Brezilya’da bu pazar yapılacak seçimlerde, dünya demokrasi tarihinin en önemli sorularından biri sorulacak: Devlet başkanı Jair Bolsonaro anketlerin gösterdiği üzere seçimi kaybederse ne yapacak? Başkan, şimdiden anketleri tanımadığını söylüyor; seçimde de hile yapılacağını iddia ediyor. Herkesin gözü şimdi Brezilya’da.
1.
7 Eylül… Brezilya’da Bağımsızlık Günü… Devlet başkanı Jair Bolsonaro, on binlerce kişinin önünde konuşuyor. Coşkulu, hırslı, kendinden emin. Seçmenlerini bu pazar günü yapılacak genel seçimler öncesi motive etmeye kararlı.
Dört yıldır iktidarda Bolsonaro. Devamını istiyor. Ülkesini bir dört yıl daha yönetmek için gereken ruhsatı almaya çalışıyor.
Ekmeğini popülizmden çıkardığı için, öyle kuru kuru icraat sayıp dökmekle yetinmiyor.
“Bizim savaşımız iyi ile kötünün arasında” diyor.
Yani bu ona göre herhangi bir seçim değil. Neredeyse dünyanın gidişatını değiştirecek kutsal bir mücadele.
İyi olan, tabii ki, kendisi.
Kötü ise iktidarı devraldığı ‘zihniyet’.
Yine kendi sözleriyle: “İyi ile kötünün arasında bir savaşa şahit olduğumuzun bilincindeyiz. O kötüler ki ülkemizi 14 yıl boyunca teslim almış ve mahvetmişti. Şimdi yine suç mahalline dönmek istiyorlar. Geri dönemeyecekler. Çünkü insanlar iyinin yanında.”
2.
İyi ve kötünün savaşı.
Kutuplaşmanın son aşaması bu. Bir halk ancak bu kadar ikiye ayrılabilir. Ya iyilerin yanındasın ya da kötülerin. İşin gelip dayandığı yer burası.
Sahi Brezilya’da insanlar kimin yanında?
Popülist bir liderin, halkı çocuk yerine koyan hezeyanlarına değil, anketlere bakacak olursak, Brezilyalıların çoğu Bolsonaro’nun gösterdiği yönün tam aksine gidiyor.
Demek ki ‘iyiyle’ değil, ‘kötü’yle saf tutuyorlar.
Luiz Inácio Lula da Silva’yla, kısaca Lula ile saf tutuyorlar.
3.
Çıkan kısmın özetine bakalım.
2003-2010 yılları arasında Brezilya’yı yöneten, eski sendikacı ve İşçi Partisi lideri Lula, yolsuzluk davaları neticesinde hapsedilmiş, 580 gün hapis yattıktan sonra, 2019’da, özgürlüğüne kavuşmuştu.
Lula’nın masum olup olmadığı, her konuda olduğu gibi Brezilya’yı ortadan ikiye bölen bir tartışma. Hukuki süreç de neticede devam ediyor.
Ama bu sürecin Lula’nın başkan adaylığına engel olmadığına karar verilmesi, ülkedeki gidişatı tersine çevirdi. Kırk küsur yıldır siyasi mücadelenin içinde olan Lula, altıncı defa başkan adaylığına soyundu ve tıpkı eski günlerdeki gibi halkın çoğunluğunun gönlünü kazandı.
Bugün anketler eski Başkan Lula’nın mevcut Başkan Bolsonaro’ya en az 10 puan fark attığını gösteriyor.
10 puan fark az değil. Hele Bolsonaro gibi hakikati kendine göre eğip bükmede, dezenformasyonla ülkesini yönetmede dünya şampiyonu birinin karşısında hiç değil.
Bu farkın birkaç sebebi var.
Lula’nın iktidarında, Brezilya’da milyonlarca insan kesif bir yoksulluktan kurtulmuştu. Yolsuzluk iddialarından tam olarak sıyrılamasa da sadece o günlere dönük nostalji bile eski başkanı seçimlerde bir adım öne çıkarıyor.
Bolsonaro’nun iktidarı ise gıdaya erişimi olmayan on milyonlarca insan ve pandemi sırasında hayatını kaybetmiş 685 bin kişi ile anılıyor. Bir de Donald Trump tarzı, keyfi bir yönetimle.
Bu yüzden 10 puanlık fark anormal sayılmaz.
Ama…
Ama Bolsonaro bu anketleri tanımadığını söylüyor.
