İYİ Parti aday adayı Nihat Babaöz: Üniversite mezunu çiftçiler hayal ediyorum
Şeker fabrikalarının özelleştirilmesine karşı yaptığı konuşmasıyla sosyal medyada binlerce kez paylaşılan çiftçi Nihat Babaöz, İYİ Parti'den milletvekili aday adayı oldu. Gelir adaletsizliğinin olmadığı bir Türkiye'de yaşamak istediğini söyleyen Babaöz, çiftçilerin de sesi olacağını söyledi.
ANKARA - Çiftçilik ve hayvancılıkla geçimini sağlayan Nihat Babaöz geçtiğimiz aylarda sosyal medyada en çok konuşulan isimlerden oldu. 1963 yılında Ankara'da dünyaya gelen Babaöz 1983 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde Fizik, 1984 yılında ise Gazi Üniversitesi'nde Fizik Öğretmenliği bölümlerini kazandı. İki okuldaki öğrenimini de yarıda bırakan Babaöz, Hacettepe Üniversitesi İktisat bölümünden mezun oldu. Devlet dairesinde çalışmak için çabalamadığını söyleyen Babaöz, çocukluğundan beri sürdürdüğü çiftçiliği mezuniyetinin ardından da devam ettirdi. Sulu tarım ve küçükbaş hayvancılıkla geçimini sağlayan üç çocuk babası Babaöz, Sincan'a bağlı Çokören köyünde yaşıyor.
Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi’nin (ESAM) 8 Mart’ta düzenlediği Şeker Zirvesi’nde konuşan Nihat Babaöz, şeker fabrikalarının özelleştirilmesiyle ilgili sözleriyle sosyal medyada yankı uyandırmıştı. İYİ Parti'den milletvekilliği aday adaylığı başvurusu yapan Nihat Babaöz, "Aday adaylarıyla 5 Soru-5 Cevap"ın konuğu oldu.
Neden adaysınız?
Ülkede çok fazla kötüye giden durum var. Kurumlara olan saygı yitirilmiş durumda. Özellikle milletvekilliği bir zamanlar saygın görülürken birileri tarafından içi boşaltılmış hâle geldi. Ben de dışarıdan durmadan bahane üretip 'bunlar iyi değil' demektense aday oldum. Milletvekili olup insanlara bu konumdaki kişilerin de iyi olabileceklerini, çalışkan olabileceklerini, bir şey yapamadıklarında da çekip gitmesi gerektiğini bilebileceklerini göstermek istiyorum. Eğer milletvekili olursam beni bir daha seçmezler diye korkmam. Yapmak istediklerimi yapmak için direnirim. Gerekirse bunu parti içindekilere bile karşı gelerek yaparım. Özellikle şeker fabrikalarının özelleştirilme süreci beni çok etkiledi. Oradaki çıkışım başta çiftçiler olmak üzere herkesin söylemek istediğiydi. Sesimizi daha fazla yükseltmek için adayım.
Türkiye’nin en büyük sorunu nedir?
Türkiye'nin en büyük sorunu eğitimdir. İnsanlar işini, parasını ve akıl sağlığını kaybetmiş durumda. Bu süreçte iki kuşağı kaybettik. 15 yıl önce 10 yaşında olan çocuk bugün 25 yaşında. Sincan'da okula giden çocukları okullarına kadar bırakıyorum bazen ve görüyorum ki çocukların eğitimi bitirilmiş, ahlaki erozyon ortaya çıkmış ve tepedekiler de bunu göremiyorlar. Bir diğer sorun da ekonomi ve terördür. Terör çözülemeden ekonominin çözülemeyeceğini düşünüyorum. Çünkü ülkenin yatırıma yönlendirilmesi gereken kaynaklar savunmaya, terörle mücadeleye aktarılıyor. İnsanlar bu sorunlarla mantıklı yüzleşemiyorlar çünkü bazıları bu toplumu kutuplaştırıyor. Direkt PKK diye değil de Kürtler olarak bakıyorlar. Biz kardeşiz, beraber olmak zorundayız demek lazım. İnsanlar farkında olmadan ötekileştiriyor. Örneğin yol kenarında kavun satanlar bile yolda giderken tezgahının üzerine Türk bayrağı asıyor. Milli günlerde asılır bu bayrak. Gizli gizli, "Ben Türk'üm, o Kürt" mesajını veriyorlar. Kafamızda tabandan tabana bölme başlamış zaten. Bunu daha ileriye götürme derdi var birilerinde. Kaçak yapı yapıp bayrak asıyorlar örneğin. Belli simgeler kişilerin çıkarları için kullanılıyor. Bayrağı istismar ediyorlar ve sorunlarımızı artırıyorlar.
Neden İYİ Parti'yi seçtiniz?
