Aradan geçen onca yıla rağmen karnımda bir heyecan oluyor.
Okullar açılıyor. Sezonda, karla birlikte tatil ihtimaline sevinmem
ve bir çift tatlı sözüyle şehrin valisini sevebilmem de ayrı
tuhaf.
‘Öğretmen’ dendiğinde ellerimin ceket düğmesi araması;
‘beslenme’ dendiğinde aklıma çantanın gelmesi; ‘efenim servis
açalım mı?’ diye sorduğunda garsona bakıp ‘dolmuşu nereye eyledin?’
diye sorasım;
‘gebelik testi’ dendiğinde bile beş seçenek arayışım…
İş ararken ‘sözlü mülakat’ dendiğinde kendimi kara tahtanın
önünde hayal edişim; beyaz önlüklü kasaba, ‘eti benim, parası senin
hocam’ diye saygı duyuşum…
Beynimin derinliklerinde dönen milli eğitimin 'mil' i bunlar.
Memleketteki her ‘çamur’ duruma yatan beynimin, daha terü tazeyken
‘fiş’lenmesinin sonuçları. Evet evet, işte bunlar hep fiş!
Tam bunları unutacakken bir de bakmışım babayım. Okullu
çocuklar. Al sana konu tekrarı. Kulaklarımda, ‘de mek kiii naap mı
yooor muu şuuuz!’ sloganıyla pür dikkat ebeveyn olma telaşı. Önce,
‘devlete mi,
özele mi’ biçimindeki sınıfsal tercih. Özel dediği de sanki daha
uygar bir devletin teşebbüsüymüş gibi bi havalanmalar. Tabii ki
hepsi aynı devletin. Özelin duvarları, tuvaletleri ve yemekhanesi
daha jan janlı ve sınıf mevcudu daha sayılabilir o kadar. Hepsinde
aynı müfredat.
Yalnız bu müfredat lafı hiç değişmez. İçi dolar boşalır ki
niteliksel olarak hep bir boşalmadır. Geçen gün oğlum sordu,
‘müfredat’ nedir
diye. Dörde geçti. Bunun soruları test tekniğine uygun değil
diye hemen cevaplayamıyorum. Yaklaşık otuz saniye düşündüm.
'Dersteki konuların listesi gibi' dedim. ‘Lokantada garson bize
bir menü getiriyor ya’ dedim. 'İşte’ dedim, ‘o menüdeki yemeklerin
hepsini yememiz lazım diye düşün. Müfredat böyle bişey işte’...
'Çok çalışırsak yapabiliriz demi’ dedi. 'Tabii ki, gerekirse
destek alırız yavrucum’ dedim.
‘Keşke seçebilseydik ama’ dedi, konuyu yeni çantaya getirdim,
aklı
dağıldı. Israrcı olsaydı, tablet bahsine dalacaktım, hiç şansı
yok!
Ebeveynim ben!
Oğlan bu sene sabahçı. Güneş enerjisiyle çalıştığı için erken
kalkma sorunu yok. Bebekliğinden beri güneş batar batmaz, perdeleri
kapatıp uyuma moduna giriyor. Sabah da müezzini kaldıracak sanki.
Bize de ayrı
zulüm, ‘kalkın sabah olduu!’… Bir iki sene sonra benden ümidini
kesti şükür. Üç yaşından beri okul yollarında. Hiç de zül değil
paşama, ‘yaşasın, pazartesi!’ diye uyanır mı insan? Bu sene sabahçı
olacak diye dörtte kalkmayı planlıyor. Risk olmasın diye de
ablasının telefonunu kurmak için pazarlıklar yapıyor. İkinci
kademede ‘normal’leşir diye devlete inancımız tam!
Kız daha aklı başında sanki. Üniversiteye hazırlanıyor.
‘Üniversite de benim için hazırlanıyor mu?’ diye düşünmeden, tam
bir tevekkülle etüt
üstüne etüt yapıyor odasında. Yalnız, çok soru çözünce normal
kitaplarına ihanet ettiğini düşünüp vicdan yapıyor. Kafka hastası
ama neşe dolu Allah’tan. Kitaplarına titiz, hayatta vermez. ‘Soru
bankası lazımsa al ama onlara elleşme’ diyor. Edebiyat hocası bunu
böyle yaptı.
Başta da biraz tuhaftı ama bi ara düzeldi! Okula başlamadan önce
ilginç çıkışları olurdu. Hep bir fikri vardı. Bi gün yine 'fikir
buldum' dedi. Şaşırmış gibi yaptım. ‘Diş macununa
reklam alınabilir!’ dedi. Macuna? ‘Nasıl?’ dedim. ‘Şöyle
bastırınca macun çıkıyor ya, işte üzerine reklam yazılır’ dedi.
Kafamda macun aktı, üzerinde dolar işareti! Dedim; ‘hanım bu kız
bizi kurtarır!’
Neyse, okula başladı. Devlet okulu. İkinci dönemde sakinleşti.
Artık devlet buna ne yaptıysa? Akşam soruyorum, ‘okulda naptınız?’
diye. Hep
aynı cevap:‘Arkamıza yaslanıp çiçek oluyoruz!’…
Baktım bu böyle giderse 'ot' olacak, dedim 'ebeveyn' desteği
şart. AVM gezme ayağına doğru kitapçılara! Yedinci sınıfta TEOG ya
da ona benzer
bi sınav vardı. Soneler’i bıraktı soru bankalarına sardı
mecburen. Devlet, Shakespeare’den daha değerli şeyler öğretirken,
gaflette
kalınmaz! Derken, lisede edebiyat hocası sayesinde
kitapsızlıktan kurtuldu. Verilmiş sadakası varmış!
Başta, ilham veren öğretmenlerimiz olmak üzere öğrencilerimizin,
anne babalarımızın, kırtasiye esnafımızın, servis şoförlerimizin,
hep
birinci çıkaran kurs merkezlerimizin yeni eğitim öğretim yılı
hayırlı olsun!