Kaboğlu 3.5 yılı raporladı: Kurumsal yapı çökerken tek kişi büyüyor
CHP İstanbul Milletvekili ve Anayasa Hukukçusu İbrahim Kaboğlu, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin 3.5 yılının röntgenini çekti.
ANKARA - Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde yaklaşık 3.5 yıl geride kaldı. “Tek kişilik hükümet” sisteminde Cumhurbaşkanlığı Kararnameleri ile yapılan düzenlemelerin sayısı ve genişliği Meclis’in yasama yetkisine etkisi açısından eleştiri konusu olurken bir diğer tartışma da “Cumhurbaşkanı Kararları” ile yapılan düzenlemeler.
Verilere göre yeni sistemde, yarısı 'Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinde Değişiklik Yapan Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi' olmak üzere 89 Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile 3 bin 94 madde, 600 kişilik Meclis üyeleri tarafından ise 89 kanun ile 2 bin 683 madde çıkarıldı.
Bu süreçte 5 bin 87 Cumhurbaşkanı kararı alındı, bu kararların 2 bin 347’si Resmi Gazete’de yayımlanırken diğer kararların ne olduğu ise bilinmiyor. Kamuoyunda büyük tartışma konusu olan İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılması da bir Cumhurbaşkanı kararı ile mümkün oldu.
Bu süreçte AYM’ye yapılan 66 kanunla ilgili iptal başvurusundan sadece 24’ünde; 89 Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'nin 66’sına ilişkin iptal talebinde sadece 11’inde karar çıktı.
CHP İstanbul Milletvekili, TBMM Anayasa Komisyonu Üyesi Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu, 24 Haziran seçimlerinin ardından uygulamaya geçen Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde geçen yaklaşık 3.5 yılın bilançosunu çıkardı. Yasama, yürütme alanlarında bu süreçte tüm kararname, kanun ve kararları gözden geçirerek “Kurumsal yapı çökerken tek kişi büyüyor, yasama-yargı monarka çalışıyor” başlıklı rapor hazırlayan Kaboğlu’nun tespitleri özetle şöyle oldu:
44’Ü DEĞİŞİKLİK KARARNAMESİ OLMAK ÜZERE 89 CUMHURBAŞKANLIĞI KARARNAMESİ ÇIKTI: Cumhurbaşkanı’nın parti genel başkanlığının Anayasa’nın üstünlüğü ve anayasal kurumların düzenli ve dengeli işleyişini zaafa uğratan “istismarcı uygulaması”, Türkiye Cumhuriyeti’ni, Anayasal devlet özelliğinden uzaklaştırdı. Bu süre zarfında 300 normatif düzenlemeyle tam 5 bin 777 madde yürürlüğe girdi. Bu sürecin başında ilk olarak 6 Kanun Hükmünde Kararname çıkararak (698, 699, 700, 701, 702, 703) 553 maddeyi yürürlüğe koydular. Ardından, “aykırılıklarla dolu, gerekçesiz ve sarayda kimler tarafından yazıldığı bilinmeyen atanmışların” yazdığı Cumhurbaşkanlığı Kararnameleri (CBK) geldi. 44 tanesi Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinde Değişiklik Kararnamesi olmak üzere bugün sayısı 89 olan Cumhurbaşkanlığı Kararnameleri'nin toplam madde sayısı tam 2 bin 541 oldu. CBK’larla sistemin başında çıkan kararnamelerle toplam madde sayısı 3 bin 94 oldu.
MECLİS 90 KANUN ÇIKARDI: Mecliste 600 milletvekili, seçilmişler tarafından saydam olarak ve hiç değilse gerekçeli yazılan, bir nebze komisyonları işletebildiği 2 bin 683 maddeyi görüşerek 205 teklifi yasalaştırabildi. Sarayda yapılan 89 kararname, Meclis'te yapılan 205 kanun demeyin. Bu kanunlaşan 205 teklifin 115’i uluslararası antlaşma. Kanun sayısı ise 53’ü torba, 37’si kod kanun olmak üzere toplamda 90 tane. Bir yandan, parti başkanlığı yoluyla devlet yönetimini tek kişide birleştiren sistemin yürürlüğe koyduğu 3 bin 94 maddelik kararnameler, diğer taraftan 600 kişilik seçilmiş Meclis'in üyelerinin yürürlüğe koyduğu 2 bin 683 maddelik kanun teklifleri. Maalesef bunların da çoğunun ya bakanlıklardan ya da Saray’dan gönderilen teklifler olduğu anlaşılıyor.
3.5 YILDA 5 BİNİN ÜZERİNDE CUMHURBAŞKANI KARARI ALINDI, YARISI YAYINLANMADI: Cumhurbaşkanı’nın kararnameler dışında yaygın olarak kullandığı bir diğer yetkisi ise Cumhurbaşkanlığı kararları. 7 Ocak 2022 itibari ile yayımlanan karar sayısı 5 bin 87’dir. Bu kararların 2 bin 347’si Resmi Gazete’de yayımlanırken diğer kararların ne olduğu dahi bilinememektedir. Yayımlanan kararların 604’ü acele kamulaştırma gibi mülkiyet hakkı güvencelerini ihlal eden kararlardır. Bazı kararlarında da ormanlık alan sınırlarını keyfi biçimde değiştirirken, İstanbul Sözleşmesi gibi insan hakları sözleşmelerinden çıkma gibi uygulamalar da bu kararlar ile yerine getirilmektedir. Kararlar, kimi zaman hak ve özgürlükleri ihlal ederken kimi zaman da Anayasamız gereği kanundan önce gelen uluslararası sözleşmelerden çıkmak için kullanılan öngörülemez ve belirsiz bir alandır. Cumhurbaşkanı kararname ve kararlar ile çok geniş yetki alanına sahipken; 27. Yasama döneminde çıkarılan birçok yasada ayrıca Cumhurbaşkanı’na geniş takdir yetkileri tanınmaktadır. Bu itibarla Cumhurbaşkanı denetimsiz bir alana sahip olmaktadır.
