İzmir'deki yangınların sebebi açıklanan 'muhtelif' nedenler mi?

Kent Stratejileri Uzmanı Ali Rıza Avcan, kentin ormanlara doğru genişlemesinin de yangınlarda rolü olduğuna dikkat çekerek, “Doğayı yok etmek de yangına yataklık etmektir” dedi.

Abone ol

İZMİR - İzmir’in Karşıyaka ve Bayraklı ilçeleri arasında bulunan Yamanlar Dağı'nda, Karatepe mevkiindeki ormanlık alanda 16 Ağustos'ta çıkan yangın üç gün sonra kontrol altına alınabildi. 16 evin yandığı, 87 evin boşaltıldığı, 45 iş yerinin ise tahliye edildiği yangında, Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’nın açıklamalarına göre toplamda bin 600 hektar alan zarar gördü. Zarar gören alanlar arasında doğal güzellikleri ile bilinen Yamanlar Dağı Tabiat Parkı, Karagöl, Seyirtepe gibi yeşil alanlarda bulunuyordu.

Bakan İbrahim Yumaklı, yangının çıkış nedeninin piknikçiler olduğunu açıkladı. Ancak uzmanlara göre kent genelinde yangınların çıkış nedeni münferit olaylarla açıklanabilecek şekilde basit değil. Kent Stratejileri Uzmanı Ali Rıza Avcan, kentin ormanlara doğru genişlemesinin de yangınlarda rolü olduğuna dikkat çekti.

‘YANGINLARIN ORTAYA ÇIKMASINI KOLAYLAŞTIRABİLECEK ŞEYLER YAPIYORUZ’

Her yangında olduğu gibi son süreçteki yangınların da çıkış nedenleri konusunda “muhtelif nedenler” açıklandığını belirten Avcan, “Bunlar alışageldiğimiz, devamlı her yangında bizlere söylenen nedenler. Piknikçiler, ormana şişe atanlar, anız yakanlar ve benzeri. 2019 yangınları sonrası bunlara bir de ‘terör’ eklenmişti. Bunlara ilave olarak da son zamanlarda moda bir deyim olan ‘iklim değişikliği’ yangının bahaneleri arasında yerini aldı. Kendimizi bu şekilde rahatlatıyoruz. Ama gözden kaçan bir şey var. Bizler bu tür yangınlara yataklık yapabilecek, yangınların ortaya çıkmasını kolaylaştırabilecek şeyler yapıyoruz” dedi.

‘ORMANLA BU KADAR İÇ İÇE OLMAK DOĞRU DEĞİL’

Kendisinin de Karşıyaka’da yaşadığını ve yanan bölgeyi çok iyi bildiğini dile getiren Avcan, “Kişisel olarak doğa yürüyüşleri yaptığım bir bölgeydi. O bölgeyi iyi biliyorum ve izliyorum. Uzunca bir süredir orman alanı sistemli bir şekilde daraltılıyordu. Bunun karşılığında ise yerleşim alanları artıyor. Örneğin Karşıyaka Belediyesi ormanın göbeğine güneş enerjisi tarlası kuruyor. İzmir depremi sonrasında inşa edilen konutlar Şehir Hastanesi üstündeki ormanlık alana yapılıyor. Yeni yeni bloklar ve lüks siteler yapıldı. Bunlar ormanı kemiren unsurlar. Ormanın içerisinde şu an 5 adet RES var. İlave olarak 7 RES yapımına da izinler verilmiş durumda. Ormana doğru bir genişleme, yeni yerleşim alanları yaratma çabası var. Orman içinde çiftlikler, villalar, yollar var. Bütün bunlar yangın riskini artıran olgular. Önce bunun farkında olmak gerekiyor. Ormanla bu kadar iç içe olmak bana doğru gelmiyor” diye konuştu. 

‘DOĞAYI YOK ETMEK, YANGINA YATAKLIK ETMEKTİR’

Köylerin 2012’de çıkarılan yasayla “mahalle” olduğunu ve oralardaki tarlaların da “arsa” haline dönüştüğünü ifade eden Avcan, “Bunun da etkisi var. Orman köylerini köy olmaktan çıkarıp orayı yerleşime açan, meraları kullanıma açan uygulamalar el birliğiyle devam ediyor. Doğayı yok etmek de yangına yataklık etmektir diye düşünüyorum” dedi. Yangınların siyasi ayağına da dikkat çeken Avcan, şöyle devam etti;

“Siyasi de bir suç olduğunu düşünüyorum. Rant devşirmeye dayalı bir anlayış var. O rant hangi cephede olursa olsun güç sahiplerinin çevrelerine dağıttıkları bir rant. Sadece iklim değişikliği, cam şişe, anız yakana işi yüklemek sorumluluğu ortadan kaldırıyor. Çok daha geniş bir çerçeveden bakmak gerektiğini düşünüyorum. İzmir’deki ormanlık alanların azalması, ranta açılması, bu işte kimlerin ortaklığı olduğuna bakmak gerekiyor. İş siyasi boyutta ele alınmadığı sürece bunun çözümü yok. Öncelikle doğaya insana ve doğadaki canlılara saygılı olabilmek gerekiyor. Doğanın ortasına villa kondurmak, elektrik hattı çekmek, rant yaratmak doğanın ticarileşmesi anlamına geliyor”

‘ORMANA KENDİNİ YENİLEMESİ İÇİN ZAMAN VERMEK GEREKİYOR’

Son olarak yanan alanlarda yapılması gereken çalışmalara da değinen Avcan, “Ekosistem diye baktığımız ormanların kendini onarma güçleri var. Orayı dozerlerle düzleyip ve teraslar yaratıp yeni fidanlar dikmek, özellikle bunu hemen yapmak bana yanlış geliyor. Ormana biraz kendini yenileyecek bir zaman vermek gerekiyor. Bunun da en az bir yıl olması gerektiği söyleniyor. Ağaçlar yandı, bitki örtüsü yandı ama toprağın altında olan tohumlar var. ‘Fidan dağıtıyorum’ şeklinde birilerine ekmek kapısı yaratacak şekildeki işler yerine biraz beklemek ve arazinin kendi dengesini yakalamasına fırsat vermek gerekir diye düşünüyorum. Birileri fidan satsın, birileri iş makinaları kiralasın şeklinde yaklaşmamak gerekiyor” ifadelerini kullandı.