Kaboğlu'ndan Dilruba Kayserilioğlu açıklaması: Yargıdaki çürümeyi işaret ediyor

Sokak röportajındaki konuşması nedeniyle Dilruba Kayserilioğlu’nun gözaltına alınmasına tepki gösteren İstanbul Barosu Başkan Adayı İbrahim Kaboğlu, "Yargıdaki çürümeyi işaret ediyor" dedi.

Abone ol

DUVAR - İstanbul Barosu Başkan Adayı Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu, bugün İstanbul Adliyesi önünde 2024-2025 adli yılının başlamasıyla ilgili açıklama yaptı. Yargının bağımsızlığına dikkat çeken Kaboğlu şunları söyledi:

"Türkiye Cumhuriyeti toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı, Atatürk ilkelerine bağlı başlangıçta belirtilen temel hisselere dayanan demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir. İşte buradaki adalet anlayışı aslında adalet saraylarında adalet varsa temellenir. Avukatlar bu adalet sarayında var olan sav, savunma ve hüküm üstünün bütününü kucaklayan meslek mensuplarıdır. Avukatlar bu sarayın bütününde vardır. Adalet varsa, avukatların varsa adalet tecelli edebilir.

Bu bakımdan adalet bizim anayasamızın değişmez maddesi olan ikinci maddede temellenmiştir ve bütün devlet yapısı adalet anlayışı üzerine oturtulmuştur. Bu bakımdan İstanbul Barosu aslında bu adalet sarayının tümünde vardır. İstanbul Barosu herhangi bir baro değildir iki ayrı devletin barosudur. Osmanlı Devleti ve Türkiye Cumhuriyeti'nin 146 yıllık baro olarak dünyanın en eski baroları arasında yer almaktadır.

Adalet saraylarının adalet dağıtabilmesi, aslında adil yargılanma hakkının gereklerini yanıtlayabilmesine bağlıdır. Adalet sarayları ne ölçüde adil yargılanma hakkına yanıt verebiliyor? Burada iki husus var. Birincisi adil yargılama yükümlülüğü, ikincisi ise adil yargılanma hakkı. Hiçbir hak ve özgürlük yoktur ki, adil yargılanma hakkı derecesinde bir devletin yasama, yürütme, yargısal örgütlenmesinin içerisinde kullanılabilsin. Eğer bir devlette erkler ayrılığı var ise yargı bağımsız ise orada adil yargılama yükümlülüğü yerine getirilir, adil yargılanma hakkı gerçekleşir.

Türkiye'de en çok ilan edilen hak ve özgürlüklerin başında hak arama özgürlüğü ve adil yargılanma hakları gelmektedir. Gerek İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi'nde gerek Anayasa Mahkemesi kararlarında. Acaba bunun nedeni nedir? Bunun nedeni anayasamızda adil yargılanma hakkına ilişkin hükümlerin eksikliğinden mi yoksa devletin yapılanmasından yasama, yürütme, yargı kurgusundan ortaya çıkan zaaflardan mı? 

Dün adli yılın açılışı yapıldı. Ankara'da devlet töreni düzenlendi ama burada parti başkanı konuştu, adli yargı temsilcisi konuştu, savunma temsilcisi konuştu. Adli yargı temsilcisi hemen hemen parti başkanının sözlerini yineledi. Savunma temsilcisi konuşunca sesi kısıldı. Dikkat edin arkadaşlar. Adli yılın açılış törenini bile sorunlu yaptık. Bunun anlamı nedir? Bunun anlamı aslında 2023-2024 adli yılından aldığımız olumsuz mirasın iki 2024-2025'te de devam edeceği anlamına gelmektedir.

Avukatlar ile Türkiye genelinde Dilruba Kayserilioğlu’nun hem gözaltına alınması hem de keyfi biçimde serbest bırakılması bütün yasama-yürütme ve yargı çerçevesindeki çürümeyi işaret ediyor. Anayasa dışı talimatlar doğrultusunda durumdan vazife çıkararak muhalif olana, farklı düşünce beyan edene, doğruyu söyleyene nasıl keyfi bir biçimde yaptırım uygularız yarışında.

Biz yaşları 20’lerden 80’lere kadar 65 bin İstanbul barosu avukatı olarak bütün Türkiye’deki anayasal yıkıma dur demek için yola çıktık. Biz anayasanın yok sayılmasına öfkeliyiz ve İstanbul Barosu’nu bu hedefte çalışmaya davet ediyoruz. İstanbul barosuna düşen yasama yargı yürütme bağlamında ne kadar görev varsa hepsini kucaklama hazırız.”

(ANKA HABER AJANSI)