İzmir Baro Başkanı Yılmaz: OHAL ilanı bu sorunu çözecek bir uygulama değil

Deprem bölgesinden OHAL kararını değerlendiren İzmir Baro Başkanı Sefa Yılmaz, "OHAL ilanı bu sorunu çözecek bir yasal uygulama değildir" dedi.

Abone ol

İZMİR - Merkez üssü Maraş Pazarcık olan ve 10 ili etkileyen 7,7 büyüklüğündeki deprem sonrası başlatılan dayanışma kampanyaları sürüyor. Türkiye'nin birçok kentinden gönüllülerin yanı sıra çeşitli sivil toplum kuruluşu temsilcileri de deprem bölgesine gitti. Depremin meydana geldiği ilk saatlerin ardından bölgeye giden isimlerden biri de İzmir Baro Başkanı Sefa Yılmaz oldu. Baro Başkanı Yılmaz, bölgeden izlenimlerini aktararak OHAL kararını değerlendirdi.

'AFET BÖLGELERİNDE CİDDİ BİR KOORDİNASYON SORUNU VAR'

Trafik yoğunluğu ve ulaşım sıkıntısı nedeniyle halen bazı illere gidemediklerini söyleyen Yılmaz, “Mersin'den İskenderun'a geçtik, oradan Osmaniye'ye daha sonrasında da Antakya'ya geçtik. Ancak Antakya'nın bir kısmına gidebildik. 70 kilometrelik bir konvoyda saatlerce yolculuk yaptık. Hatay'a çok yakın bir yerden geri dönmek durumunda kaldık. Şehre giremedik. Tekrar ziyaret edeceğiz. Bugün ise Gaziantep ve gidebilirsek Maraş'a geçeceğiz. Daha sonrasında uğrayamadığımız illere yeniden gitmeye çalışacağız" dedi. Sahada ciddi bir koordinasyon sorunu olduğunun altını çizen Yılmaz, şunları kaydetti:

"Afet bölgelerinde çok ciddi bir koordinasyon sorunu var. Osmaniye'de AFAD Koordinasyon Merkezi ile birebir görüştük. Vatandaşlara gönderilen yardımların bir an önce ulaşabilmesi için bunun mahalle muhtarlıkları ile alana dağıtılması lazım. Ancak yardımlar sadece belli yerlerde toplanmış ve vatandaşın yardımları oradan alması gerektiği söyleniyor. Kim ne istiyorsa veriyorlar ancak o alana ulaşan insana veriyorlar. Oysa bunları vatandaşa götürüp en azından muhtarlar vasıtasıyla ihtiyacı olan insanlara dağıtmaları gerekir. Osmaniye'de yıkım çalışmaları devam ediyordu. İlgili koordinasyon merkezindekilere kaç kayıp olduğunu sorduk. 'Bu konuda valilik gerekli açıklamayı yapar' diyerek bilgi vermediler"

Çadır, soba, battaniye ve yakacak malzemesine ihtiyaç olduğunu vurgulayan Yılmaz, ilaç ve sağlık malzemelerinin de hayati önem taşıdığını ifade etti.

 'OHAL SİYASİ İKTİDARIN UYGULAMAYA ÇALIŞTIĞI BASKI YÖNTEMİNİN HUKUKİ ARGÜMANIDIR'

Bölgede üç ay süreyle ilan edilen OHAL uygulamasını değerlendiren Yılmaz, OHAL'in sorunlara çözüm olmayacağını vurguladı. Yılmaz, şöyle devam etti:

"OHAL ilanının hiçbir artısı yok. OHAL'in hangi durumlarda ilan edileceğine ilişkin Anayasa'nın 119'uncu maddesi var. Buna gerek yoktu. OHAL siyasal iktidarın belli zamanlarda uygulamaya çalıştığı baskı yönteminin bir hukuki argümanıdır. Buna gerek olmaksızın 7269 sayılı 'Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanun' var. Ama OHAL o kadar kapsamlı ki insanların dışarıya haber iletmelerini engelleyecek gücü var.  Bundan önce de biliyorsunuz ki 'dezenformasyon' yasasını çıkardılar. Haberi yapan, yayan kişilere karşı hapis cezası getirdiler. Yapılmak istenen şey baskıcı uygulamanın hukuken devamını sağlamaktır. Orada donarak ölen insanların afet anında öldüğüne dair raporlar düzenlendiği söyleniyor. İnsanlar cenazelerini almak için müracaat ettiklerinde deprem koordinasyon merkezlerinden belge almaksızın vermiyorlar. Otopsi yapılamıyor. Bütün bunlar yaşanmışken bugün Resmî Gazete'de yayınlanan üç ay süreyle OHAL ilanı bu sorunu çözecek bir yasal uygulama değildir"

'OHAL UYGULAMASININ YANLIŞ OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUZ'

OHAL'in kamunun haber özgürlüğü, insanların mülkiyet ve ifade özgürlüklerini ortadan kaldıran bir uygulama olacağını söyleyen Yılmaz, "Sosyal medya paylaşımlarının kamuya yansımasının önüne geçmek için yapılan bir uygulamadır. Bunu biz iki gün önce yaşamadık mı? Cumhurbaşkanı Erdoğan ilgili ile gittiğinde Twitter'a erişim engellenmedi mi? Ayrılınca yeniden aktif hale gelmedi mi? Koşullar OHAL için uygun değildir. 7269 sayılı kanun bu işi çözebilecek en uygun kanundur. Bunun dışına çıkmak tamamen siyasal bir davranış biçimidir. Biz OHAL uygulamasının son derece yanlış olduğunu düşünüyoruz" dedi.

'TEK ADAM REJİMİNİN GETİRDİĞİ SONUÇLAR BUDUR'

Temel hak ve özgürlüklerin, demokratik yaşamın hayata geçirilmiş olmasının ve insanların dayanışma içinde olmasının önemine dikkat çeken Yılmaz, bugün tek adam rejiminin sonuçlarının görüldüğünü ifade etti. Yılmaz son olarak şunları kaydetti;

"Bugün bakıldığında AFAD'ın kendi binaları yıkıldı. Kamu binalarının birçoğu yok oldu. Kamuya ait arazilere ve toplanma alanlarına yapılan binalar çöktü. Devlet yönetimi bir kişinin iki dudağı arasında ise bu tür afetlere anında müdahale etmeniz mümkün değil. Tek adam rejiminin getirdiği sonuçlar budur. Cumhurbaşkanı 'Bu yetki verildiği taktirde herşeye müdahale edeceğiz' demişti. Ne yazık ki 36 saat sonra afet bölgesine müdahale edilebildi. Baskıcı rejimlerin, tek adam rejiminin ülke için hiçbir zaman hukuki bir değer ifade etmeyeceği demokratik değerlerin çok önemli olduğu çok açık ortadadır"