Hükümet partisi ya da muhalefet partisi olsun aynı sorun var. İnsanlar koltukları kapmışlar ve kalkmak istemiyorlar. CHP'den aday olmak isterdim aslında. Kemal Bey (Kılıçdaroğlu) beni aradı konuşmamın ardından. Ankara milletvekillerinden arayanlar da oldu. Kabul ediyorum çok düzgün insan olabilirsin, çok becerikli olabilirsin ama bunun toplumda karşılığı yok. CHP'nin farklı bir vizyonla halkın karşısına çıkması gerekiyor. Değişiklik sonucu gelen insanlar topluma gaz verirler. Yeni bir şey geldiğinde insanlar heyecanlanırlar. Bu süreçte İYİ Parti'yi kuran kadroların MHP'den ayrılırken artık bazı şeyleri iyi gördüğünü, bir kesimin partisi değil ortadaki boşluğu dolduracak, herkesi kucaklayacak bir parti olduğunu düşündüğüm için İYİ Parti'ye başvurdum. Orada da öyle bir şey olmadığını hissedersem zaten 'bana eyvallah' derim. Toplumsal tabandaki temaslarım sırasında da bu partiye dönük muazzam bir ilgi olduğunu gördüm. İnsanlar merak ediyorlar ve yenisinin gelmesini istiyorlar. Buradaki etkili faktör Meral Akşener ya da diğer isimler olabilir ama insanların temel talebi değişim.
Milletvekili seçildiğiniz takdirde ilk icraatınız ne olacak?
İlk yapacağım şey okullarla ilgili çalışmak olacak. Milli Eğitim içerisinde Atatürkçü ve becerikli insanların çalışmasına dönük bürokratlarla çalışmak istiyorum. Daima çiftçinin yanında olacağım. Makam, mevki beni değiştirmeyecek. Tabanımdan, toprağımdan, insanlarımdan kopmayacağım. Biz hazımlı insanlarız. Ne oldum delisi olmayız. Yeri geldiğinde işçilerle tarlada oturup lokmamızı paylaşmayı biliriz. Bir yere gelirsem de o insanlardan asla kopmayacağım. Şeker fabrikalarının özelleştirilmesine karşı yaptığım konuşmamdan sonra jandarma gelip bana 'sen kalkışma yapacakmışsın' dedi. Kiminle kalkışma yapacaksın? Eğitimli insanlar olmadıkça bir şeyleri değiştirmek için çabalayamazsın. Bana diyorlar ki 'Korkak bir adamdın, nasıl Cumhurbaşkanına karşı gelebildin?' Ben size bildiklerimi anlatıyorum. Benim derdim makam ve mevkilere gelip de iş yapmayanlar, yapamadığında çekip gitmeyenler. O gün yaptığım konuşma gibi konuşmaları da bırakmayacağım. Ağzıma ne gelirse söyleyeceğim çünkü benim eyvallahım yok arkadaş! Ülkeniz için bir ay, iki ay hapis yatsanız ne olur! Doğruyu söylediğiniz için hapis yatsanız ne olur!
Nasıl bir Türkiye hayal ediyorsunuz?
Çocuklarımız ve bizim için normal giden bir ülke değil burası. Atatürk 15 yılda Osmanlı'nın o kadar borcu olmasına karşın bunları ödeyerek ülkeyi nasıl şaha kaldırdı. Çaldırmadığı ve insanlara güven verdiği için bunu başardı. İnsanlar iki çift çorabın birisini verdi o dönem. Bugün çıkın sokağa, bir şeyini verir misin diye sorun, bir kişi vermez. Sen yiyeceğine ben yerim diyor ve güvenmiyor. Dürüst kişilerle olur bu iş ve bu güvenin kazanıldığı bir Türkiye hayal ediyorum. Üreten ve doyuran bir ülke hayal ediyorum. Adil olacaksın kardeşim. Hukukun olduğu bir yerde yaşamak istiyorum. Üniversite mezunu çiftçiler hayal ediyorum. Üniversite derken de böyle üniversiteler değil elbette. Çocuklarımızın iyi eğitim aldığı bir gelecek hayal ediyorum. Çocuklarımın yıllar sonra medeni ve gelirin adil paylaşıldığı bir ülkede yaşamasını istiyorum. Yöneticilerin adil olduğu, demokrasinin Hitler gibi birisini çıkarmadığı bir ülke hayal ediyorum. İnsanların özgürce söylemek istediğini söyleyebildiği bir yer istiyorum. Bugün grevler ya da toplu gösteriler olmuyor. Bunun en büyük sebebi insanlar gazını sosyal medyada atıyor. Sokağa çıkmak zorundasın. İnsanlar diyor ki ya cop vururlarsa, gaz sıkarlarsa. Bundan korkma, 15 yıl sonra daha kötü duruma düşebileceğimizden kork! Kazandığımız paraları çocuklarımıza yedirmeyecekler, çalacaklar, ondan kork. Gelir adaletsizliğinin olmadığı bir yarını, iyi yaşadığımız günleri hayal ediyorum.