4.
Olabilir, siyasette bu sözler sarf edilir. Bazı anketlere yüklenilir, bazıları görmezden gelinir, bazıları da baş tacı edilir.
Bunlar olağan işler.
Ama Brezilya seçimlerinde olağandışı bir başka konu var ve bu konu, olası sonuçları itibariyle sadece Brezilya’yı değil, bütün dünyayı yakından ilgilendiriyor.
Şöyle ki, Brezilya’nın mevcut devlet başkanı, aylardır seçim güvenliğine dair bir iddianın peşinde koşuyor, bu konuda soru işaretleri üretiyor. Mesele, elektronik oy kullanma makineleri.
Arka plana göz atalım… Brezilya, ABD’ye benzer şekilde, 1990’ların ortasında elektronik seçim sistemine geçti. Sandıklar tarihe karıştı ve onların yerine internete bağlı olmayan, sadece oy vermek için kullanılan ve özel olarak denetlenen makineler getirildi.
Bolsonaro’ya göre bu makinelerde hileler dönecek. Kısacası güvenli değiller.
Başkanın kendisi de dört yıl önce bu elektronik ‘sandıklardan’ çıktı ama şimdi onların hacker’ların müdahalesine açık olduğunu savunuyor. Bu iddia hakkında bugüne dek bir kanıt öne sürmüş değil ama giriş gelişme sonuç mantığını pek önemsemeyen diğer birçok otokrat lider gibi o da kanıtların herhangi bir şeyi kanıtladığına pek inanmıyor.
Aylardır her fırsatta bu makinelerin seçim sonuçlarına halel getireceğini anlatıyor, ortamı ısıtıyor.
Kaybederse ancak bu yüzden kaybedeceğini söylemeye çalışıyor.
Brezilya, yalan haberin en etkili ve en zehirli olduğu ülkelerden biri. Geleneksel medya geri planda. İnsanlar, haberleri çoğunlukla filtresiz sosyal medyadan en çok da WhatsApp’tan alıyor.
Her şeyi, her sonucu sisler içinde bırakan, hakikat zeminini şimdiden kaydıran bu iddialar, gerçeği de ipotek altına alıyor.
Bolsonaro taraftarları nasıl davranacak?
Lula taraftarları nasıl davranacak?
Bolsonaro, geçenlerde katıldığı bir televizyon yayınında seçim sonuçlarına rıza göstereceğini açıkladı.
Ama…
Burada da kocaman bir “ama” var.
Seçim sonuçlarına rıza gösterecekmiş ama seçimler adil olarak sonuçlanmışsa…
Seçimlerin adil olarak yapıldığı, sonuçlandığı konusunda Bolsonaro’yu kim ikna edecek? Orası belli değil.
Kendisinin kazandığı bir durumda, adil sonuçlardan herhalde şüphe duymayacaktır.
Ya kazanmadıysa?
O zaman “hiçbir şey olmasa bile bir şeyler oldu” dememesinin garantisi var mı?
İşte dünya demokrasi tarihinin en önemli sorularından biri bu.
Pazar günü, Brezilya devlet başkanlığı seçimlerinin ilk turunda ne olacak?
Bolsonaro, Trump’tan ilham aldığını her zaman söylemiş bir siyasetçi. Birçok ortak noktaları var. En büyük ortaklıkları ise ülkelerini safsatayla ve dezenformasyonla yönetmeleri.
Seçim sürecinde aylarca ‘makinelerde hile’ konusunu işlemeleri de benziyor. Trump, bu konuyu hep diri tutmuş, seçimi kaybettiğinde sonucu tanımadığını ilan etmişti. Bu doğrultuda halkı da motive ve mobilize edince, binlerce insan Amerikan senatosuna saldırdı ve ülke demokrasisinin en kara günü yaşandı.
Bolsonaro’nun geçen sene bir mitingde “Beni ancak Tanrı görevden alır” dediği de kayıtlarda.
Bu yüzden Brezilya seçimleri dışarıda merakla, ülkede tedirginlikle bekleniyor. Halk ve basın olası bir kaosta, polisin ve askerin kimin tarafını tutacağını tartışıyor.
Pazar günü yapılacak olan bir seçim mi?
Yoksa Bolsonaro’nun ilan ettiği üzere, iyi ve kötü arasında bir savaş mı?
Brezilya’nın sadece bir seçime ihtiyacı var. İkinci seçeneğin sonu yok çünkü.