Kaboğlu paylaştı: CHP 27’nci dönemde 199 düzenlemeyi AYM’ye taşıdı

Anayasa hukukçusu İbrahim Kaboğlu, 27’nci yasama döneminde Meclis çatısı altında hayata geçirilen kanun yapım süreçlerini derledi. CHP bu süreçte 199 düzenlemeyi Anayasa Mahkemesi’ne taşıdı.

Abone ol

ANKARA - CHP İstanbul Milletvekili ve Anayasa Komisyonu Üyesi İbrahim Kaboğlu, 27’nci yasama dönemindeki faaliyetlere ilişkin bilanço hazırladı. “Sarayın tek başına gerekçesiz” yürürlüğe koyduğu Cumhurbaşkanlığı Kararnamelerinin sayısının 138, madde sayısının da 2 bin 875 olduğunu ifade eden Kaboğlu, TBMM’de 600 milletvekiliyle “komisyonları işleterek” çıkan kanunların sayısının 137, madde sayısının ise 3 bin 232 olduğunu belirtti.

‘PARALEL YASA YAPMA YETKİSİ’

Cumhurbaşkanına yani yürütme organına “paralel yasa yapma yetkisi” verilmesi sonrasında, 27’nci yasama döneminin özellikle incelenmesi gereken bir dönem olduğunu belirten CHP’li Kaboğlu, bu süreçte hukuk sistemine 450 normatif düzenlemeyle 7 bin 171 madde yürürlüğe girdiğini bunların 169’unun uluslararası antlaşmalar (514 madde), 6’sının Kanun Hükmünde Kararname (553 madde), 138’inin Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi (2 bin 875 madde), 85’inin torba kanun (2486 madde) ve 52’sinin tek konulu kanunlardan (746 madde) oluştuğunu söyledi.

KOMİSYONLARA GÖRE DAĞILIMI

TBMM ihtisas komisyonlarından geçerek Genel Kurul’da yasalaşan 306 tekliften Dışişleri Komisyonu’nun görüştüğü 169 uluslararası antlaşmalar dışında, kalan 137 teklifin komisyonlara göre dağılımını ise Kaboğlu şu şekilde sıraladı:

-Anayasa: Anayasa’ya aykırılığı aşikâr olan birçok teklife karşın, en az çalıştırılan komisyonların başında Anayasa Komisyonu gelmektedir. Bugüne kadar sadece üç teklifi Genel Kurul’da yasalaştırıldı.

-Plan ve Bütçe: Meclis’in “torba” komisyonu haline dönen Plan ve Bütçe Komisyonu ise, görüştüğü ve ardından Genel Kurulca yasalaştırılan 52 teklifle ilk sırada yer almaktadır.

-Adalet Komisyonu ise 21 kez toplanarak, yürütmenin vesayetini tehdit etmeyecek sınırlı değişikliklerle ve konjonktürel siyasi hesaplara yönelik düzenlemelerin ötesine geçememiştir.

-Sağlık ve Çevre: En az çalışan komisyonlar ise, COVID-19 pandemisi ile sosyal devletin anlam ve öneminin bütün dünyada fark edilmesine rağmen, yalnız 2 kez toplanabilen Sağlık Komisyonu ve kaynakları doğa ile inatlaşma pahasına çılgın projelere yönlendiren iktidarın ülkesel değerleri tahrip etmesine seyirci kalan ve sadece 2 teklifi yasalaştıran Çevre Komisyonu olmuştur.

-Diğer komisyonlara bakıldığında; İçişleri Komisyonu 7 kez, Sanayi Komisyonu 20 kez, Savunma Komisyonu 7 kez, Eğitim Komisyonu 11 kez, İmar Komisyonu 9 kez, Tarım Komisyonu 4 kez ve uluslararası antlaşmaların dışında bir kez toplanarak gelen kanun teklifi yasalaştırılan Dışişleri Komisyonu gelmektedir.

199 DÜZENLEME AYM’YE TAŞINDI

TBMM Anayasa Komisyonu Sözcüsü Kaboğlu CHP’nin mevzuata giren 450 düzenleme içinde, anayasal denetimi yapılmayan 169 uluslararası antlaşmaları dışında kalan toplam 199 düzenlemeye karşı AYM’de iptal davası açtığını söyledi. Bu düzenlemelerin 92’si Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi, 101’i Kanun ve 6’sı Kanun Hükmünde Kararname oldu.

Beş yıllık uygulama esnasında yasalar ve Cumhurbaşkanı Kararnameleri açısından ortaya çıkan Anayasa’ya aykırılıklar zinciri, “paralel yasama” ötesinde, belirgin bir biçimde “yasasızlaştırma” ve “anayasızlaştırma” sürecini de beraberinde getirdiğini belirten Kaboğlu değerlendirmelerini şöyle sürdürdü:

“Parti Başkanlığı Yoluyla Devlet Başkanlığı ve Yürütme (PBYDBY) olarak tek kişi iktidarının beş yıllık uygulaması sonucu, demokratik parlamenter sistem savunusunun haklılığı ve bu sistemin kamuoyunda yurttaşlar tarafından da talep edilir hale geldiği görülmektedir. Özetle, 100. Yıl, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en keskin dönemeci olacaktır. Hukuk yoluyla demokrasi yeniden inşa edilerek, aslında Cumhuriyet’in özüne dönüşü de sağlayacaktır. Bu nedenle, 2023 seçimleri, 2. Yüzyıl için belirleyici olacaktır. Seçmenler, Türkiye Devleti’ni Cumhuriyet olmaktan uzaklaştıran Parti Başkanlığı Yoluyla Devlet Başkanlığı ve Yürütme (PBDBY) kurgusunu reddederek, iradelerini ikinci yüzyıl için demokratik Cumhuriyet’e dönüş yönünde kullanmaları, bir tercihin ötesinde bu yıkımdan çıkmanın gereği olan tarihsel sorumluluk ve görevdir.” (DUVAR)