İzmirli sosyalistler: Devlet dururken insanlar bizden yardım istiyor
İzmir'de yaşanan depremin ardından sosyalist parti ve örgütler yardım çalışmaları gerçekleştiriyor. Deprem bölgesindeki durumu bir de onlardan dinledik...
İZMİR - Başta Bayraklı, Bornova ve Buca olmak üzere İzmir'de depremin ardından çeşitli noktalarda kurulan çadırlarda binlerce depremzede kalıyor. Depremin kente getirdiği büyük yıkımın ardından sosyalist parti ve örgütler de yardım çalışmaları yürütüyor. Kimileri dayanışma ağları kurarak halkın acil ihtiyaçlarını karşılamaya yönelirken, kimileri ise kadınlar ve çocuklar için sosyal çalışmalara yoğunlaşmış durumda.
İzmir'de yardım ve dayanışma çalışmalarına katılan sosyalist örgütlerle mevcut durumu ve neler yaptıklarını konuştuk. Deprem bölgesinde çalışma yürüten sosyalist parti ve örgütlerden Emek Partisi/Emek Gençliği, Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP), Gençlik Komiteleri, Halkların Demokratik Partisi (HDP), Kavga Sosyalist Dergi, Öğrenci Faaliyeti, Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP), Toplumsal Özgürlük Partisi (TÖP) ve Türkiye İşçi Partisi (TİP) temsilcileri sorularımızı yanıtladı.
Yönelttiğimiz sorular yapılan acil çalışmaların ötesinde, sonraki süreçlerde izleyecekleri yolun ne olacağına da dairdi. Örneğin evleri yıkılan depremzedelerin hak arama mücadelesinde de sosyalistleri görecek miyiz? İşte yanıtlar...
Deprem anından bu yana nasıl bir çalışma başlattınız? Diğer parti ve kuruluşlarla koordinasyon içerisinde miydiniz?
Emek Gençliği: Emek Gençliği olarak depremin olduğu ilk andan itibaren daha önceki afet dönemlerinin de deneyimleriyle hızlıca bir dayanışma ağı oluşturma kararı aldık. Öncelikle sosyal medyadan bir duyuru yaptık ve dört bölgede dayanışma ağlarımız için ilgili numaralar verdik. Depremin hemen sonrasında çadırların kurulduğu, insanların buluştuğu afet toplanma alanlarında ihtiyaçlara dair hazırlıklar ve listeler yaptık. Ve depremden bu yana eksikleri hem İzmir'deki hem diğer illerdeki örgütlerimizle, semtlerde ulaşabildiğimiz mahallelilerle toparlamaya, toplanma alanlarına ulaştırmaya başladık. İlk etapta diğer örgüt ve kuruluşlarla direkt irtibata geçemesek de sonraki günlerde daha koordineli bir görüşme ve haberleşme ağı oluşturma imkanımız oldu. Aynı zamanda Emek Gençliği üyesi arkadaşlarımızla AFAD çadırlarının yapımına gönüllü olarak dahil olup kolektif bir çalışma ördük. Kurduğumuz standlarda topladığımız ihtiyaç listelerinin dağıtımını gerçekleştirdik.
Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP): Deprem anından itibaren farklı alanları gezdik, sonra Manavkuyu'ya geldik ve burada kaldık. İlk geldiğimiz zaman bir karmaşa vardı, bir boşluk olduğunu görünce burada konumlanmaya kararı verdik. Yakınımızda hem Emrah Apartmanı hem de Rıza Bey Apartmanı var, iki enkazı da kaplayan, çok geniş bir alan. İlk geceden çadırlar kurulmaya başlandı, ertesi gün tamamen bir çadırkent oluştu. Belediyenin ve çeşitli örgütlerin de yardım stantları kurulmaya başladı. İkinci gün biz de 'Dayanışma Yaşatır' ağını kurma kararı aldık, sosyal medya ve tanıdığımız insanlar üzerinden bunu yaygınlaştırdık. Ertesi günden itibaren de hem bizimle alanda çalışmak isteyen hem de yardım getiren bir çok insanla karşılaştık. Yüzlerce insana ulaştık, çeşitli düzeylerde 400'e yakın gönüllümüz var. Alanda nöbetleşe çalışan 100'e yakın insan var. Gelen yardımları tespit edip bunları ihtiyaç sahiplerine ulaştırmaya çalışıyoruz. İhtiyaç tespit etmek için alanda gezintilerimiz oluyor, kadınlara ve çocuklara özel ekipler çıkartıyoruz.
