Itziar Barrio’nun 'Öyleyse En Başa Dönelim' sergisi Salt Galata’da

Salt’ın yeni sergisi 'Öyleyse En Başa Dönelim', Itziar Barrio’nun 'Madde' üçlemesindeki film ve video enstalasyonlarını yeni üretimler ile bir araya getiriyor.

Abone ol

DUVAR - Itziar Barrio’nun teknoloji, emek, madde, kimlik arasındaki kesişimleri irdelediği "Madde" üçlemesindeki film ve video enstalasyonlarını yeni üretimler ile bir araya getiren yeni sergisi "Öyleyse En Başa Dönelim", Salt Galata’da ziyarete açıldı.

Üçlemenin ilk bölümü A Demon That Slips into Your Telescopes While You’re Dead Tired and Blocks the Light [Sen Yorgunluktan Ölürken Teleskobuna Kaçıp Işığı Perdeleyen Bir Cin] (2020), teknolojik ilerlemenin seyrini belirleyen bilimsel keşifler ile insan algısının sınırlarındaki astronomi olaylarını odağına alıyor.

Bilinmeyen ya da gözle görülemeyeni cisimleştirip kavranabilir kılan gökbilim çalışmaları üzerinden farklı gezegen tasavvurlarını araştırıyor. Video ve robotik heykellerden oluşan ROBOTA MML (2019-süregiden), ilk kez Karel Čapek’in 1920 tarihli tiyatro oyunu R.U.R.’da kullanılan robot kavramının etimolojik kökenlerini takip ediyor.

İnsanları üretimin zahmetinden kurtarmak için robotların üretildiği bir fabrikada geçen bu bilimkurgu eserinin karakterleri, sanatçının işinde bedenin işlevi, kimlik ve toplumsal cinsiyet meselelerinin öne çıktığı güncel bir bağlama yerleştiriliyor. Barrio’nun sanatçı ve besteci Seth Cluett ile birlikte ürettiği Particle Matter [Parçacıklı Madde] (2021) ise Nokia Bell Laboratuvarları’nın (New Jersey, ABD) yankısız odasında yapılan ses kayıtlarıyla toz, polen, buhar, duman ve jeolojik olaylara ait görüntülerden oluşuyor. Salt Araştırma mekânında sunulan video, maddeyi ve mikro olanın hareketini merkeze alarak birbirinden uzak veya karşıt görünen unsurların etkileşimini inceliyor. Üçlemenin birinci ve ikinci bölümlerine, Salt Galata’nın katlarına yayılan mekâna özgü müdahaleler eşlik ediyor.

"Öyleyse En Başa Dönelim", maddi dünya, bilimsel araştırma ve deneyimin duyusal boyutlarına dair çok katmanlı bir keşif alanı oluşturuyor. Ortak varoluş fikrini odağına alan sergi, hafıza ve duyumsamanın merkezi olarak bedenin işlevine dair açılımlar da barındırıyor. İnsan, insan olmayan, makine arasındaki karmaşık ve devingen ilişkileri gündeme getirerek sürekli inşa hâlindeki toplumsal gerçeklikleri sorgulamaya açıyor.

Salt’tan Fatma Çolakoğlu’nun programladığı ve Emirhan Altuner’ın tasarladığı sergi, 29 Eylül’e dek Salt Galata’da ücretsiz görülebilir.