300 DÜZENLEMEDEN ANTLAŞMALAR HARİÇ 140’I AYM’YE GÖTÜRÜLDÜ: Hükümet ve bakanlar kurulunun kaldırıldığı sistemde devlet yönetimi “tek kişi” tercihlerine indirgendi. Yargı da yürütmenin güdümünde olunca, yürürlükteki anayasal kurallar uygulanamaz oldu. CHP olarak bu süreçte yürürlüğe giren 300 düzenlemeden, 68’i Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi, 66’sı Kanun, 6’sı Kanun Hükmünde Kararname olmak üzere toplam 140 düzenlemeyi iptal davası ile AYM’ye götürdük. 7 düzenleme üzerinde de çalışma sürüyor.
66 İPTAL DAVASINDAN 24’ÜNDE KARAR ÇIKTI: Anayasa Mahkemesi, başvurulara uzun sürelerde çok az karar verdi. Anayasa Mahkemesi, mecliste yasalaşan 205 tekliften, başvuru yapılamayan 115 uluslararası antlaşma dışında kalan 90 kanunun 66’sına yönelik iptal davalarından sadece 24 kanuna ilişkin karar verdi. Bu kararların 14’ünde iptal edilen konular olmakla birlikte diğer 10 karar ret yönünde oldu. AYM’nin kanunlara ilişkin verdiği kararların ortalama süresi, 1 yıldan uzun, yaklaşık 16 ay. Kararların tamamında yürürlüğün durdurulması istemleri reddedildi. Tümüyle veya kısmen iptal kararı verilen 14 kanun arasında güvenlik soruşturması, oda başkanlarının adaylıklarıyla ilgili düzenleme, Boğaziçi İmar Affı düzenlemesi, belediyelerden ulaşım projelerine ilişkin yapılacak kesintilerde Cumhurbaşkanı'nın belirleyici olmasına yönelik düzenleme, Ahlat Sarayı, Çandarlı Limanı ve Rize’deki dolgu alana ilişkin düzenleme, KHK’lilerin pasaportlarını alabilmelerini Anayasa dışı kayıtlara ve polis tahkikatına bağlayan düzenleme dikkat çekti.
89 CUMHURBAŞKANLIĞI KARARNAMESİ'NDE DE İPTAL EDİLEN SADECE 5 KARARNAME VAR: Çıkartılan 89 Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'nin 66’sına ilişkin iptal talebi ile başvuru yapıldı. 4 tanesi için hazırlıklar sürüyor. AYM bu başvurularla ilgili toplam 11 karar verdi. Bu kararların beşinde iptal edilen hususlar olmakla birlikte, diğer altısı ret kararları oldu. AYM, CBK’lere ilişkin ortalama 17 ayda karar verebildi. Yapılan başvuru ve verilen karar oranlandığında ise başvuruların sadece 1/6’i karara bağlanmış durumda. Anayasa Mahkemesi’nin denetleme görevinden bu denli kaçındığı ve son dönemde üyeliklere yapılan siyasi atamalar dikkate alındığında, kanunlara ilişkin verilen iptal kararlarının daha çok olması ise, bu yasama döneminde Anayasa’ya aykırı yasa yapma eğiliminin ispatı niteliğindedir.
ATANMIŞ YARDIMCI ERDOĞAN’A 73 GÜN VEKALET ETTİ: Parlamenter sistem döneminde Cumhurbaşkanı’na TBMM Başkanı vekâlet ediyorken; parti başkanlığı yoluyla devlet yönetiminde vekâlet görevi cumhurbaşkanı yardımcısına verildi. Seçilmiş ve yürütme görevine tek başına sahip olan makama bir atanmışın vekâlet etmesi, “Türkiye Devleti bir Cumhuriyet’tir” kuralına aykırı olup, siyasal sorumluluk açısından da sorunludur. Geçtiğimiz üç yılda cumhurbaşkanı yardımcısı, Cumhurbaşkanı’na 73 gün vekâlet etti. 2018 yılında 19 gün, 2019 yılında 26 gün, 2020 yılında 15 gün ve 2021 yılında 13 gün vekâlet ederken; Covid-19 pandemisi etkisi ile 15 Mart 2020 sonrası 18 gün vekâlet etti. Pandemi nedeniyle seyahatler askıya alınmamış olsa idi, vekâlet süresi çok daha uzun olacaktı.
İHTİSAS KOMİSYONLARINDA DENGELİ BİR ÇALIŞMA OLMADI: 3.5 yılda yasalaşan 205 tekliften 115 uluslararası antlaşma çıkarıldığında 90 teklif komisyonlarda görüşüldü. En çok çalışan komisyon 32 toplantı ile meclisin adeta “Torba komisyonu” olan Plan ve Bütçe Komisyonu oldu. Adalet Komisyonu 15 kez, Sanayi Komisyonu 12 kez toplandı. Anayasa’ya aykırılığı aşikâr olan birçok teklife karşın en az çalışan komisyonların başında Anayasa Komisyonu geldi. Geçen 3.5 yılda Anayasa Komisyonu biri İçtüzük, diğeri Yassıada olmak üzere sadece 2 kez toplandı. Pandemi sürecinde Sağlık Komisyonu da yalnız 1 kez toplandı.