Diğer parti ve kurumlara gelince, Aşık Veysel'de konumlandıklarının ve yoğun bir çalışma yaptıklarının bilgisini alıyoruz. Orada da burada da çocuklarla ilgili özel planlar çıkartıyoruz. Biz ikinci gece burada çizgi film gösterimi yaptık, çocuk çadırı kurma fikrimiz var, onun üzerinde çalışıyoruz. HDP'nin bizim yakınımızda dayanışma noktası var, onlarla koordinayon içerisindeyiz, diğer arkadaşlarla da bilgi alışverişi içerisindeyiz.
Gençlik Komiteleri: İlk işimiz deprem günü hızlı bir şekilde Ege Deprem Koordinasyonu’nu kurmak oldu. Deprem bölgesine giderek depremden en çok etkilenen yoksul bölgeleri, hasarlı binaların olduğu yerleri ve deprem toplanma bölgelerindeki ihtiyaçları tespit etmek ve bu ihtiyaçları gidermek için halkımızı Koordinasyon’a katılmaya, dayanışmaya çağırdık. Bu çağrımız yoğun karşılık buldu. İzmir Bayraklı Şehit Hakan Ünal Parkı’nda Ege Deprem Koordinasyonu Merkezi oluşturduk ve gençler olarak bulunduğumuz toplanma bölgesi başta olmak üzere Bayraklı’daki tüm toplanma bölgelerindeki ihtiyaçları anlık tespit ettik ve etmeye de devam ediyoruz. Böylece gerçek ve güncel ihtiyaç listeleri oluşturuyor ve doğru yerlere ulaştırıyoruz.
Başta Ege Deprem Koordinasyonu Merkezi’nin bulunduğu toplanma alanı olmak üzere parklardaki hemen tüm toplanma bölgelerinde yurttaşların çadırlara yerleşmesi, battaniye ihtiyaçlarının karşılanması gibi en temel konularda bile koordinasyon eksikliği olduğunu gördük. Bu eksikliği gideriyoruz. Ege Deprem Koordinasyonu ile öğretmenlere, psikologlara ulaşarak çocuklarla deprem toplanma bölgelerinde etkinlik ve atölyeler düzenlemeye başladık. Şimdi birkaç parkta başlayan etkinlik ve atölyeler ilerleyen günlerden birçok parkta yapılacak. Bu konuda duyurduğumuz ihtiyaç listesi de halkımız tarafından hızlı ve yoğun şekilde karşılanıyor. Dayanışma çalışmalarının en geniş kitlelerin katılabileceği şekilde yapılması gerektiği için herhangi bir kurum ya da parti ile örgütsel bir diyalog kurmadık. İzmir halkının yaşadığı bu deprem sonrasında kurumların değil, halkın dayanışmasını önemsiyoruz. Bulunduğumuz deprem toplanma bölgelerinde, alanda çalışırken denk geldiğimiz tüm kurumlarla da dayanışma ilişkisi içerisinde ihtiyaçları gidermeye çalışıyoruz.
Halkların Demokratik Partisi (HDP): Depremin birinci günü saat 16.00'dan itibaren hemen enkaz bölgelerine dağıldık. İlk olarak Rıza Bey apartmanına ulaştık. Henüz hiçbir kurtarma çalışması başlamamıştı. İl eşbaşkanları, Parti Meclisi üyeleri, Merkez Yürütme Kurulu üyeleri ve İzmir milletvekilleriyle birlikte 'İl Kriz Masası' kurduk. İkinci gün Eş Genel Başkanımız Mithat Sancar'la birlikte enkaz alanlarında incelemelerde bulunduk, mağdurların sorunlarını ve taleplerini dinledik. Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer'i ziyaret edip bilgi aldık ve yapılacak çalışmalara güç vereceğimizi söyledik. İzmir'de olan tüm demokratik muhalif partiler ve yerel yönetimlerle iletişim halindeyiz, halkların taleplerini alıp dayanışma ile çözeceğiz.
