Sınav gününe kadar her hafta o binaya bakmaya gittim. 'Kazanınca buraya geleceğim' diye. Sınavı kazandım. İlk gün o binaya girince sevinçten ağladım. Alınacak kitap listesini verdiler. 'Tamam bunları alacağım' diye hemen kitapçıya koşuyorum orada tanıştığım kızlarla... Hepsini aldım eve döndüm. 'Yarından itibaren ders başlayacağına göre bir göz atıp gitmem gerekiyor değil mi ?' diye kendimce düşünüyorum. Baktım tek bir kelime bile bildiğim kelime yok. Siz Türk olduğunuz için bu kelimenin Osmanlıca kelime mi, Arapça kelime mi? tahmin edebiliyorsunuz ama ben Japon olduğum için o tahmin falan yok. Gözümün önünde Osmanlıca-Türkçe sözlük bu kadar kalın, onun yanında hukuk terimleri kanunu ve onun yanında daha ince hukuk terimleri var ve onun yanında Japonca-Türkçe sözlük var. Hangisine bakacağım bilemiyorum. Tercüme ediyorum kelimelerin anlamını. Kitabın içine küçük küçük yazıyorum ne demek olduğunu... Böylece bir sayfayı anlayabilmek 4 saat sürüyor ama hala anlamadım. Bunu çözmek için tekrar üstüne vakit sürüyor. 'Bu kitap bir sene bitmez' dedim. İlk aldığım Anayasa vizesinin sınav notu sekizdi. Bunun da nezaketen olduğuna inanıyorum (gülüyor)" dedi.

Keiko Torigoe, şu an İstanbul Barosu'na kayıtlı tek Japon avukat...

'HAKİM TÜRKÇE BİLİP BİLMEDİĞİMİ SORUYOR'

Torigoe, Hukuk Fakültesi'nden 5 yılda mezun olduğunu ve sonunda avukatlık mesleğine başladığını belirtiyor: "Genelde uluslararası duruşmalara giriyorum. İş davalarına, uluslararası ticaret uyuşmazlığı davalarına, uluslararası boşanma davası ya da dolandırıcılık davalarına ve başka türlü ceza davalarına giriyorum. Her ne kadar ben cübbe giyiyor olsam da girdiğim duruşmalarda hakim Türkçe bilip bilmediğimi soruyor."

Kazandığı ilginç bir davayı da anlatan Torigoe, bir Japon kadının bir Türk tarafından dolandırıldığını ve bu davayı da üstlendiğini hem hukuk hem de ceza davalarını kazandığını belirtti.

'JAPONYA'YI ÖZLEMİYORUM'

Boğaz'da yaşamayı hayal ederek İstanbul'a geldiğini ancak komşusunun penceresine bakarak yaşadığını söyleyen Torigoe, Nişantaşı ve Bebek'in de beğendiği yerler arasında olduğunu söyleyerek şunları belirtti: "Şişli Osmanbey'i sevmemin nedeni orada bütün Yahudiler, Ermeniler, Rumlar ve Müslümanlar herkes insan olarak hep beraber çok neşeli bir şekilde yaşıyor olduğunu her gün görebiliyor olmam beni çok mutlu ediyor. Türkiye'de insanların merhametli, cana yakın olması ve her durumda neşeyi kaybetmeme yeteneğine sahip oluyor olmanız benim için çok güzel. Bu toplumda yaşamaktan çok mutluluk duyuyorum. İnşallah bu şehirde ömür boyu yaşayabilirim." Torigoe, son olarak 'Ülkenize bir özleminiz var mı?' sorusunu "Elveda dediğime göre özlemim yok" yanıtını veriyor. (İSTANBUL/DHA)