Bilindiği gibi korona virüsü salgınından ağır bir şekilde etkilenen ülkelerden biri olan Fransa’da, belki de bu zamana kadar çok dile getirilmeyen ancak bu hastalık dalgasıyla artık tepkiye dönüşen, bir ‘özel alana müdahale’ rahatsızlığı kendini gösterdi. Bu ‘tepki’ hareketini ilk başlatanlardan biri olan aktris Juliette Binoche, yaklaşık iki yüz kadar sanatçı, yönetmen, oyuncu, müzisyen ve bilim adamından (bazıları Nobel ödülü kazanmış!) oluşan bir grubun da desteğini alarak bir bildiri, daha doğrusu bir ‘açıklama’ yayınladı. Asıl olarak bu salgın sonrası ‘normalleşme’ sürecinin nasıl devam edeceğine dair olan bu bildiri, aynı zamanda başta Bill Gates olmak üzere dünya üzerinde bazı etkili insanların bu durumu kullanabileceği hatta sömürebileceği endişesini dile getiriyordu. Bu tepkiyi basit bir kapitalizm karşıtı manifesto gibi yorumlamamak için bizce içeriğine daha yakından bakmakta yarar var:
6 Mayıs Çarşamba günü, ‘Le Monde’da yer alan bir yazı, bir Fransız doktorun Instagram’dan yaptığı açıklamalar üzerine Juliette Binoche’un hastalık sonrası süreçte yaşanabilecekler konusunda yine Instagram’da dile getirdiği kaygılarını şu cümlelerle aktarıyordu: "Covid 19 salgını tabii ki bir trajedidir ama bir açıdan da bizim daha da önemli sorunlarla yüzleşmemizi sağlamıştır. Sorun sistemiktir. Şu andaki çevresel felaket bir mega-kriz’e işaret etmektedir. ‘Tüketim’ zihniyeti bizim hayatın kendisini bile inkar etmemize yol açtı: Bitkilerin, hayvanların ve çok sayıda insanın. Hava kirliliği, küresel ısınma ve doğal mekanların yıkımı dünyayı bir kopuş noktasına getirdi (…)Yöneticiler ve vatandaşların şu anda hala süren, tahammül ötesi anlayışın dışına çıkması ve amaçlar, değerler ve ekonominin derinden bir şekilde ‘yeniden yapılanması’ için çalışması gerekmektedir. (…)’Yaşamayı’ , ‘onuru’ ve ‘tutarlılığı’ garanti altına almak için bu çalışma, toplu ve kararlı bir ‘adanmışlıkla’ yapılmalıdır…’
Biraz muğlak ve fazla genel bu açıklamasının içinde, Binoche’un Microsoft’un kurucusu Bill Gates’e dair ithamları ve suçlamaları kuşkusuz en dikkat çekici sözlerdi. Kendi iddialarını destekleyen bir doktorun açıklamalarını Instagram’da yayınlayan aktris, neden Fransa hükümetinin etrafta kolluk güçlerini görevlendirdiğini soran bir takipçisine şunları söylüyordu: "Bunlar uluslararası finans şirketlerinin (özellikle Amerikalılar) uzun süredir yönettiği operasyonlardır. (Paranoyak olmamakla beraber söylemeliyim ki) İnsanları yönlendiriyorlar: Ürettikleri ilaçlar da bu operasyonun bir parçası. Herkesin deri altına iğnelerle mikroçipler koymak: HAYIR! Bill Gates’in operasyonlarına HAYIR! 5G’ye HAYIR!"
Her ne kadar bu açıklamalar ilk bakışta biraz ‘komplo teorisi’ koksa da, söz konusu doktorun açıklamaları dikkat çekiyordu. Doktor açıklamasında, "Hükümet sadece testleri pozitif çıkan insanları ayırmanızı değil aynı zamanda onlarla yaşayan ve temasta olan herkesin adresini ve ulaşılabilecek numaralarını istiyor... Sağlık sigortalarına iletmek için…" diyerek durumu açıklıyor ve ekliyordu: "Ayrıca sağlık sonuçlarını içeren yeni haber sistemleri kurmakla meşguller. Üstelik sizin izniniz olmadan. Başka bir deyişle sağlık sonuçlarınızın ve bilgilerinizin nereye gittiği hakkında hiçbir soru soramayacaksınız..." Bir de bunların üstüne sağlık bilgilerinin paylaşıldığı Health Data Hub adında bir sanal platformun Microsoft’un kullanıcılarına hazırlandığını düşündüğümüzde, bütün bu tepkiler ve açıklamalar en azından altı doldurulmuş duruyor, havada kalmıyor.
Tabii ki Juliette Binoche ve desteğini aldığı Jane Fonda, Cate Blanchett, Marion Cotillard, Guillaume Canet, Monica Bellucci, Bernard Lavilliers, Bertrand Tavernier, Peter Brook gibi birçok ünlü isim ve (Nobel’li) bilim insanlarının bu tepkisi hem Fransız basınında hem de Binoche’un takipçilerinde büyük ses getirdi ve kamu oyunu tam anlamıyla ikiye böldü; bazı gazeteler ve Binoche takipçileri aktristin sözlerini ‘saçma komplo teorileri’ ve ‘sansasyon yaratmak amaçlı safsata’ gibi görüp, ağır bir şekilde eleştirirken, bazıları ise bu tepkiye destek çıkıyor hatta Binoche’a bu konuda uyardığı için teşekkür ediyordu.
Sonuçta, bu iddiaların doğruluk payı tartışılabilir hatta tamamen inanıp inanmamak da kişisel bir tercih olabilir ancak kesin olan bir şey var: Bu salgın döneminden nasıl dünya, ‘global bir köy’ olarak etkileniyorsa, bu köyde yaşayan dünya sinemasının önemli isimlerinin de bundan azade olmadığını söyleyebiliriz.