Kavga Sosyalist Dergi: Deprem sonrası ilk olarak diğer parti ve kurumlarla ortak hareket etme çabası içerisine girdik ve birlikte ihtiyaçların saptanıp mümkün olabildiğince karşılanabilmesi için SYKP İzmir İl Örgütü ile birlikte bağımsız katılımcıların da dahil olduğu dayanışma ağı oluşturduk. Bu dayanışma ağıyla harekete geçerek ihtiyaç oranında çeşitli yerlerde depremzelerin temel ihtiyaçları karşılaşmaya çalışıldı. Çeşitli semtlerde kurulan çadır kentlerde çalışmalara devam ediyoruz. Temel ihtiyaçların yanısıra kitap kampanyası başlatıldı ve çadırların arasında kurulan stantlarla depremzedelere kitap dağıtımı sağlanıyor.
Öğrenci Faaliyeti: Deprem olduktan sonra zarar görenlerin ihtiyaç duyduğu malzemelerin listesini oluşturmak için harekete geçtik. En sağlıklı ilerletebilecek sürecin oranın öznesi olan insanlarla irtibat kurduktan sonra işleyeceğini düşünüyorduk. Nitekim de öyle oldu. Dertler ve sorunlar bize anlık olarak telefondan aktarılıyordu. Bu sayede hemen müdahale edilebilecek süreçlerden haberdar oluyor ve nasıl hareket edebileceğimizi kestirmeye çalışıyorduk. Aşık Veysel Parkı'nda çadırımızı kurduk. Aslında burada yapmak istediğimiz şey şuydu: Yardımlar geliyor sürekli ama unutulan, atlanılan, kenarda kalan ihtiyaçlar nedir? Bunu saptamak önemliydi. Kurum olarak, Harmandalı Kültür Sanat Derneği, Yeni Hayat Kooperatifi, Eğitim-Sen, TMMOB, TTB ile koordineli olmaya çalışıyoruz.
Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP): Öncelikle depremin gerçekleştiği andan sonra yıkılan binaların yoğunlaştığı bölge olan Bayraklı bölgesine yoldaşlarımız bir an önce ulaşmaya çalıştılar. İlk olarak enkaz alanlarında bilgi alışverişini sağlayabilmek için diğer siyasi partilerle de iletişime geçildi. Öncelikle AFAD, itfaiye vs. ile birlikte dostlarımız da çalışmalara katıldılar. Sonrasında enkaz alanlarından sivillerin çıkarılması ile birlikte toplanma alanları ve parklarda deprem mağdurlarının barınma alanları kurulmaya başlandı. Çadırların kurulmasın, maske, su ve temel gıdaların dağıtılmasında yardımcı olduk.
Toplumsal Özgürlük Partisi (TÖP): Depremden etkilenen halkımız ve yine depremden zarar gören canlılar için bir kriz masası oluşturarak kurtarma çalışmalarına katıldık. Halkımızın ihtiyaçlarını karşılamak için dayanışmayı örgütlemeye çalıştık. Temel ihtiyaçlardan, hijyen malzemelerinin karşılanmasına kadar dayanışma ağları örgütledik.
Aşık Veysel Çadırkent'te ve Buca Hipodrom Çadırkent'te dayanışma meclisi oluşturduk. Öte yandan bu Çadırkent'lerde kalan çocukları yaşadıkları travmadan uzaklaştırmak için çeşitli atölye çalışmaları örgütledik, örgütlüyoruz. Aynı zamanda temel hijyen malzemelerine erişimi kolaylaştırmak adına hijyen kitleri oluşturarak dağıtımını sağladık. İzmir çapında tüm kurumların içerisinde yer aldığı bir koordinasyon şu an itibariyle yok. Ancak halkımızın yaralarını sarmak, dayanışmayı daha güçlü örgütlemek için bu koordinasyon bugün kritik bir ihtiyaç.
Türkiye İşçi Partisi (TİP): Öncelikle, depremde hayatını kaybeden yurttaşlarımızın yakınlarına başsağlığı dileyerek, yaralanan yurttaşlarımıza ve tüm İzmirlilere geçmiş olsun dileklerimizi iletmek istiyoruz. Deprem anından itibaren yetkili ve görevli arkadaşlarımız hızla enkaz bölgesine geçtiler ve kurtarma ekiplerinin bir parçası oldular. Ayrıca TİP İzmir İl Örgütü olarak hızla deprem sonrası, zaruri ihtiyaç listesi oluşturduk ve birçok ilçeyi kapsayan bir dayanışma kampanyası başlattık. Aynı anda partimizin tüm Türkiye’deki örgütleri bu kampanyamızın örülmesi için seferber oldu. Kampanya çok hızlı büyüdü ve ülkenin birçok yerinden, yurtdışından duyarlı yurttaşlarımız, katkılarını hızla sunmaya başladı. Gelen yardımları, planlı programlı şekilde ihtiyaç sahiplerine ulaştırdık, ulaştırmaya da devam edeceğiz.
Bir taraftan da, ağırlıkta deprem bölgesi Bornova-Bayraklı olmakla birlikte, başka ilçelerde örneğin Buca, Karşıyaka civarlarında depremden etkilenen yurttaşlarımıza ulaşmaya çalıştık. Gezici ekipler oluşturup, çadırlarda kalan ya da dışarıda kalmak zorunda olanlara direkt ihtiyaçlarını sorarak, somut olarak karşıladık. Evlerde misafir edilmesi gereken yurttaşlarımız için organizasyonlar yaptık. Diğer birçok parti ya da kurumun kendi örgütlülüklerini harekete geçirdiğini gördük. Açıkçası dayanışma faaliyeti gösteren tüm kurumların, tek bir çatı altında, bir koordinasyonla hareket etmediğini söyleyebiliriz. Bunu aşmak, gerekli platformu oluşturmak, daha planlı ve organize şekilde çalışmalarımızı verimli hale getirmek zorundayız. Bu konu, her kurumun gündemindedir diye düşünüyoruz. Çadır gibi ihtiyaçları olanları, eğer bizim elimizde yoksa İzmir Belediyesi yetkililerine yönlendirdik, çözüm üretmeye çalıştık.
Enkazdaki çalışmalar bittikten sonra çadırların bulunduğu alanlarda ne gibi faaliyetler öngörüyorsunuz?
Emek Gençliği: Enkaz çalışmalarının ardından elbette yeni ihtiyaçlar doğacaktır. Bu alanların yeni ihtiyaçlarını belirleyip sonrasında dayanışma ağımızı devam ettireceğiz. Kurumların ve destek ekiplerinin ihtiyaçlara yönelik çalışmaları şu anki sayıya yetecek derecede olsa da organizasyon açısından çok büyük eksiklikler ve açıklar olduğu aşikar. Bu durumun ortaya çıkardığı karışıklıklar ve aksaklıklarda çadır kentin yaşantısını olumsuz etkileyecek boyuta ulaşıyor. Buralara daha sistemli ve kolektif bir çalışma önerisiyle müdahale edip, önerilerde bulunacağız. Önümüzdeki haftaların daha da soğuk geçeceğini düşünerek ısıtıcı, yatak, battaniye, mont gibi ihtiyaçlar daha elzem hale gelecek. Enkaz çalışmalarının ardından daha çok kişinin çadır kentlere yerleşeceğini düşünürsek daha yoğun ve geniş çaplı bir çalışma gerekiyor.
Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP): Şu anda Emrah Apartmanı'ndaki arama kurtarma çalışmaları bitti ama burada çadırlar devam ediyor. Birçok insanın evi hasar görmüş ve içeri giremiyorlar. Bir süre daha -bu süre aylarca da olabilir- bu insanların mağduriyeti devam edecek. Biz bu dayanışma ağını uzun vadeli bir biçimde örgütlemeye çalışıyoruz. Buradaki insanların, emekçilerin, ezilenlerin birbirleriyle dayanışmasını örgütlemeye çalışıyoruz. O yüzden 'halktan halka, dayanışma' diyerek burada konumlanmaya devam edeceğiz. Eğer bu çadırkent başka bir yere taşınırsa, orada konumlanmaya devam edeceğiz. Bu mağduriyet, adaletsizlik devam ettiği müddetçe biz de depremzedelerin yanında olmaya çalışıyoruz. Burada çok enteresan şeylerle karşılaşıyoruz: AFAD'ıyla Kızılay'ıyla... Kocaman bir devletin imkanlarının yanında insanlar bize geliyor, bizden yardım istiyor. Hatta bizim Kızılay çadırlarına yardım ettiğimiz oluyor. Böyle değişik bir durumla da karşı karşıyayız.
Gençlik Komiteleri: Bundan sonra, daha önce gündemimize aldığımız bir çalışmayı hızlandıracağız. Deprem veya başka afetler karşısında, yoksulları korunmasız bırakan, adeta ölümün kucağına atan bu düzen karşısında deprem konusunda örgütlü halk kesimleri inşa edeceğiz. Bu çalışma mutlaka, mahalle mahalle apartman apartman gerçekleşecek bir çalışma. Parklardan, bu çadırlar kalkınca yerini depremlere hazırlık yapan, yetkilileri önlem almaya zorlayan, deprem vergilerinin hesabını soran, toplanma alanlarının ranta açılmasına ve peşkeş çekilmesine karşı örgütlü mücadele eden koordinasyonlar oluşturacağız. İstanbul’da, Malatya’da ve nihayetinde İzmir’de oluşturduğumuz deprem koordinasyonları gibi, ancak onların sürekli ve örgütlü halini oluşturmaya çabalayacağız. Şüphesiz bu mücadeleyi de esasında düzene karşı mücadelenin bir uzantısı ve görünümü olarak algılıyoruz.
Deprem gibi kriz durumlarında ortaya çok temel sorular çıkıyor. Bunu yakın zamanda İstanbul ve Malatya’da deneyimledik. Bu temel sorular bazen “Deprem vergileri nerede?” gibi sorgular nitelikte oluyor, bazen de bu risk altında yaşamayı reddederek, “Böyle devlet, böyle düzen mi olur?” gibi itirazı aşan, tabiri caizse isyan niteliğinde oluyor. Biz bunu önemli görüyoruz. Bugün ve bundan sonra halkın sağlıkla ve güvenle yaşayabileceği konutların ama esas önemlisi bunu mümkün kılacak mücadelenin oluşması için çaba sarf ediyoruz/edeceğiz. Esas enkazı kaldırıp atacak, asıl enkaz sonrasını kuracak duygunun buralarda nüvelerini görüyoruz.
Çünkü asıl enkaz devlet nizamında. Enkaz deyince, devlet nizamının çökmüş olmasından bahsetmiyoruz. Aksine, bu devletten yoksulların payına enkazdan başka bir şey düşmüyor, bundan bahsediyoruz. Her kriz anında ortadan kaybolan ve alt düzey aracılarıyla halktan para isteyen bir devlet geleneği oluşmuş durumda. Burada evsiz kalan insanlara ev verilmesi, depremden etkilenen bölgelerin düzenlenmesi, ihtiyaçların tespiti ve karşılanması ve nihayetinde güvenli bir konut, güvenli bir yaşam sağlanmasını bekleyen binlerce insan var. Devlet ortada yok. İki bakan gönderiyor, korumasıyla danışmanıyla. Onlar da ya poz veriyor ya da barikatlar kurdurup güya kendi güvenliğini almak pahasına halkı güvensiz bölgelere doğru itiyor.
Dayanışmamız, halkımıza karşı duyduğumuz sorumluluk sebebiyledir. Yoksa asıl mücadele burada başlıyor. Paraya sıkışan patrona binbir türlü yoldan koşup ayağa kaldıran devlet, burada evsiz barksız bekleyen insanları görmezden geliyor. Bunu her geçen gün, daha yakından deneyimliyor yurdun dört bir yanından insanlar. Anlıyoruz ki, biz bu düzenin ortağı değiliz. Bizim buradan çıkarımız yok. Kendi derdimize, kendi hesabımıza ayağa kalkmayı öğreniyoruz.
Halkaların Demokratik Partisi (HDP): Enkaz kaldırıldıktan sonra asıl sorunların günyüzüne çıkacağını, başta barınma olmak üzere birçok ihtiyaç olabileceğini biliyoruz. O yüzden başta barınma ihtiyaçları olmak üzere tespit ettiğimiz ve bize ulaşan taleplere ilgili kurumlar ve il-ilçe örgütlerimiz üzerinden dayanışma ile çözüm bulacağız.
Kavga Sosyalist Dergi: Aslına bakılırsa yaptığımız tüm çalışmalar bu yönlü çalışmalardı. Şu an Aşık Veysel Parkı'nda kurulan çadırkentte kitap ve yiyecek içecek gibi bazı temel ihtiyaçların bulunduğu standımız mevcut. Bu çalışmayı başta çok küçük imkanlarla başlatmış olsak da gelen desteklerle genişletmeyi diğer semtlerde de gerçekleştirmeyi ve devamlı hale getirmeyi planlıyoruz.
Öğrenci Faaliyeti: Enkaz çalışmalarının ardından, evsiz kalan, evlerinde barınamayacak durumda olan insanlarla ilgili çalışma yapılması gerektiğini düşünüyoruz. Şu anda İzmir'de soğuklar çok hissedilmese dahi çadırları su basabiliyor. Bunun için neler yapılabilir, ne gibi süreçler geliştirilebilir onu düşünmeye çalışıyoruz.
Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP): Çadır alanlarının yoğunlaştığı Buca Hasanağa Parkı'nı, Bornova Aşık Veysel Rekreasyon Alanı'nı ve Bayraklı/Manavkuyu'yu acil bölgeler olarak belirledik. İlk etapta temel gıda ihtiyaçları, çay ve çorba dağıtımı gerçekleştirildi bu alanlarda. İhtiyaçların tespit edilmesi ve gerekli bölgelere ulaştırılması için sivil toplum kuruluşlarıyla koordineli halde çalışıyoruz. Bunun dışında çocukların da sağlıklı bi şekilde bu süreçten çıkabilmeleri için çeşitli sosyal etkinliklerin organizasyonuna katıldık. Aynı zamanda kitap bağışlarıyla kütüphaneler kurmaya çalışıyoruz.
Toplumsal Özgürlük Partisi (TÖP): Şu an örgütlediğimiz dayanışma ağlarını büyüterek İzmir çapında halkımızın ihtiyaçlarını karşılamaya devam edip, aynı zamanda yaşadığımız felaketin asıl sebebine ve bu sebeplere ilişkin nasıl mücadele verebilirize odaklanmanın önemli olduğunu düşünüyoruz. Halkımızın kendini ifade edeceği forumlar örgütleyerek, depremin değil, bizi öldürenin yanlış yapılaşma ve bunun üzerinden yükselen kentleşme rantı olduğuna odaklanan çalışmalar yapmayı ve mücadelemizi buraya odaklamayı planlamaktayız.
Türkiye İşçi Partisi (TİP): Şu anda hemen herkes, hatta tüm Türkiyeli yurttaşların dayanışma konusunda seferber olduğuna şahit oluyoruz, çok güzel ve olumlu bir durum. Enkaz çalışmaları bittiğinde, asıl o zaman dayanışmanın ve yardımlaşmanın sürekliliği ön plana çıkacaktır. Önümüz kış, zorlu ve çetin geçecek. Çadırlarda kalan tüm yurttaşlarımızın yanında olacağız. Çocuklarının eğitimlerine katkı verecek, çocuklar için özel etkinlikler planlayacağız, diğer kurumlarla birlikte hayata geçireceğiz. Yaşanılan travmanın etkilerinden, hep birlikte kurtulacak, değerli kurumlarla işbirliği içinde olacağız.
Mesela çadırlarda kalanlara, devlet konteynır ya da ev vermiş olsa dahi, çoğu yurttaşın eve çıkarken ihtiyaçlarını karşılayacak maddi imkanları olmayacağı aşikar. Bu konuda da yanlarında olacağız, dayanışma faaliyetlerimizi sürekli kılacağız. Birbirimize destek olmak, birbirimizden güç almak zorundayız. Diğer kurumlarla en kısa zamanda görüşüp, koordinasyonumuzu güçlü tutup, olanaklarımızı birleştirerek daha planlı çalışmalar yapmanın, elzem olduğunu düşünüyoruz. Tüm kurumların ayrı ayrı yaptığı dayanışma faaliyetleri, çok değerlidir. Ancak daha anlamlı ve güzel çalışmaları, hep birlikte başaracağımıza inanıyoruz.
Yardım ve destek kampanyalarının dışında, depremzedelerin hak arama mücadelelerinde destek olma çalışmalarınız olacak mı?
Emek Gençliği: Enkazlarda çalışmalar bittikten sonra depremzedelerin yaşamına devam edeceği zorlu bir süreç olacak elbette. Burada herkesin yaygın ve güvenilir bilgi kaynağı olması oldukça önem arz ediyor. Hukuki süreçler ve yeni yerleşim planları aileleri hem ekonomik hem sosyal açıdan yıpratmaya müsait ve biz avukatlar, mühendisler aracılığıyla oluşturacağız ekiplerle hem bilgilendirme toplantıları hem de bire bir destek ağları oluşturacağız. Depremzedelerin bu süreçten en az zararla çıkmaları ve yaşamlarını daha iyi koşullarda devam ettirmeleri için gerekli mücadeleyi vereceğiz. Ama elbette bu ve bunun gibi süreçlerden çıkarılması gereken önemli sonuçlardan birisi de birlikte mücadele etme ve örgütlenmeye olan ihtiyacımızın öneminin iyi kavranılması olacaktır. Emek Gençliği olarak yaralarımızı dayanışma ile sarmaya devam edeceğiz. Dayanışma ruhumuzu örgütlü mücadeleye dönüştürme çabamızı sürdüreceğiz.
Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP): Bu binaları yıkan asıl şey deprem değil. Bunları kâr hırsıyla diken ve cebindeki paradan başka bir şey düşünmeyen bir avuç insanın, diğer insanların canına kastetme durumu var. Aslında insanları öldüren, göçük altında bırakan deprem değil, kapitalizmin ta kendisi. Buna karşı da adalet mücadelesinin bir bileşeni, bir öncüsü olarak, bu adaletsizliğin giderilmesi için uğraşacağız. Depremle karşılaşan tüm halkların adalet mücadelesinde olmaya devam edeceğiz.
Gençlik Komiteleri: Bugüne kadar yaşadığımız her türlü “kriz” anında şunu gördük: Eğer siz bu krizin yaşandığı bölgeye gitmezseniz, sorun yaşayan halk kesimleriyle hakiki bir dayanışma ve gerçek bir mücadele zemini örgütlemezseniz, bu işleri yapmayı başkalarına bırakmış oluyorsunuz. Hendek’teki patlamadan sonra da, Soma’daki katliamdan sonra da, Karadeniz’de yaşanan sellerden sonra da hatta Bursa’daki Metal Fırtına gibi toplumsal hareketliliklerden sonra da düzen bütün güçlerini kriz bölgesine yığarak sakinlik, sükunet, birlik ve beraberlik adı altında teslimiyet kurmaya seferber oluyor. Bunu bazen milletvekilleri, din adamları, iktidara yakın sivil toplum kuruluşları, tarikatları kullanarak rıza yoluyla yapmaya kalkıyor. Yetmezse polis, asker, jandarma gibi kuvvetleri kullanarak zor yoluyla deniyor. Ta ki, başka bir kriz anı oluşana kadar…
İşte bu korku, risk, baskı altında felaketlerden felaketlere sürüklenmeye zorlanan yoksul halkımızın kendi temel dertleri etrafında bir araya gelerek “Bir dakika, biz bunu kabul etmiyoruz, biz böyle hor görülmeyi hak etmiyoruz” diyerek ayağa kalktığı zeminleri kurmaya çalışıyoruz. Çünkü yoksul halkımıza açlıktan, geleceksizlikten, adaletsizlikten başka seçenek yokmuş gibi anlatılıyor. Depreme de kader deniyor, iş cinayetine de, yoksulluğa da. Biz diyoruz ki: “Hayır öyle değil, bu bizim kaderimiz değil! Bundan kaderimizmiş gibi bahsedenlerin mutlaka bize ters düşen çıkarları var.”
Deprem sonrasında güvenli konutların parasız sağlanması için bir hak mücadelesi, deprem vergilerinin hesabını soran bir slogan, yoksullaştıranlara başkaldıran bir gecekondu ayaklanması… Bugün ve bundan sonra, halkımız her derde düştüğünde, her başı sıkıştığında, her mücadele etmeye meylettiğinde imkanlarımız ölçüsünde elimizden ne gelirse biz orada hazır bulunacağız. Çünkü bir sloganın kuvveden fiile çıkma zeminleri ancak böyle kuruluyor: “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz!”
Halkların Demokratik Partisi (HDP): Yardım kampanyası değil de, ihtiyaçları tespit etmek ve dayanışma ile çözmek istiyoruz. Hukuki ve teknik konularda yaşanacak sıkıntı ve talepleri en kısa zamanda ilgili birimlere ulaştırarak ve kendi imkanlarımızla çözmeye çalışacağız.
Kavga Sosyalist Dergi: Şu an hâlâ gündemde olması ve etkilerinin çok sıcak olmasından kaynaklı çalışmalar en temel ihtiyaçların karşılanması çerçevesinde ilerliyor. Ancak daha önceki deprem ve afet tecrübelerinden de bildiğimiz gibi süreç uzadıkça çeşitli mağduriyetler ve hak gasplarıyla karşı karşıya kalınabiliyor. Biz sürecin bu boyutuyla da takipçisiyiz ve elimizdeki tüm imkanlarla destek olmaya devam edeceğiz.
Öğrenci Faaliyeti: Marmara ve Van depremlerinden deneyimlediğimiz kadarı ile ilk süreçte, haberler daha sıcakken verilen sözlerin tutulmadığını biliyoruz. Biraz zaman geçtiğinde ve herkes evlerine dağıldığında orta hasarlı evlere ödenek verilmeyeceğini biliyoruz. Bu süreçte bir geçinememe halininin, geçim sıkıntısının baş göstereceğini düşünüyoruz. Asıl müdahale edilmesi gereken noktaların buralardan çıkacağını düşünüyoruz.
Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP): Elbette! Şundan eminiz ki deprem değil binalar öldürür. Ülkemiz bu faciayı ilk defa yaşamıyor. 17 Ağustos depreminden sonra açılan iki binin üzerinde dava ya zaman aşımına uğradı ya da verilen cezalar ertelendi. Sorumluların hepsi devlet tarafından korundu. Bu gün uzmanları dinlediğimizde görüyoruz ki binalar eksik-kalitesiz malzeme kullanımından kaynaklı yıkılıyor. Daha fazla kâr etmek için insan hayatını hiçe sayan müteahhitler ve onlara bu yolu açanlar hesap vermelidirler. Ayrıca hükümet bu süreçte hasarlı binaların tespitinde meslek odalarını çalışmaların dışında tutmak istiyor; depremde maalesef hayatını kaybeden Ali Kaygusuz’un da sorduğu gibi deprem vergileri ortadan kaybedildiği için kendi çalışanlarıyla bu süreci ‘atlatmaya’ çalışıyor. Gelecekte başka facialar yaşanmaması için yasal süreçlerin de takipçisi olacağız.
Toplumsal Özgürlük Partisi (TÖP): Elbette ki, yaşadığımız bu depremde evleri yıkılan aileler başta olmak üzere, binalarında hasar oluşan evlere ulaşarak hak arama mücadelelerini beraber örgütlemeye çalışacağız. Bu deprem kime ve neye karşı mücadele etmemiz gerektiğini apaçık gösteriyor... Yıllardır halktan milyonlarca lira deprem vergisi toplayanlar, depremin hasarını azaltmaya yönelik hiçbir güvenlik önlemi almayanlardır. Hiçbir güvenlik önlemi almadığı gibi toplanma yerlerini bile ranta açıp kenti betona kurban eden bu politikalara karşı yürüteceğimiz hak arama mücadelesi sadece İzmirlilerin degil; tüm halkımızın güvenli barınma sorunu mücadelesidir. Herkesi bu mücadeleyi büyütmeye çağırıyoruz.
Türkiye İşçi Partisi (TİP): Özellikle söylemeliyiz ki, hiçbir şey medyaya yansıtıldığı gibi değil. Deprem bölgesinde evi yıkılan, ağır hasar gören birçok yurttaşımız var. Koca koca yüksek binaların, yan yatmış ve kullanılamaz durumda olduğu gerçeği var. Evleri yıkılan ve hayatını kaybeden yurttaşlarımızın yakınlarının, her türlü hak alma mücadelesinde sonuna kadar yanlarında olacağız.
Evleri ağır hasarlı olup, mühürlenen yurttaşların yaşadığı mağduriyetlerin, haklarını alıncaya kadar takipçisi ve destekçisi olacağız. Deprem sonrası bir profesörümüz, “Depremde hep yoksullar ölür, zenginler ölmez” demişti. Biz de diyoruz ki, “Yoksunluk ve yoksulluğun olmadığı, depremde insanlığın ölmediği bir düzeni, hep birlikte kuracağız.”